Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/457 E. 2022/41 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/457
KARAR NO : 2022/41

DAVA : HİSSE DEVRİNİN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 29/03/2016

BİRLEŞEN BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2021/938 ESAS 2021/1017 KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA : HİSSE DEVRİNİN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 12/11/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan HİSSE DEVRİNİN İPTALİ davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde; … Yayımcılık A.Ş.’nin toplam 5 hissedarından …, … ve …’ın (aynı zamanda her biri %20 olmak üzere toplamda %60 şirket pay sahipleri) davacı müvekkilleri … Yayımcılık A.Ş.’nin 2012-2013-2014 yıllarına ait Genel Kurul Toplantıları’nın yapıldığı anlaşılan 10.07.2015 tarihili olağan genel kurulundan ve alınan kararından ….. tarih 8872 sayılı ve … sayfa nolu Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nden haricen haberdar olduklarını, davacı müvekkillerin pay sahibi oldukları halde işbu 10.07.2015 tarihili olağan genel kurul toplantılarına hiçbir şekilde davet edilmeden, gıyaplarında toplantılara iştirak etmiş gibi gösterilerek kararlar alındığı, alınan kararların oy birliğiyle alınmış gibi gösterildiği ve birçok usulsüz işlem tesis edildiğini Ticaret Sicil Gazetesi’nden öğrenmeleri üzerine resmi kayıtlara göre Şirketin Münferiden Yönetim Kurulu Başkanı görünen …’a İstanbul …. Noterliği’nin 16.03.2016 tarih ve …. Yevmiye No.lu ihtarnamesini keşide ederek 10.07.2015 tarihli olağan toplantının tashihi için ivedi olarak şirket genel kurulu’nun olağanüstü olarak toplantıya çağırmasını ihtaren bildirdiğini, söz konusu olağanüstü toplantı ihtarı 17.03.2016 tarihinde tebellüğ alınmasına rağmen bir cevap gelmemesi üzerine İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarındaki şirket dosyasında … Yayımcılık A.Ş.’ye ait sahte olarak düzenlendiği anlaşılan 10.07.2015 tarihli 2012-2013-2014 yıllarına ait Genel Kurul Toplantısı Hazirun Cetveli bulunduğunu, iş bu Hazirun Cetvelindeki pay sahiplerine bakıldığında davacı müvekkili …’ın pay sahibi olarak görünmediği ve hissesinin sahte evrakla …’a devredilmiş, zira 10.07.2015 tarihli genel kurul toplantısı öncesi şirketin paydaşları arasında … da varken düzenlenen sahte evrak ve sahte imza ile …’ın pay sahipliğinin daha önce pay sahibi olmayan …’a devredilmiş olduğu anlaşıldığını, ayrıca yine aynı tarihli hazirun cetvelindeki Yönetim Kurulu Üyesi olarak imzası bulunan … ismi altındaki imzanın da kesinlikle müvekkiline ait olmadığı ve iş bu hazirun cetvelinin de sahte pay devri ile birlikte sahte evrak tanzimi suretiyle müvekkilinin imzası taklit edilerek düzenlenmiş olduğunun anlaşıldığını, söz konusu imzanın kesinlikle davacı müvekkili …’a ait olmadığını, …’a ait Bakırköy …. Noterliği’nin 09.05.2014 tarihli ve … Yevmiye No.lu imza sirkülerindeki imza örneklerinden çıplak gözle ayırt edilebileceği üzere imza müvekkilinin eli ürünü olmadığını, … Yayımcılık A.Ş.’nin 2012-2013-2014 yıllarına ait Genel Kurul Toplantıları’nın yapıldığı anlaşılan 10.07.2015 tarihili olağan genel kurulunda alınan kararından ….. tarih 8872 sayılı ve …. sayfa nolu Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin Şirkete ait kısmının 2.paragrafında “Hazirun Cetvelinin tetkikinden, şirketin toplam 750.000,00-TL sermayesine tekabül eden 30.000 adet hissesinden tamamının asaleten toplantıda temsil edildiğinin” şeklinde ifade edilerek davacı müvekkillerinin hiçbir şekilde davet edilmediği halde usulüne uygun çağrılar yapıldığını, toplantılara iştirak edilmiş gibi gösterilerek kararlar alındığını, alınan kararların da oy birliğiyle alınmış gibi gösterildiğini, oysa davacı müvekkillerinden hiçbirine çağrı tebliği yapılmadığı gibi toplantıda da hazır bulunmadıklarını, 10.07.2015 tarihli 2012-2013- 2014 yıllarına ait Genel Kurul Toplantısı Hazirun Cetveli’nde davacılar … ve …’nin imzasının olmaması da ilan edilen genel kurul toplantı tutanağının “Hazirun Cetvelinin tetkikinden, şirketin toplam 750.000,00-TL sermayesine tekabül eden 30.000 adet hissesinden tamamının asaleten toplantıda temsil edildiğinin” ifadesini tekzip edilip yapılan sahte işlemi gösterdiğini, beyanla … Yayımcılık A.Ş.’nin 10.07.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların butlanına (yokluk) hükmedilmesi ve davalı …’a ait olduğu halde sahte imza ile …’a yapılmış hisse devrinin iptalini, yargı giderlerinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA
İDDİA:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği dava dilekçesinde; … Yayımcılık A.Ş.’nin %20 (6.000 Adet hisse toplamı 150.000-TL) hissesinin 08.09.2016 tarihli noter hisse devir sözleşmesiyle …’dan …’a yapılan hisse devir işleminin muvazaa sebebiyle iptali ile %20 (6.000 Adet hisse toplamı 150.000-TL) hissenin davacı … adına tescilini, yargı giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini, davacı vekilinin 15/11/2021 tarihli birleştirilme konulu talep dilekçesi ile; Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … e. sayılı dosyasında davacı … hisselerinin davalı …’a usulsüz devrinin iptali aşamasında devam ederken bu defa da …’ın tüm %20 hissesini 08.09.2016 tarihli noter hisse devir sözleşmesiyle …’a devretmiş olduğu anlaşıldığından Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası 2 nolu celse 1 nolu ara kararı ile taraflarına … aleyhine de dava açarak ilgili dosya ile birleştirmeleri için süre verildiğini, bu nedenle Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Birleşen davada davalı … vekillerinin mahkememize sunduğu 05/01/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline karşı açılan davaya ilişkin 1 yıllık hak düşürücü ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davanın hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, dava konusu şirket olan … Yayıncılık A.Ş’nin 2012-2013-2014 yıllarına ait genel kurul toplantılarının yapıldığı 10.07.2015 tarihli olağan genel kurula ilişkin yapıldığı iddia edilen hukuksuzlukların müvekkili ile hiç bir ilgisi bulunmadığını, müvekkili dava konusu şirketin hisselerini …’dan devir alırken iddia edilen bu hususlara ilişkin hiç bir bilgisi ve dahli olmadığını ve olamayacağını vurgulamak gerektiğini, dolayısıyla müvekkil kendisinden önce davaya konu şirkette yaşandığı iddia edilen usulsüzlüklere ilişkin hiç bir sorumluluğu olamayacağını, dolayısıyla müvekkilin şirketin tüzel kişiliğine ve kanuni düzenlemelere güvenerek devir aldığı şirket hisseleri korunmasının gerektiğini, müvekkili Bakırköy …. Noterliği’nin 08.09.2016 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir ve ferağ sözleşmesi ile … Yayıncılık A.Ş’nin nama yazılı 6.000 adet hisse toplamı 150.000,00 TL bedel ile …’dan devir aldığını, işbu devir ve ferağ sözleşmesinde belirtildiği üzere ilgili ücret nakden müvekkili tarafından ödenerek hak sahibi olunduğunu, davalı tarafın müvekkilinin …’dan aldığı hisslerin muvazaalı şekilde devir edildiği iddiaları ise tamamen asılız ve mesnetsiz olduğunu, hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin ilgili şirket hisselerini devir aldığı …’a yapılan daha önceki devir işleminde yapılan bir hukuka aykırılık var ise bu durumun sonuçlarından müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin hisseleri …’dan iyi niyetli olarak devir alan 3. Kişi olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin bilmesinin mümkün olmadığını, davacı yıllar önce 2015 yılında yapıldığını iddia ettiği hukuksuzluklara ve müvekkilinin 08.09.2016 tarihinde devir aldığı hisselere ilişkin yıllar sonra bu iddiaları gündeme getirmesi tamamen kötü niyetli ve basiretli bir tüccara aykırı olarak davrandığını ve bu nedenlerle kusurlu olduğu açıkça ortada olduğunu, eğer davacı taraf iddia ettiği hukuksuzluklar nedeni ile kendi hisselerini hakka ve hukuka aykırı bir şekilde … tarafından gasp edilmiş ise, bu durumda doğan zarardan … sorumlu olduğunu, müvekkili iddia edilen durumları bilmesinin beklenemeyeceğini beyanla davanın hak düşürücü ve zamanaşımı nedeniyle usülden reddini, aksi halde davanın esastan reddini, mahkeme tarafından davanın kabul edilmesi halinde, müvekkilinin iyi niyetli 3. Kişi olması nedeni ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer davalı …’a yükletilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Asıl ve birleşen davada; dava, dava dışı … Yayıncılık AŞ’nin davacı adına kayıklı hisselerin önce davalı …’a ardından davalı …’a devrinin iptali ile davacı adına kayıt ve tescili istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nun 489. ve 490. maddelerinde, hamile ve nama yazılı hisse senetlerinin ne şekilde devredileceği gösterilmiş olup, her iki halde de hisse devrinin noterden yapılması gerektiği, bunun sıhhat şartı olduğuna dair bir koşul yoktur. TTK’nun 489. maddesinde hamile yazılı pay senetlerinin devri için özel bir düzenleme getirilmiştir. Hamile yazılı senetler, elden teslim ile devir edilir. Bu işlem ile pay devri yapılmış olur. Nama yazılı pay senetleri ise ciro ve teslim ile devir edilir. Ancak, devir şirkete karşı ancak pay defterine kayıtla hüküm ifade eder. Anonim ortaklığın çıplak paylarının devri konusunda TTK bünyesinde bir hüküm bulunmamaktadır.Payın devredilebilirliği ilkesi uyarınca, çıplak payın da senede bağlanmış paylar gibi serbestçe devredilebileceği hususunda görüş birliği mevcuttur. Ancak payın serbestçe devredilebilirliğine getirilen kanuni ve iradi sınırlamalar kuşkusuz çıplak pay için de geçerlidir. Çıplak payın devri genel hükümler doğrultusunda yapılır. Uygulanacak hükümler payın bedelinin tamamen ödenmiş olup olmadığı hususuna göre değişir. Bedelinin tamamı ödenmiş çıplak payın devri genel hüküm niteliğindeki alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşir. Alacağın temliki tasarufi bir işlem olduğu için, bununla çıplak pay devralana geçer. Şekil olarak bedeli tam ödenmiş çıplak payın devri, payın devredildiğini içeren yazılı bir temlik beyanının devralana verilmesi ile söz konusu olur. Anonim ortaklık payı bünyesinde çeşitli alacak hakları bulundurmaktadır. İşbu alacak haklarının devredilmesi eğer pay senede bağlanmamışsa, ancak BK’da düzenlenen alacağın temliki vasıtasıyla gerçekleşebilir. Alacağın temliki de yazılı şekilde yapılır. Bedeli hiç ödenmemiş veya kısmen ödenmiş çıplak payın devrinin hukuki niteliği bedelinin tamamı ödenmiş çıplak payın devrinden farklıdır. Zira, bedelinin tamamı ödenmiş pay tali yükümleri bir yana bırakacak olursak, pay sahibi açısından her hangi bir malvarlıksal borç içermemekte dolayısıyla sahip olduğu alacak hakkı niteliğindeki haklarından ötürü devri yukarıda açıklandığı üzere alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşir. Ancak bedeli tam olarak ödenmemiş pay için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Çünkü bedeli tam ödenmemiş pay, pay sahibi dışından malvarlıksal borç niteliğindeki taahhüt edilen pay bedelinin ödenmesi borcunu içerir. Anonim ortaklıklarda pay sahibinin asli borcu, taahhüt ettiği payların karşılığını oluşturan edimin ifasıdır. Bu kural hem nakdi hem de ayni sermaye taahhüdü için geçerlidir. Pay sahiplerinin taahhüt ettikleri payların karşılığını oluşturan edimi ifa etme borçları, ortaklık dışında da bir alacak hakkı teşkil eder. Bu durumda, karşılığı tamamen ödenmemiş bir payın devri devralan kişi açısından bir borç yüklenmesi niteliğine sahip olacağından ötürü devir işleminin borcun üstlenilmesi hükümleri uyarınca, yani bir iç üstlenme sözleşmesi ve alacaklı konumundaki anonim ortaklığın onayı alınmak sureti ile yapılması gereklidir. İç üstlenme sözleşmesinin tabi olduğu şekil şartı hakkında hiç bir hüküm öngörülmemiştir. Bu sebepten ötürü, hukukumuzda hakim olan şekil serbestisi ilkesi uyarınca tarafların söz konusu nakil sözleşmesini herhangi bir özel şekle bağlı olmaksızın sözlü, yazılı veya resmi şekilde yapabilme hususunda serbest oldukları düşünülebilir. Ancak pay, sadece kendisine bağlanan borçların değil aynı zamanda hakların da kaynağını teşkil eder. Alacak haklarının devrinin alacağın devri hükümlerine tabi kılındığı düşünülecek olursa, taahhüt edilen payın karşılığını ödeme borcunun yanında, ortaklık haklarını da içeren bedeli tam ödenmemiş payın devri işleminin de yazılı şekilde yapılması zorunluluğu söz konusudur. Dolayısıyla bedeli tam olarak ödenmemiş çıplak payın devri yazılı bir devir beyanı ile birlikte anonim ortaklığın onayının alınması ile gerçekleşir. Anonim ortaklık adına devir işlemine onay vermeye eğer ana sözleşmede farklı bir düzenleme bulunmuyorsa yönetim kurulu yetkilidir. (Sevi, Ali Murat, Anonim Ortaklıkta Payın Devri Ankara 2012, 294 vd.).
Paylar senede bağlanmamış olsa bile, senede bağlanana kadar geçen dönemde varlıklarını sürdürmeye devam etmektedirler. Bunun anlamı, senede bağlanmamış payın da tıpkı senede bağlanmış paylar gibi her türlü hukuki işleme konu teşkil edebilmeleridir.
TTK’da senede bağlanmamış payın devrine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. TTK 490. madde 1. fıkra uyarınca dolaylı olarak senede bağlanmamış nama yazılı payların kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebileceğini söylemek mümkündür, zira maddenin kenar başlığı nama yazılı payların ve pay senetlerinin devrinde ilke şeklinde ihdas edilmiştir.
Bununla birlikte, her ne kadar maddenin kenar başlığı nama yazılı payların ve pay senetlerinin devrinde ilke şeklinde ihdas edilmiş ise de ufak değişiklikler dışında ilgili maddenin önceki Kanunun tekrarı olması ve maddenin yer aldığı bölümde genel olarak pay senetlerinin anlatılması nedeniyle bu maddenin salt nama yazılı pay senetlerinin devrine ilişkin olduğu ve nama yazılı payları hüküm altına almadığı şeklinde görüşler de ileri sürülmektedir.
Maddenin kenar başlığı önemlidir, çünkü TTK 1534/1. maddesi gereği TTK’da kenar başlıkları metne dahil olarak ihdas edilmiştir.
Bu sebeple ilgili maddenin birinci fıkrasının nama yazılı payları da kapsayacak şekilde okunması gerektiği söylenebilir.
Yargıtay bir kararında;
“Payın devredilebilirliği ilkesi uyarınca, çıplak payın da senede bağlanmış paylar gibi serbestçe devredilebileceği hususunda görüş birliği mevcuttur.Ancak payın serbestçe devredilebilirliğine getirilen kanuni ve iradi sınırlamalar kuşkusuz çıplak pay için de geçerlidir. Çıplak payın devri genel hükümler doğrultusunda yapılır. Uygulanacak hükümler payın bedelinin tamamen ödenmiş olup olmadığı hususuna göre değişir. Bedelinin tamamı ödenmiş çıplak payın devri genel hüküm niteliğindeki alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşir. Alacağın temliki tasarrufi bir işlem olduğu için, bununla çıplak pay devralana geçer. Şekil olarak bedeli tam ödenmiş çıplak payın devri, payın devredildiğini içeren yazılı bir temlik beyanının devralana verilmesi ile söz konusu olur. “şeklinde görüş bildirmiştir(Yüksek Yargıtay 11 nci Hukuk Dairesinin 03.11.2014 tarih, E: 2014/6567, K: 2014/16638 sayılı ilamı).
Bu doğrultuda senede bağlanmamış paylar da her türlü satım sözleşmesine konu olabilir, bu paylar üzerinde alım, önalım, geri alım hakları kurulabilir, payın senede bağlanmamış olması, pay sahipliğinden doğan hakların devrine engel değildir.
Payın devrinde kanuni sınırlama senede bağlanmamış paylar için de geçerli olup buna göre; bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir. Ancak pay bedelinin tamamen ödenmesi durumunda devir için şirketin onayına gerek yoktur.
Çıplak hamiline ve nama yazılı paylar alacağın devri hükümlerine tabidir. Bunun sonucu olarak devre ilişkin şartları Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre belirlemek mümkün olacaktır. Alacağın devri hükümlerini düzenleyen TBK 183. vd. hükümlerine göre devrin geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.
Senede bağlanmamış payın alacağın temliki hükümlerine göre devredilmesi durumunda, payları devralan kişi, şirketten pay defterine kaydedilmeyi talep ederken aynı zamanda hisse devrine ilişkin sözleşmenin varlığını da ispat etmek durumundadır.
Davalı şirketin,Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin …. tarih ve 3401 sayılı nüshasının …. ncü sayfalarında yayınlanan şirket ana sözleşmesinin sermaye başlıklı 6 ncı maddesinde hisse senetlerinin nama yazılı olduğu ve kurucu ortaklar dışındaki kişilere devrinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının izninin gerektiği bildirildikten sonra bu sınırlama daha sonra yapılan genel kurul toplantılarında kaldırıldığı ve en son olarak sermaye başlıklı 6 ncı maddenin tadil edilmiş şeklinin yayımlandığı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin … tarih ve 5587 sayılı nüshasının … nci sayfasında hisse senetlerinin tamamının nama yazılı olduğu bildirilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 490’ncı maddesi hükmü”Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler.
(2) Hukuki işlemle devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir.” şeklinde olup devre konu hisse senetleri nama yazılıdır.Buna göre davalı,asıl davada davacının hissesini kendisine devrettiğini yazılı olarak devrettiğini ispat etmesi gerekli olup davalı … vekiline verilen kesin süreye rağmen yazılı belge sunulmadığı,buna göre asıl davada davacınınhissesini asıl davada davalı …’a devrittiğini ispat edemediğinden,her ne kadar devir şirket tarafından zımni olarak kabul edilmiş ise de geçersiz olup iptali gerekmektedir.
Somut olayda,asıl davada davalı tarafından yargılama sırasında hisseler üçüncü kişiye devredilmiş,davacı vekili bu kişi yönünden de hisse devrinin iptali için dava açılmış ve bu dosya mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir.
Birleşen davada tartışılması gereken konu,davalı …’ın iyiniyetli üçüncü kişi sayılıp sayılmayacağı olmayan bir devir sözleşmesine istinaden hisseleri devralan birleşen dosya davalısına yapılan devrin geçerli olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
Yukarıda da açıklandığı üzere çıplak hamiline ve nama yazılı paylar alacağın devri hükümlerine tabidir.Buna göre hisseleri devredenin,söz konusu hisseleri devredebilmesi için o hisseler üzerinde hak sahibi olması gerekmektedir.Yani devredenin sahip olmadığı bir hakkı devretmesi mümkün değildir.Somut olayda da davalı …,dava dışı şirketin hisselerini usulüne uygun olarak devraldığını yazılı delil ile ispat edemediğinden yani bu hisseler üzerinde hak sahibi olduğunu kanıtlayamadığından artık sahip olmadığı hisseleri üçüncü bir kişiye devride mümkün olamayacağından davalı … tarafından diğer davalı …’a yapılan devir de geçersiz olduğu anlaşılmakla asıl ve birleşen davanın kabulü ile dava dışı … Yayımcılık Anonim Şirketindeki ,davalı … adına kayıtlı iken devir sonucu davalı … adına kayıtlanan 6.000,00 adet payın davalı … adına olan kaydının iptali le, davacı … adına şirket pay defterine ve ticaret sicilinde kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen davanın KABULÜ ile; dava dışı … Yayımcılık Anonim Şirketindeki ,davalı … adına kayıtlı iken devir sonucu davalı … adına kayıtlanan 6.000,00 adet payın davalı … adına olan kaydının İPTALİ ile, davacı … adına şirket pay defterine ve ticaret sicilinde KAYIT VE TESCİLİNE,
2-Alınması gerekli 10.246,50.-TL karar ve ilam harcından 2.530,23 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 7.716,27.-TL harcın asıl ve birleşen davada davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen 59,30 TL Başvurma Harcı, 59,30 TL Peşin Harç, 2.530,23 TL tamamlama harcı ve 8,50 TL vekalet harcının asıl ve birleşen davada davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 6 adet tebligat+posta ücreti 99,70 TL yargılama giderinin asıl davada davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin asıl davada davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
BİRLEŞEN DAVADA;
1-Asıl dava yönünden eksik harç ile ilgili hüküm kurulduğundan yeniden hüküm kurulmasına YER OLMADIĞINA,
2-Davacı tarafından ödenen 59,30 TL başvuru harcı, 59,30 TL peşin harç ve 8,50 TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tverilmesine YER OLMADIĞINA,
4-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 320,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalılar vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.20/01/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır