Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/67 E. 2021/236 K. 12.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/67
KARAR NO : 2021/236

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2021
KARAR TARİHİ : 12/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği 20/01/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili şirket ve davalı market zinciri şirket arasındaki ticari ilişki uyarınca müvekkili şirketin davalıya, ayçiçek yağı ve zeytinyağı satmakta olduğunu ve satılan ürün tutarına karşılık fatura düzenlediğini, müvekkili şirketin amacının her tacir gibi ürünlerini satmak, para kazanmak ve kar elde etmek olduğunu, davalının ise müvekkili şirket gibi birden fazla tedarikçiden satın aldığı ürünleri zincir mağazasında, piyasada uygun fiyatlı ürün satma hedefi kapsamında satışa arz ettiğini, müvekkili şirketin ve davalı arasındaki ticari ilişkinin özü buna dayandığını, müvekkili şirket tarafından davalıya satılan ürünlerin bedeli davalı tarafından müvekkili şirkete ödenmediğini, ticari ilişki neticesinde müvekkili şirket tarafından davalıya ürün satıldığını ve faturası düzenlendiğini; ancak davalı söz konusu faturalara mesnet ürün bedelini müvekkili şirkete ödemediğini zaten faturalara da itiraz etmediğini, bu husus ticari defter incelemesi neticesinde de ortaya çıkacağını, davalının müvekkili şirkete olan borcunu ödememesi sebebiyle mahkeme huzurunda ikame edilen işbu itirazın iptali davasına mesnet Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalıya icra takibi başlatıldığını, icra takibinin ekinde yer alan fatura tutarı ise müvekkili şirket tarafından davalıya satılan; ancak davalı tarafından müvekkili şirkete bedeli ödenmeyen ürünlerin faturasını oluşturduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatları ve Vergi Usul Kanunu uyarınca faturanın tanımı yapılmış olup fatura müvekkili şirket tarafından satılan ürünlerin karşılığında davalının ne kadar borçlandığını gösteren yazılı ve ticari bir belge olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca adına fatura düzenlenen kişiye bu faturaya karşılık itiraz imkânını tanımış olup davalı bu hakkını da kullanmadığını, sonuç olarak davalı, müvekkili şirkete olan borcunu ödemediğini, müvekkili şirketin davalıdan olan alacağını hiçbir şekilde tahsil edemediğini ,müvekkili şirketin davalıdan olan alacağını tahsil edemeyince aradaki ticari ilişkinin de zedelenmemesi adına ve her şeyden önce tüm iyi niyetiyle davalıya borcunun ödenmesi için ihtarname keşide ettiğini, davalının müvekkili şirkete herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürüldüğünü, müvekkili şirketin muhtelif tarihlerde davalıya satmış olduğu 117.155 adet ürünün davalı tarafından müvekkili şirkete iade edildiğini ve fakat iade faturası kesilirken dahi davalı hesaplama hataları yaptığını , ticarete aykırı davrandığını, müvekkili şirkete düzenlenmiş olan iade faturaları müvekkili şirket tarafından incelendiğinde iadeye konu ürünlerin birim fiyatının, müvekkili şirket tarafından davalıya satışın gerçekleştiği tarihte geçerli olan fiyatlar olmadığı tespit edildiğini, diğer bir ifadeyle, davalı tarafından kesilen iade ürün fatura tutarı davalı tarafın müvekkili şirket ürünlerini zincir mağazasından satışa arz ederken uyguladığı indirimli fiyatlar üzerinden iade edildiğini, müvekkili şirketin ürünlerinin davalının zincir marketlerinde iade sebebiyle satılamayacağı için davalının da herhangi bir ek menfaate hak kazanamayacağında tereddüt bulunmadığını, ancak davalı tarafından bu konuda dahi ticari iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı davranılmak suretiyle indirim (ıskonto) uygulanmış tutarlar üzerinden müvekkil şirkete iade faturası düzenlediğini, anılan sebeple müvekkili şirket tarafından çıkan fiyat farkı hesaplandığını ve davalıya fatura edildiğini ve davalı bu hususta ihtarname keşide edilmek suretiyle de bilgilendirildiğini, müvekkili şirket tarafından, iade edilen ürünler neticesinde, iadeye konu ürün tutarına karşılık gelen alacak miktarı düştüğünü ve müvekkili şirkete davalıdan olan alacağının ödenmesi için davalıya 5 günlük müddet verildiğini, ancak davalı tarafından müvekkili şirketin alacağı müvekkili şirkete ödenmediğini, müvekkili şirketin aylarca maruz kalmış olduğu davalının bu haksız ve hukuksuz tutumuna karşılık Bakırköy …. İcra Dairesi … Esas ile ¨ 21.469.351,25’lik icra takibi başlattığını; ancak söz konusu icra takibine de yine davalı tarafından haksız bir şekilde tamamına itiraz edildiğini ve müvekkili şirketin alacağı hukuk nezdinde dahi haksız bir şekilde inkâr edildiğini, davalı tarafın haksız itirazının ise 21.01.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, akabinde ticari davalarda zorunlu arabuluculuk süreci başlatılmış, süreç 10.07.2020 tarihinde anlaşamama olarak tamamlandığını, arabuluculuk süreci sonunda karşı taraf ile anlaşılamaması üzerine müvekkili firma Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. Esas sayılı dosyası ile kısmi dava ikame ederek davaya konu icra takibine yapılan itirazın ¨ 6.250.000,00 bedel üzerinden itirazın iptalini talep ettiklerinin ancak işbu dosyanın kesinleşmediğini, bu nedenle Bakırköy …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası kapsamında kalan ¨ 15.219.351,25 yönünden itirazın iptalini davalarının kabulünü, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın ¨ 15.219.351,25 yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamını, davalı tarafça haksız ve kötüniyetli olarak yapılan itiraz sebebiyle dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine hükmedilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 02/03/2021 havale tarihli cevap dilekçesini özetle; Davaya konu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olması ve icra dairesinin yetkisine açıkça itiraz edilmiş olması nedeni ile işin esasına girilmeden huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın, müvekkili şirket ile olan ticari münasebeti çerçevesinde huzurdaki davaya konu Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibini başlatmış olup söz konusu icra takibine müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, takibe yapılan itiraz üzerine, davacı tarafından Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası ikame edildiğini, işbu dosyada, huzurdaki davaya konu icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini ancak kesinleşmediğini, bu nedenle, aynı konuda, tarafları aynı olan bir başka dava devam ederken huzurdaki davanın derdestlik sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiğini itirazın iptali davasının kısmı dava olarak açılmasına hukuki yarar bulunmadığını, iş bu nedenle de usulden reddi gerektiğini, hukuk ve hakkaniyete aykırı bir şekilde ikame olunan huzurdaki dava muhteviyatında davacı tarafça mesnetsiz bir şekilde girişilen Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip kapsamında sunulu itirazın kaldırılması talep olunmakta ise de işbu davanın takip tutarının ¨ 21.469.351,25 iken işbu meblağ haricinde ¨ 15.219.351,25 üzerinden kısmi tutarla açılmasına hukuki yarar bulunmadığını, dava hukuki niteliği itibarıyla itirazın iptali davası olup belirsiz alacak davası olmadığını, davacı taraf harca esas değer olarak belirttiği ¨ 15.219.351,25’lik tutarın icra takibine konu ettiği hangi faturalara ilişkin olduğunu, hangi gerekçe ile işbu tutar üzerinden dava ikame etmiş olduğunu, işbu tutar üzerinden dava ikame etmekte hukuki yararının bulunup bulunmadığını açıklamaksızın huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı tarafından takip konusu yapılmış olan alacak tutarına müvekkili şirket adına gerçekleştirilen külli itiraz göz önüne alındığında huzurdaki davanın kısmi dava olarak ikame edilmesinde hukuki yarar olmadığını, aksini iddia eden davacı tarafın hangi gerekçe ile ve hangi faturalara istinaden ¨15.219.351,25 tutarında dava ikame ettiğini, bakiye kısmın neden dava konusu edilmediğini açıklaması gerektiğini, davacı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ¨ 6.250.000,00 değerinde açılan kısmi dava usulden reddedildiğini ve derdest olduğunu, davacı tarafından her ne kadar müvekkili şirkete satışı gerçekleştirilen ürünlere ilişkin bedellerin davacı tarafa ödenmediğini ve devamında ilgili tutarların tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün .. Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı iddia edilmekte ise de tümüyle mesnetsiz işbu takibe karşı yasal süresi içerisinde borç ve tüm ferileri yönünden itiraz edildiğini, huzurdaki dava ile ileri sürülen iddiaların aksine, müvekkili şirket tarafından taraflar arasında akdedilen sözleşmeler gereği üzerine düşen tüm yükümlülükler eksiksiz olarak yerine getirilmiş olduğunu ve davacıya borcunun olmadığını, davacı tarafından müvekkili adına kesilen faturalara karşı gerekli ödemelerin yapılmadığını, fiyat indirim destek faturalarının dayanağının bulunmadığını bu durumun müvekkillin keyfi uygulaması olduğuna dair davacı ifadeleri, taraflar arasında uzun döneme baliğ ve yüksek tutarlarla gerçekleşmiş ticari ilişki kapsamında gerçek dışı olduğunu, tarafların ticari ilişkisinin süresi/volumü gözönüne alındığında davalının icra takibine konu ettiği tutarda bir alacağın ödenmeksizin ticari ilişkinin sürmesi mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacı ile süregelen ticari ilişki içerisinde gerekli tüm edimlerini yerine getirmiş olmasına karşın davacı tarafın hukuksuz ve kötüniyetli yaklaşımının önüne geçilemediğini, davasını ispatla mükellef davacı taraf ile müvekkili arasında keşide edilen ihtarnamelerde de yer aldığı şekliyle davacının mutabakattan kaçınma çabası açıkça görüldüğünü, davalı müvekkili tarafından defaatle dile getirildiği ve dahi davacı ilgili birimlerinin de bilgisi dahilinde olduğu şekliyle taraflar arasında, davacının müvekkile ödemekle yükümlü bulunduğu fatura bedellerini süresinde ödememesi dolayısıyla hesap mutabakatı sağlanamadığını, davacının kendi iç işleyişinde yaşanan aksaklıkları müvekkilin bir kusuru olarak kabul edilmesini istediğini, müvekkili tarafından düzenlenen faturalara karşı yapılması gereken ödemeleri görmezden gelerek finans biriminden onay alınamadığına dair yaklaşımın hukuken izahı olmadığını, iddiasını ispat külfeti davacıda iken işbu hususun aksine gerçekle bağdaşmayan iddialar kapsamında huzurdaki dava ikame edildiğini ,ispattan yoksun huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacının itirazın iptali davasına konu takibi mücerret bir alacak tanımına ilişkin olup, aynı takibe ilişkin itirazın iptali davasında takip talebinde dayanılmayan faturalardan bahsedilmesi takip hukukunun temel ilkesine aykırı olduğunu, bu sebeple davacı tarafından bu aşamada alacağın dayanağı olarak işaret edilen ve ancak işbu aşamada dahi herhangi bir şekilde dosyaya sunulmayan ve bilgisine yer verilmeyen faturalarının yargılamaya esas alınmamasını ve dosyada mübrez delilleri doğrultusunda ispattan yoksun davanın reddini gerektiğini, bu nedenlerle davaya konusu icra takibinin yetkili İstanbul İcra Müdürlüğü yerine yetkisiz Bakırköy İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılmış olması nedeni ile yetkisiz icra dairesinde başlatılan takibine dayanan itirazın iptali davasının reddini, huzurdaki uyuşmazlığın çözümünde mahkemenin yetkili olmaması nedeni ile davanın yetkisiz mahkemede açılması sebebiyle reddini, dosyanın yetkili İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, yetki itirazlarının baki kalmak kaydıyla aksi kanaat hasıl olması halinde davanın derdestlik nedeniyle reddini, nihayetinde haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddini, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ..’üncü İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhine ¨21.469.351,25 asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca ve icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde derdeslik itirazında bulunmuş ise de;davacının,Bakırköy … nci Asliye Ticaret Mahkemesine açtığı ilk davada alacağın bir kısmı için itirazın iptalini talep ettiği sonradan Mahkememize açtığı davada ise alacağın kalan kısmı için yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ettiği buna göre derdestlik itirazının yerinde olmadığı anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde bir sureti bulunan icra takip dosyasına göre, takip borçlusu davalı tarafın süresi içerisinde takibin esasına ve icra dairesinin yetkisine yetkili icra dairesini de göstererek usulüne uygun şekilde itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada bir sureti bulunan ve taraflar arasında yapılan ticari ilişkinin temelini oluşturan yazılı sözleşmenin 19.9. maddesinde ihtilaflarla ilgili olarak münhasıran İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemeleri’nin yetkisinin kesin olarak belirlendiği görülmüştür.
Takip, fatura ve cari hesap ilişkisine dayandırılmıştır. Buna göre takipte 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollanması ile HMK’nın 6. maddesi gereğince borçlunun ikametgahındaki icra daireleri ile birlikte BK’nın 89.maddesi gereğince alacaklının ifa zamanındaki yerleşim yeri icra dairelerinin yetkili bulunduğu, yetkinin kesin nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Kanunda yetkinin kesin olarak belirlenmediği hallerde 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesi gereğince tarafların yetki sözleşmesi yapmaları mümkündür. İnkar olmayan davalı tarafça sunulan ticari ilişkinin temelini oluşturan sözleşmede İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemelerinin münhasır olarak yetkili kılındığı açıkça belirtilmiştir.
İtirazın iptali davalarında, hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK.nun 50.maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın HMK’nın 164. maddesi hükmü uyarınca ön sorun olarak incelenmesi gerekir. İcra Müdürlüğünün bu konuda re’sen inceleme yetkisi bulunmamaktadır.
Somut olay yukarıda anlatılan tespit ve yasal düzenlemeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, dava konusunun kamu düzenine ilişkin kesin yetkiye tabi uyuşmazlıklardan bulunmadığı, olası çekişmelerde tarafların açık ve kesin bir şekilde münhasıran İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemesinin yetkisini kabul etmiş oldukları, HMK’nın 17. maddesi gereğince İstanbul İcra Daireleri’nin münhasıran yetkili olduğu, Bakırköy İcra Dairesinin yetkisinin bulunmadığı, buna göre yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir takip bulunmadığı anlaşıldığından davanın yetkili icra dairesinde takip yapılmasına ilişkin özel dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. Maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın yetkili icra dairesinde takipte bulunmasına ilişkin özel dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/2 ve 115/2. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨59,40 karar ve ilam harcının peşin alınan ¨259.908,48 harçtan mahsubu ile fazla alınan ¨259.849,08 harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨4.080,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına ¨330,00 x 2 saat= ¨660,00) X 2 = ¨1.320,00 arabulucuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨485,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 12/03/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.