Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/533 E. 2021/973 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/533 Esas
KARAR NO : 2021/973

DAVA : Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2014
KARAR TARİHİ : 26/10/2021
K.YAZIM TARİHİ : 26/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’in 16/07/2007-30/11/2012 tarihleri arasında müvekkili şirkette kalite kontrol laborantı-analiz teknisyeni olarak çalıştığını, 06/12/2012 tarihinde … Kimya nezdinde laboratuvar kalite kontrol ve uygulama teknisyeni olarak çalışmaya başladığını, burada çalışırken gizli bilgileri … Kimya ile paylaştığını, davalı’nın 13/07/2007 tarihli gizlilik taahhütnamesi’ne ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle, cezai şart olarak falzaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının İş sözleşmesinin bitiminden sonra müvekkilinin gizlilik taahütnamesini ve rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasıyla cezai şart talep ettiğini, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Davacı vekili, davalının 16.07.2007 tarihli sözleşme ile davacıya ait işyerinde “Kalite Kontrol Laborantı Analiz Teknisyeni” görevi ile çalışmaya başladığını, 13.07.2007 tarihinde “Gizlilik Taahhütnamesi” imzaladığını, 20.11.2012 tarihli istifa dilekçesiyle ile işten ayrılıp, 30.11.2012 tarihli ibraname ile ilişiğini kestiğini ve ancak 06.12.2012 tarihinde rakip firmada işe başlamak suretiyle taahhüdünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
Bilirkişi …. ile Doç. Dr. N. …. tarafından düzenlenen 03/05/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda; Davalı …’in 16/07/2007 ile 30/11/2012 tarihleri arasında ….’da “Kalite Kontrol Laborantı-Analiz Teknisyeni” olarak çalıştığını, işe girerken 16/07/2007 tarihinden geçerli olan süresiz iş sözleşmesi 13/07/2007 tarihli iş akdinin sona ermesinden itibaren 5 yıl süreli yaptığı işle ilgili işkolunda veya kendi adına faaliyette bulunmayacağını, yine 30/11/2012 tarihli ibraname imzalamış olduğunu, 06/12/2012 tarihinde … Kimya’da Kalite Kontrol Laboratuvarında Laborant sıfatıyla işe başladığı ve 31/08/2013 tarihinde … Kimya’daki işinden ayrıldığı SGK bildirgelerinden anlaşıldığını, … tarafından AR-GE çalışmaları sonucunda geliştirerek ve üreterek piyasaya sunduğu farklı … ürün çeşitlerine ait ticari sır, formül, proses ve hammaddelere ait bilgilerin … Kimya tarafından ele geçirilmesi sonucu ….’dan istifa ederek … Kimya’ya iş başı yapan … hakkında imzaladığı antlaşmalara uymaması nedeniyle dava açıldığını, … ile ilgili yapılan değerlendirmede, ….’da Kalite Kontrol Laborantı-Analiz Teknisyeni olarak çalıştığı birim itibariyle AR-GE ve üretim sırlarına vakıf olamayacağını, Kalite Kontrol Laborantı-Analiz Teknisyeni olarak görev yapan … tarafından formül, proses ve ticari sırların ele geçirildiği ve … Kimya’ya sattığına dair bir kanıt ve delil tespit edilemediğini, kalite kontrol laboratuvanna ait dolapta bulunan “… A.Ş. yazılı ve logolu” belgelerin dosyada olmadığı ve doküman içerikleri bilinememesi nedeniyle, ayrıca dokümanların kimin tarafından ve nasıl temin edildiği de bilinemediğinden ticari sırlar olarak değerlendirme yapılamadığını, eski BK m. 348’in rekabet yasağı sözleşmesi bakımından aradığını, işçi tarafından ticari sırrın öğrenilmesi ve kullanılmasının karşı tarafa zarar verme tehlikesinin bulunması şartlarının somut olayda bulunmadığını, Eski BK m.349 uyarınca rekabet yasağının ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasında münasip bir sınır dahilinde şart edilmiş olmak kaydıyla geçerli olacağı hususunun öngörüldüğünü, bu çerçevede 13/07/2007 tarihli Taahhütnamede öngörülmüş olan 5 yıllık sürenin uzun olduğunu, sözleşmede yasağın hangi bölge (mahal) için geçerli olduğunun belirlenmediğini, bu nedenlerle adı geçen Taahhütname’nin geçersiz olduğunu, cezai şart (ceza koşulu) bakımından; kanuna aykırı olan ve bu nedenle geçersiz olduğu tespit edilen Gizlilik Taahhütnamesindeki rekabet yasağına dayanılarak cezai şart talep edilemeyeceğini, Mahkeme’nin Bilirkişi Kurulu ile aynı kanaatte olmaması durumunda, 50.000 USD’lik cezai şartın fahiş olup olmadığı hususunun Mahkeme’nin takdirinde olduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda taraflar arasında akdedilen 03/07/2007 tarihli “gizlilik taahütnamesi” ile öngörülen rekabet yasağının geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye bağlı olarak bir hak ve alacak talep edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, davacının cezai şart talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyanın istinaf edilmesi üzerine ilgili BAM hukuk dairesi tarafından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararın bu kez de temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin Esas No: …, Karar No: … numaralı kararı ile “Somut olayda öncelikle davalının işyerindeki görevinin davacının müşteri çevresine, üretim sırlarına ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlayıp sağlamadığı, sağlamakta ise bu bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olup olmadığının incelenerek rekabet yasağına ilişkin kaydın geçerli olup olmadığının belirlenmesi, geçerli olduğu sonucuna varılması halinde ise devam eden 445. madde koşulları dikkate alınarak inceleme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, İlk derece mahkemesince hatalı ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava, işçinin rekabet yasağına aykırılığı iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
6101 sayılı Yasa’nın 1. maddesi uyarınca olaya uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın 444 maddesinde; “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”, devam eden 445. maddesinde ise; “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Anılan düzenlemeler ile işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıdığı hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesi ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceği düzenlenmiş olup, rekabet yasağı kaydının geçerlilik ve sınırlandırılmasına ilişkin koşullar da ayrıca belirtilmiştir.
Dosya ve tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; Davalı …’in dosya kapsamında 06/12/2012 tarihinde Davacı … Kimya’da Kalite Kontrol Laboratuvarında laborant sıfatıyla işe başladığı ve 31/08/2013 tarihinde … Kimya’daki işinden ayrıldığı ve davalı …’in davacı …’da Kalite Kontrol Laborantı-Analiz Teknisyeni olarak çalıştığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde Kalite Kontrol Laborantı-Analiz Teknisyeni olarak görev yapan …’in çalıştığı birim itibariyle AR-GE ve üretim sırlarına vakıf olamayacağı belirtilmiştir. Davacı tarafça da davalının formül, proses ve ticari sırları ele geçirdiği ve dava dışı … ‘ya sattığına dair iddiasını ispata yarar herhangi bir delil gösterilememiştir. Davalı vekili tarafından her ne kadar Bakırköy …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesi talep edilmiş ise de söz konusu dosyada huzurda görülen davalının sanık sıfatının bulunmaması ve davacının huzurda görülen davayı taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırılık gerekçesi ile açtığından davacının bekletici mesele yapılması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir. TBK’nın 444. maddesi uyarınca taraflar arasındaki rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için ancak hizmet ilişkisinin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânını sağlaması ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması şartlarının bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Tekniğine uygun ve denetime elverişli olarak düzenlendiği kabul edilen bilirkişi raporunda da değinildiği üzere davacıda kalite kontrol laborantı olarak çalışan davalının, AR-GE ve üretim sırlarına vakıf olamayacağı; yine davalının çalıştığı pozisyon itibariyle davacının müşteri çevresine veya işverenin yaptığı işler hakkında bilgi sahibi olmasının mümkün olmaması karşısında davaya konu rekabet yasağı kaydının geçerli olmadığı açıktır. TBK’nın 444. maddesinde rekabet yasağı kaydının geçerli olması için 2 şartın birlikte gerçekleşmiş olması gerektiğinden usul ekonomisi de gözetilerek mahkememizce ticari sır niteliğindeki bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına neden olup olmayacağı hususunda inceleme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.892,75 TL nispi harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına, bakiye 1.833,45 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf olunan 36,20 TL tebligat, müzekkereden ibaret posta masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 12.883,33 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6100 Saylı HMK geçici 3. Maddesi 1. Fıkrası gereğince 1086 Sayılı Kanunun 427 ve 454. Maddeleri gereğince davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı temyiz yolu açık olmak üzere (kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere diğer bir mahkemeye verilerek bir dilekçe ile ilamın temyiz edilebileceği) verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı