Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/778 E. 2022/99 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/778 Esas
KARAR NO : 2022/99

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/09/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2022
K.YAZIM TARİHİ : 17/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibin hukuka aykırı olarak kesinleştiğini, davalının yetkili hamili olduğu ve keşidecisi …, ciranta davacı … olan bonolara ilişkin icra tehdidi altında bulunulması sebebiyle ödeme yapılmak durumunda kalındığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ödenen 74.075,48-TL ‘nin ödeme gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; senetlere ilişkin icra takibinin 2016 yılında açıldığını, 2020 yılına kadar derdest kalan icra takibi kapsamında, keşideci/borçlu …’ün gayrimenkulüne haciz konulduğunu, kıymet takdiri yapıldığını ve satış aşamasına gelindiğini, bu aşamaların hiç birisinde, bonolardan kaynaklanan borcu davacıya ödediği iddia edilen keşideci …’ün böyle bir itiraz veya iddiası olmadığını, takip konusu bonoların bedellerini ödemiş bulunan bir borçlunun, bu bonolardan dolayı gayrimenkulünün satış aşamasına gelmesine rağmen, bu konuda en küçük bir itiraz veya hukuki girişimde bulunmamış olmasının davacının bu iddiasının gerçeğe aykırılığını ortaya koyduğunu, davanın reddine, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Huzurda görülen dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bulunan istirdat davasıdır.
İstirdat davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Menfi tespit ve istirdat davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer, fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer. (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372)
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik unsurlar da vardır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar.
Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin Esas No: …, Karar No: …., 16/05/2019 tarihli kararına göre;
“Somut olayda, davacılar, dava dilekçesinde davalı … ile 07.08.2012 tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin hususi şartlar bölümünün 9.maddesi gereği depozito olarak verilen 5000 TL senedin taşınmazın tahliye edilmesine rağmen iade edilmediğini, davalı …va tarafından ciro edilerek davalı … tarafından takibe konulduğunu belirterek, senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de, dayanılan kira sözleşmesinin aslı davacılar tarafından dosyaya sunulmamış, davalılar da sunulan fotokopi kira sözleşmesindeki imzayı kabul etmemiş, sözlü kira sözleşmesi yapıldığını, sözlü kira sözleşmesine istinaden depozito olarak senet alınmadığını, dava konusu senedin elden verilen borç paraya istinaden düzenlendiğini savunmuştur.
Dava dilekçesine ekli kira sözleşmesi davalılar tarafından inkar edildiği ve belge aslı sunulmadığından fotokopi üzerinde imza incelemesi yapılmadığı anlaşılmış olup; taraflar arasında yazılı bir kira sözleşmesi bulunduğu davacı tarafça ispat edilememiştir. Hal böyle olunca, bedel kaydı gösterilmeyen senet nedeni ile borçlu olunmadığını ispat yükü, aksini iddia eden davacılarda olup, davacılar yazılı kira ilişkisini dava konusu senedin bu sözleşmeye istinaden depozito olarak verildiğini ispatlayamamıştır.
O halde mahkemece; davacılar tarafından dava konusu senedin kira sözleşmesine istinaden depozito olarak verildiğini kanıtlanamadığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin Esas No: …, Karar No: …, 29/04/2013 tarihli kararına göre;
“Somut olayda, davacı keşideci davalı lehtar aleyhine menfi tespit davası ikame etmiştir. Davacı açığa imza atmak suretiyle boş senedi imza ettiğini borç para almadığını ileri sürerek akdi ilişkiyi inkâr etmektedir. Bu iddia TMK’nun 6. maddesi hükmü gereğince davacı tarafından yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Bono metninin incelenmesi sonucunda “nakten ahzolunmuştur” ifadesinin bulunduğu açık olup davalı tarafından bu nakden ifadesi talil olunmamıştır.
Açıkça görüleceği üzere taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği (karz) gözönüne alındığında ta’lil söz konusu değildir. Hal böyle olunca; mahkemece tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı olarak aleyhine başlatılan icra takibine ödenen paranın iadesi istemli olarak huzurda görülen dava açılmıştır. Söz konusu icra dosyası mahkememizce celp edilmiş olup takibe dayanak yapılan 09/03/2016 tanzim, 30/04/2016 vade tarihli 11.000,00 TL bedelli, 09/03/2016 tanzim, 30/05/2016 vade tarihli 11.000,00 TL bedelli, 09/03/2016 tanzim, 30/06/2016 vade tarihli 11.000,00 TL bedelli ve 09/03/2016 tanzim, 30/07/2016 vade tarihli 11.000,00 TL bedelli bonoların nakden kaydı içerdiği görülmüştür. Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Her ne kadar davacı tarafından söz konusu bonoların gerçek bir borç ilişkisine dayalı olarak düzenlenmediği; tahsil edilmek üzere davalıya ciro edildiği iddia edilmiş ise de bu iddiaların ancak yazılı delille ispatlanması gerekmekte olup davacı tarafından bu iddialarını ispatlayacak yazılı bir delil dosyamıza sunulmamıştır. Davacı tarafından her ne kadar tanık deliline dayanılmış ise de davacının tanık dinletme talebinin HMK’nın 200. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir. Ayrıca davacı vekili tarafından dosyaya sunulan Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. dosyasındaki davalının mahkeme huzurundaki beyanları da işbu dava konusu bonoların ihdas sebebiyle ilgili olmadığından mahkememizce dikkate alınmamıştır. Davacı tarafından dava dilekçelerinde açıkça yemin deliline dayanıldığından davacıya iddialarının ispatı bakımından yemin deliline dayanıp dayanmayacağı konusunda süre verilmiş olmasına rağmen davacı tarafça mahkememizce verilen kesin sürede yemin deliline dayanılmamıştır. Açıklanan nedenlerle ispatlanamayan davanın reddi ile davalı vekilinin şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.265,03 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.184,33 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

5-Davalı tarafından yapılan herhangi bir masraf bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6-Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesi gereğince takdir olunan 10.429,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı