Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/867 E. 2022/859 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/867
KARAR NO : 2022/859

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili şirket ile davalı şirket arasında gayrimenkul değerleme uzmanlığı hizmeti yapmak üzere iş ilişkisi olup, öncesinde şahıs şirketi olan davacı şirket limited şirketine çevrildiğini, yapılan her işi karşılığında faturaların limited şirket adına kesildiğini, şirket Iban bilgilerinin davalı tarafa bildirildiğini ancak 4 adet hak edişe ait hiçbir ödeme yapılmadığını, masraf adı altında yapılan harçların ödenmediğini, bu bedellerin ödenmemiş olması üzerine samsun icra müdürlüğünün…. esas nolu dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın yetkiye ve borca itirazı üzerine dosyanın Büyükçekmece icra müdürlüğüne gönderildiğini, Büyükçekmece ….. İcra müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında durma kararı alınması üzerine iş bu davayı açtıklarını bu sebeplerle; müvekkili şirketin 20.122,24-TL alacağının ve faizlerinin tahsili için Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibine davalının haksız itirazının iptali ve takibin devamına karar verilmesini, alacağın ödeme tarihinden itibaren yasal faizi, masraf ve avukatlık ücreti ile birlikte hüküm altına alınmasını, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile Davacı tarafın müvekkilİ aleyhine Büyükçekmece …..İcra Müdürlüğünün …… Esas Sayılı dosyası ile takip başlattığını, haksız takibe müvekkilinin itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, neticeten huzurdaki açılan haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın red edilmesi gerektiğini, müvekkili ile davacı tarafın aynı sektörde ve iş kolunda faaliyette bulunduklarını, taraflar arasında çözüm ortaklığına dayalı ticari ilişkinin bulunduğunu, bu ticari ilişki neticesinde davacı tarafın Samsun’daki değerleme işlerinde çözüm ortağı olarak hizmet verdiğini, bu hizmetleri karşılığında davacı tarafın faturalarını düzenlediğini ve müvekkili tarafından süresinde ödendiğini, davacı ile sürekli iş sözleşmesi yerine Samsun ilinde almış olduğu her iş için vekaletname sözleşmesinin bulunduğunu, müvekkilinin, davacı tarafından düzenlenen tüm faturaların ödendiğini, haksız davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmama üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Büyükçekmece ……. . İcra müdürlüğü’nün …. Esas Sayılı dosyası ile …. Vergi Dairesi, .. … Vergi Dairesi Müdürlüğü müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Dosyada mevcut 08/02/2022 tarihli Bilirkişiler …. ve ….. tarafından dosyaya sunulan raporda Davalı Tarafın dava konusu döneme ait 2019 hesap yılı defterlerinin incelemeye sunulduğu, Davalı tarafın incelenen 2019 hesap yılı defter ve belgelerinin usulüne uygun tutulduğu, birbirini doğruladığı, Noter açılış ve kapanış onaylarının süresi içinde yapıldığı, davalı taraf defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin Mahkemenin takdirinde olduğu, incelenen davalı taraf defter ve belgelerine göre: 31.12.2019 tarihi itibarı ile davacı taraftan 3.097,39 TL alacaklı bulunduğu, takip tarihi olan 11.12.2020 tarihi itibarı ile ve dava tarihi itibarı ile davalı tarafın davacı taraftan 3.097,39 TL alacaklı bulunduğunun kabul dilmesi gerekeceği, zira bu tarihten itibaren taraflar arasında başkaca işlem kaydının tespit edilmediği, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 14.05.2019 tarih ve …. numaralı 2017 yılına ait, 14.05.2019 tarih ve …. numaralı 2015 yılına ait ve 14.05.2019 tarih ve … numaralı 2014 hesap yılına ait vergi İnceleme Tutanağı Madde 5. Te zikredilen ” davacı … ya ait ve usulüne uygun bulunmayan faturalardan kaynaklı “ilgili Vergi Dairesi Müdürlüklerine GVK’nun 94/2-bmaddesi kapsamında VERGİ ZİYAI cezalı Gelir Vergisi tevkifat tarhiyatları yapılması gerekmektedir” yönündeki tespitinin takdiri ve değerlemesinin Mahkemede olduğu, tarafların, Ba/Bs Formlarını Vergi Dairesine süresinde beyan ettiği, takip ve dava konusu faturaların davalı şirketin ticari defterlerine kayıtlı olduğu, taraflar arasında mutabakat yapıldığı, incelenen Ba/Bs beyannamelerinin birbiri ile örtüştüğü, Dava dosyasında celp edilmiş olan ve taraflara ait Ba/ Bs formlarının incelenmesinde, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi doğrular nitelikte olduğu, taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili herhangi bir sözleşmenin dava dosyasına sunulmadığı veya davacı tarafından davalı tarafa gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi olmadığı, davacı tarafın takip talebinde İşlemiş faiz talebinin yerinde bulunmadığı, yargılama sonucunda Mahkemece, davalının borçlu olduğu yönünde kanaat oluşturulduğunda Temerrüdün takip tarihi (11.12.2020) itibarıyla oluşacağı, takip talebinde alacaklının, asıl alacağa işleyecek % 9 faizi talep ettiğinin anlaşıldığı, talebinin yerinde ve değişen oranlarda uygulanabileceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava İtirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir. İspat yükü ve kuralları TMK’nun 6. ve 7. maddelerinde düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
HMK’nın 190. Maddesinde ise ispat yükü düzenlenmiştir. Maddeye göre;”1- İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.2- Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnaların dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Davalı yanın takas ve mahsup defi yönünden değerlendirme yapılmak gerekirse, bilindiği gibi takas mahsup talebinin mutlaka karşı dava şeklinde ileri sürülmesi zorunlu olmayıp, savunma olarak da ileri sürülmesi mümkündür. İlke olarak, takas def’i de diğer def’iler gibi cevap dilekçesinde süresinde ileri sürülmelidir. 2 haftalık cevap süresinde ileri sürülmediği takdirde savunmanın genişletilmesi yasağı ile karşılaşabilir.
Takas ve mahsup birbirinden farklı kavramlardır. Mahsupta, birbirinden ayrı ve bağımsız iki alacak mevcut olmayıp, alacak miktarından belli olgular dolayısıyla indirme talebi bulunmaktadır. Alacaktan indirilecek olan meblağ bir karşı alacak değildir. Mahsup, alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Mahsup itirazının karşı dava olarak ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi, ayrı bir davada istenmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır. Takasta ise, birbirinden bütünüyle ayrı ve bağımsız, karşılıklı iki alacak (borç) vardır. Ayrıca takas edilecek alacakların muaccel, dava edilebilir olması ve takas hakkının kanunla veya tarafların yapmış olduğu sözleşmeyle ortadan kaldırılmamış olması gerekir. Bu alacak sahiplerinden her biri takas ileri sürebileceği gibi, bu yola gitmeksizin alacaklarını ayrıca dava konusu edebilirler.
Takas savunmasında bulunan taraf hem kendi, hem de karşı tarafın alacağını ortadan kaldırmayı istediğinden, her iki alacak üzerinde de etkin olur. Bu niteliği ile takas bir inşai haktır. Mahsup ise bir inşai hak ya da def’i olmayıp, bir itirazdır. (YHGK., 24.05.1950 tarih, 74 E., 31 K.) Örnek vermek gerekir ise, bir alacak davasında, davalı kendisinin de bir başka ilişkiden dolayı alacaklı olduğunu savunuyorsa bu bir takas savunmasıdır. Buna karşın, haksız mal edinme iddiasına dayalı bir geri alma davasında, davalı indirimi gerekli bir kısım giderleri olduğunu, ya da TBK’nın 227/2. ve 475/2. maddelerinde olduğu gibi, bir indirim yapılması gereğini savunursa, yapılması gereken iş mahsuptur.
6098 sayılı TBK’nın 139 – 145. maddelerinde düzenlenmiş olup her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Maddenin 2. fıkrasında ise alacaklardan birinin çekişmeli olsa halinde dahi takasın ileri sürülebileceği düzenlenmiştir.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı davalıdan alacaklı olduğundan bahisle icra takibi yapmış, davalının itirazı ile icra takibinin durması neticesinde iş bu itirazın iptali davasının açıldığı, davacının alacak iddiasını ispat yükü altında olduğu yapılan bilirkişi incelemesinde Vergi ziyaıdan kaynaklanan ceza ve gecikme faizlerinin tutarlarının iş bu davada davacı alacağından mahsubunun gerekip gerekmediği mahkemece tespit edilir ve mahsubu gerekiyor ise davacının alacağının bulunmadığı tespit edilmiş olup, davalının takas mahsup talebi de yukarıdaki açıklamalar dan da anlaşılacağı gibi yasaya uygun olduğundan Vergi ziyaıdan kaynaklanan ceza ve gecikme faizlerinin tutarlarının iş bu davada davacı alacağından mahsubunun gerektiği, davacının dava dilekçesinde yemin deliline dayanmamış olduğundan yemin delili hatırlatılmaksızın davacının davasını ispat edemediğinden ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 343,64 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına, bakiye 262,94 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
5-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”