Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/853 E. 2021/978 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/853 Esas
KARAR NO : 2021/978

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/10/2021
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
K. YAZIM TARİHİ : 27/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin Bağcılar’da faaliyet gösteren bir araç satım-kiralama firması olduğunu, müvekkilinin araç satın almak maksadıyla davalı şirketle irtibata geçtiğini, … plakalı … marka kamyonetin satımı konusunda 60.000 TL bedel üzerinden anlaşıldığını, belirtilen aracın satımı konusunda davalı ile oto satış sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin imzalanmasını müteakip müvekkilinmi 30.000 TL’yi elden, kalan 30.000 TL’yi banka kanalıyla davalıya ödediğini, müvekkilinin 30.000 TL’lik tutarı banka üzerinden havale ederken açıklama kısmına ”… ARAÇ SATIŞ BEDELİ” yazdığını, taraflar sözleşme bedeli ve sözleşme konusu üzerinde anlaşarak altını birlikte imza altına aldığını, tarih kısmının boş bırakıldığını, sözleşmenin esaslı unsurlarında herhangi bir eksiklik bulunmayıp bu yönüyle geçerli bir sözleşme niteliği taşıdığını, tarafların araç satımı konusunda davalı şirketle bu şekilde harici satım sözleşmesi akdettiklerini, ancak davalı şirket sözleşmede üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyerek davaya konu aracı müvekkile teslim etmediğini, müvekkilinin davalıyla birçok kez irtibata geçtiğini, ancak halen olumlu bir sonuç alamadığını, müvekkilinin aracın satımı ve teslimi için noterde satış işlemlerini başlatmak istemiş ancak davalı aracın zilyetliğini devretmediği gibi, noterde satış işlemlerini gerçekleştirmeye de yanaşmadığını, işbu sebeple araç satım sözleşmesi yazılı olarak akdedildiğini, ileri adıma geçilemediğini, müvekkilinin tüm uğraşlarına rağmen karşı tarafın aracın satımını resmi şekilde gerçekleştirmeyeceği sonucuna vardıktan sonra sözleşmeyi feshederek ödenen bedelin iadesi için davalı aleyhine icra takibi başlattığını, karşı tarafın kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu, bu sebeple Bakırköy … Tüketici Mahkemesi’nde itirazın iptali davası açıldığını, Bakırköy … Tüketici Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı ile dosya Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiğini, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde süresinde Arabuluculuk başvurusu yapılmamış olduğu gerekçesiyle usulden red kararı verildiğini, işbu kararın kesinleşmesine müteakip alacağın tahsili amacıyla işbu davayı ikame etme zorunluluğu doğduğunu beyanla davanın kabulü ile müvekkilinin davalıdan almış olduğu .. plakalı …. marka kamyonetin teslim edilmemesi nedeniyle 60.000,00 TL alacaklarının yıllık temerrüt faiz ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir.
Her ne kadar iş bu alacak davası ticari dava niteliği taşıdığından bahisle mahkememizde ikame olunmuş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda; davacı tarafın “tacir” tanımına uymadığı eldeki uyuşmazlığın da yukarıda tanımla- nan “ticari dava ” nitelik arz etmediği , uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin değil Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevi hususunun HMK 114/1-c md de dava şartları arasında düzenlendiği , taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak görevi ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden redde dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,

2- Taraflardan birinin,6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince ,
-Bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden ,
-Görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten,
-Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren
2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderil- mesini talep etmeleri gerektiği, aksi taktirde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,

3-HMK’nun 20 md gereğince, kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,

4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,

5- Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine dair,

5235 sayılı Kanun’un geçici 2’nci maddesine göre , Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurul- masına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır