Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/746 E. 2022/1219 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/746 Esas
KARAR NO : 2022/1219

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2021
KARAR TARİHİ : 12/12/2022
K. YAZIM TARİHİ : 02/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; davacının adresinde 25/12/2020 akşamında hırsızlık eylemi gerçekleştiğini, yaşanan bu hırsızlık sonucunda davacının kasasında bulunan imzalı imzasız yaklaşık 50 adet müşteri çeki, bir miktar para ve ziynet eşyalarının çalındığını, Hırsızlık olayı ile ilgili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ….. Soruşturma dosyası açıldığını, hırsızlık eylemi ile ilgili bazı şüphelilerin gözaltına alındığı ancak çeklerin ortaya çıkmadığını, Savcılık soruşturmasının devam ettiğini, ayrıca davacının elinde iken kaybolan, hamililehdarı bulunduğu çeklerle ilgili olarak Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas Sayılı dosyasıyla ve Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyasından çek iptali davası açıldığını dava dosyasına çek bedellerinin % 15’i oranında teminat yatırılarak çeklere ilişkin ödemeden men yasağı kararı verildiğini ve bu kararın ilgili bankalara müzekkere ile bildirildiğini, dava konusu çekin Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas Sayılı dosyasından iptal davasına konu edildiğini, keşidecisi ….. SAN. AŞ olan ve …..’a teslim edilen …..Bankası AŞ … Şubesine ait …. numaralı 31/03/2021 tarihli 22.000,00-TL bedelli çekine de ödemeden men kararı işlendiğini, davacı …..’ın hamili/lehdarı olduğu çeklerin, ticari ilişkisi olduğu diğer firmalara verilmek üzere kasasında muhafaza edilmekteyken kimliği belirsiz kişilerce çalındığını, dava konusu çekin gerçek bir ticaret karşılığında ….. SAN. AŞ firmasından teslim alındığını, dava konusu çekin davalı ….. TEKSTİL SAN. TİC. LTD. ŞTİ. tarafından ibraz edildiğini, davacılar ile çeki alan davalılar arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, çeki davacıdan teslim aldığı gözüken ….. ve diğer davalılarla davacıların bir ticareti olmadığını, çekin çalıntı bir çek olduğu ve üzerinde el koyma şerhi bulunduğunu, bu nedenle davacı …..’dan sonra çek üzerinde ciro silsilesi bozulmuş olup davalı şirketin de çek bakımından yetkili hamil sıfatına haiz olmadığını, çekin yetkili hamilinin davacı ….. olduğunu, davalı ….. şirketinin hırsızlık sonucu kaybolan tüm çeklerde yetkili hamil olarak ortaya çıktığını, davalı firmanın İKİTELLİ OSB’de gerçekleştirilen başka bir hırsızlık sonucu çalınan çekin yetkili hamili olarak da ortaya çıktığını, bu çekin çalındığı hırsızlık suçu ile ilgili Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının … dosyasından soruşturmanın sürdüğünü, davacının çalınan tüm çekleri de davalı ….. elinde çıktığı ve sürekli diğer davalılar yoluyla eline geçmekte olduğu; davalının kötü niyetli ağır kusurlu hamil olduğunu, müvekkilinin yaklaşık 50 adet çeki çalındığını, bu çeklerden dava konusu çek dahil 13 tanesinin davalı firma elinde çıktığı ve çıkmaya da devam etmekte olduğunu, bu çeklerle ilgili Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Esas ve … Esas, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Esas, ….. Esas, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Esas, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Esas, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyalarından da davalı aleyhine çalıntı çekleri tahsil etmeye çalışması sebebiyle iş bu davanın açıldığını, Bu çeklerle ilgili de İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas, … Esas, …. Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün… Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarından icra takibi başlattığını, Zeytinburnu Demirciler Sitesinde ve İkitelli OSB’de yaşanan farklı tarihli iki ayrı hırsızlık eylemine konu çeklerin tamamının yetkili hamilinin hep ….. firması olduğu; bu durumun açıkça ….. firmasının basiretli bir tacir olmadığını, hırsızlık çetesinin bir üyesi olduğunu, çekleri yetkili hamil olarak icra takibine konu ederek paraya çevirdiğini, tabiri caizse kara para akladığını gösterdiğini, davalı ….. firmasına Bakırköy …. Noterliğinin 07/05/2021 tarihli … numaralı ihtarnamesi gönderilerek, dava konusu çek dahil 41 adet çekin davacının elinden rızası dışında çıktığı, çeklerin elinde olması halinde iyi niyetli kabul edilmeyip, kötü niyetli kabul edileceğinin ihtar edildiğini, ayrıca çalınan çekler, hep davalı ….. firmasında çıktığından taraflarınca arabulucuya başvurularak, çalınan çeklerden elinde bulunan var ise taraflarına teslimi hususunda Bakırköy Arabuluculuk Bürosunun … sayılı dosyasından 07/05/2021 tarihinde yapılan başvurularında 21/05/2021 tarihinde anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, müvekkilinin Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. E. Sayılı dosyasında davaya konu çek bakımından teminat yatırdığını, iş bu dava bakımından da teminat yatırılması ihtimalinde aynı çeke ilişkin mükerrer bir teminatın söz konusu olacağını, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen yargılama kapsamında ticaret sicil gazetesinde “davaya konu çekleri elinde bulunduranların ilk ilan tarihinden itibaren 3 ay içinde mahkemeye ibraz etmeleri aksi halde çekin iptaline karar verileceği hususu”nun ihtar olunduğu; dolayısıyla halihazırda davalının bahse konu çek iptali davasına müdahil olması ve çek bakımından yetkili hamil olduğunu ispat etmesi gerektiğini, yani davalının çekin çalıntı olduğunu, çekle ilgili ödemeden men kararı olduğu bile bile çeki kötü niyetli olarak icra takibine konu etme tehlikesinin bulunduğunu, çek icra takibine konu edilmediğinden edilmesinin önlenmesini, icra takibine konu edilmişse yetkili hamilin kim olduğu ihtilaf konusu olduğundan çek bedelinin tahsilatın ödemenin kim tarafından yapıldığına bakılmaksızın davalıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesi gerektiğini, davalı tarafından bankaya ibraz edilen çeke savcılık tarafından el konulduğunu, TTK’nin “Elden çıkan çek” başlıklı 792. Maddesinin; “Çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlendiğini, hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde, Hırsızlık yoluyla alınan çeklerin davalı taraf uhdesinde bulunması davalı tarafın kötü niyetli olduğuna dair çok açık bir ibare olduğu; bu nedenle TTK m.792 gereğince müvekkilin yetkili hamili olduğu çekin müvekkili şirkete iadesine karar verilmesi gerektiğini, diğer önemli bir hususun ise davalının söz konusu çek dolayısıyla başvuru borçlularına karşı müracaat hakkının doğmaması olduğunu, zira davalının, bankaya başvurduğunda ona ödeme yapılmama nedeni hesapta yeterli karşılık olmaması sebebiyle değil, çeke ilişkin iptal davasının derdest oluşu ve mahkeme tarafından ödemeden men yasağı kararı verilmesi olduğunu, davalının iptal isteminden haberdar olduğunu, olup TTK m.763 gereği çekin Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı dosyasına sunulması gerektiği; çünkü banka, davalıya ödemeden men kararı nedeniyle kendisine ödeme yapmamış olup bu durumda davalının başvuru borçlularına karşı talepte bulunması imkânı bulunmadığını, bu noktada ise davalının ve akabinde hukuken korunan hak sahibinin kim olduğu sorununun işbu davada çözüme kavuşturulması gerektiğini, davacıların, ….. Ve ….. Tekstil İnş. San. Tic. Ltd. Şti. Firmasıyla da bir ticareti olmadığı; bu firmaların çeke cirosu alınan göstermelik firmalar olduğunu, çek incelendiğinde davacının çeki …..’a, onun da ….. firmasına verdiğinin görüldüğünü, ciro silsilesinin bu şekilde düzenlendiği; davacının çalınan çeklerinden bu çek hariç 3 tanesinin daha yine aynı davalılar eliyle piyasaya sürülüp tahsil edilmeye çalışıldığını, davacıların …. ile ve ….. TEKSTİL İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. Firmasıyla hiçbir ticari ilişkisi olmadığının, ticari defter ve kayıtları incelendiğinde görüleceğini, bu kişi ve firmanın fiktif, paravan unsurlar olduğunu, çekin de diğer davalı ….. firmasının iyi niyetli yetkili hamil olarak gösterilmesinin sağlanması amacıyla ciro zincirine eklendiğini beyanla öncelikle “Keşidecisi … SAN. AŞOlan ve davacı …..’a teslim edilen …..Bankası AŞ …. Şubesine ait …. numaralı 31/03/2021 tarihli 22.000,00-TL bedelli çekin” yetkili hamil olan davacı rızası hilafına hırsızlık suçuna konu edilmesi sebebiyle icra takibine konu edilmesinin önlenmesini, icra takibine konu edilmişse icra dosyasına ödenecek paraların İİK 72 ve ilgili maddeler uyarınca çekin yetkili hamilinin kim olduğu yönünden ihtilaf olduğundan kim tarafından ödenirse ödensin davalılara ödenmesinin tedbiren durdurulmasını, çekin yetkili hamilinin davacı olduğunun/talep hakkının davacıda olduğunun tespitine, çekin kambiyo vasfına sahip olmadığı da gözetilerek davalı kötü niyetli/ağır kusurlu olduğundan davacının yetkili son hamili olduğu takibe konu çekin davacı ….. lehine davalıdan istirdadına, ödenmişse parasının istirdadını, dava konusu hırsızlık sonucu çalınan çeki ve başkaca çekleri davalıların ele geçirdikleri sabit olduğundan, ceza soruşturması ve çek iptali davası derdest olduğundan davacıların davalılara borçlu olmadığının tespitini, davalı haksız ve kötü niyetli olduğundan davacı lehine alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. H.D. … E.-… K. Sayılı 08.07.2021 tarihli kararında belirtildiği üzere Menfi Tespit Davalarında her durumda, teminat karşılığında tedbir kararı verilemeyeceğinin öngörüldüğü; ayrıca İhtiyati tedbirin şartları (m.389), tedbir talebi (m.390), ihtiyati tedbir kararında bulunması zorunlu olan hususlar (m.391) ve diğer hususların Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlendiği; HMK.nun 390/3 maddesine göre, “Tedbir talep eden taraf,’ dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirlmek ve davanın esası “yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ” kanunun aradığı ihtiyati tedbir sebebinin ise, Ya “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hâle gelmesi ‘Veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâli… ‘ dir, İhtiyati tedbir karan verilebilmesi için bu iki koşuldan birinin varlığı zorunlu olmasına karşın yeterli olmadığı; bu koşullardan birinin varlığını ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yeterli hale getiren ise davacının, davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi zorunluluğu olduğunu, Hukuk Muhakemeleri Kanununun “İhtiyati tedbir kararı” başlıklı 391/2-b maddesine göre, kararda “Tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı” nın gösterilmesinin zorunlu bulunduğunu, bu hali ile ihtiyati tedbir kararı gerekçesiz ve bu nedenle Anayasanın 141/3 ve HMK.370/1. maddeleri ile Yargıtay İçtihadı Birleştrme Büyük Genel Kurulu’nun 01.02.2012 tarih ve E.2010/1,K.2012/1 sayılı kararına açıkça aykırı olup, Bilindiği üzere Anayasanın 141/3. maddesine göre,’ Bütün mahkemelerin her türlü kararları (nın) gerekçeli olarak yazılması”‘nın zorunlu olduğunu, HMK.nun 297,298 ve 370. maddelerinde mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılacağının açıklandığını, teminatın amacının aleyhine tedbir kararı verilenlerin, bu tedbir. Kararının uygulanması nedeniyle uğrayabilecekleri zararın telafisini güvenceye almak olduğunu, huzurdaki bu davada davacının (borçlu), davalı müvekkilinin ise alacaklı olduğunu, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmaması veya değiştirilmemesi ve davanın da lehine sonuçlanması durumunda, hükmün kesinleşmesine kadar alacağını tahsil edemeyecek olması nedeniyle mağdur (zararlı) olacak olanın davalı müvekkili olduğunu, kanunun her iki taraf için de hazırlandığı ve sadece davacı (borçluyu) korumaya yönelik olmadığının da açık olduğunu, HMK.nun 395/1.maddesine göre, aleyhine ihtiyati tedbir karan verilen kişinin mahkemece kaldırılmasına karar vermesinin mümkün bulunduğunu, davacının talebinin İ.İ.K.’nun 72 nci maddesine aykırı olması, kanunda öngörülen gerekçelerden yoksun olması mahkemenin kararının açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığının gösterilmemesi, gerekçesiz oluşu ve bu nedenle Anayasaya, HMK’na ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararına, yerleşik Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırılığı nazara alınarak dosyada verilen ihtiyati tedbir talebinin kaldırılmasına karar verilmesinin talep edildiğini, davalının iddialarının aksine dava konusu çekin çalındığı hususunun ispat edilemediğini, davacı her ne kadar söz konusu çeklerin kasadan çalındığını iddia etse de buna İlişkin savcılık şikayeti tutanağından başka herhangi bir belge ibraz etmediği ve ilgili çekleri kargo firmasına teslimine ilişkin dosyaya ispata yarar bir belge sunmadığını, davacının, basiretsiz ve ağır kusurlu davranışıyla oluşan zarardan tek başına sorumlu olduğunu, davacı yanın, dava konusu çekin çalınması suretiyle zayi edildiği iddiasının hayatın olağan akışına oldukça aykırı olup çek zayi davalarının büyük çoğunluğunun iş bu sebeple açıldığı; çeklerin kargo şirketleri tarafından dahi kabul edilmediği bilinmesine rağmen görülmekte olan çoğu davada çeklerin kargoda çalındığının iddia olunduğunu, bu hususun kötüniyetli davacıların sıklıkla başvurduğu ve çalındığını kesin delillerle ispat edemedikleri bir yol olduğunu, bu iddiaların hukuken korunmasının mümkün olmadığını, davacı şirket açısından ağır kusur teşkil eden bir filin söz konusu olduğunu, bu sebeple davacı taraf kusurlu eylemiyle zarar oluşumuna tek başına sebebiyet verdiğini, bu sebeple davacının, oluşan zararın tamamından tek başına sorumlu olduğunu ve TTK ilgili hükümleri uyarınca İyi niyetli meşru hamil olan müvekkiline karşı iş bu davanın dinlenemeyeceğini, davacı tarafın ağır kusuru ile oluşan zarardan sorumlu olacağının yer verilen yüksek mahkeme kararlarıyla da sabit olduğunu, çekin iktisabında müvekkiline atfedilebilecek kötü niyet ve ağır kusur bulunmadığını, TTK m. 790; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır …” şeklinde hükmü uyarınca yetkili hamil olduğunu, yine TTK.m. 792.’nin “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür ” şeklindeki hükmü uyarınca da meşru hamil olduğu; dava konusu çekin iktisabında müvekkilinin kötü niyeti veya ağır kusuru bulunmadığını, davacı tarafın çekin zayi ediliş şekline ilişkin beyanları bir an için kabul edilse dahi, davacının bu sonucun oluşmasına kendi filli ile sebebiyet verdiğini, ancak asıl zarar görenin bugün itibarıyla alacağına kavuşamayan müvekkili olduğunu, davacının, müvekkili şirketin kötüniyetli ve ağır kusuru olduğunu kesin delillerle ispat etmek zorunda olduğunu, alacağına kavuşamayan müvekkilinin yukarıda metni yer alan kanun maddesi uyarınca iyi nıyetli meşru hamil olduğunu, müvekkilinin, çeki elinde bulunduran hamil sıfatıyla çeki edinme sebebini kanıtlamakla dahi yükümlü olmadığını, bu hususun yüksek mahkemenin yerleşik içtihatlarıyla sabit ve kıymetli evrak hukukunun temel ilkesi olan “ mücerretlik ilkesinin gereği olduğunu, davacının çek iptali davası açıldığına yönelik itirazının da yersiz olduğunu, sözü edilen davanın muhatabının müvekkil olmadığı; işbu davanın tek taraflı olarak açılmış çek iptali davası olduğunu, müvekkili şirketin yetkili hamil olup kendisinin taraf olmadığını ve hasımsız olarak açılan dava sonucunda çekin iptaline dahi karar verilmiş olsa bu durumun alacaklı olan müvekkilinin takip hakkını etkilemeyeceği gibi ihtiyati haciz kararı alınmasına da engel olmadığını beyanla tedbire itiraz edilerek tedbir kararının kaldırılmasını, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, davacı tarafın İİK.m. 72 uyarınca % 20’den az olmamak üzere tazminat ödemesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SMMM ….. tarafından tarafların ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora göre ;
” Dava konusu uyuşmazlık kapsamında davacılardan ….. ile davalılardan ….. firması tarafından incelemeye ibraz olunan 2020-2021 yılı ticari defterlerinin TTK ve HMK 222/2 hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, anılan ticari defterlerin taraflar lehine delil kabiliyetlerinin mahkemenin takdirinde bulunduğunu, huzurdaki davaya konu 31.03.2021 tarih, … no.lu, 22.000,00 TL bedelli çekin, davacı ….. tarafından incelemeye ibraz olunan ticari defter ve belgeler ile BA-BS Formları bağlamında taraflar arası alım-satım ilişkisine (ticari ilişkiye) esas olarak …. tarafından keşide edilmek suretiyle …..’a verildiğini, davacı …..’ın kendisinden sonraki ciro sahibi …. ile in varlığını gösterir veriye rastlanmadığını, davacı ….. tarafından incelemeye ibraz olunan ticari defter ve belgeler ile BA-BS Formları bağlamında dava konusu çekin …’a verilmesine dayanak alım-satım ilişkisine rastlanmadığı; başka bir değişle taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, davalılardan … ile ….. tarafından ticari defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği; bu nedenle dava konusu çekin cirolanmak suretiyle taraflar arası ticari ilişkiye esas verilip verilmediğinin tespitinin yapılamadığını, huzurdaki davaya konu 31.03.2021 tarih, …. no.lu, 22.000,00 TL bedelli çekin, davalılardan ….. tarafından incelemeye ibraz olunan ticari defter ve belgeler ile BA-BS Formları bağlamında taraflar arası alım-satım ilişkisine ( ticari ilişkiye esas) olarak cirolanmak suretiyle ….. tarafından ….. firmasına verildiğini, incelenen ticari defter ve belgeler kapsamında huzurdaki davaya konu çekte ciro silsilesinin davacı ….. ile …. arasında ticari ilişki bulunmaması sebebiyle bozulduğunun değerlendirildiği” hususu bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu; keşidecisi davacı … sanayi A.Ş. Olan …..bankası güneşli şubesine ait …. seri numaralı 22.000,00 TL bedelli dava konusu çek nedeni ile davacıların davalılara borçlu olup olmadığının tespiti ve dava konusu çekin davalılardan istirdatı ile davacı …..’a verilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Dosyada ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu çekin davacının rızası hilafına elden çıktığı dosyamız arasına celp edilen savcılık dosyasından anlaşılmaktadır. Davacının çekin yetkili hamili olup olmadığının tespiti için tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup bu kapsamda davalılar …. ve ….’in ticari defter ve belgelerini ibraz etmemeleri üzerinde sadece davacı ve davalılardan …..’in ticari defter ve kayıtları incelenmiştir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı tarafından ticari defter ve kayıtlarına göre dava konusu çekin yetkili hamili olduğu ispat edilmiştir. Yerleşik yargıtay uygulamalarına göre TTK’nın 792. maddesine göre çekin istirdatına karar verilebilmesi için davacının, çeki elinde bulunduran yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat etmesi gerekmektedir. Davacı vekili tarafından huzurda görülen davanın davalıları aleyhine menfi tespit ve istirdat istemli olarak bir çok davanın açılmış olduğunun belirtilmesi üzerinde bilgileri verilen bir kısım dosyalar dosyamız arasına celp edilmiştir. UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada davalılar hakkında menfi tespit ve istirdat istemli olarak bir çok davanın açıldığı tespit edilmiştir. Yapılan sorgulamaların incelenmesinde davacı tarafından davalılar aleyhine; Bakırköy …. ATM’nin … E, Bakırköy …. ATM’nin … E, Bakırköy …. ATM’nin … E, Bakırköy …. ATM’nin … E, Bakırköy … ATM’nin …, …, …. Esas, Bakırköy …. ATM’nin … E dosyaları ile menfi tespit ve istirdat istemli olarak davaların açıldığı, davalara konu çeklerin aynı ya da benzer nitelikte ciro silsileleri ile davalılardan …..’e geçtiği tespit edilmiştir. Yine UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada davalılar aleyhine farklı davacılar tarafından farklı hırsızlık olaylarına dayanılarak menfi tespit ve istirdat davası açıldığı görülmüştür. Her ne kadar davalı ….. tarafından dava konusu çekin meşru hamili olduğu iddia edilmiş ise de; huzurda görülen davanın davalılarının, farklı hırsızlık olayları yoluyla elden çıkan çekleri benzer cirantalardan ciro yoluyla devralarak son hamil olarak farklı kişiler/firmalar aleyhine icra takiplerine konu ettiği; bu durumda bir tacir olarak basiretli davranması gereken davalının, keşidecileri ve lehdar-cirantaları farklı olan çok sayıda hırsızlık iddiasına konu çeki yeterli araştırmayı yapmadan iktisabında ağır kusurlu olduğu; ayrıca davacının dava konusu çekin yetkili hamili olduğu ve hırsızlık sonucu rızası hilafına çekin elinden çıktığı mahkememizce kabul edilerek tüm davalılar bakımından açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar davacı tarafından tüm davalılar bakımından çekin istirdatı talep edilmiş ise de istirdat davasının çeki elinde bulunduran kişiye karşı açılmasının gerekmesi karşısında davalılar …. ve ….. bakımından davacının istirdat talebinin reddine, diğer davalı ….. bakımından ise istirdat talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-DAVANIN KABULÜNE,
….. Bankası …. Şubesi’ne ait, …. nolu, 31/03/2021 tarihli, 22.000,00 TL bedelli çek dolayısıyla davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine,
Dava konusu çekin davalı …..’ten istirdadı ile davacıya verilmesine,

2- Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 1.502,82 TL karar ve ilam harcından mahkeme veznesine yatırılan 375,71 TL peşin/nispi harcın mahsubu sonucu bakiye 1.127,11‬ TL karar harcının davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvuru harcı + 375,71 TL peşin nispi harç + 8,50 TL vekalet harcından ibaret toplam 443,51 TL harcın davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,

3-a.) Davacı tarafından sarf olunan (1.000,00 TL bilirkişi ücreti + 250,75 TL posta/tebligat/ mü- zekkereden ibaret) 1.250,75 TL yargılama giderinin davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
b.) Davalı tarafça sarf olunan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
c.) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,

4-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına 330,00 TL x 2 saat= 660,00 TL) X 2 = 1.320,00 TL arabulucuk ücretinin davalılardan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,

5-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan dava değerine göre yü- rürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine dair ,

Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda 5235 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341 ila 360. md hükümleri gereğince mahkememize veya aynı sıfatta başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/12/2022

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır