Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/69 E. 2022/560 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/69
KARAR NO : 2022/560

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2021
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin toplam 18 adet çeki cirolayıp dava dışı …. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne borcunu kapatmak için 15.04.2020 tarihinde ve 20.06 .2020 tarihinde 2 seferde …. Kargo …. şubesine teslim ettiğini, son teslim alan kargo şubesinin …. şubesi olduğunu, gönderiyi yapan kargo şirketinin internet sitesindeki sorgulamalara göre birinin …. şirketi çalışanı ….’a diğerinin ise 22.06.2020 günü yine … şirketi çalışanı …’e teslim edildiğinin gözükmesine rağmen söz konusu şirkete teslim edilmeden başkaca üçüncü şahıslara ve işbu davadaki davalılara ciro yoluyla devredildiği ve tahsile konulduğu bilgisinin alındığını, bahse konu çeklerin teslim edilmiş gibi gösterilmesine rağmen aslında teslim edilmediğini, davalılara müvekkilinin iradesi dışında teslim edildiğini, bir başka deyişle çalındığını, akabinde ise müvekkilinin hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığı davalı firmalara müvekkilinin dahili ve bilgisi olmaksızın devredildiğini, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nına …. sayılı dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi …. Esas sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını davada tüm çekler için ödeme yasağı kararı verildiğini, müvekkilinin ticari defter ve kayıtları ile dava dışı ile …. şirketinin ticari defter kayıtları incelendiğinde müvekkilinin söz konusu çekleri cari hesap ilişkisine ilişkin … şirketine gönderdiğini ve müvekkilinin suça konu çeklerdeki kendisinden sonraki cirantalarla herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığının görüleceğini, davanın kabulü ile …. Bankası A.Ş …. Şubesi keşidecisinin …. Tic A.Ş olduğu, …. çek numaralı 07.08.2020 keşide/vade tarihli 19.000,00 TL bedelli çekle ilgili icra takibi başlatılmasının önlenmesine ve işbu çekle ilgili icra takiplerinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin 19.000,00 TL bedelli çekten borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile davaya konu çekte davacıdan sonra …. isimli firma daha sonra … isimli firma ve sonrasında ise müvekkili firmanın cirosunun bulunduğunu, davacının iddiasına göre bir de arada cirosu olmayan … isimli firma olduğunu, davacının çeki bu firmaya gönderdiğini ve bu firma tarafından çekin teslim alındığını, ciro silsilesi irdelendiğinde müvekkilinin çekin çalıntı olduğunu bilmesinin imkanı olmadığını, davacının “çalıntı” iddiası ile müvekkilinin alacağını engellediğini, müvekkili özelinde, ağır kusur ya da kötüniyetli iktisabına dahi tek bir açıklama yahut ispat aracı olmadığını, müvekkili firmanın bu güne kadar tek bir çekinin dahi yazılmadığını, ticari ilişki nedeniyle dava konusu çeki edindiğini, son yetkili hamili olduğunu, işbu çek vadesi geldiğinde tahsil amaçlı bankaya ibraz edilmişse de banka tarafından Ödemeden Men Kararı bulunduğu gerekçesi ödenmediğini ve çekin arkasının yazdırılmadığını, dava konusu çekin davacıya cirolandığını, davacıdan sonra sırası ile …. Kuyumculuk, … Ambalaj ciroları sonucunda müvekkili firmaya ciro ile ulaştığını, çekin … firması ile müvekkili firma arasındaki ticari ilişki neticesinde müvekkiline verildiğini, davacının haksız davasının reddine, davacı aleyhine İİK 72/4 gereği %20 den aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi, … Kargo, …. Bankası, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi, ….bank müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Dosyada mevcut 04/11/2021 tarihli Bilirkişi …. tarafından sunulan raporda dava konusu çekin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, çekin alındığı …. Servisi ile davacı arasında ticari ilişki olduğu, davacı ticari defterlerinde çekin çıkış kaydına rastlanmadığı (çekler … Türke teslim edilmediği için çıkış kayıtlarının iptal edildiği beyan edilmiştir) davacı ticari defter kayıtlarına göre dava konusu edilen çekin meşru hamilinin davacı …. gözüktüğü, Davacı ticari defterlerinde, davacıdan sonraki cirantalar olan …. Kuyumculuk İnş. Otom. Kimya Temz. San. Tic. Ltd. Şti. Şti., … …. Amb. San. Dış Tic. Ltd. Şti. ve …. Kağıt Plastik Amb. San. Dış Tic. Ltd. Şti. ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişkiye rastlanmadığı, yine dava dışı … Türk ticari defterlerinde dava konusu çekin arkasında ciranta olan firmalar ile ile herhangi bir ticari ilişkiye rastlanmadığı, Davalı …. ile kendisinden bir önceki ciranta olan … …. Ambalaj arasında ticari ilişki olduğu, ancak ticari defterlerinde dava konusu çekin …. Ambalaj dan alındığına ilişkin bir kayıt olmadığı, yine davalı ticari defterlerinde dava konusu çekin başkaca herhangi bir firmadan giriş kaydına rastlanmadığı, bir diğer ifade ile dava konusu edilen çekin davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava, menfi tespit davasıdır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukukî ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Başka bir deyişle hukukî bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukukî ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir.
İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara 2007, s. 803). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için ispatın hukukî niteliği üzerinde de durmakta fayda bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir.
Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Menfi tespit davasında kural olarak, hukukî ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukukî ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Keza açılan menfi tespit davasında alacaklı (davalı) nın senedin ihdas (veriliş) nedenini değiştirmesi (tâlil etmesi) hâlinde de kanıt yükü alacaklı davalıya düşer (Çavdar, 755).
Bir başka deyişle; menfi tespit davasında deliller normal bir hukuk davasındaki gibidir: Menfî tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır: Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü, hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (HMK m. 190; MK m.6). Fakat, senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. – Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru, s:143).
Dosya tüm deliler ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile dava dışı … şirketi arasında mal alım/satımına dayalı bir ticari ilişki olduğu, davacının 15.04.2020 ve 20.06.2020 tarihlerinde dava dışı şirkete olan borçlarının ifası uğruna muhtelif tarih ve vadeli çekleri …. Kargo ile dava dışı … şirketine gönderdiğini iddia ettiği, iddialara konu 15.04.2020 tarihinde …. gönderi numarası ile gönderilen kargonun 16.04.2020 tarihinde dava dışı şirket çalışanı ….’a, 20.06.2020 tarihinde …. gönderi numarası ile gönderilen kargonun 22.06.2020 tarihinde dava dışı şirket çalışanı …”e teslim edildiğinin gözüktüğü ancak işbu çeklerin dava dışı … ‘e teslim edilmiş gibi gözükse de teslim edilmediğinin iddiası ile menfi tespit talebinde bulunmuş olup, davacının bu iddiası bakımından bilirkişi deliline başvurmuş olması nedeni ile ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, çekin alındığı …. Servisi ile davacı arasında ticari ilişki olduğu, davacı ticari defterlerinde çekin çıkış kaydına rastlanmadığı (çekler … e teslim edilmediği için çıkış kayıtlarının iptal edildiği beyan edilmiştir) davacı ticari defter kayıtlarına göre dava konusu edilen çekin meşru hamilinin davacı …. gözüktüğü, Davacı ticari defterlerinde, davacıdan sonraki cirantalar olan … Kuyumculuk İnş. Otom. Kimya Temz. San. Tic. Ltd. Şti. Şti., … …. Amb. San. Dış Tic. Ltd. Şti. ve …. Kağıt Plastik Amb. San. Dış Tic. Ltd. Şti. ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişkiye rastlanmadığı, yine dava dışı … ticari defterlerinde dava konusu çekin arkasında ciranta olan firmalar ile ile herhangi bir ticari ilişkiye rastlanmadığı, Davalı … ile kendisinden bir önceki ciranta olan … …. Ambalaj arasında ticari ilişki olduğu, ancak ticari defterlerinde dava konusu çekin … …. Ambalaj dan alındığına ilişkin bir kayıt olmadığı, yine davalı ticari defterlerinde dava konusu çekin başkaca herhangi bir firmadan giriş kaydına rastlanmadığı, bir diğer ifade ile dava konusu edilen çekin davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının tespiti ile Bakırköy …. ATM’nin … E, Bakırköy …. ATM’nin … E, Bakırköy …. ATM’nin …. E, Bakırköy …. ATM’nin … E, Bakırköy …. ATM’nin …., ….,… E, Bakırköy … ATM’nin …. E dosyaları ile menfi tespit ve istirdat istemli olarak davaların açıldığı, davalara konu çeklerin aynı ya da benzer nitelikte ciro silsileleri olduğu tespit edilmiş, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada farklı davacılar tarafından farklı hırsızlık olaylarına dayanılarak menfi tespit ve istirdat davası açıldığı bu hali ile de davacının çeki iradesi dışında elinden çıktığını ve davalıya borçlu olmadığını aralarında ticari ilişkinin olmadığını ispat etmiş olup bu nedenle menfi tespit davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE,
1-Davaya konu … Bankasına ait Keşidecisinin … Sanayi Taahhüt Tic A.Ş (V.No. …) olduğu, …. çek numaralı 07.08.2020 keşide/vade tarihli 19.000,00 TL bedelli çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPTİNE,
2-Alınması gerekli 1.297,90 TL harçtan peşin alınan 324,48 TL peşin harcın mahsubu ile 973,42 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30- TL başvuru harcı, 324,48-TL peşin nispi harç, 8,50-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 392,28- TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 130,85 TL tebligat müzekkere gideri, 1.800 TL Bilirkişi ücreti toplamı 1.930,85 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılıp harcanmayan masrafın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/05/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”