Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/558 E. 2021/1177 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/558 Esas
KARAR NO : 2021/1177

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan araç satın aldığını, aracın kullanımda iken motor kilitlenmesi arızası meydana geldiğini, garanti kapsamındaki araca sandık motor takıldığının söylenerek müvekkiline teslim edildiğini, buna ilişkin fatura kesildiğini ancak motor takma işleminin değil arızalı parçaların değişiminin yapıldığının anlaşıldığını, davalıya ihtarname gönderildiğini, aracın halihazırda performans düşüklüğü ile motorun terleme bulunduğundan değerine ve kullanımına etki ettiğini, delil tespiti dosyasında 80.000 TL değer kaybının tespit edildiğini, tüm bu nedenlerle şimdilik 10.000 TL değer kaybına yönelik maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava tarihi itibariyle dava konusu aracın maliki olmaması nedeni ile aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, davacı tarafın dava dilekçesinde de belirttiği üzere dava konusu …. şasi numaralı aracın davacı tarafa 19.10.2016 tarihinde satıldığı; Türk Borçlar Kanunu’nun 231. maddesinde ayıplı maldan sorumluluğa ilişkin zamanaşımı süresinin 2 yıl olarak düzenlendiği, bu nedenle davanın zamanaşımına uğradığı, davacının ayıp ihbarı yükümlülüğünü yerine getirmediği; araçta üretimden kaynaklı herhangi bir ayıbın olmadığı; kaldı ki motor değişimi nedeni ile araçta değer kaybının meydana gelmeyeceği, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları, davacının davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olup olmadığı, ayıp nedeni ile araçta değer kaybının oluşup oluşmadığı ile davacının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
Davanın açıldığı Gaziantep … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından … E. Sayılı dosya ile yetkisizlik kararı verilmiş olup yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine yasal süre içindeki başvuru üzerine dosya tevzien mahkememiz esasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dava konusu araca ilişkin servis kayıtları ile trafik tescil kayıtları dosyamız arasına celp edilmiştir.
Huzurda görülen dava, 6098 sayılı TBK’nın 227. maddesine dayalı araç satışına dayalı alıcının ayıba karşı seçimlik haklarının kulanılması talebine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre;
“Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.
Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”
TBK’nın 223. maddesine göre;
“Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”
TBK’nın 227. maddesine göre;
“Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”
TBK’nın 231. maddesine göre;
“Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin Esas No: 2015/1920, Karar No: 2015/15123 ve 19/11/2015 tarihli kararına konu yerel mahkeme tarafından;
“Yargıtay ve öğretideki hakim görüşe göre satıcının ayıplı mal teslimi halinde alıcı bakımından, BK’nun 194 vd. (TBK.’nun 219.) maddelerinde düzenlenen ayıba karşı tekeffül ve BK’nun 96 vd. maddelerinde düzenlenen borcun gereği gibi ifa edilmemesine ilişkin genel hükümler “hakların telahuku” niteliğindedir. Alıcı isterse satıcıyı ayıba karşı tekeffüle ilişkin özel hükümler, isterse satıcıyı, borcun gereği gibi ifa edilmemesine ilişkin genel hükümler uyarınca sorumlu tutabilir. Bununla birlikte hakların telahuku ilkesi uyarınca, hakimin yarışan kanun hükümlerinden davacı için daha elverişli olan kanun hükmünü kendiliğinden gözetip uygulaması gerekir. Dolayısıyla, bu ilke nedeni ile daha elverişli bulunan BK’nun 96.(TBK.’nun 112.) maddesinin uygulanması halinde süresi içinde muayene ve ihbar külfetlerini alıcının yerine getirmiş olması gerekmediği gibi, tazminat talebi aynı Kanunun 125. (TBK.’nun 146.) maddesinde öngörülen 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tâbi olur.” kanaati ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından ise;
“Dava, …….. Otomotiv A.Ş.’ye karşı 23.09.2009 tarihinde satın alınan araçta meydana gelen arızanın davalı …….. Otomotiv A.Ş.’nin iyi servis hizmeti vermemesi nedeniyle meydana geldiği ve bu nedenle onarımın ücretsiz yapılması gerekirken davacıdan alınan ücretin haksız olduğu gerekçesiyle, ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu araç incelenen garanti belgesine göre 2 yıl garantili olarak satılmış olup 23.09.2014 tarihi itibariyle garanti süresi dolmuştur. Kaldı ki 06.08.2012 tarihinde meydana gelen arızanın yukarıda açıklanan davacı iddiasına göre iyi servis hizmeti verilmediğinden kaynaklandığı ileri sürülmüştür. Söz konusu talebin garanti süresi bittikten sonra ileri sürülebilmesi mümkün değildir. Bu yönler gözetilmeden davalı … Otomotiv A.Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.” denilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu … şasi numaralı aracın davalı tarafından davacıya 19.10.2016 tarihinde satıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava dilekçesi ve ekinde sunulan davacı tarafça keşide edilen ihtarnamede davacının ayıp nedeni ile yetkili servise 05/09/2019 tarihinde başvurduğu ve başvuru sonucunda araçta bir kısım tamirat işlemlerinin yapılarak 01/11/2019 tarihli faturanın düzenlendiği belirtilmiştir. Davalı tarafından dosyaya sunulan belgelerde davacı tarafından dava konusu arıza nedeni ile davalının yetkili servise başvurduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi davacının aksi yönde bir iddiası da bulunmamaktadır. TBK’nın 231. maddesi ile satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı; satıcının sadece satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurunun varlığı halinde 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olmayacağı düzenlenmiş ise de davacı tarafından davalının ağır kusurunun varlığı iddia edilmediğinden mahkememizce bu yönde araştırma yapılmasına gerek duyulmamıştır. Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin Esas No: ……, Karar No: …… ve 19/11/2015 tarihli kararında da belirtildiği üzere davacı ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayandığından TBK’nın 146. maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımı süresinin huzurda görülen dava bakımından uygulama alanı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılması ve davalının süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmasından dolayı davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN ZAMANAŞIMI NEDENİ İLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 111,48 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesi gereğince takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip ….
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.