Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/657 E. 2022/533 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/657
KARAR NO : 2022/533

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 04/08/2021
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 04/08/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ; “Müvekkiline, ortağı olduğu Davalı Kooperatif tarafından gönderilen 2 farklı ihtarname ile borcu olduğu ve bu borcun bir ay içerisinde ödenmemesi durumunda ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edildiğini, bu ihtarlar dışında müvekkilinin ortaklıktan çıkarıldığına ilişkin kendisine başkaca bir tebligat yapılmadığını, müvekkilinin 6 Temmuz günü … Otel’de yapılan genel kurula katılmak üzere salona gittiğini ancak kendisinin ortaklıktan çıkarıldığı ve isminin hazirunda bulunmadığı gerekçesi ile genel kurul salonuna alınmayacağının bildirildiğini, ortaklıktan doğan haklarını kullanmasının engellendiğini, “1163 sayılı Kooperatifler Kanunu Madde: 26 Genel kurul toplantılarına katılma hakkı: Üç ay evvel ortak olmayanlar hariç her ortak genel kurula katılma hakkına sahiptir.” Yapı kooperatiflerinde genel kurul toplantılarına katılmak için bu şartın aranmadığını, müvekkilinin bu hususta kendisi gibi başka diğer ortaklarla birlikte Divan Kurulu’na ve Hükümet Komiserlerine vermek istedikleri dilekçenin güvenlik görevlilerince engellenerek yasal haklarını kullanmalarına izin verilmediğini, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. Maddesinde ortaklıktan çıkarılma esasları ve itirazının düzenlendiğini, Madde 16 hükmünde “Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler ana sözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, 10 gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, ““yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği taktirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir. Haklarında çıkarılma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. Ayrıca yine kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesinde çıkarılma gerekçesi olarak; “2. Parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarı takip eden 10 gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden bir ay içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler” şeklinde açıkça belirtildiğini, davalı kooperatifin, davacı müvekkiline karşı herhangi bir bildirimde bulunmadan, kanuna ve davalı kooperatifin kendi ana sözleşmesine açıkça aykırı bir şekilde işlem yaptığını, usule uygun olmayan bu ortaklıktan çıkarma işleminin geçersiz olduğunu, müvekkilinin diğer ortaklardan öğrendiği kadarıyla aynı genel kurul gündemine 11. madde olarak şerefiye ile ilgili hüküm koyulduğunu ve bu maddenin kabulü halinde kura çekileceğinin belirtildiğini, bu maddenin kabul edildiğinden bahisle de aynı gün kura çekimi gerçekleştirildiğini, oysa şerefiyelerin nasıl belirleneceği ve kura çekiminin nasıl yapılacağının ana sözleşmenin 61. ve 62. Maddelerinde açık ve net bir şekilde belirtildiğini, bu maddelerde açıkça belirtilen usullerin dikkate alınmadığını ve keyfi olarak şerefiye belirlenip kura çekildiğini, Kura çekimi ile genel kurulun ayrı şeyler olup kura çekiminin 30 gün önceden ortaklara bildirilmesi gerektiğini, müvekkiline bildirilmemekle birlikte yine diğer ortaklardan öğrendiği kadarıyla şerefiye ve kura çekimi için ortaklara bir kez tarih bildirildiğini ve o tarihte de kura çekilmediğini, kura çekilen tarihin üyelere mevzuatın emrettiği şekilde bildirilmediğini, genel kuruldaki 266 katılımcının 127’si ile (salt çoğunluk 134) karar aldıklarını ve Yayla Caddesinde oturanların oturma hakkı kazandıktan sonra (ne zaman olduğu belli değil) pay başına 250 TL kira bedeli ödemesini karar olarak tutanağa geçirdiklerini, Kooperatifler Kanunu’na göre kararların en az salt çoğunlukla alınabileceğini, bu karar 134 oydan az oyla alındığı için yok hükmünde olduğunu, 1163 sayılı Kanun Madde 51 Kanun veya ana sözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça Genel Kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur. Neticede; Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerine aykırı davranılması nedeniyle haksız ortaklıktan çıkarılma işleminin iptal edilerek müvekkilinin ortaklığının tespitine, müvekkilinin ve bazı ortakların genel kurula katılma ve ortaklık haklarını kullanma haklarının engellenmesi nedeniyle genel kurulun ve alınan kararların tamamının iptaline, şerefiye ve kura çekiminin mevzuata aykırı olması ayrıca müvekkili dahil bazı ortakların kuraya katılmasının engellenerek dağıtımın adil yapılmaması sebebiyle kura çekiminin iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin Mahkememize sunduğu 02/09/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle;“1163 sayılı Kooperatifler Yas: n 27. maddesi hükmü gereğince mali yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortakların, yapılan ihtarlara rağmen 10 günlük ve | aylık sürelerde borcunu yerine getirmediği takdirde üyelikten çıkarılacağının öngörüldüğünü, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz” başlıklı 16. Maddesinde; “Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler ana sözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.” şeklindeki düzenleme ile Kooperatif Ana Sözleşmesinin “Ortaklıktan Çıkarma” başlıklı 14.maddesinde “durumları aşağıda gösterilen – hallere uyanlar yönetim – kurulu – kararı – ile ortaklıktan çıkarılabilir.” – “Parasal yükümlülüklerini otuz gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarı takip eden on gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden bir ay içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler” “Çıkarılma kararı gerekçeli olarak yönetim kurulu karar defteri ile ortaklar defterine kaydedilir. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere tevdi edilir. Çıkarılan ortak tebliğden itibaren 3 ay içinde iptal davası açabilir veya genel kurula itiraz edebilir.” “Üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir.” şeklindeki düzenlemenin yer aldığını, davacının, davalı kooperatifin üyesi iken, ana para borcu ve gecikme faizlerinden oluşan mali yükümlülüklerini süresinde yerine getirmemesi nedeniyle yasa ve ana sözleşmenin ilgili maddeleri gereğince kendisine Bakırköy …. Noterliği’nin 13.08.2020 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile birinci ihtarname keşide edildiğini ve 17.08.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak tebliği takip eden 10 gün içerisinde davacı tarafça ne bir ödeme yapılmış ne de itiraz edilmiş olduğunu, yasa ve ana sözleşme gereği öngörülen sürenin sona ermesini müteakip davacı tarafa Bakırköy … Noterliği’nin 15/09/2020 tarih … yevmiye numaralı ikinci ihtarname keşide edildiğini ve bir ay içinde yükümlülüklerin yerine getirilmesi aksi halde ortaklıktan çıkarılacağının bildirildiğini, işbu ihtarnamenin de 22.09.2020 tarihinde tebliğ edildiğini ve yine davacı tarafça herhangi bir ödeme yapılmamış ya da itiraz edilmemiş olduğunu, bunun üzerine Kooperatif Yönetim Kurulu’nun 13.11.2020 tarihli … sayılı kararı ile üyelikten ihraç edildiğini ve ihraç kararının Bakırköy …. Noterliği’nin 26.11.2020 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacıya tebliğe çıkarıldığını, 01.12.2020 tarihinde de eşi …. tarafından tebliğ alındığını, Kooperatif Olağan Genel Kurulu’nun 06.07.2021 tarihli toplantısında; davacı ve aynı durumdaki üyelerle ilgili olarak yapılan değerlendirme sonucu, toplantı tutanağının 16. Maddesiyle, kooperatif tarafından sermaye, aidat ve ara ödeme borçları için 2 defa haklı ödeme ihtarnamesi gönderilen ve yasal süreçler içinde ödeme yapmayan ortakların ihraç edilmesi maddesinin görüşüldüğünü, ihraç edilen üyelerin genel kurul tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ödeme yapmadığı taktirde ihraç edilmelerinin, 1 ret oyuna karşılık oyçokluğu ile kabul edildiğini, bu sürede de davacının herhangi bir ödeme yapmadığını, ihraç edilen üyeye, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının kendisine usulünce tebliğinden itibaren üç aylık süre içinde itiraz olanağı tanındığını, ihraç edilen üyeye tanınan bu üç aylık itiraz süresi hak düşürücü süre olup bu süre içinde itiraz etme olanağını kullanmadığı takdirde hakkındaki ihraç kararının kesinleşeceğini, davacının üyelikten ihraç kararının Bakırköy …. Noterliği’nin 26.11.2020 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi ile tebliğ edildiğini ve davacının 01.12.2020 tarihinde işbu ihtarnameyi tebellüğ ettiğini, her ne kadar davacı genel kurulda verilen süreyi esas alarak itirazda bulunmuş ise de gerçekte üç aylık hak düşürücü sürenin üyelikten ihraç kararının tebliğ tarihi olan 01.12.2020 tarihinde başladığını ve davanın açılma tarihi olan 04.08.2021 tarihinden çok önce de sona erdiğini, Hukuk Genel Kurulu’nun …-… E.- … K., 28.11.2007 tarihli ilamının; “Her ne kadar davacı yapılan bu son tebligatı esas alarak itirazda bulunmuş ise de gerçekte üç aylık hak düşürücü süre üyelikten ihraç kararının tebliğ tarihi olan 12.01.2000 tarihinde başlamış ve davanın açılma tarihi olan 18.07.2000 tarihinden çok önce de sona ermiştir. İhraç kararından sonra Kooperatif Olağan Genel Kurulu’nun üyelikten ihraç edilenlere borçlarını ödeme konusunda verdiği süre bir atıfet mehli olup, üyeliğin devamına olanak sağlayan yeni bir süre anlamına gelmemektedir. Bu nedenledir ki, üç aylık hak düşürücü sürenin başlangıcına, verilen atıfet mehli sonunda ödeme gerçekleşmemesi nedeniyle, daha önce verilen ihraç kararının kesinleştiğini duyuran tebligat esas alınamaz. 12.01.2000 tarihli tebligat üç aylık hak düşürücü sürenin başlangıcına esas alınacaktır. Kaldı ki, davacının bu atıfet mehline rağmen kooperatife olan borcunu ödemediği, bu durumda kendisine tanınan atıfetten de yararlanamayacağı da belirgindir.” şeklinde olduğunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. ve davalı kooperatif ana sözleşmesi’nin 14. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihracı prosedürü düzenlenmiş olup, bu tür davalarda, mahkemece öncelikle; “aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmedi bir borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda 1 aylık sürenin verilip verilmediği, bu süre içerisinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun ve ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği tespit edilmelidir. Ortağa gönderilecek her iki ihtarda da ortağın ödemesi gereken ana paranın ve varsa işlemiş faizinin açıkça gösterilmesi, diğer anlatımla borcun ne kadarının anapara toplamı, ne kadarının işlemiş temerrüt faizi toplamı olduğunun anlaşılabilmesi gerekli ve yeterlidir.”, Davacının kooperatif ortaklığından çıkarılmasına ilişkin yapılan tüm işlemlerin usul ve yasalara tamamen uygun şekilde gerçekleştirildiğini, bu nedenle davacı tarafın usule uygun olmayan, ana sözleşmeye açıkça aykırı bir şekilde işlem yapıldığı iddiası hukuki mesnetten yoksun olup, tamamen kötü niyetle ortaya atılmış kabulü mümkün olmayan bir durum olduğunu, genel kurul tutanağının 11. maddesi toplantıya katılanların oybirliği ile kabul edilmiş olup herhangi bir muhalefet şerhi de toplantı tutanağına geçirilmediğini, şerefiyelerin belirlenmesi ve konutların ortaklara dağıtılmasının kooperatif ana sözleşmesinin 61. ve 62. Maddelerinde yer aldığını, işbu maddelerde yer alan hükümlere göre usulüne uygun şekilde konut bedellerinin belirlemesi yapılmış, bu doğrultuda düzenlenen rapor ortaklara 29.04.2021 tarihinde gönderilmiş, işbu bildirim üzerine süresinde yapılan itirazlar gereği rapor revize edilerek kesinleşen şerefiye raporunun kooperatif ortaklarına 28.05.2021 tarihinde tekrardan gönderildiğini, konutların ortaklara dağıtımından önce kooperatif ana sözleşmesine göre taşınmazın yeri, yapı durumu ve diğer özellikleri dikkate alınarak hazırlanan kıymet takdiri (şerefiye) komisyon tarafından yapılan çalışmalarla kesinleşmiş olup bu durumda usul ve yasaya aykırı olarak yapılmış bir işlemden bahsedilmesinin mümkün olmadığını, kuranın yer ve zamanının en az 15 gün önce taahhütlü mektupla veya imza karşılığı ortaklara bildirileceği hükmünün ana sözleşmede yer aldığını, kooperatif olağan genel kurul daveti yapılırken usul ekonomisi gereğince davet mektubunda genel kurulda onaylanması halinde noter huzurunda kura ile dağıtım yapılacağı bildiriminin de kooperatif ortaklarına yapıldığını, Davacının, kooperatif ortağı olduğu dönemde ya da ortaklıktan çıkarıldıktan sonraki süreçte şerefiye ve kura çekimi için ortaklara bir kez tarih bildirilip bildirilen bu tarihte de kura çekilmediği yönündeki iddiasının ispata muhtaç olduğunu, bu iddianın doğru olabileceği kabul edilse dahi, eski kooperatif yönetimi zamanında gerçekleşmiş bir durum olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, Usulüne uygun yapılan bildirim ve genel kurulda alınan karar gereğince; kur’a çekim tarihi itibariyle üye olan herkesin kur’a çekimine dahil edildiğini, kooperatif ana sözleşmesi ve kanunda belirlenen hükümler doğrultusunda ortaklıktan çıkarılan davacı ve diğer üyelerin, kur’a çekim tarihi itibari ile kur’a çekimine davet edilmemelerinin, yapılmış olan dağıtımın usulüne uygun olmadığı anlamına gelmeyeceğini, toplantıya katılan üyelerin oybirliği ile alınmış ve bu konuda yapılmış herhangi bir itiraz kaydının da olmamasının yapılan işlemin usul ve yasaya uygun olduğunu gösterdiğini, davacının Genel Kurul tutanağının 14. Maddesinde yer alan gündem maddesinin yok hükmünde olduğundan bahisle iptal edilmesini talep ettiğini, kooperatif ana sözleşmesinin “Görüşme ve Karar Nisabı” başlıklı 33. Maddesinde, “genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4 nün hazır olması şartıyla ovlama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır.” şeklinde düzenleme yer aldığını, genel kurulda kararların oylama sırasında mevcut olanların yarıdan fazlasının oyu ile alındığını, ayrıca genel kurula katılan tüm ortakların her maddeye mutlaka oy vereceği yolunda bir kural bulunmadığı gibi genel kurulun devamı sırasında bir kısım ortakların salondan ayrılmaları ya da oylamaya katılmamış olmalarının alınan kararın yokluk sebebi olmadığını, bu itibarla davacının genel kurul tutanağının 14.maddesinin 127 kabul oyu ile alınması sebebiyle karar yeter sayısının sağlanmadığı, bu nedenle yok hükmünde olduğu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, Genel kurulda alınan işbu karar için oylama sırasında mevcut olanların yarıdan fazlasının oyu ile alındığını, ihraç kararlarının usulüne uygun olarak tebliğ edilerek kesinleştiğini, bir an için usulüne uygun olmadığı düşünülse bile; genel kurulda kararların oy çokluğu ile alındığı dikkate alınarak davacının bir oyunun kooperatif genel kurul kararlarını etkilemeyeceğini, Genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli ve tescilin temelini oluşturan diğer ilgili belgelerin Bakanlık temsilcileri tarafından kontrol edilmiş ve imzalanmış olduğunu, genel kurul sürecinde yapılan oylamaların Bakanlık temsilcileri nezdinde gerçekleştirildiğini, neticede; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından verilen ortaklıktan çıkarmaya ilişkin 13/11/2020 gün ve 33 sayılı yönetim kararının iptali ile davacının kooperatif ortağı olduğunun tespiti ve davalı kooperatifin 06/07/2021 tarihli olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuç- landırılmıştır.
Bilirkişiler …. ile Prof. Dr. … tarafından mahkememize sunulan 21/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Dava dosyası kapsamında yapılan incelemeler neticesinde, davalı kooperatif tarafından davacıya gönderilen ödeme ihtarlarının Kanun’a ve ana sözleşmeye uygun olduğu, kooperatif hesaplarında yapılan mali incelemeler neticesinde kooperatifin ödeme ihtarına konu ettiği alacakların gerçeği yansıttığı, davacının ihtarname tarihi itibariyle davalı Kooperatife 78.800,00 TL asıl alacak + 24.641,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 103.441,25 TL borcu olduğu, ihtarnamede toplam 102.238,85 TL alacağın ödenmesinin ihtar edildiği, dolayısıyla ihtarname konusu borcun doğru olduğu, davacının kendisine gönderildiğini açık şekilde ikrar ettiği ihtarnamelerde verilen süreler içerisinde kooperatife olan borcunu ödemediği; davacının kooperatife olan borcunu ödememesi üzerine Kooperatif ana sözleşmesi uyarınca yönetim kurulu tarafından çıkarma kararının alınmasının mümkün olduğu ve bu kapsamda alınan kararın Kanun’a ve ana sözleşmeye uygun olduğu; davacı hakkında alınan çıkarma kararının 01/12/2020 tarihinde davacıya hukuka uygun şekilde tebliğ edildiği; çıkarma kararının tebliğinden itibaren davacının üç aylık hak düşürücü süre içerisinde iptal davası açmadığı veya genel kurula itiraz hakkını kullanmadığı; bu nedenle davacının kooperatiften çıkarılmasına ilişkin kararın kesinleştiği; kooperatifte ortak sıfatını haiz olmayan davacının, uyuşmazlık konusu genel kurulda alınan kararların yokluk veya butlanının tespitini talep etmekte hukuki menfaati bulunmadığı gibi Kooperatif Kanunu m. 53 uyarınca ortak sıfatını haiz olmadığından söz konusu kararlara karşı iptal davası açmasının da mümkün olmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Davacı vekili,davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından müvekkilinin kooperatif ortaklığından çıkartılmasına ilişkin alınan kararın usulsüz olduğunu,bu kararın iptali ile müvekkilinin davalı kooperatife ortak olduğunun tespiti ile en son genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Somut uyuşmazlıkta öncelikle davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından davacının kooperatif üyeliğinden çıkartılmasına ilişkin kararın usulüne uygun olup olmadığının denetlenmesi gerekmetedir.
Davalı Kooperatif’in ana sözleşmesi, Koop.K ve Yargıtay kararları çerçevesinde bir ortağın
sermaye koyma ve diğer borçlarını ödememesi halinde hakkında ihraç kararının verilebilmesi için:
Ortağın Kooperatif’e karşı muaccel borcunun bulunması,
Ortağın muaccel borcunu en az 30 gün geciktirmiş olması,

Otağın borcunu ödemesi için en az 10 gün süre verilmek üzere ortağa ihtarname
gönderilmesi,

Ortağın ilk ihtarname sonunda borcunu ödememesi halinde ortağa en az bir ay süre
verilmek üzere ikinci bir ihtarname gönderilmesi,
Ortağa gönderilen ihtarnamelerde borcun miktarının açık şekilde ana para ve faiz alacakları
belirtilmek suretiyle yazılması,

Ortağa gönderilen ihtarnamelerde ödememe halinde uygulanacak yaptırımın herhangi bir
şüpheye bırakılmayacak şekilde açıkça yazılması,
Yönetim kurulunun ortağın çıkarılması yönünde karar alması gerekmektedir.
Bilirkişi kurulu tarafından yapılan incelemeler neticesinde, Davacı ortak
ile Kooperatif arasındaki borç ilişkisi incelendiğinde, Davacı’nın kendisine gönderilen ilk
ihtarnameden en az 30 gün öncesinde Kooperatif’e borçlu olduğu tespit edilmiştir. Yine bu
inceleme kapsamında Kooperatif tarafından Davacı’dan talep edilen alacak hakkının Kooperatif’in
genel kurullarında belirlenen aidat ücretleri ve gecikme faizleri ile uyumlu olduğu ve söz konusu
alacağın gerçek olduğu tespit edilmiştir. Şu halde çıkarma kararının usulüne uygun olarak alınıp
alınmadığının tespiti gerekmektedir.
Davacı tarafından sunulan dava dilekçesinde çıkarma kararının hukuka aykırı olduğu ifade
edilirken, Davalı Kooperatif tarafından (Davacı’nın borcunu ödemesi amacıyla) iki ayrı
ihtarnamenin gönderildiği ikrar edilmiş, ancak Kooperatif’ten ihraç edildiğine dair herhangi bir
bildirim yapılmadığı belirtilmiştir. Şu halde öncelikle Davacı’nın gönderildiğini kabul ettiği
ihtarların Kanun’a ve ana sözleşmeye uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Dava dosyasında yer alan ve noter aracılığıyla Davacı’ya gönderilen 1. Ödeme İhtarı’nda;
Davacı’nın 13.08.2020 tarihi itibariyle kooperatife karşı olan anapara ve faiz borçları açık
şekilde belirtilmiştir.
Söz konusu borcun 10 gün içerisinde ödenmemesi halinde KoopK m. 16, m. 27 ve ana
sözleşme m. 14 uyarınca ortaklıktan çıkarma prosedürünün uygulanacağı açık şekilde ifade
edilmiştir.
Söz konusu ihtarname tebliğ şerhinden anlaşıldığı kadarıyla 17.08.2020 tarihinde,
… Mah. … Sok. No: … D: 12 Küçükçekmece/İstanbul adresinde, … isimli
şahsa tebliğ edilmiştir.
Davalı Kooperatif tarafından Davacı’ya gönderilen ihtarnamenin, Kanun’a ve ana sözleşmeye
uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı’ya gönderilen 1. Ödeme İhtarı sonrasında, bu ihtarname ile verilen 10 günlük sürede
Davacı’nın Kooperatif’e olan borcunu ifa etmediği, bu nedenle 2. Ödeme İhtarı’nın gönderildiği
görülmektedir. Noter aracılığıyla gönderilen 2. Ödeme İhtarı’nda da, önceki ihtarda belirtilen
alacak miktarı değiştirilmeksizin bir ay içerisinde ödeme yapılması gerektiği, aksi halde Davacı
hakkında ortaklıktan çıkarma prosedürünün uygulanacağı açık şekilde ifade edilmiştir. Bu
ihtarname de ilk ihtarnamede belirtilen adrese gönderilmiş ve tebliğ şerhinden anlaşıldığı kadarıyla
22.09.2020 tarihinde Davacı’nın eşi …’ya tebliğ edilmiştir.
Davalı Kooperatif tarafından Davacı’ya gönderilen ikinci ihtarnamenin de, Kanun’a ve ana
sözleşmeye uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı’nın, Kanun’ a ve ana sözleşmeye uygun olarak kendisine gönderilen iki ihtarname
sonucunda bu ihtarnamelerde verilen süre sonunda Kooperatif’e olan borcunu ödemediği
anlaşılmaktadır.
Son olarak Davalı Kooperatif’in yönetim kurulu tarafından Davacı hakkında alınan çıkarma
kararının Bakırköy …. Noterliği’nin …. yevmiye numaralı 26.11.2020 tarihli ihtarnamesi ile
Davacı’ya gönderildiği görülmektedir. Davacı, söz konusu ihtarnamenin kendisine tebliğ
edilmediğini iddia etmekte ise de, dava dosyasında yer alan tebliğ şerhinde bu ihtarnamenin
01.12.2020 tarihinde, önceki ihtarnamelerin gönderildiği adrese tebliğ edildiği ve dava dışı …’nın bu ihtarnameyi tebellüğ ettiği görülmektedir. Davacı’nın çıkarıldığına ilişkin tebligat
bizatihi Davacı tarafından tebellüğ edilmiş olmasa da, Tebligat Kanunu m. 16 uyarınca tebligat yapılacak olan kişi ile aynı adreste oturan kişilere tebligat yapılması mümkün olduğundan
Davacı’nın kooperatiften çıkarılması hakkındaki yönetim kurulu kararının Davacı’ya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında çıkarılmaya ilişkin olarak alınan yönetim kurulu kararı Davacı’ya 01.12.2020
tarihinde tebliğ edildiğinden, bu karara karşı sahip olunan hakların kullanılmasına ilişkin sürelerin başlangıç tarihi de 01.12.2020 tarihidir. KoopK m. 16 ve ana sözleşmenin 14. maddesi uyarınca Davacı ortak, çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açma veya genel kurula itiraz etme hakkını haizdir. Kanun’da öngörülen bu süre hak düşürücü süre niteliğinde olup
bu sürenin niteliğine ilişkin olarak bir Yargıtay kararında şu ifadelere yer verilmiştir: “1163 Sayılı
Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca ihraç kararının tebliğinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir.” İlgili karar için bkz. Yarg. 23. HD, E. 2017/1808, K. 2020/2136, T.
17.6.2020,).
Dava dosyası incelendiğinde Davacı’nın söz konusu yönetim kurulu kararına karşı üç aylık hak
düşürücü süre içerisinde iptal davası açmadığı gibi, genel kurula da itiraz etmediği görülmektedir.
Şu halde 01.12.2020 tarihinden itibaren 3 ay sonra, yani 01.03.2021 tarihi itibariyle Davacı
hakkında alınan çıkarma kararının kesinleştiği ve Davacı’nın kooperatif ortaklığı sıfatını
kaybettiği sonucuna varılmıştır.
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, her ne kadar davalı kooperatif vekili, genel kurul toplantı
tutanağının 16. maddesiyle, kooperatif tarafından sermaye, aidat ve ara ödeme borçları için 2 defa
haklı ödeme ihtarnamesi gönderilen ve yasal süreçler içinde ödeme yapmayan ortakların ihraç
edilmesi maddesinin görüşüldüğünü ve ihraç edilen üyelerin genel kurul tarihinden itibaren 15 gün
içerisinde ödeme yapmadığı taktirde ihraç edilmelerinin oyçokluğu ile kabul edildiğini beyan
etmekte ise de, Kooperatif ana sözleşmesi uyarınca sermaye koyma ve diğer borçlarını ödemeyen
ortakların çıkarılması hakkında Kooperatif’in yönetim kurulu yetkili kılınmıştır. Davacı’nın
çıkarılmasına ilişkin karar ana sözleşmeye uygun olacak şekilde yönetim kurulu tarafından alınmış ve Davacı’nın bu karara karşı sahip olduğu iptal davası açma hakkını ya da genel kurula itiraz hakkını kullanmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir. Dolayısıyla bu konuda genel kurulda yeni bir karar alınmasından hareketle çıkarma kararının henüz kesinleşmediği sonucuna varmak
mümkün olmadığından davacının davalı kooperatif ortaklığının davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından usulüne uygun olarak sona erdirildiğinden ve yapılan işlemlerde herhangi bir usulsüzlük tespit edilemediğinden davacının davalı kooperatif ortağı olduğunun tespitine ilişkin davanın reddi gerekmektedir.
Huzurdaki davada Davacı, ayrıca dava konusu genel kurulda alınan kararların iptalini talep etmektedir.
Ancak genel kurul kararlarının yokluğu ya da butlanı Davacı tarafından ileri sürülmese de
mahkeme tarafından re’sen nazara alınabileceğinden aşağıda yokluk ve butlana ilişkin de
değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Dava konusu genel kurul kararlarının yokluk ve butlanının talep edilebilmesi için yukarıda da ifade
edildiği üzere kooperatif ortağı sıfatına sahip olunması zorunlu değildir. Hal böyle olmakla birlikte
Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 114 uyarınca her dava bakımından aranan “hukuki yarar” şartı
genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü davalarında da uygulanacaktır. Davacı, hakkında alınan
çıkarma kararına karşı üç ay içerisinde iptal davası açmadığından veya genel kurula itiraz
etmediğinden söz konusu karar kesinleşmiş olup, davacı 01.03.2021 tarihi itibariyle ortak sıfatını
yitirmiş bulunmaktadır. Dava konusu genel kurul, Davacı’nın ortak sıfatını kaybettiği tarihten
sonraki bir tarihte gerçekleştirildiğinden, bu genel kurulda alınan kararlara karşı Davacı’nın dava
açmakta hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varmak gerekmele birlikte bir an için davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu düşünülse dahi verilen kararların Kooperatifler Kanunun ve ana sözleşmede belirtilen nisaplarla alınmış olması toplantı ve karar nisaplarının uygun olması nedeniyle veya başka bir sebepten dolayı da alınan kararların yokluk veya butlan halinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
KoopK m. 53 hükmü uyarınca, anılan hükümde belirtilen kişiler, alınan genel kurul kararının
kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile bir ay içerisinde iptal davası
açabilirler. Mezkur hüküm uyarınca iptal davası açabilecek kimseler; kooperatif pay sahipleri,
yönetim kurulu ve kararların yerine getirilmesi yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi
sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biridir. Görüldüğü üzere pay sahibinin genel
kurul kararına karşı iptal davası açabilmesi mümkündür. Bu hakkını kullanması için kooperatif
içerisinde belli bir pay oranına sahip olması da gerekmemektedir, yani sadece tek bir paya sahip
olsa dahi pay sahibinin dava açma hakkı mevcuttur.
Dosya münderecatı incelendiğinde, Davacı’nın Davalı Kooperatif’te önceden ortak olduğu
konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hal böyle olmakla birlikte Davacı
hakkında, Kooperatif’e olan borçlarını ödememesi nedeniyle yukarıda detaylı olarak incelendiği üzere usulüne uygun olarak alınmış bir çıkarma kararı bulunmaktadır. Davacı ortak işbu davayı ikame ettiği tarih itibariyle ortak sıfatını haiz olmadığı gibi, dava konusu genel kurulun
gerçekleştiği tarih itibariyle de ortak sıfatını haiz değildir. Oysa iptal davası açabilmek için öncelikle Kanun’da dava açabilecek kimseler arasında yer almak gerekmektedir (Kara, s. 68).
Davacı, Kanun’da iptal davası açmaya yetkili kişilerden olmadığından huzurdaki iptal davasının
bu nedenle reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70.TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.-TL harcın mahsubu ile eksik alınan 21,40.-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,

3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,

4-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 5.100,00.-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,

5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 250,00.-TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile Davalı vekilinin yüzlerine karşı, oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 12/05/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”