Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/894 E. 2022/163 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/894 Esas
KARAR NO : 2022/163

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 25/10/2021
KARAR TARİHİ : 14/02/2022
K. YAZIM TARİHİ : 03/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili …’ün davalı …’ün eşi olup tarafların evlilik tarihinin 18.03.2015 olduğunu, tarafların gönül ilişkisi evvelden başladığını, bu birliktelikten 16.09.2004 doğum tarihli … ve 19.09.2008 doğum tarihli …’ün doğduğunu, taraflar arasında evlilik birliği kurulmadan hemen evvel davalı … 12.03.2015 tarihinde eski eşi …’den anlaşmalı olarak boşandığını, boşanma sırasında … kendi üzerinde kayıtlı olan ve ilk eşinden oğlu …. adına kayıtlı ancak aslen davalı …’e ait taşınmazları ve diğer taşınmazlarını tamamen eski eşine devrederek boşandığını, davalı …, 09.05.2016 tarihinde öz yeğenleri olan davalılar … ve …’ye ait davalı şirket; …. İnşaat Turizm Sanayi Ticaret ve Limited Şirketi ( … Ltd. Olarak anılacaktır) ait %50 hisseleri görünen kadarıyla cüzi bir bedel karşılığında satın aldığını müvekkiline beyan ettiğini, bu hisse devriyle ilgili olarak her ne kadar davalılara beher başına 5.000.TL ödediğini beyan etse de ; bu bedelin gerçek olmadığını, …. davalı kendi öz yeğenlerinden ( ….- …) görünürde 5.000.-TL ( beşbin Türk Lirası) aslen bedelsiz satın aldığı bu hisse sözleşmelerini akdettikten uzunca bir müddet müvekkilinden gizlemiş bu hisse bedelleri karşılığında ne kadar bedel ödediğini halen açıklamadığını, davalı …, bu şirket hisse devir sözleşmesini yaptıktan hemen sonra , o dönem başkaca ortağı olduğu …. A.Ş. Şirketindeki ortağı ile sorunlar yaşamaya başladığını, kendisinin unutkanlığından faydalanmak suretiyle tüm malvarlığını bedelsiz olarak üzerine geçirdiğini, bunun dışında şirkette haberi olmadan bir takım sözleşmeler ve evraklar imzalattıklarını, bazı kredi sözleşmelerine şahsi kefalet imzası verdiğini, bunları hatırlamadığını, yaptığı bu sözleşmelerden çok pişman olduğunu ve aile malvarlıklarının bu yolla tükendiğini, tamamen bahsedilen ortağının başını derde sokacak işlere bulaştırdığı ve kendisinin hastalık derecesinde unutkanlık problemi çektiği gerekçesi ile müvekkilinin iradesini fesada uğratıp kendisi hakkında vesayet davası açarak imza yetkisinin kısıtlanması yolu ile, daha evvel imza ettiği sözleşme ve taahhütlerden bu yolla kurtulmayı amaçladığını, tüm bu nedenlerle müvekkili, eşi davalı …’ün hakkında İstanbul Anadolu … Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açarak davalı …’ün arada unutkanlığı olduğundan bahisle kısıtlanmasını talep ettiğini, Hemen akabinde aynı dava dosyasına Davalı …’ün verdiği bilgi ile ilk eşinden olan çocukları …, … ve … müdahale talebinde bulunarak babalarına vasi tayin edilmek istediklerini, ancak bahsedilen vesayet dava dosyasında …. Hastanesi’ne yönlendirilen Davalı … herhangi akıl zayıflığı olmadığı bu nedenle vesayet altına alınmaması gerektiğine ilişkin sağlık heyet raporu tanzim edildiğinden hakkındaki bu dava reddedildiğini, ancak … ‘ün ilk eşinden olan ve davaya asli müdahil olarak katılan çocukları tarafından bu kararın istinaf edildiğini, davalı … ise, davaya konu sözleşmeyi imza ettikten hemen sonra 24.03.2017 tarihinde … Sağlık Hiz. Ltd. Şti.’yi kurarak , müvekkili olan eşini %90 ortak yaptığını, üzerine kayıt edilen Hastane Binasının yarısının kira bedelini bu şirket üzerinden tahsilini sağladığını, şirket adına ve hesabına gelen kira bedellerinin ise şirket elemanlarına elden nakden çektirip daha evvel taahhüt ettiği sözlü ve yazılı borçlanmalarına ödediğini belirttiğini, Davalı …; bu borçlarından birisinin de davaya konu limited şirket sözleşmesinin devri nedeniyle kendi özyeğenleri olan davalılar … ve …’ ye taahüt ettiği bedellerin elden nakten ödemesi olarak izah ettiğini, davalı …, müvekkili ile kurduğu … Sağlık Hiz. Ltd. Şti.nin vergi ve kamu borçlarını ödemediğini, bu borçlarında şirket dolayısıyla %90ortak eşi üzerinde kalmasını sağladığını, davalı …’ün 09.05.2016 tarihli Üsküdar …. Noterliği ; … ve … yevmiye numaralı “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmeleri” nden üstlendiği borçlarını ödediğini iddia ettiğini, davalı … eşi müvekkilimin iradesini yanıltarak; hakkında açtırdığı İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dava dosyası ile 16.01.2020 tarihinde kısıtlanmış; 19.03.2020 tarihli mahkeme kararı ile vesayet altına alınmasına karar verilmiştir. Bu kararla birlikte ilk eşinden doğan kızı … kendisine Vasi olarak atanmıştır. Devamında davalı vesayet korunmasına sığınarak tüm borçları ve ödemeleri müvekkilim üzerine yıkarak kızı ile yaşamaya başlamış ve kızı olan vasi … eli ile müvekkilime, davalı …’i “… Sağlık Hizmetleri Ltd.Şti. ” isimli paravan (HERHANGİ BİR TİCARİ İŞTİGALİ OLMADIĞINI İDDİASI İLE) aile şirketini kurmak suretiyle eşini dolandırdığı gerekçesi ve (Akıl zayıflığı olan kişinin nitelikli dolandırılması) şikayeti ile dava açmış ve hızla açılan dava neticesinde müvekkil …’ün İstanbul … .Ağır Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dosyası ile eşini dolandıran kişi olarak kabulü sağlanmıştır. Halen Mahkeme kararı kesinleşmemiş olup istinaf kanun yolu aşamasındadır. Davaya konu dolandırıcılık eylemi davalı … ile …’ün kurdukları şirkete yatırılan kira bedellerinin … tarafından eşinin akıl zayıflığı olduğu sebebiyle ele geçirildiği iddiasıdır. Halbuki davaya konu limited şirket devir sözleşmelerinin tarihi 09.05.2016 tarihi olup Davacı … ve Davalı … tarafından kurulan aile şirketinin tarihi 24.03.2017 tarihidir. Davalı … hakkında kısıtlanması gerekliliğine ilişkin … Hastanesi (…)’nin sağlık raporu tarihi ise 16.01.2020 tarihli olduğu, Ancak müvekkili, davalı …’ün kısıtlanmasının gerekli olmadığının, davalıların ortak bir amaç için birlikte hareket ederek müvekkilinden mal/para kaçırmak ile muvazaaları bulunduğunu anladığını, zira … kısıtlanmadan evvel müvekkiline …bank AŞ. Ve … Bank A.Ş. bankalarından şahsen kredi kullandırarak şahsi borçlarını davaya konu limited şirket hisse devrinden kaynaklanan borçlarını ödettiğini, müvekilinin davalı, … kızı vasisi … tarafından çokça savcılık şikayetine maaruz kalarak vesayet dava dosyasından çocuklarına dahi nafaka ödenmesine engel olduğunu, hatta Davalı Vasi … tarafların görüşlerinin engellenmesine dair İstanbul Anadolu …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas Sayılı dava dosyasından yasaklanmasına dair karar aldırarak Davalı …’ün müvekkiline karşı boşanma davası açmasını sağladığını, Davalı … hemen karşı dava açarak müvekkilimi tüm ceza dosyalarında suçlu ilan ederek hem borçlu çıkmasını hem de herhangi bir bedel ödemeden, mal rejiminden kaynaklanan haklarını dahi almasına rıza göstermeden boşanmasına karar verilmesini talep ettiğini, bu esnada Davalı … , Davalı şirket … Ltd. Şti . Ye müdür tayin edilmesini talep ettiğini, hatta vesayet dava dosyasından bu şirket hisselerinin devri için yetki ve izin istediğini, bu gelişme üzerine davalıların eylem birliği içinde kendisinden mal ve para kaçırma niyeti olduğunu anlayan müvekkilinin vekili eli ile İstanbul Anadolu … Aile Mahkemesi’nin …. E. sayılı dosyasından tedbir talep ettiğini, kabul edildiğini beyanla müvekkilinin tüm davalılar hakkında hukuka aykırı eylemleri sebebiyle savcılık şikayet hakkını şimdilik saklı tutmakla ; davaya konu ; davalılar … … – …- … arasında imza edilen 09.05.2016 tarihli Üsküdar…. Noterliği ; … ve …. yevmiye numaralı “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmeleri” nin “MUVAZAA- MUTLAK BUTLAN” (Kesin Hükümsüzlük) nedeniyle iptalini, sözleşmeler gereği devri yapılan tüm bedel, taşınır ve taşınmaz malların sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği hak sahiplerine iadesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemelerinin olduğunu, eğer Asliye Ticaret Mahkemeleri görevli ise davacının arabuluculuğa başvurmadan açmış olduğu işbu davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, harcın tamamlanmasının gerektiğini, davacının işbu davayı açmakta özünde taraf sıfatı bulunmadığını, hangi olguya hangi delil ile dayanıldığına ve davanın konusu ve özüne ilişkin HMK m. 119 f ve g bentleri uyarınca eksikliğin tamamlanması için davacıya 1 haftalık kesin süre verilmesini, işbu eksiklik tamamlandıktan sonra mezkur dava aile birliğine dayalı boşanma ve mal rejimi temelli bir alacak ise görevsizlik kararı verilmesinİ, ya da -TBK muvazaaya dayanıyorsa- yine görevsizlik kararı verilmesini, dava dilekçesindeki HMK m. 119 bağlamındaki eksiklikler tamanlanmaz ise davanın usulden reddine karar verilmesini, dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında da “MUVAZAA- MUTLAK BUTLAN” (Kesin Hükümsüzlük) nedeniyle iptali, Sözleşmeler gereği devri yapılan tüm bedel, taşınır ve taşınmaz malların SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME hükümleri gereği hak sahiplerine iadesine” dendiği üzere mezkur dava maktu harca tabii bir tespit davasından ibaret olmayıp aynı zamanda bir ‘eda istemli bir dava” olduğundan ve dahi davacı aynı konulu yine muvazaaya dayalı protokol iptali ve iadeye yönelik hemen hemen aynı tarihlerdeki ve yine müvekkilin de tarafı oldugu bir başka davasını İstanbul …. Asliye Hukuk Mahkemesi … E. Sayılı Dosyada 100 Bin Tl bedel üzerinden nispi harç ile açtıgından dolayı, ancak burada harçtan tasarruf etmek adına aynı konulu aynı içerikli işbu davasını bu sefer maktu harç ile açmaya çalıştıgı da açık oldugundan; harcın tamamlattırılmasını ve bu yönde kesin süre verilmesini, ispattan yoksun davanın usulden reddine veya görevsizlik kararı da verilmemesi halinde esasa yönelik inceleme yapılarak esastan reddini, HMK m. 329 uyarınca davanın kötü niyetli olduğunun tespiti ile öncelikle davacı aleyhine mahkeme aksi kanaatte olacak ise davacı vekili aleyhine üst hadden disiplin cezası tayinini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin her halükarda davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı, eldeki davada sonuç olarak Üsküdar … Noterliği’nin 09.05.2016 tarihli … ve …. yevmiye sayılı “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmeleri”nin iptalini talep ettiğini, limited şirketler, tüzel kişiliği haiz sermaye şirketleri olduğunu, limited şirketi ortaklar kurulu ve usulünce yetkilendirilen ortaklar kurulu başkanı temsil ve ilzam ettiğini, usulüne uygun düzenlenmiş vekaletname ile vekil kılınan vekiller vekaletnamelerinde yazılı yetki alanlarında temsil ve ilzam ettiğini, somut olayda davacı …, dava dilekçesinde hem davalı, hemde dava konusu gösterdiği “…”nin dava tarihi itibariyle temsil ve ilzama yetkilisi veya eldeki davayı açmaya yetkili vekili olmadığını, öte yandan eldeki davada dava konusu edilen; hisse devri sözleşmesi olduğunu, limited şirketlerde hisse devrini, şirket hissesine sahip olan ortak yapabileceğini, limited şirket hissesine sahip olan ortağın hissesini / hisselerini hissedar olmayan kişiye / kişilere veya diğer hissedara / hissedarlara devretmesine hukuki bir engel bulunmadığını, dava dilekçesindeki iddialara göre, davalılardan …, sahip olduğu “…” hisselerinin bir kısmını davalılardan müvekkili … ile …’ye Üsküdar …. Noterliği’nin 09.05.2016 tarihli … ve … yevmiye sayılı “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmeleri” ile satıp devrettiğini, davacı …’ün, kendi adına açtığı eldeki davada bu devir sözleşmelerinin iptali ile devir sözleşmesinin taraflarının aldıklarını birbirlerine geri vermelerini talep ve dava etme hakkı, yetkisi ve aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davada, yalnızca davalılardan … ile … ve … arasında Üsküdar … Noterliğinin 09.05.2016 tarihli … ve … yevmiyeli “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmeleri”nin iptali talep edildiği halde; devir sözleşmeleri ile hiç bir ilgisi bulunmadığı anlaşılan …’in ve devir sözleşmelerinin tarafı olmayan “…”nin de davalı gösterilmesi, eldeki davanın talep sonucuyla ilgisi bulunmayan birçok şirketin defter kayıt ve belgelerin celbinin istenmesi, alakasız taleplerde bulunulması, davada taraf olmayan ve eldeki davanın talep sonucuyla ilgisi bulunmayan gerçek ve tüzel kişilerin taşınır, taşınmaz ve likit varlıklarının kayıtlarının celbinin ve ihtiyati tedbirler konmasının istenmesi, alakasız gerçek ve tüzel kişilerin varlıkları üzerindeki tasarruf haklarının sınırlandırılmasının talep edilmesi, davacı ile aralarında boşanma davası olduğu anlaşılan davalı … hakkında ve …’e mahkeme kararı ile vasi tayin edilen … hakkında icapsız kısıtlama taleplerinde bulunulması, eldeki davanın davacının kişisel hırslarının ve boşanma davasında elini güçlendirici sonuçlar elde etmeye yönelik sübjektif düşüncelerinin etkisi ile açıldığı sonucuna ulaştırdığını, davacı, eldeki davanın açıldığı tarihte, eldeki davadaki talep sonucunda kendisinin hukuken korunması gereken bir hakkı bulunmadığından, sözleşmeler gereğince verilenlerin davalılardan alınarak kendisine verilmesini değil, sözleşmenin taraflarının birbirlerinden aldıklarını birbirlerine geri vermelerini talep etmiştir. Davacının böyle bir sonucu talep etmek için aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, payın önceki sahibine iadesi halinde de şirketin mal varlığında bir artma oluşmayacağını, davacı tarafın talepleri haksız, yersiz ve anlamsız olduğunu, muvazaa iddiası gerçek dışı olduğunu beyanla davanın hak düşürücü süre aşımı sebebiyle reddini, davanın zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açılmış olması sebebiyle reddini, davacının eldeki davayı açmakta aktif husumet ehliyeti ve dava tarihinde hukuken korunması gereken hakka sahip olmaması (menfaat yokluğu) sebebiyle usulden reddini, davacı haksız ve kötü niyetli dava ise hukuki ve maddi dayanaktan yoksun olduğundan esastan da reddini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafça boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından devralınan davalı şirkete ilişkin pay devri sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali talep edilmektedir.
Davacının sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle hukuki menfaati olması halinde dava açabilecek olması, davacının kendi hak iddialarına karşılık devralınan şirket varlıklarına karşı dava açabilecek olması ve boşanma aşamasındaki eşi tarafından şirket hissesi devralınmasına dair sözleşmenin şirketin gerçek değerinin daha yüksek olduğunun iddia edilmesi karşısında sözleşmenin iptalinde davacının menfaatinin olmaması nedeniyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacının davayı açmakta hukuki menfaatinin olmaması ve bu nedenle aktif husumet ehliyetinin olmaması nedeniyle davanın REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu’na göre hesaplanan ve tahsili gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,

3- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Sarf olunmayan gider/delil avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine ,

4-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine red olunan dava değerine göre hüküm tari- hinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalılara ödenmesine dair,

Davacı vekili ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, 5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır