Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/605 E. 2022/1252 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/605 Esas
KARAR NO : 2022/1252

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
K.YAZIM TARİHİ : 18/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilli şirket tarafından, … Bankası numaralı ve … Bankası …. numaralı hesaplarından
davalının … Bankası …. ve … numaralı hesabına 30.12.2020 tarihinde 126.000 TL, 31.12.2020 tarihinde 3.000.000 TL,
25.11.2020 tarihinde 50.000 TL, 16.11.2020 tarihinde 35.000 TL, 14.12.2020 tarihinde 250.000 TL,
03.12.2020 tarihinde 500.000 TL ve 16.11.2020 tarihinde1.900 TL olmak üzere toplamda 3.962.900
TL gönderildiği; gönderilen bu paranın 750.000 TL’sinin müvekkili şirkete iade edildiği, davalıda
hâlâ yüklü miktarda alacaklarının bulunduğu, müvekkili şirket yetkilisinin defalarca davalı ile
görüştüğü, ancak davalının müvekkili şirkete olan borcunu ödemediği, arabuluculuk
görüşmelerinden de sonuç alınamadığı belirtilip; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla
müvekkili şirketin davalıdan olan 250.000 TL alacağının yasal faizi ile tahsiline, dava harç, masraf
ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya yetki yönünden itiraz ettiklerini, akabinde, müvekkillinden 3.212.900 TL alacaklı olduğunu belirtip bu alacağından ,şimdilik 250.000 TL’sinin ödenmesi talebiyle kötüniyetle açılan mesnetsiz davanın reddinin
gerektiğini, böyle bir alacak var ise ve aradan yaklaşık 10 ay gibi uzun bir süre sonunda bu alacağın
tamamının dava konusu yapılmaması, davacının kendinden de emin olmadığını ve “ya tutarsa”
mantığıyla harekete ettiğini göstermekte olduğunu, müvekkillinin davacıya herhangi bir borcu
bulunmadığı, alacaklı olduğunu iddia eden davacı iddiasını yazılı kanıtla ispatlamak zorunda olduğunu,
davacının delil olarak sunduğu açıklamasız havale dekontlarının alacağın varlığını kanıtlayacak
nitelikte belge olmadığını, davacının bu havale makbuzlarının borç olarak gönderildiğini ayrıca yazılı
bir kanıtla ispatlamak zorunda olduğu, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 102. maddesinde de
“Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme,
muaccel bir borç için yapılmış sayılır.” hükmünün düzenlendiğini, Yargıtayın kararlılık kazanan
içtihatları gereği, açıklamasız olarak gönderilen banka havale makbuzlarının alacağın varlığını
kanıtlamayacağını, bu havalelerin borç olarak gönderildiğinin davacı tarafça yazılı kanıtla
ispatlanması gerektiğinin vurgulandığını, davacının dilekçesinde sair yasal delillerden bahsetmesi ve
başkaca bir kanıt sunamadığına göre, Yargıtay kararları uyarınca yemin deliline dayanma imkanı
bulunmadığı, şayet yemin deliline dayanılacak ise müvekkillerinin de yemin etmeye hazır olduğunu
belirtilip, davanın reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına
karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi mali müşavir … tarafından mahkememize sunulan 31/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafından ibraz edilen defter kayıtlarına göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin
05.11.2020 tarihinde davalının davacıya banka yoluyla para göndermesi suretiyle başladığını
ve 31.12.2021 tarihinde davalı tarafından davacıya banka havalesi yoluyla gönderilen
1.000.000 TL + 1.000.000 TL’ye kadar devam ettiğini, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacı tarafından davalıya banka kanalıyla gönderilen bir
kısım para nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise tutarının ne
olduğunu, davacının faiz talep edip edemeyeceğini, edebilecekse faiz başlangıç tarihi ve türünün
ne olduğu noktalarında toplandığını, davacı tarafından ibraz edilen 2020 yılına ilişkin ticari defterlerin incelenmesinde; tutulması
zorunlu olan tüm ticari defterlerin fiziki ortamda tutulduğunu, uyuşmazlık konusu işle ilgili
olarak defterlere geçirilen tüm kayıtların birbirini doğruladığını, yevmiye defteri ile envanter
defterlerinin açılış tasdiklerinin öngörülen sürelerde yaptırıldığını, bununla birlikte
defteri kebirin açılış tasdiki ile kapanış tasdik zorunluluğu olan yevmiye defterlerinin kapanış
tasdikinin yaptırılmadığını, bu kapsamda, davacıya ait ticari defterlerinin HMK 222.2
kapsamındaki durumu Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu, Uyuşmazlık konusu dönemde tacir olan davalının TTK’nın 64 ve devamı maddeleri
kapsamında defter tutma yükümlülüğü bulunduğunu, buna rağmen defterlerini incelemeye ibraz
etmediğini, bu kapsamda, davalının HKM mad. 220 karşısındaki durumunun Sayın
Mahkemenin takdirinde olduğunu, davacının ticari defter kayıtlarının HMK 222 karşısındaki durumu, banka yoluyla yapılan
ödemelere ilişkin davacı tarafından sunulan ıslak imzalı banka muhasebe fişleri ve bunların
toplam tutarları, davalının tacir olması ve buna rağmen ticari defterlerini ibraz etmemiş olması
hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalıdan alacaklı olduğunu, davacının ticari
defter kayıtlarında görünen alacak tutarının işbu davaya konu edilen 250.000,00 TL’den fazla
olduğunu, dolayısıyla bu tutarı kavradığı ve davacının davalıdan 250.000,00 TL alacak talebinin
yerinde olduğu anlaşılmış olmakla birlikte takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğunu, davacının davalıdan alacağı olduğunun kabul edilmesi
durumunda, temerrüt faizinin işlemeye başlayacağı tarih olarak 27.04.2021 arabuluculuk
toplantı tarihi veya 12.07.2021 dava tarihinin esas alınabileceği, bu tarihlerden önce davalının
temerrüde düşürüldüğüne dair dosyada bir belgeye rastlanmadığını, arabuluculuk görüşmesinde
herhangi bir tutar belirtilmediğinden bu durumun ihtar kabul edilip davalının 27.04.2021
tarihinde temerrüde düşürüldüğünden söz edilemeyeceği görüş ve kanaatine varılmıştır.

Bilirkişi mali müşavir … tarafından mahkememize sunulan 16/06/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davalı tarafından tutulan 2021 yılına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının
süresi içinde yaptırıldığını, bu defterlerin eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğunu 2020
yılına ilişkin yevmiye defteri ile envanter defterinin açılış onaylarının süresi içinde
yaptırıldığını, buna karşın yevmiye defterinin kapanış onayının yaptırılmadığını, tutulması
zorunlu olan defterikebirin hiç tutulmadığını; davalının HMK’nın 220 ve 222’nci maddeleri
karşısındaki durumunun Sayın Mahkemenin takdirinde olduğunu, davalı tarafından tutulan 2020 ve 2021 yıllarına ilişkin yevmiye defterlerinde davacıya ilişkin
bir kayda rastlanmadığını, davacı tarafından gönderildiği iddia edilen paraların geri iade
edildiğine ilişkin banka ödeme dekontu vb. belgenin de davalı tarafından incelemede tarafına
sunulmadığını,
yapılan inceleme sonrasında, 31.03.2022 tarihli kök raporunda bildirilen kanaati değiştirecek bir hususun tespit edilmediği,
görüş ve kanaatine varılmıştır.
Dosyada ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalıya banka kanalıyla davalıya borç olarak gönderildiği iddia edilen bir kısım paranın iadesi istemli olarak huzurda görülen dava açılmıştır. Mahkememizce ilgili bankalara müzekkere yazılarak dava konusu edilen para gönderimine ilişkin dekont örnekleri dosyamız arasına celp edilmiştir. Davacı vekili tarafından delil olarak banka havalesine dayanılmış olup havale kural olarak bir ödeme aracıdır. Başka bir ifade ile havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) iddia eden bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. O halde somut olayda ispat yükü davacıda olup, davacı söz konusu havale bedelini davalıya borç olarak gönderdiğini ispat etmekle yükümlüdür. Davacının davada delil olarak dayandıkları havalelerde paranın “borç” olarak gönderildiğine ilişkin bir açıklama yoktur. Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulmadığı tespit edildiğinden davacının ticari defter ve kayıtlarına mahkememizce itibar edilmemiştir. Bilirkişi tarafından ayrıca davalının ticari defter ve kayıtlarında davacıya ait herhangi bir kaydın yer almadığı tespit edilmiştir. Dosyada mübrez delillerle davacı tarafından dava konusu havalelerin davalıya borç olarak gönderildiği ispat edilememiş olup dava dilekçesinde açıkça yemin delilinin belirtilmemesi nedeni ile davacıya iddialarının ispatı bakımından yemin delili hatırlatılamamıştır. Açıklanan nedenlerle ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 4.269,38 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 4.188,68‬ TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 38.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪