Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/548 E. 2021/1034 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/548 Esas
KARAR NO : 2021/1034

DAVA : Menfi Tespit (Kira)
DAVA TARİHİ : 24/06/2021
KARAR TARİHİ : 09/11/2021
K.YAZIM TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kira) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya ait işyerini 2016 yılında, kiraladığını, davalı tarafından müvekkiline kira güvence bedeli olarak 10.02.2017 vade tarihli, 10.06.2016 keşide tarihli ve 120.000,00 TL bedelli bono verdiğini, müvekkilinin arkadaşı olan diğer müvekkili … kira sözleşmesine kefil olduğunu, müvekkilinin iş yerine 50.000 TL’den fazla masraf yaptığını, müvekkilinin bu iş yerini kira 1 aydan daha az kullandığını, müvekkili tarafından ödenmeyen kira borcunun bulunmadığını, kira sözleşmesinde ki aylık kira bedelinin 10.000 TL olduğunu, kira parasının güvencesi olarak verilen senet, borçlar kanununda belirtilen unsurları taşımadığını, davalının bu senede dayanarak müvekkili … hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, Müvekkil … hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığını, bu nedenle davanın kabulüne, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine başlatılan icra takiplerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sahip olduğu hukuki haklarına binaen borçlular aleyhine icra takibi başlattığını, takip konusu senette eksik unsur bulunmadığını, senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, Takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının; hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerektiğini, davacının dayanabileceği herhangi bir yasal mevzuat veya hukuk normu bulunmadığını, yine davacının menfi tespit davası açmasında hukuken korunmaya değer bir menfaati bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava, bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 4/(1-a) hükmü; “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin Esas No: 2016/3083, Karar No: 2017/535 tarihli kararına göre;
“ava, taraflar arasında düzenlenen araç kiralama sözleşmelerinden kaynaklanmaktadır. Her ne kadar dava konusu kambiyo senetlerinden dolayı menfi tespit isteminde bulunulmuş ise de, her iki taraf da bu senetlerin kira sözleşmelerinin teminatı olarak verildiğini kabul etmektedirler. Hal böyle olunca somut olayda uyuşmazlık TTK’da düzenlenen kambiyo senetleri ile ilgili hükümlerden değil, taraflar arasındaki kira sözleşmelerinde yer alan hükümler çerçevesinde tarafların birbirlerine karşı olan edimlerini yerine getirip getirmedikleri konusunda toplanmaktadır. Bu sebeple uyuşmazlığın çözümünde 6100 sayılı HMK’nun 4/1-a maddesi uyarınca görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava konusu bononun taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinin teminatı olarak verildiğinin iddia edildiği, davacı tarafından iddialarının ispatı bakımından davalıya yemin teklif edildiği, davalının yemin eda etmek üzere mahkememiz duruşma salonunda hazır bulunduğu, davalı tarafından da dava konusu bononun kira sözleşmesinin teminatı olarak davacıdan alındığının kabul edilmesi karşısında taraflar arasında işyeri kiralama ilişkisinin bulunduğu ve davacı tarafından menfi tespit talebine konu bononun da bu kira sözleşmesinin teminatı olarak verildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf kalmadığının tespiti ile somut olayda uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen kambiyo senetleri ile ilgili hükümlerden değil, taraflar arasındaki kira sözleşmelerinde yer alan hükümler çerçevesinde tarafların birbirlerine karşı olan edimlerini yerine getirip getirmedikleri konusunda toplanması nedeniyle uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekili ile davalı asilin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı