Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/88 E. 2023/186 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/88
KARAR NO : 2023/186

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan), Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 23/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan), Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Büyükçekmece nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine vermiş olduğu 29/03/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; Müvekkilinin 7 nolu davalı …’e Aralık 2009 döneminde ortak olduğunu, tarafların 18.12.2009 tarihinde, müvekkilinin şirkete ortak olması için kendi aralarında sözleşme imzaladığını, müvekkilinin …’e 0420 oranında hissedar olduğunu, müvekkilinin şirketin tüm ürettiği makinelerin satışı, fiyatlandırılması, tanıtımı gibi konularda tek yetkili olarak belirlendiğinin kayıt altına alındığını, tarafların ayrıca müvekkilinin ortak olduğu tarih itibariyle şirketin borç, alacak, demirbaş, stok ve banka hesaplarını da kayıt altına aldığını, sözleşmenin ilk sayfasında yazılı olduğu üzere, ortaklarının isimlerinin karşısında 150.000,00 EURO olmak üzere toplam 600.000,00 EURO sermayeyi müvekkilinin elden ortaklara teslim ettiğini, müvekkilinin ortak olması ile davalı şirketin kendisine ait fabrikada üretim yapabilen büyük bir şirkete dönüştüğünü, müvekkilinin Mısırlı bir işadamı olduğunu, Türkiye’de 30.000.000,00 TL üzerinde gayrimenkul yatırımı bulunduğunu, davalı şirkete kendi müşteri çevresinin kazandırdığını, Mısır’daki kendi fabrikası için davalı şirketten 17 ad. makine satın aldığını, müvekkilinin ağırlıklı olarak Mısır’da bulunmasından dolayı şirket hesaplarını denetleyemediğini, ortak olduğu günden itibaren hiçbir genel kurula davet edilmediğini, kar payı ödenmediğini, kar payı neden ödenmedi diye sorulduğunda, yatırım yapılarak kapasitenin büyütüldüğünün ifade edildiğini, diğer ortakların 9 yılda mal varlıklarında ciddi oranda artış olduğunu, müvekkilinin 2018 Ocak ayında, fabrikanın girişinde … Tabelasının kaldırıldığını ve … tabelası konulduğunu gördüğünü, müvekkilinin yaptığı araştırma neticesinde … firmasının 1-2-3 nolu davalılar tarafından 14,11.2017 tarihinde kurulduğunu, şirketin iştigal konusunun … ile aynı olduğunu, …’in adresinde faal olduğunu, ortak olduğu şirketin yöneticileri tarafından yönetildiğini tespit ettiğini, müvekkilinin ortaklarının sadakatinden şüphe etmesi nedeniyle devam ettiği araştırmalarında 5 – nolu davalı …. Kalıp’ında … ile aynı adreste faal olduğunu, ortaklarının ve yetkililerinin aynı olduğunu gördüğünü, müvekkilinin bu durumu davalılar ile görüşmesi neticesinde, bu şirketlerin kağıt üzerinde kurulduğu, … firmasına bir zararı olmadığını, resmi ve özel yazışmalar için kendisinin imzasına ihtiyaç duyulduğunda her zaman kendisinin bulamayacaklarını, zaman içerisinde tekrar … bünyesinde faaliyetlerine devam edeceklerini beyan ettiklerini, … ve …. firmalarında ortak olup, yeni kurulan … firmasında ortak olmayan 4 nolu davalının, eşi ile aralarındaki boşanma davasından mal kaçırma kastı ile …. firmasına ortak gösterilmediğini davalıların beyan ettiğini, bu gelişmeler üzerine müvekkilinin şirket kayıtlarında inceleme yapmak istediğini, talebinin kısmen kabul edildiğini, stok ve demirbaş listelerinden, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin içinin bila bedel boşaltılarak diğer şirkete aktarıldığının anlaşıldığını, …’un sekmayesini aşan bir aktifi olduğunu, şirketin hesaplarından ortaklara ödemeler yapıldığını, yeni kurulan şirketin sermayesinin … firmasından temin edildiğini, yapılan incelemelerde … firmasının son 2-3 yılda hiç kar etmediğinin, … Kalıp şirketinin 13 milyon ciro yaptığının, … firmasının 4.200.000,00 TL sermaye ile kurulduğunun, son 4 aydır bütün faaliyetlerin … üzerinden yürütüldüğünün, … firmasına ait 5 milyon TL değerindeki demirbaşların … kalıp ve …. firmalarına aktarıldığını, … firmasından diğer şirketlere dayanaksız para çıkışlarının yapıldığının, …’e ait 3 milyon TL değerinde stokların diğer şirketlere aktarıldığının, … firmasının diğer şirketlere borçlandırıldığının, … Kalıp ve … firmalarının, …’de çok cüzi rakamlarda kiracı olarak gösterildiğini, üretimde … demirbaşlarının kullanıldığının, müşterilere satışların … ve … tarafından yapıldığının tespit edildiğini, davalıların eylemlerinin, müvekkilinin malvarlığına karşı dolandırıcılık suçu teşkil ettiğini, eylemlerin 7 yıl gibi bir süreye yayıldığını, şirketin içinin boşaltılması için yeni 2 şirket kurulduğunu, müvekkilinin ortak olduğu …’in küçülürken diğer şirketlerin büyüdüğünü, eylemlerin güveni kötüye kullanma suçu sınırlarını aştığını, davalıların TTK 553 mad., TTK 613 mad., TTK 626 mad. aykırı davrandığını, müvekkilinin davalılara rekabet yasağına aykırı faaliyette bulunmaların için muvafakat vermediğini, davalıların rekabet yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkilinin ortaklıktan haklı nedenle ayrılarak, ayrılma payının tahsilini isteme hakkı olduğunu, ayrılma payının … hisselerinin gerçek değerinden ibaret olduğunu, ancak … firmasının gerçek değerinin, muvazaalı olarak kurulan ve … aktiflerinin aktarıldığı bu şirketlerinde öz sermayelerinin değerlemesinin yapılması ile bulunabileceğini, müvekkilinin zararından tüm davalıların müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, muvazaalı kurulan şirketlerinde müvekkilinin karşı sorumlu olduklarını, davalıların hem ortak hemde yönetici sıfatı ile rekabet yasağını ihlal ederek müvekkilini zarara uğrattığını, izah edilen nedenlerle, davalı şirketlerin yöneticilerinin temsil yetkilerinin kaldırılarak şirketlere kayyım atanmasını, davalı şirketler adına kayıtlı taşınmazlara ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama neticesinde 100.000,00 TL maddi tazminatın ve 100.000,00 TL ayrılma payının, dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekilinin 03/05/2018 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; Davacının, müvekkillerinden …’in 4 ortağından 945 hisse alarak 20.000,00 TL ödeyerek 0420 hissedar olduğunu, müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapmadığını, bilaharede müvekkili şirket faaliyetleri için herhangi bir ödeme yapmadığını, sunulan fotokopi sözleşmenin müvekkili … ile bir ilgisi olmadığını, davacının ortaklıktan ayrılma talebini sadece …’e karşı ileri sürebileceğini, diğer davalıların bu talepler bir ilgisi olmadığını, talebin hukuki sebebinin diğer davalılardan talep edilen hususla aynı olmadığını, müvekkili …’in davacıya karşı haksız bir fiilinin olmadığını, davacının haksız rekabet ve sadakat kurallarına aykırı davranması Ve & ığı makineleri haksız fiyatlandırması nedeniyle ortaklığı kar kaybına uğrattığını, ortakliktan çıkarılması ve kar kaybı nedeniyle tazminat talepli karşı davaları olduğunu, davacının ortaklıktan ayrılma için haklı sebebinin olmadığını, müvekkili şirketin haklı nedenle davacı ortağın şirketten çıkartılması için karşı dava açtığını, davacının müvekkili şirkette tek yetkili olduğu iddialarının doğru olmadığını, davacıya böyle bir yetki verilmediğini, davacının müvekkiline kendisinden başka müşteri getirmediğini, ticari faaliyetlerinden hiçbir aşamasında bulunmadığını, davacının sende 2-3 kez şirkete uğrayarak şirketin karlılığını artırmasının mümkün olmadığını, davacının müvekkili şirkete ortak olmadan, aracı ihracatçı kanalıyla önce 3 ad. makine aldığını, makinelerin fiyatlarının 250.000,00 EURO olduğunu, davacının daha fazla makineye ihtiyacı olduğunu belirterek, müvekkiline ortak olmak istediğini, çok makine alacağına ikna edince, müvekkilinin 4 ortağının 45 şirket hisselerini yazılı bedel üzerinden davacıya devrettiklerini, davacının bu suretle hissedar sıfatı aldığını, müvekkili şirkete hiç bir katkısı olmadığını, davacının hisse devrinden sonra 17.01.2010 tarihinde İngilizce Metin sözleşmeyi imzalayarak müvekkilinden 30 ad. makine almayı vaad ettiğini, bu makinelerden sadece 9 ad. 70-80 bin EURO eksiğine satın aldığını, müvekkilinin davacıya sadece maliyetini alarak makine yaptığını, müvekkilinin kar mahrumiyeti olduğunu, davacının haksız kazanç elde ettiğini, müvekkilinin makine bedellerini rayiç çekmek isteyince davacının 21 ad. makineyi almaktan vazgeçtiğini, davacının alacağı makinelerde kullanılacak vakum pompasının … marka olacağı, oluşacak fiyat farkının davacının kar payından düşüleceğinin sözleşmede yazılı olduğunu, davacının makineler haricinde müvekkilinden aldığı kalıp ve parçalar nedeniyle …’e borçlu olduğunu, davacının alacağı çıkması halinde takas mahsup talepleri olduğunu, davacının ortaklara sebepsiz para çıkışları olduğunu iddia ettiğini, davacının sunduğu sözleşmede 4 ortak için aylık 20.000,00 TL ödendiğinin yazılı olduğunu, davacının şirket ortaklarının ödeme aldığını başından beri bildiğini, davacının müvekkili şirkete ortak olduğunda, müvekkilinin bankada 250.000,00 EURO parası olduğunu, bu para ile Silivri’de arsa satın alınmak istendiğinde, yabancı ortak nedeniyle izinler uzun süreceğinden, arsanın önce …’ye alındığını, akabinde … ile arsanın şirkete alınmasına karar verildiğini, davacının ilk aldığı 3 makinenin başka bir ihracatçı firmadan ihraç edildiğini, 30 makine alma vaadinde bulununca diğer ortakların ihracat firmasını kurduğunu, davacının aldığı 9 makinenin … Dış Tic. Tarafından davacıya ihraç edildiğini, davacının … firmasından haberi olmamasının ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu firmanın imalatçı olmadığını, davacının 3 yıl boyunca müvekkili firmayı karsız olarak kendine makine üretmek için kullandığını, toplam davacıya satılan 12 ad. makineden elde edilen karın sermaye artırımında kullanıldığını, alınan ve alınmayan makineler nedeniyle karşı davada çıkacak alacaklarının davacının alacağı çıkması halinde takas mahsubunu talep ettiklerini, davacının, diğer ortakların izni olmaksızın sadakat ve rekabet kurallarına aykırı olarak 05.01.2017 tarihinde …. firmasını kurduğunu, müvekkili şirketin yanında arsa satın alarak fabrika binası inşa etmeye başladığını, davacının işbu davayı açmadan önce şirketten ayrılmak istediğini söyleyerek, şirkette araştırma yaptığını, şirkdtten evraklar aldığını, dosyaya sundukları 2017 yılı kayıtlarını bizzat şirketten aldıklarım,x avacının şirketin diğer ortak …’ın eşi ile arasındaki boşanma ve mal paylaşımı davasında tanık olarak yazıldığını, o dava ile işbu davadaki iddiaların aynı olduğunu, bu nedenlerle davacının müvekkilinin ticari faaliyetlerine zarar verdiğini, aile içi meselelerde yer alarak şirket çıkarına ayrı davrandığını, ortakların ve şirketin sırlarını dışarı çıkardığını bu nedenle ortaklıktan çıkarma talepli karşı davaları olduğunu, davacının … firması ile hiçbir ilgisi olmadığını, bu şirketten hak ve alacak talepleri olmayacağını, davalı … firması ile davacının bir ilgisi olmadığını, bu şirketin 3 ortak tarafından, diğer ortak … aleyhindeki davalar nedeniyle ticari faaliyetin tehlike altında olması nedeniyle kurulduğunu, davacının …’ten aldığı ve almadığı makineler nedeniyle vermiş olduğu zarardan dolayı yeni şirkette yer almasının mümkün olmadığını, … firmasının ortaklarından … aleyhine açılan mal paylaşımı davasından bu firmanın hisselerine ve şirket araçlarına tedbir konulması nedeniyle müvekkilinin piyasalardan iş alamaz hale geldiğini, daha fazla zarar görmemek için temiz bir şirket kurulmak zorunda kalındığını, sermayesinin ‘4’nün ödendiğini, davalılardan …’nın şirkete sermaye koymak için evini sattığını, ayrıca davacı şirketin senede 2-3 sefer şirkete uğraması nedeniyle genel kurul kararı alınmakta zorlanıldığını, …’ın şirkette yer almamasının nedeninin eşinden mal kaçırmak olmadığını, zaten mal paylaşımı dava tarihi itibariyle yapılacağından bundan sonraki edimlerden talebin söz konusu olamayacağını, davalı şahısların tüm şirketlerde ortak sıfatıyla yer aldığını, davacının şirketten olan talepleri ile bu kişilerden olan taleplerini de ayrı hukuki sebebe dayandığından ayrılması gerektiğini, davalıların kar payı almadan çalıştıklarını, kendi araçlarını şirket işlerinden kullandıklarını, fabrika binası inşa ettiklerini, kredi kullanarak şirketi borçlandırmadıklarını, bu nedenle şirketi boşaltmak istediklerinin doğru olmadığını, davacının sebebi belli olmayan paraları şirket hesabına gönderdiğini, bu paraların aynı şekilde davacıya iade edildiğini, izah edilen nedenlerle, davacının ortaklığının dava tarihi itibariyle dondurulmasını, davaların ve taleplerin ayrılmasını, davacının davasının ve taleplerinin reddini, karşı davada ortaklıktan çıkarma, kar kaybı ve alacak davasının kabulü ile davacının alacağının çıkması halinde takas ve mahsubunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı – karşı davacı … vekili sunmuş olduğu 02/05/2018 havale tarihli dilekçesinde ; Müvekkili şirketin 28.12.2004 tarihinde kurulduğunu, 2009 yılında davalının Mısır’daki şirketi için 3 ad. … makine üretip, ihracatçı firma marifeti ile sattığını, makinelerin fiyatlarının 250.000,00 EURO olduğunu, davalının makinelerden memnun kalınca, müvekkiline gelerek kendisinin çok makine alacağını, ancak karşılığında kendisinin ortak olarak alınması şartını koştuğunu, bunun üzerinde müvekkili şirketin ortaklarının, davalıyı tescilli sermayenin yazılı bedellerin üzerinden V020 oranında davacı şirkete hissedar yaptıklarını, şirketin kurucu ortaklarının bilgi, beceri ve emeklerini şirkette kullandıklarını, şirketin tüm kazancının bu ortakların çalışması ile gerçekleştirildiğini, davalının senede 1-2 defa fuar zamanında şirkete uğradığını, davalının şirketten 30 ad. makine alacağına dair 17.01.2010 tarihinden sözleşme imzaladığını, müvekkilinin o günkü performansı ile yılda 6 ad. makine üretebildiğini, bu makinelerin 3’nün davalı için üretildiğini, bu süreçte davalıya 3 yılda 9 ad. makine üretilip … Dış Ticaret aracılığı ile ihraç edildiğini, başka firmalara 250.000,00 EURO’ ya satılan makinelerin, davalıya maliyetine satıldığını ve müvekkilinin 80.000,00 EURO x 9 = 720.000,00 EURO kardan mahrum olduğunu, davalıya makinelerin fiyatlarının rayice çekilmesi gerektiği anlatılınca, davalının fiyatları rayice çekmediğini ve bu nedenle 20 ad. makineyi almadığını, müşteri bulacağını vaad etmesine rağmen müşteri getirmediğini, müvekkilinin 30 makine nedeniyle kar kaybı olduğunu, davalının bir çok kalıp ve malzemeyi de müvekkilinden ucuz fiyata aldığını, müvekkilinin 3 yıl süre ile faaliyetinin yarı zamanını davalıya ayırdığını, davalının 2012 yılında sebebi belli olmayan bir şekilde müvekkili şirkete 2 defa para gönderdiğini, akabinde hemen davalının hesabına yatırıldığını, 2018 yılı mart ayında davalının şirkete gelerek fabrikayı gezdiğini, ertesi gün ortaklıktan ayrılmak istediğini ve bu nedenle inceleme yapmak istediğini söylediğini, müvekkili şirket ortaklarının davalıya istediği her çalışmayı yapmasına izin verdiklerini, bilahare davalının müvekkili şirket ortaklarından … ‘ya karşı eşinin açtığı mal paylaşım davasında aleyhte tanık olarak yer aldığını, bu mal paylaşım davası ile davalının-karşı davacı olarak ileri sürdüğü iddia ve taleplerin birebir aynı olduğunu, davalının şirketleri ve ortaklarını çalışmaz hale getirmeye yönelik hareket ettiğini, davalının, müvekkili şirketin diğer ortaklarının izni olmadan sadakat borcuna aykırı olarak 05.01.2017 tarihinde .. ünvanlı şirketi kurduğunu, müvekkili şirketin fabrikasının yanında arazi alarak, fabrika binası inşa ettiğini, davalının müvekkili şirketle aynı işi yapmak için, şirket ortaklığını haklı sebep bahanesi ile bozmaya çalıştığını, izah edilen nedenlerle, davalının haklı sebeple ortaklıktan çıkarılmasını, sözleşme gereği almayı vaad ettiği makinelerin, 9 tanesini rayiç değerden düşük fiyatla alarak kar mahrumiyeti yaratması Ve almadığı 21 ad. makine nedeniyle müvekkilini kar kaybına uğratması nedeniyle ve aldığı kalıp/parça vs nedeniyle müvekkilinin alacağının tespitini, davalının karşı davasında alacağı çıkması halinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 50.000,00 TL’nin takas ve mahsubunu, alacaklarına dava tarihinden itibaren ticari avans faizi işletilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini” arz ve talep etmiştir.
Karşı davaya cevap veren davalı … vekilinin 01/06/2018 tarihli dilekçesini özetle; Karşı davacının, müvekkilinin haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması için ileri sürdüğü hususların kısaca müvekkilinin ortağı olduğu … şirketi ile yapılan ticaretten kar kaybına uğradığını, bu şirketin kendilerine borçlu olduğunu, müvekkili ortaklardan birinin eşinin açtığı davada tanık olarak gösterildiğini, müvekkilinin şirkete yanında bir danışmanla gelerek fabrika binasını gezdiğini, muhasebecisi ile de gelerek şirket kayıtlarından örnek aldığını, müvekkilinin başka bir şirket kurduğunu, bu şirket adına arsa satın aldığını, müvekkilinin başka bir şirket kurduğunu, bu şirket adına arsa satın aldığını ve üzerine fabrika binası inşa edilerek kiraya verileceğinin öğrenildiği gibi iddialara dayandığını, asıl davaya cevap dilekçesinde de aynı iddialar ileri sürülerek savunma yapıldığını, cevaba cevap dilekçesinde iddiaları karşılandığını, müvekkilinin ortağı olduğu … firmasından, haklı nedenle ayrılma davası açması üzerine müvekkilinin ortağı olduğu ve müşteri olarak getirdiği Mısırlı … ile yapılan 8 yıl önceki bir sözleşmeye dayanılarak müvekkilinin şahsından kar kaybı talebinde bulunulmasının hiç bir hukuki dayanağı olmadığını, müvekkiline bu hususta husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal eden, bedellerini almasına rağmen makineleri büyük oranda teslim etmeyen, teslimini de büyük gecikmelerle gerçekleştiren, karşı davacıdır, müvekkilinin haklı nedenle ortaklıktan çıkarılması talebine dayanak gösterilen maddi olgular da aynı şekilde hukuki dayanaktan yoksundur, müvekkilinin ortağı olduğu … firmasının tabelasının kaldırılarak … Tabelasının asıldığını görmesiyle başlayan süreçte, danışmanlarıyla yaptığı inceleme ve araştırmalarda şirketin içinin … Kalıp ve … şirketleri üzerinden boşaltıldığını, … şirketinin zamanla faaliyetinin diğer şirketlere kaydırıldığını, fabrikasının bütün makine, demirbaş, cihaz ve işçilerinin kullanılarak müvekkilinin ortak edilmediği .. Kalıp ve yeni kurulan … şirketi üzerinden üretime devam edildiğinin tespit edilerek haklı nedenle ortaklıktan ayrılma ve rekabet etmeme, özen ve sadakat borçlarına aykırılık nedeniyle yöneticilere açtığı tazminat davası üzerine böyle dayanaksız bir karşı dava açma ciyetini gidilmişse de davacının huzurdaki davayı açma sebebi asıl davayı sürüncemede bırakma amacı olduğunu, karşı davacı vekilinin, müvekkilinin şirketin faaliyetlerine hiçbir katkısının olmadığını, diğer ortakların emekleri ile şirketin büyüdüğünü, müvekkilinin yılda 1-2 kez fuar dışında şirkete gelmediğini ileri sürdüğü iddialarının doğru olmadığını, karşı davacı, müvekkilinin yetkilisi olduğu …şirketi ile yapılan ticaret nedeniyle kardan mahrum kaldıklarını ileri sürüyor iseler, bunu ancak, alıcının, satış sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini süresinde, eksiksiz olarak yerine getirmemesi yani borçlu temerrüdü ve ifayı aşan bir zarar var ise ileri sürebileceğini, müvekkilinin bu konuda husumet yöneltilemeyeceğini, bahsi geçen makine alım sözleşmesinde 2 taraf bulunduğunu, bu taraflardan biri … Teknik diğeri de … olduğunu, müvekkilinin her iki şirkette de pay sahibi olduğunu, davacının iddia ettiği kar kaybı ve diğer alacaklardan müvekkilinin şahsi sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, karşı davacı vekilinin Mart 2018’de müvekkilinin, emlakçı olarak tanıştırdığı biri ile geldiğini, fabrikanın her alanını gezdirdiğini, sonradan davacının avukatı olduğunu öğrendiklerini, sonrasında da ortaklıktan ayrılmak istediğini beyan ederek muhasebecisi ile gelerek şirket kayıtlarına ulaştığını ifade etmiş ise de bu iddialarının da kesinlikle kabul etmediklerini, karşı davalı ile birlikte ayrıca bir de tercüman eşliğinde şirkete, davalılar ile ihtilafın sulh yolu ile çözümlenmesi için görüşmeye gidildiğini, davalılar ile toplantı yapıldığını, davalının yanında bulunma amaçlarının, davacının şirketteki hisse değerinin tespitini, gayrimenkulün ve şirketin değerine yönelik olarak fikir edinme amacına matuf olduğunu, davacının, rekabet kurallarına aykırı olarak 5.1.2017 tarihinde .. isimli bir şirket kurduğunu, … fabrikasına yakın bir yerden arsa aldığını, sebebi sorulduğunda kiralama maksadı ile aldığını söylediği belirtilmiş ise de müvekkili tarafından bu şirketin kurulduğu ve arsa alındığı doğru olduğunu, bu husus davalılarca da bilindiğini, zira arsa, fabrikanın karşısında olduğunu, şirketin faaliyet alanı inşaat, PVC, HDPE boruları, strech film vs olup müvekkilinin ülkemizde başkaca birçok yatırımları daha bulunduğunu, müvekkilinin ülkemizin ekonomik gücüne, potansiyeline, yasalarına ve hukuk sistemine güvendiğini, şirketin 2017 yılı mizanını dilekçe ekinde sunduklarını, mizanda da görüleceği üzere şirketin inşaat faaliyetlerine yönelik harcamalar yaptığı görüleceğini, karşı davacı vekili tarafından, müvekkilimizin şirket hesabına gönderdiği bir kısım paraların kendisinin… Bankası hesabına iade edildiğini ve bir daha sebepsiz para göndermemesi yönünde uyarıldığını iddia etmiş ise de davacı vekilinin bahsettiği bütün ödemeler, … ile … arasındaki makine alım satım sözleşmesine ilişkin olduğunu bu nedenlerle müvekkiline yöneltilen kar kaybı ve alacak istemine karşı husumet itirazında bulunduklarını, karşı davanın tümden reddini, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretlerinin karşı davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, asıl davada,Davacının davalılar aleyhine açtığı, davalıların kendisini zarara uğrattıkları iddiasına dayalı maddi tazminat davası ile davacının davalı … firması yetkilileri … ve … aleyhine açtığı yönetici azline ilişkin davaların bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizin … esas sayılı dosyasından alınan ve Bilirkişi ..,..,…,…,… ve … tarafından düzenlenen 22/07/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davalı … şirketinin uzun süreden beri kar dağıtmaması, şirketin mal varlığının … ve … şirketlerine aktarılarak … şirketinin gayri faal hale getirilmesi, davalılar tarafından, davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak …’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığının ikrar edilmiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı açısından şirketten çıkmak için haklı nedenlerin oluştuğunu, bununla birlikte, davacının haklı nedenle çıkma talebine karşılık, davalı … de davacının çıkarılması gerektiği yönünde karşı dava açtığından; davacının şirketten çıkma talebinin haklı olup olmadığının tespitinin bir öneminin de bulunmadığını, bir başka deyişle tarafların iradelerinin, davacının şirketten çıkması yönünde birleşmiş olduğunu, … şirketinin mal varlığının ….. ve … şirketlerine aktarılarak … şirketinin gayri faal hale getirildiğini, bu durumun da, ‘‘davalı kişilerden …’in boşanma davası ile ilgili olarak …’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığı” şeklinde davalılar tarafından ikrar edildiğini, böylece …’in zarar görmesine dolayısıyla da davacının ayrılma payının erimesine sebebiyet verildiğini, bu hususun mali verilerle de tespit edildiğini, bu durumda davalı … ile ….. ve … şirketlerinin tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve haksız rekabet hükümleri de dikkate alınarak, ….. ve … şirketlerinin elde etmiş olduğu gelirin davalı … şirketi tarafından elde edilen gelir olarak kabul edilmesi ve buna göre davacının ayrılma akçesinin hesaplanması gerektiğini, … ve diğer 2 firmanın Konsolide olarak Rayiç değerli Aktif ve Pasifi değerlendirildiğinde, Rayiç değerli Özkaynaklarının ¨ 12.738.523,61 olarak hesaplandığını, bu durumda davacının ayrılma akçesinin 12.738.523.61 x %20 = ¨ 2.547.704.72 olarak hesaplanabileceğini, ayrılma payının hesaplanmasında diğer şirketlere yanılan malvarlığı aktarımı da dikkate alındığından, ayrıca davacının bir zararından söz edilemeyeceğini, dolayısıyla davacının ayrıca uğramış olduğu zararların tazminine ilişkin talebinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, davacının 30 adet makina satın alma taahhüdünün bulunduğu ancak sözleşmede davalının ‘‘her bir makinanın gerçek fiyatının 250.000,00 EURO olmasına karşılığık, 30 adet makine satın alınacağının taahhüd edilmesi nedeniyle makinaların maliyet fiyatına satıldığı ve dolayısıyla da 80.000,00 EURO x 9 = 720.000,00 EURO kardan feragat edildiği” yönündeki iddialarına ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığını, davalı tarafından geriye kalan 21 makinanın satın alınmaması nedeniyle zarara uğradığına ilişkin olarak da herhangi bir delil sunulmadığını, davalı şirketin ikrarına göre, satılan 9 adet makinanın maliyet fiyatına satıldığını, davacı tarafından geriye kalan 21 adet makinanın satın alınan 9 adet makinanın fiyatından daha yüksek bir fiyatla satın alınacağına ilişkin de bir taahhüt verilmediğini, dolayısıyla davalı şirketin zarar iddiasının ispata muhtaç olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişi Nermin ARICI , Hayri Hakan KIVANÇ, Mustafa SÖNMEZ, Dr. Aydın ÇELİK ve Nüsa UĞUR tarafından düzenlenen 03/01/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporunda; Davalı … şirketinin uzun süreden beri kar dağıtmaması, şirketin mal varlığının ….. ve … şirketlerine aktarılarak … şirketinin gayri faal hale getirilmesi, davalılar tarafından, davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak … ve uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığının ikrar edilmiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı açısından şirketten çıkmak için haklı nedenlerin oluştuğunu, bununla birlikle, davacının haklı nedenle çıkma talebine karşılık, davalı … de davacının çıkarılması gerektiği yönünde karşı dava açtığından; davacının şirketten çıkma talebinin haklı olup olmadığının tespitinin bir öneminin de bulunmadığını, bir başka deyişle tarafların iradelerinin, davacının şirketten çıkması yönünde birleşmiş olduğunu, … şirketinin mal varlığının ….. ve … şirketlerine aktarılarak … şirketinin gayri faal hale getirildiğini, bu durumun da, ‘‘davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak …’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığı” şeklinde davalılar tarafından ikrar edildiğini, böylece …’in zarar görmesine dolayısıyla da davacının ayrılma payının erimesine sebebiyet verildiğini, bu hususun mali verilerle de tespit edildiğini, bu durumda davalı … ile ….. ve … şirketlerinin tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve haksız rekabet hükümleri de dikkate alınarak, ….. ve … şirketlerinin elde etmiş olduğu gelirin davalı … şirketi tarafından elde edilen gelir olarak kabul edilmesi ve buna göre davacının ayrılma akçesinin hesaplanması gerektiğini, davacının, taşınmazların rapor tarihindeki güncel değerlerinin ve yine marka değerinin dikkate alınması gerektiği yönündeki iddilarmın yerinde olduğunu, buna göre davacının çıkma payının tekrar hesaplanması gerektiğini, bu bağlamda yapılan hesaplamalar neticesinde;
… ve diğer 2 firmanın Konsolide olarak Rayiç değerli Aktif ve Pasifi değerlendirildiğinde, Rayiç değerli Özkaynaklarının ¨ 21.669 249,61 olarak hesaplandığını, bu durumda davacının ayrılma akçesinin 21.669 249,61 x %20=4.333.849,92 olarak hesaplanabileceğini, ayrılma payının hesaplanmasında diğer şirketlere yapılan malvarlığı aktarımı da dikkate alındığından, ayrıca davacının bir zararından söz edilemeyeceğini, dolayısıyla davacının ayrıca uğramış olduğu zararların tazminine ilişkin talebinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, davacının 30 adet makina satın alma taahhüdünün bulunduğu ancak sözleşmede davalının “her bir makinanın gerçek fiyatının 250.000,00 EURO olmasına karşılık, 30 adet makine satın alınacağının taahhüd edilmesi nedeniyle makinaların maliyet fiyatına satıldığı ve dolayısıyla da 80.000,00 EURO x 9 720.000,00 EURO kardan feragat edildiği” yönündeki iddialarına ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığını, davalı tarafından geriye kalan 21 makinanm satın alınmaması nedeniyle zarara uğradığına ilişkin olarak da herhangi bir delil sunulmadığını, davalı şirketin ikrarına göre, satılan 9 adet makinanın maliyet fiyatına satıldığını, davacı tarafından geriye kalan 21 adet makinanın satın alınan 9 adet makinanın fiyatından daha yüksek bir fiyatla satın alınacağına ilişkin de bir taahhüt verilmediğini, dolayısıyla davalı şirketin zarar iddiasının ispata muhtaç olduğunu,
Birleşen dava yönünden;
Davacı Hakim Msır Paco Company’nin davalı Güven Teknikle 2.730.296,52 EURO ödeme yapıldığını, davalıdan 1.631.065,27 EURO bedelinde makine teslim alındığını ve bakiye olarak 1.099.231,25 EURO alacağı kaldığım iddia ettiğini, her ne kadar davacının talebi arasında davacı tarafından gönderilen ve davalı tarafından da defterlere işlenen 82.000,00 EURO bulunmasa bile, dava, davacı şirketin alacağının tespiti ve tahsiline ilişkin olduğundan, davacının alacaklı olup olmadığı hususu değerlendirilirken anılan bedelin de dikkate alınması gerektiğini, davalı tarafından, davacı şirket yetkilisi Mohamed Abdelhakim Hasmed Mohamed’e gönderilen ödemelerin davacı Hakim Mısır Paco Company şirketine yapılmış olduğunun da kabulü gerektiğini, dolayısıyla bu hususlar dikkate alınarak bir hesaplama yapıldığında, seçenekli olarak yapılan hesaplamalar neticesinde;
Davacı talepleri içerisinde olmayan, ancak davalı kayıtları ile davacının gönderdiği sabit olan 82.000,00 EURO’nun da davacı alacağı olarak değerlendirilmesi haihıde, davacının davalıdan 203 605,39 EURO alacaklı olacağını, ancak taleple bağlılık gereği, 82.000,00 EURO davacı talepleri içerisinde yer almadığından, davacı alacağı olarak değerlendirilmemesi halinde, davacının davalıdan 121.605,39 EURO alacaklı olacağını,
yanbu firmasının 182.874,37 EURO borcunun, davacının alacaklı olduğu bedelden mahsup edilebilmesi için, bu firmanın davacının grup şirketi olduğunun ispat gerektiğini, bu aşamada dosyada bu yönde bir delil görülmediğinden, davacının alacaklı olduğu bedelden mahsup edilmediğini bildirmişlerdir.
Bilirkişi Prof. Dr. Oktay TAŞ tarafından düzenlenen 22/01/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda;
Marka değerini gerçek değerine en yakın olarak hesaplandığı düşünülen gelir yaklaşımı ile yaptığı hesaplamaların dayanağını oluşturan finansal veriler ile varsayımlar raporunda detaylarında yer aldığını, bu kapsamında belirtilen varsayım ve analizler doğrultusunda firmanın sahip olduğu marka etrafında bugüne kadar yaratmış olduğu hasılatlar ile gelecekte yaratması muhtemel hasılata bağlı olarak ” İsim Hakkından Kurtulma Yöntemi” kullanılarak yapılan hesaplamada markanın değerinin 25 Aralık 2019 tarihi itibariyle ¨ 7.266.200 olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi Nermin ARICI , Hayri Hakan KIVANÇ, Mustafa SÖNMEZ, Dr. Aydın ÇELİK ve Nüsa UĞUR tarafından düzenlenen 09/09/2020 havale tarihli bilirkişi 2.ek raporunda;
Asıl dava yönünden ;
Ek rapor kapsamında davalı şirketlerin 30/06/2020 tarihi itibariyle güncel rayiç değerli varlık ve borçları ile rayiç değerli özkaynaklarının tespiti neticesinde , davacının ayrılma akçesinin 7.683.107,52 olarak hesaplandığını,
Birleşen dava yönünden;
Rapor içerisinde taraf itirazlarının ayrıntılı bir şekilde cevaplandığını, ancak kök raporda varılan sonucu değiştirecek yeni bir bilgi ve belge sunulmadığından kök rapordaki hesaplama ve görüşlerinin aynen koruduklarını bildirmişlerdir.
Bilirkişi ..,.,..,… ve … arafından düzenlenen 15/12/2020 havale tarihli bilirkişi 3.ek raporunda;
Davalı … şirketinin uzun süreden beri kar dağıtmaması, şirketin mal varlığının ….. ve … şirketlerine aktarılarak … şirketinin gayri faal hale getirilmesi, davalılar tarafından, davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak …’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı, piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığının ikrar edilmiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı açısından şirketten çıkmak için haklı nedenlerin oluştuğunu, karşı dava açısından ise davalının şirketten çıkarılmasına dair haklı nedenlerin oluşmadığını, asıl davada davalı şirketin müdürlerinin yetkisinin kaldırılmasına ilişkin talebin yerinde olduğunu, bu durumda davalı … ile ….. ve … şirketlerinin tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve haksız rekabet hükümleri de dikkate alınarak, ….. ve … şirketlerinin elde etmiş olduğu gelirin davalı … şirketi tarafından elde edilen gelir olarak kabul edilmesi ve buna güre davacının ayrılma akçesinin hesaplanması gerektiğini, davacının, taşınmazların rapor tarihindeki güncel değerlerinin ve yine marka değerinin dikkate alınması gerektiği yünündeki iddilarının yerinde olduğunu, buna göre davacının çıkma payının tekrar hesaplanması gerektiğini, bu bağlamda yapılan hesaplamalar neticesinde;
… ve diğer 2 firmanın Konsolide olarak rayiç değerli aktif ve pasifi değerlendirildiğinde, rayiç değerli özkaynaklarının … ve diğer 2 firmanın Konsolide olarak rayiç değerli aktif ve pasifi değerlendirildiğinde, rayiç değerli özkaynaklarının ¨ 32,303.537,58 hesaplandığını, bu durumda davacının ayrılma akçesinin 32.303.537,58 x %20 =¨ 6.460.707,52 olarak hesaplanabileceğini, ayrılma payının hesaplanmasında diğer şirketlere yapılan malvarlığı aktarımı da dikkate alındığından, ayrıca davacının bir zararından söz edilemeyeceğini, dolayısıyla davacının ayrıca uğramış olduğu zararların tazminine ilişkin talebinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, davacının 30 adet makına satın alma taahhüdünün bulunduğu ancak sözleşmede davalının “her bir maki naran gerçek fiyatının 250.000,00 EURO olmasına karşılılık, 30 adet makine satın alınacağının taahhüd edilmesi nedeniyle makinaların maliyet fiyatına satıldığı ve dolayısıyla da 80.000,00 EURO x 9 = 720.000,00 EURO kardan feragat edildiği” yönündeki iddialarına ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığını, davalı tarafından geriye kalan 21 makinanm satın alınmaması nedeniyle zarara uğradığına ilişkin olarak da herhangi bir delil sunulmadığını, davalı şirketin ikrarına göre, satılan 9 adet makinanın maliyet fiyatına satıldığını, davacı tarafından geriye kalan 21 adet makinanın satın alınan 9 adet makinanın fiyatından daha yüksek bir fiyatla satın alınacağına ilişkin de bir taahhüt verilmediğini, dolayısıyla davalı şirketin zarar iddiasının ispata muhtaç olduğunu, bildirmişlerdir.
Dava, davacının,davalılar tarafından,ortağı bulunduğu şirketin gayri faal hale getirilerek uğradığı zararın davalılardan tahsili ile davacının ortağı bulunduğu şirket yöneticileri … ve …’nün azli istemine ilişkindir.
Davacı,tefrik edilen davadaki dava dilekçesinde,yöneticilerin,diğer davalılar ile birlikte hareket ederek kendisini zarara uğrattıklarından bahisle belirlenecek tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile kendisine ödenmesini ve ortağı bulunduğu şirketin yöneticilerinin azline karar verilmesini talep etmiştir.Buna göre objektif dava yığılması kapsamında taleplerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
DAVACININ DOĞRUDAN ZARARI İLE İLGİLİ YAPILAN DEĞERLENDİRME;
Somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 644/1-(a) bendi yollamasıyla TTK’nın 553.maddesinde düzenlenen şirket yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri uyarınca yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen limited şirket yöneticileri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur.
Müdür veya müdürler aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir. Ancak, zarar gören ortakların da müdür veya müdürler kurulu aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortakların dava açma hakkı doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Yöneticilerin ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortak, TTK’nın 553. maddesi uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde yöneticilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır.Bu dava türünde ise ortaklar, talep ettiği tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isterler.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda çokça tartışılan doğrudan zarar ve dolaylı zarar kavramlarına 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer verilmemiştir.Ancak yeni Kanunda da şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara adıkları zararlar için dava açma hakkı tanınmıştır. Bu kişiler, uğradıkları doğrudan zararların tazmini için kusurlu yönetim kurulu üyelerine yönelebilirler. Ayrıca şirketin uğradığı zararlardan yansıma yoluyla zarar gören yani dolaylı zarara uğrayan pay sahibi ve alacaklılar da belli koşullarda sorumluluk davası açabilirler (TTK 553, 556).
Doğrudan ve dolaylı zararlar, yönetim kurulu(müdür veya müdürler kurulu) üyelerine karşı açılacak sorumluluk davasında pay sahipleri ve alacaklılar bakımından önemli kavramlardır. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin, pay sahibinin veya alacaklının alanında doğrudan yol açtığı zararlara doğrudan zarar denir. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin malvarlığına zarar verdiği ve bu zararın pay sahiplerini veya alacaklıları etkilediği zararlara da dolaylı zarar denir.
Somut olayda öncelikle, söz konusu talebin davacının doğrudan mı yoksa dolaylı zararını mı oluşturduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Doğrudan ve dolaylı zarar ayrımı anonim şirketler hukukunda yapılan atıf nedeniyle de limited şirketler hukukunda sorumluluk çerçevesinde, ortağın veya alacaklının doğrudan kendi malvarlığında mı, yoksa şirketin zararı dolayısıyla “yansıma” (Reflexschaden) bir zarara mı maruz kaldığı sorusunu cevaplamaya yarar. Bu iki kavram yalnızca ortakların ve alacaklıların zararı halinde kullanılır, zira sorumluluk hükümleri çerçevesinde limited şirket yalnızca doğrudan zarara uğrayabilir, ortaklar ve alacaklılar bakımından ise hem doğrudan hem de dolaylı zarar söz konusu olabilir.
Doğrudan doğruya zarar,limited şirket ortaklarının ve alacaklıların müdür veya müdürler kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda şirketin zararından bağımsız olarak uğradıkları zarardır. Şirketin ortakları ve alacaklıları, ortaklık zarar görmeden de bir zarara uğrayabilirler. İşte ortaklık malvarlığında herhangi bir azalma meydana gelmeden ortağın ve alacaklının malvarlığında meydana gelen azalmaya şirketler hukukunda doğrudan zarar denilmekte ve bu durumda pay sahibine hükmedilecek tazminatın kendisine ödenmesi talebiyle dava açma imkanı tanınmaktadır. Ortakların veya alacaklıların doğrudan doğruya zararı, müdür veya müdürler kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda bu kimselerin ferdi ve hususi haklarının ihlali şeklinde ortaya çıkar. Ortakların ve alacaklıların doğrudan zararına ilişkin olarak başlıca şu örnekler verilebilir: Sermaye artırımında ortağın rüçhan hakkının kullanımının engellenmesi, ortağa payına uygun temettü ödenmemesi, ortağın genel kurul toplantısına katılmasına veya toplantıda oy kullanmasına haksız yere engel olunması, hazırlanan yanlış bilançoya istinaden ortağın hisselerini satması veya yeni hisse senedi alarak zarara uğraması, alacaklının yanlış bilgiye dayanarak şirkete kredi açması.
Alacaklıların ve ortakların doğrudan zarar görmeleri nedeniyle uğradıkları zararın tazminini talep etmeleri, genel hukuk prensibi olan sorumluluğun bir sonucudur. Doğrudan doğruya uğranılan zararlardan dolayı açılacak davalarda ortaklar ve alacaklılar tazminatın kendilerine verilmesini talep edebilirler. Birden fazla pay sahibi veya alacaklı aynı fiille zarara uğramış olsalar dahi talep edilebilecek tutar bizzat uğradıkları zarar ile sınırlıdır. Aslında ortakların ve alacaklıların doğrudan zararı şirketler hukukuna özgü tipik bir sorumluluk davası olmayıp şirketin haksız fiilini teşkil eder. O nedenle bu davalarda limited şirketlere özgü aktif ve pasif dava ehliyeti, doğrudan ve dolaylı zarar, farklılaştırılmış teselsül gibi özel düzenlemeler dışında esas itibarıyla haksız fiil sorumluluğuna ilişkin zarar, illiyet bağı, hukuka aykırılık ve kusura ilişkin kurallar uygulama bulur.
Doğrudan zarara istinaden dava hakkı her bir ortağa ve alacaklıya direk ve kişisel olarak tanınmıştır ve diğer ortakların, alacaklıların veya şirketin tazminat talebinden tamamen bağımsızdır. Zararın doğrudan zarar olması halinde, ortak bu davayı hem müdüre ve/veya müdürler kurulu üyelerine hem de şirkete yöneltebilir.
Dolayısıyla zarar olarak nitelendirilen zarar ile kastedilen, ortakların veya alacaklıların, yönetim kurulu üyelerinin ortaklık malvarlığını kötüleştiren davranışlarından şirketin zarara uğraması neticesinde uğradıkları zarardır (yansıma zarar/Reflexschaden). Burada doğrudan zarar gören şirket olmakla birlikte, onun malvarlığında azalma meydana getiren bütün işlemler, ortaklar ve alacaklılar bakımından dolayısıyla zarar teşkil etmektedir, çünkü bu zarar nedeniyle şirketin ödeme gücünde meydana gelen azalma, alacaklıların ve ortakların taleplerinde bir kayba yol açmaktadır.
6102 s. TTK mülga TTK md. 309 dan farklı olarak dolaylı zarar kavramını kullanmamış, şirketin uğradığı zararın şirket ve ortaklar tarafından talep edilebileceğini belirterek dolaylı zarara üstü kapalı olarak yer vermiştir. Ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararından ancak şirketin zarara uğraması ve bu zararın ortakların ve alacaklıların malvarlığında bir azalmaya sebep olması halinde bahsedilebilir. Şirketin zararı ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararının “olmazsa olmaz/conditio sine qua non” şartıdır.
Dolaylı zararın talebi halinde ise davanın limited şirkete yönetilmesi mümkün değildir. Zira bu durumda asıl zarara uğrayan şirketin kendisidir. Ortak ile alacaklı şirketin zararının giderilmesi talebiyle bu davayı açmaktadır.
Huzurdaki davada davacı,yöneticilerin,diğer davalılar ile birlikte hareket ederek kendisini zarara uğrattıklarından bahisle belirlenecek tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile kendisine ödenmesini talep etmektedir. Davacının talep konusu ettiği ortağı olduğu şirketin yöneticiler tarafından gayrifaal hale getirilerek mal varlığının diğer davalı şirketlere aktarıldığı ve davacının ortağı bulunduğu şirketin malvarlığında azalmaya yol açan eylem ve işlemler nedeniyle davacının dolayısıyla uğradığı zararlar olup, burada davacının şirketler hukuku anlamında doğrudan bir zararından bahsedilemez. Davacı ortak örneğin şirket ödenmesi gereken bir kâr payını ödememiş olsaydı doğrudan zarara uğrayacakken, şirketin zarar etmesi dolayısıyla kâr payı dağıtmaması halinde asıl zarara uğrayan şirket olacağından buradaki zarar davacı bakımından dolaylı zarar teşkil eder.Buna göre davacının uğradığını iddia ettiği zarar dolaylı zarar olup şirketin zararından bağımsız davacı zararı olmadığı gibi şirketin gayri faal hale gelmesine sebep olan malvarlığının aktarımı davacının tefrik edilen dosyada hesaplanan şirketin rayiç değerinde gösterilerek davacının çıkma payında hesaba katılması hususları ile şirket yönetici olmayan davalıların şirket yöneticilerinin eylemine katılarak davacının ortağı bulunduğu şirketi veya davacıyı zarara uğrattıklarının da ispat edilememesi birlikte değerlendirildiğinde davacının,doğrudan zarar talebiyle ilgili olarak açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
DAVACININ ORTAĞI BULUNDUĞU ŞİRKETİN YÖNETİCİLERİNİN AZLİ DAVASI İLE İLGİLİ YAPILAN DEĞERLENDİRME;
Huzurdaki davanın konusu … Makine ve Kalıp Sanayi Dış Ticaret Ltd.Şti’nin yöneticisi olan davalılar … ve …’nün TTK md. 630 (2)’ye istinaden haklı sebeple mahkemece temsil yetkilerinin kaldırılarak görevden azlidir, Ortaklara ait yönetme hakkı ve temsil yetkisinin kaldınlmasına ilişkin olarak 6102 s. TTK mülga TTK dan farklı bir düzenleme getirmiştir, Limited şirketlerde müdürlerin görevden alınması, yönetim ve temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılmasını düzenleyen TTK md, 630- (1) e göre “Genel kurul müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkım ve temsil yetkisini sınırlayabilir”
Görüldüğü üzere TTK md. 630’da müdürlüğün azille sona ermesi bakımından ne ortak olan müdürle ortak olmayan müdür ayrımına gidilmiş ne dc müdürlük sıfatının şirket sözleşmesi ya da genel kurul kararıyla kazanılması durumları için farklı hükümler öngörmüştür. Böylece 6102 s. TTK ortak olup olmamasına, veya sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla atanıp atanmadığına bakmaksızın genel kurul kararıyla müdür veya müdürleri görevden alma ya da yönetim hak ve temsil yetkisinin sınırlanmasına, imkân sağlamıştır.
Genel kurulda çoğunluğun sağlanamaması halinde TTK md, 630 (2) ye istinaden her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Şirketin pay dağılımı dikkate alındığında davalının genel kurulda azlinin veya yetkilerinin sınırlandırılmasının mümkün olmadığı görülmekledir. O halde TTK md. 630 (2) ye istinaden her bir ortak tarafından mahkemeden haklı sebeplerin varlığına istinaden müdürün azli talep edilebilir, Bununla birlikte limited şirket müdürünün azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını isteyen ortağın haklı nedenlerin varlığını ispat etmesi gerekir. Haklı sebeplerin neler olabileceği TTK md, 630 (3)’de örnekseme yoluyla sayılmıştır. Buna göre, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlâl etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.Haklı sebep, her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir.Genel kurulun birçok kez kanuna aykırı şekilde toplantıya çağrılması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlâli, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kâr payının sürekli azalması, ortaklar arasmdaki şiddetli geçimsizlik, şirketin devamlı olarak kâr getirmemesi, şirket amacının gerçekleşmesinde ekonomik ve hukuki imkânsızlık, kanun esas sözleşme ve genel kurul kararlarının yerine getirilmemesi veya sürekli şekilde ihlali, uzun yıllar ciddi bir faaliyetin olmaması gibi hususlar haklı sebep olarak kabul edilebilir.
Nitekim Yüksek Mahkemenin uygulamasında da pek çok çeşitli ve hatta kişisel sayılabilecek olgunun ortaklığın feshinde haklı sebep olarak yorumlandığı görülmektedir. Örnek olarak, şirket mükellefiyetlerinin yerine getirilmemesi, rekabet yasağının ihlâli, sadakat borcuna aykırı hareketler, şirket defterlerinin düzgün tutulmaması gibi ortaklığa ilişkin sebepler yanında diğer ortaklar ve yakınlarına rencide edici sözler söylemek, haksız fiilde bulunmak, tutuklanma gibi sebeplerle ortaklık işlerinden uzak kalma ve boşanma gibi kişisel sebeplerin de uygulamada haklı sebep olarak nitelendirildiği görülmüştür.
Kişisel sebepler, pay sahiplerinin maddi haklarının ihlâl edilmesinden bağımsız olarak müdürlerin haklı sebeple azline gerekçe teşkil edecek ise, bu sebeplerin, ortaklığın devamına ve pay sahiplerinin bundan sonra birlikte çalışmasına engel teşkil edecek ağırlıkta olmalarını aramak gerekir. Bu da ancak pay sahiplerinin kişiliklerinin önemli olduğu şahıs şirketi benzeri aile şirketlerinde yahut az ortaklı küçük anonim ortaklıklarda söz konusu olabilir (Nuri Erdem, Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul 2012, s. 154-155).
TTK. m. 608 hükmüne göre her ortağın kar payı alma hakkı bulunmaktadır. Şirket maksadının gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkansız hale gelmesi durumunda da şirketin feshine karar verilmesi gerekir. YTD, 26.03.1963 tarih ve E. 3438, K. 1963/4856 sayılı kararında, “…TTK. 434/2’de geçen “şirket maksadının husulünün imkansızlaşması’ şeklindeki ifade, sadece işletme konusu işin bünyesinden doğan imkansızlıklara taalluk etmektedir. İdarecilerin kötü idaresi hakkında ayrıca hükümler sevkedilmiştir. Kar elde edememe halinin, maksat ve mevzuun husulünü imkansız hale getirdiğini kabul, ancak uzun müddet kazanç sağlanamaması ve kazanç ihtimalinin tamamen ortadan kalkması halinde mümkün olur” görüşüne yer vererek, uzun süre kazanç sağlamama ve kazanç ihtimalinin ortadan kalkması durumunda maksadın imkansızlaştığının kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Nihayet, TTK. m. 636/2 hükmüne göre “uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa,ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir”.
İspat kuralına ilişkin TMK. m. 6 hükmüne göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. HMK. m. 190/1 hükmüne göre: “İspat Yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vahaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”. Bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Anılan ispat kuralları gereği, davacının,davalının müdürlükten azli için haklı nedenlerin varlığını geçerli delillerle ispat etmesi gerektiği açıktır.
Yukarıda yapılan genel açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde,Davalı … şirketinin uzun süreden beri kar dağıtmaması, şirketin mal varlığının … ve … şirketlerine aktarılarak … şirketinin gayri faal hale getirilmesi, davalılar tarafından, davalı kişilerden …’ın boşanma davası ile ilgili olarak …’e uygulanan ihtiyati tedbirlerden dolayı,piyasadaki olumsuz algıyı bertaraf etmek için satışların diğer firmalar üzerinden yapıldığının ikrar edilmiş olması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde,davacının ortağı bulunduğu şirketin yöneticilerinin dava konusu şirketi basiretsiz yönettiği ve gayri faal hale getirdiği, şirketin malvarlığını başka şirketlere aktardıkları bu bakımdan özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettikleri sonucuna varıldığından davalı şirketin müdürlerinin yetkisinin kaldırılmasına ilişkin talep yarinde olmak ile birlikte yargılama sırasında davacının ortağı olduğu şirketin müdürleri olan … ve …’nün yönetim yetkilerinin şirket genel kurul kararıyla kaldırılarak yerlerine başkalarının müdür olarak seçildiği,buna göre davanın konusu kalmadığı anlaşıldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davadaki haklılık durumuna göre davacı tarafından bu davalılar yönünden yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin bu davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle..
1-Davacının, davalılar aleyhine açtığı, davalıların kendisini zarara uğrattıkları iddiasına dayalı maddi tazminat davasının REDDİNE,
2-Davacının, davalılar … ve … aleyhine açtığı yönetici azli davasında konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcı ile 179,90-TL başvuru harcının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan 12 adet tebligat+posta gideri olmak üzere toplam 558,50.-TL yargılama giderinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,Davalılar … ve … dışındaki davalılar için yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalıların kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,
5-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 9.200,00-TL ücreti vekaletin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan 200,00-TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.23/02/2023

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”