Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/434 E. 2022/1010 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/434 Esas
KARAR NO : 2022/1010

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/07/2020
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
K.YAZIM TARİHİ : 10/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ve davalılar arasında mahkememizin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ancak arabuluculuk şartı gerçekleşmeden dava açıldığı için 09/01/2020 tarihinde davanın usulden reddedildiğini ve tarafların hiçbir kanun yoluna başvurmaması nedeni ile kesinleştiğini, davacı ile davalı taraf arasında 03/03/2019 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacı …’in yaralandığı, kaza ile ilgili olarak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma sayılı dosyasında meydana gelen kaza ile ilgili olarak soruşturma başlatıldığı, oluşan kaza neticesinde davacının maliki olduğu … plakalı araçta maddi hasar oluştuğu, kazada yaralanan davacının tedaviye ulaşması için masraf yaptığını, davanın kabulü ile araçta oluşan maddi hasar ve değer kaybı için 10.100,99 TL ve kaza tarihi itibariyle faiz, hastane masrafları ve tedavi giderleri için 3.000,00 TL ve dava tarihinden itibaren faiz, kaza sonrası yaşanılan travma ve müvekkilinin yaşamının bundan sonraki dönemini engelli olarak devam ettireceği dikkate alınarak 50.000,00 TL manevi tazminat ve dava tarihinden faiz talep ettiklerini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekili 07/08/2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın TTK 1401 mad.vd maddelerinde düzenlenen sigorta hukukuna dayalı maddi tazminat davası olduğunu, bu kanunda düzenlenen işler bakımından Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, görevsiz mahkemede açılan iş bu davanın reddi gerektiğini, iş bu davada yetkili mahkemenin müvekkili sigorta şirketinin yerleşim yerinin İstanbul olması sebebiyle HMK madde 6/1 mad.gereğince İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, davacı tarafından değer kaybı talebi ile müvekkili şirkete bir başvuruda bulunulmadığını, Karayolları Trafik Kanununda yapılan düzenlemelere göre zarar gören kişilerin sigorta kuruluşuna başvurmaksızın sigorta kuruluşu aleyhine doğrudan doğruya dava açma hakkı bulunmadığını, davacı tarafça başvuru şartının yerine getirilmediğini, somut olayda kaza tespit tutanağında müvekkili şirketten sigortalı araç sürücüsüne kusur izafe edilmediğini, her halukarda değer kaybının ZMS sigortası genel şartları A.5.A maddesi ve ekinde yer alan esaslara göre belirlenmesi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin ancak ZMS sigortası genel şartları B.2. Maddesinde öngörülen şekilde belirlenecek gerçek zarar miktarından sorumlu tutulabileceklerini, müvekkili sigorta şirketinin manevi tazminata ilişkin bir sorumluluğu bulunmadığını, davacının tedavi gideri talebinin trafik poliçesi teminatı dışında olduğunu, davacının faiz taleplerinin kabul edilebilir olmadığını, görevsiz mahkemede açılan davanın usulden reddini, HMK 115 maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle huzurdaki davanın usulden reddini, yetkisiz mahkeme de açılan davanın yetkili İstanbul Mahkemelerine gönderilmesini, sigortalı araç sürücüsü kusursuz olduğundan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sırf davalıları gerçek ve doğru yetkili mahkeme yerine başka mahkemeye getirmek için mahkememizde dava açıldığını, dava konusu olayın kazanın gerçekleştiği yer İstanbul ili Silivri İlçesi hudutları dahilinde olduğunu bu tür davalara bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davalılardan herhangi birinin adresi nazara alındığında da yine BakırköyAsliye Ticaret Mahkemesinin veyahut İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili ve görevli olduğunu, davacının zararının neye ilişkin olduğunu ve miktarını açıklaması gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın fazla fahiş olduğunu, dava konusu kaza da davacının kusurlu olduğunu, davaya konu kazaya sebep olan aracın plaka, malik ve şoförünün tespiti ile davanın ihbarını talep ettiklerini, müvekkiline ait araçta kaza nedeniyle oluşan hasarın davacı tarafın kusuru oranında talepten takas mahsubunu talep ettiklerini davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Dosyaya sunulan 25/07/2022 tarihli bilirkişi Trafik Kusur Bilirkişisi …. tarafından düzenlenen raporda; Olay sonrası olay mahallinden kaçan ve otoyol üzerinde geri manevralarla ilerlemekte olan plakası belirlenmeyen ve kimlik bilgileri tespit edilmeyen araç sürür yukarıda belirtilen 2918 Karayolu Trafik Kanunun 81/1-D, 47/1-C, 59/1-A, 67/1-B ile aynı kanuna ait yönetmeliğin 137/1-B ve 84/K ile J maddelerindeki kuralları ihlal etmekle, meskün mahal sınırları dışında bulunan hız arzı oldukça yüksek olan etrafı demir bariyerlerle çevrili otoyol vasıflarına sahip trafik akışı tek yön olan yol üzerinde, mahallin yapısı itibarıyla zorunlu haller dışında duraklamanın ve durmanın kesin olarak yasak olduğu bir mahal olan yol üzerinde önce duraklaması sonrasında, trafik akışı tek yön olan otoyolun sağ yol şerdi üzerinde, kendisinin ve diğer yol kullanıcılarının seyir güvenliğini tehlikeye atacak ve sağ yol şeridi içerisindeki araç trafiğinin ilerleyişine engel olacak şekilde ve sürücü olan her bir kişinin bildiği bir trafik kuralı olmasına rağmen, kesin şekilde trafik akışı tek yön yol olan yollarda geri gitmenin yasak olduğu şehir dışı sınırları içerisinde bulunan etrafı çevrili otoyol vasıflarına sahip yol üzerinde havanın aydınlık olduğu vakitte ve virajı ve eğimi bulunmayan yol üzerinde geriye doğru trafik güvenliğini tehlikeye sokacak şekilde geri manevralarla …. ayrımı yol şeridi üzerine giriş yapmak üzere ilerlediği sırada kendisinin oluşturduğu bu tehlikeyi fark eden davalı sürücünün hız arzı yol üzerinde aldığı manevra tedbirleri neticesinde aracının kontrolünü kaybederek davalı sürücünün aracıyla bariyerlere çarpmasıyla birlikte davacı yolcunun bulunduğu aracında bu davacının aracına çarpmasıyla gerçekleşen ve oluşumuna neden olduğu bu trafik kazasında, aracıyla seyri esnasında göstermesi gereken en basit dikkat ve özeni asgari oranda dahi göstermeyerek ve yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği zorunlu şartlara uygun olarak hareket etmeyerek arkasından gelen araç trafiğine yeterince dikkat etmeden otoyol vasıflarına sahip hız arzı yüksek taşıt yolu üzerinde hiçbir güvenlik önlemi almadan tedbirsizce geriye doğru hareket ederek ilerlemekle ve kaçırmış olduğu … istikametine doğru ilerlemekte olduğu esnada, hazırlanmasına ve gerçekleşmesine neden olduğu bu trafik kazasının oluşumunda önceden teknik olarak belirlenmiş, kanun hükmü olarak açıkça ve kesin olarak belirtilmiş olan önemli ve emredici hukuk kurallarını açık ve net bir şekilde ihlal etmesi ve olay sonrası kaza mahallinde duraksamadan ve gerekli tedbirlerin yapılmasını sağlamdan kaza yerini terk ederek kaçmasıyla neticelenen, objektif olarak öngörülebilir ve otoyol vasıflarına sahip asgari ve azami hız sınırı oldukça yüksek yol üzerinde diğer yol üzerinde ilerleyen araçların seyir güvenliğini tehlikeye atacağını öngörerek geriye doğru ilerlememesi halinde oluşumu önlenebilir olan bu olayın hazırlanması ve oluşumunda %100 oranında tam kusurlu olduğu; Davalı … şirketi tarafından sigortalı … plaka sayılı otomobil sürücüsü davalı … otoyol vasıflarına sahip hız arzı otomobiller için 120 KM/S hız sınırına sahip olan ve hız arzı oldukça yüksek, etrafı demir bariyerlerle çevrili olan yol üzerinde ilerlemekte olduğu esnada, herhangi bir aracın otoyol üzerinde duraklayarak geriye doğru gelebileceği kendisi tarafından öngörülecek bir durum olmaması nedeniyle, havanın aydınlık olduğu zaman dilimi içerisinde trafik akışı tek yön olan yol üzerinde, kendi beyanları doğrultusunda mahal şartlarına uygun bir hızla ilerlemekte olduğu esnada plakası tespit edilemeyen aracın geriye doğru gelmekte olduğunu fark ettiğinde aldığı manevra tedbirleri ile birlikte aracının kontrolünü kaybederek aracının istikametine sol tarafında bulunan bariyerlere çarpmasıyla gerçekleşen bu olayda kendisi tarafından alınabilecek başkaca herhangi bir tedbir veya önlem bulunmaması ve trafik kurallarına ait yükümlülüklerini trafik kurallarına uygun olarak ilerlediği esnada gerçekleşen ve olay neticesinde davacı yolcunun vücudunda kemik kırıkları olacak şekilde yaralanmasıyla neticelenen bu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazanının hazırlanması ve oluşumunda atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı görüş ve kanaatine varıldığı beyan edilmiştir.
Huzurda görülen dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesi; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; söz konusu kanunun 88/1. maddesi; “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.
” söz konusu kanunun 90. maddesi ise; “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49/1. maddesinde “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” denilerek haksız fiil sorumluluğu belirlendikten sonra anılan Kanun’un 61. maddesi “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünü içermekte olup buna göre zarara sebebiyet veren sürücü, işleten ve zorunlu sigortacı zarar görene karşı haksız fiil hükümleri çerçevesinde müteselsilen sorumludurlar. Ancak sigorta şirketinin sorumluluğunun teminat limiti ve sigortalısının kusuru oranında olacağı açıktır.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının maliki olduğu araç ile davalı … şirketi tarafından sigortalanan davalı …’ın maliki olduğu aracın karıştığı trafik kazası nedeni ile davacının uğramış olduğu maddi ve manevi zararın tazmini istemli olarak huzurda görülen dava açılmıştır. Mahkememizce meydana gelen trafik kazasında kazaya karışan tarafların kusur durumunun belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmış olup yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda dava dışı plakası tespit edilemeyen aracın kazanın oluşumunda %100 oranında kusurlu olduğu; Davalı … şirketi tarafından sigortalı …. plaka sayılı otomobil sürücüsü davalı …’ın ise kazanının hazırlanması ve oluşumunda atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkememizce Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 10/06/2020 tarihli kararına ilişkin dosyanın bir sureti celp edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davacının dava konusu kazanın oluşumuna plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın neden olduğu iddiası ile Güvence Hesabı aleyhine başvuruda bulunulduğu; Tahkim Komisyonu’nca yapılan inceleme neticesinde plakası belirlenemeyen aracın kazanın oluşumunda kusurlu olduğu kabul edilerek davacının başvurusunun kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Yine dosyamız arasına celp edilen Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 04/03/2021 tarihli kararına yönelik dosyada da davacı tarafında plakası tespit edilemeyen aracın kazaya neden olduğu iddia edilerek Güvence hesabından tazminat talebinde bulunulmuştur. Her ne kadar davacı vekili tarafından huzurda görülen davada kazanın oluşumuna üçüncü bir aracın neden olduğuna dair bir delil bulunmadığı ileri sürülerek davalının kazanın oluşumunda kusurlu olduğu iddia edilmiş ise de davacı tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu’na yapılan başvurularda açıkça plakası tespit edilemeyen üçüncü bir aracın kazanın oluşumuna sebep olduğu gerekçesi ile Güvence Hesabı’nın talep edilen tazminatlar bakımından sorumlu olduğu belirtilmiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından da kazaya plakası tespit edilemeyen üçüncü bir aracın neden olduğu kabul edilerek Güvence Hesabı’nın sorumlu olduğuna karar verilmiştir. Davacının söz konusu beyanları arasındaki farklılıklar nedeni ile çelişkili davranma yasağına aykırı hareket ettiğinden davacının aksi yöndeki iddialarına mahkememizce itibar edilmemiştir. Kaldı ki dosyamız arasına celp edilen savcılık dosyasının incelenmesinden de davalı … ile davalıyla aynı araçta seyahat eden ….nın kazadan hemen sonra aynı gün verdikleri ifadelerinde geri geri giden bir aracın varlığından bahsettikleri görülmektedir. Hükme ve denetime elverişli olarak düzenlendiği mahkememizce kabul edilen 25/07/2022 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davalının dava konusu kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun olmaması nedeni ile açılan maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVACI TARAFINDAN DAVALILAR ALEYHİNE AÇILAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVALARININ AYRI AYRI REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.077,61 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 996,91 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,
4- Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, (MADDİ TAZMİNAT TALEBİ BAKIMINDAN)
7- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, (MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ BAKIMINDAN)
8-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.360,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸