Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/557 E. 2021/593 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/557 Esas
KARAR NO : 2021/593

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2021
KARAR TARİHİ : 01/07/2021
K.YAZIM TARİHİ : 29/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde, özetle; Davalının 26.8.2020 tarihinde buzdolabının arızalanması üzerine servis hizmeti için müvekkili şirket ile iletişime geçtiğini, müvekkili firma tarafından gönderilen teknik ekip tarafından cihazda motor değişimi yapıldığı, parça değişimi ve işçilik hizmeti olarak 2.200-TL ve 1600-TL’lik faturalar düzenlendiğini, faturalar ödenmeyince davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını ancak davalının borca haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında vaki itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tüketici olmadığını, davacı ile müvekkili şirket arasında tüketici işlemi bulunmadığını, davada İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili ve görevli olduğunu, davalının müvekkili şirketten alacağının bulunmadığını, davacının yetkili servis olduğunu beyan ettiğini ancak davalının yetkili servis olmadığını öğrendiklerini, davacının buzdolabına müdahalesinden sonra buzdolabının performansının daha kötü hale geldiğini, faturaların müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, davacının ücrete hak kazanmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı vekili tarafından Bakırköy …. Tüketici Mahkemesi’nde … E. Sayılı dosyası ile açılan davada yapılan yargılama sonunda mahkemece dava konusu işlemin tüketici işlemi olmadığı; TTK’nın 19/1. Maddesinde düzenlenen ticari iş karinesi uyarınca görevsizlik kararı verilerek dosyanın mahkememiz esasına kaydı yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olup, işbu davaya dayanak yapılan sözleşme ilişkisinin TTK’da düzenlenmediği ve TTK’nın 4. maddesi ile 6098 sayılı TBK’ya atıf yapan sözleşmelerden biri de olmadığı gözetilerek huzurda görülen davanın mutlak ticari dava olarak kabulünün mümkün olmadığı, her ne kadar Bakırköy Tüketici Mahkemesi tarafından mahkememizin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de davacının gerçek kişi olması ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde davacının gerçek kişi tacir kaydının bulunmaması, mahkememiz görevinin TTK’nın 19/2 maddesi gereğince ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2- 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3- HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların görevli mahkeme tarafından nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi hükmü gereğince miktar itibariyle istinaf sınırı altında kalmakla KESİN olarak tarafların yokluğunda dosya üzerinden karar verildi. 01/07/2021

Katip …
E-İmzalı

Hakim …
E-İmzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”