Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/469 E. 2022/984 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/469 Esas
KARAR NO : 2022/984

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2018
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
K.YAZIM TARİHİ : 07/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında mal alım satımına ilişkin sözlü anlaşma yapıldığını, bu hususta müvekkilinin davalı tarafa 30/09/2017, 30/10/2017 ve 30/11/2017 tarihli, toplam 7.200,00-TL bedelli 3 adet senet verildiğini, bu senetlere istinaden borcunu ödediğini, ancak davalı tarafından satıma ilişkin malların müvekkiline teslim edilmediğini, 2 adet senedin müvekkiline iade edildiğini, kötü niyetli bu işlemin müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu, davalının taahhütlere uymadığını ve sebepsiz zenginleştiğini beyanla 3 adet senet bedeli olan 7.200,00-TL’nin müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının huzurdaki davada müvekkiline, 30.09.2017 – 30.10.2017 ve 30.11.2017 ödeme tarihli ve her biri 2.400 TL bedelli 3 adet senet ödediğini, ancak kendisine herhangi bir mal gönderilmediğinden bahisle, toplam 7.200 TL bedelin istirdadını talep ettiğini, davacının bu talebinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin yetkilisi olduğu …. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davacının kardeşi …. arasında ticari alım satımı yapıldığını, yapılan bu ticari işlem sonrasında, davacının kardeşi … San. ve Tic. Ltd. Şti.” ye borçlandığını, borcun karşılığında keşideci …. olan, 10.10.2015 tarih ve …. no.lu 18.000 bedelli çek ile, 30.10.2015 tarih ve … no.lu 18.000 TL bedelli çeki verdiğini, çek bedellerinin keşideci tarafından ödenmediğini, … Bankası … şubesine müzekkere yazılmasını ve çeklerin ödenip ödenmediğini sorulmasını talep ettiğini, çek bedellerinin ödenmediğinin, … ve davacı ile görüşüldüğünü, sorunun giderileceğinin (… tarafından belirtildiğini, davacı …” in kardeşi …’ in müvekkilin yetkitisi olduğu şirkete borcunun karşılığı olarak Keşideci … olan lehtan da müvekkil … olduğu, 30.08.2017 tarihli 2400,00 TL bedelli, 30.09.2017 tarihli 2.400,00 TL bedelli, 30.10.2017 tarihli 2.400,00 TL bedelli, 30.11.20217 2.400,00 TL bedeli, 30.12.2017 tarihli 2.400,00 TL bedelli senetleri gönderdiğini, müvekkilin senetlerin şirket lehine yazılmasını talep etse de İstanbul’a geldiğinde halledeceğini söylediğini, gerekli düzenlemelerin yapılmadığını, davacı tarafından verilen bu senetlerin 30.08.2017 tarihli 2.400 TL bedelli ve 30.12.2017 tarihli 2.400 TL bedelli olan iki tanesi halen ödenmemiş olup, protesto olduğunu, davacının iddia ettiğini gibi, müvekkilin davacı tarafından mal almak için verilmiş bir senedin söz konusu olmadığını, müvekkilinin şahsi olarak çalıştırdığı bir ticari işletmenin olmadığını, …’ in cari borcuna karşılık olarak davacı tarafından verildiğini, halen ödenmeyen senetler olduğunu, bu nedenle davanın reddine, davacının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Dosyaya sunulan 28/01/2022 tarihli bilirkişi .. tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda: Davalı …’ın ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı … Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinde yapılan inceleme kapsamında; davacı … ile ticari ilişkisinin bulunmadığı, davalı tarafından dosyaya sunulan evraklardan davacının kardeşi … ile ticari ilişkisinin olduğu, Dava dışı firmanın ticari defterlerine göre; dava tarihi (21.02.2018) itibariyle dava dışı … Şti.’nin, dava konusu senetlerden 30.09.2017 tarihli ve 30.10.2017 tarihli senet kapsamında yapılan ödemelerin ticari defterlerde kayıtlı ve kabulünde olduğu, mezkur senetlerin cari hesap alacağına istinaden kayıt edilmiş olduğu ve senet ödemelerinden sonra dava dışı … Yapı-…’den 10.756,42 TL alacaklı olduğu, Her ne kadar davacı vekili tarafından dosyaya delil dilekçesi sunulmuş olsa da 30.11.2017 tarihli 2.400,00 TL bedelli senede ilişkin dosya içerisinde senet görüntüsü ve senedin ödendiğine flişkin herhangi bir evrak bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafından senetlerin ödendiği ve karşılığında ürünlerin kendisine teslim edilmediğini iddia edilmiş ise de, davalının dava dışı … Ltd, Şti.’nin ortağı ve yetkilisi olduğu, dava dışı şirket ticari defterlerinde de davacıya ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı ancak davacının kardeşi … ile ticari ilişkisinin bulunduğu ve dava konusu kabul edilen senetlerin …’in cari hesap borcuna mahsuben ticari kayıtlara alındığı, 30.11.2017 tarihli 2.400,00 TL bedelli senede ilişkin ise hem senet görüntüsü hem de ödendiğine ilişkin ödeme dekontu dosyaya sunulu olmadığı hususları tespit edilmiştir.
Huzurda görülen dava bononun bedelsizliği iddiası ile ödenen bedelin iadesi istemidir.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer, fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer. (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372)
Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce (alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması şartı ile) ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik unsurlar da vardır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar.
Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından davalıya teslim edilen 30/07/2017, 30/10/2017 ve 30/11/2017 vade tarihli 3 adet 2.400,00 TL bedelli bono bedelinin ödendiği; ancak davalının mal teslim borcunu yerine getirmediği iddiası ile ödenen paranın iadesi istemli olarak huzurda görülen dava açılmıştır. Davalı tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde dava konusu edilen 3 adet bono bedelinin ödendiği kabul edilmiş olmasına karşın söz konusu bonoların davacının kardeşi …’in davalının ortağı olduğu şirket borcuna karşılık olarak davacı tarafça verildiği iddia edilmiştir. Mahkememizce dava dışı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış olup yapılan inceleme sonunda düzenlenen bilirkişi raporunda davacının dava dışı şirketle herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı ancak davacının kardeşi …’ın ticari ilişkisinin bulunduğu ve dava konusu senetlerin bir kısmının …’in cari hesap borcuna mahsuben ticari kayıtlarına alındığı belirtilmiştir. Her ne kadar dava dışı şirket tarafından iki adet bonoya ait ödeme …’ın cari hesap borcuna mahsuben kayıtlarına işlenmiş ise de dosya kapsamında davalı tarafından dava dışı …’ın dava dışı şirkete olan borcunun davacı tarafından üstlenildiği ispat yükü üzerinde olan davalı yanca ispatlanamamıştır. Davalı tarafından cevap dilekçesinde delilleri arasında yemin delilinin belirtilmesi nedeni ile mahkememizce davalıya yemin delili hatırlatılarak yemin deliline dayanıp dayanmayacağını bildirmek üzere kesin süre verilmiş olup davalı tarafından verilen kesin süre içerisinde yemin deliline dayanılmamıştır. Açıklanan nedenlerle açılan davanın kabulü ile şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN KABULÜ ile 7.200,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin REDDİNE,
3- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 491,83 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 122,96 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 368,87 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4- Davacı tarafından sarf olunan (800,00 TL bilirkişi ücreti + 286,25 TL posta ücreti tebligat, müzekkere masrafından ibaret) 1.086,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yatırılan 5,20 TL vekalet harcı, 35,90 TL başvurma harcı ve 122,96 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 7.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca dava değeri karar tarihindeki istinaf sınırı altında kalmakla KESİN olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
11/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸