Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/378 E. 2021/802 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/378 Esas
KARAR NO : 2021/802

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
K.YAZIM TARİHİ : 27/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline 21/04/2020 tarihinde davalı ….. A.Ş. tarafından 180.000 TL bedel karşılığında davalı ….. Otomotiv-….’ den hatasız ve kazasız olduğu belirtilerek ….. şasi numaralı … MODEL … marka aracın müvekkili tarafından satın alındığını, aracı kullanmaya başladıktan bir süre sonra araçta bazı sorunların olduğunun fark edildiğini, yetkili servise götürüldüğünde yapılan incelemeler neticesinde aracın motorunun numarasının silindiğini, motor tip etiketlerinin olmadığını, motorun araca ait fabrika çıkışlı orjinal motoru olmadığının tespit edildiğini, araca19.616,06-TL masraf yapıldığını, arızanın giderilememiş olduğunu bu nedenle müvekkilinin 22/12/2020 tarihinde 4.938,30TL tutarında masrafın müvekkili tarafından karşılandığını, araç üzerindeki motorun aynı aracın daha eski modellerinde veya farklı marka araçlarda kullanılan eski bir motor olduğunu, aracın 84 gün boyunca serviste kullanılamaz bir halde kaldığını, söz konusu durumun davalılara ihtar edildiğini, aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini bu mümkün değil ise aracı teslime hazır olmakla sözleşmeden dönerek ödenen bedelin müvekkiline iadesi ile uğranılan diğer maddi zararların giderilmesini talep ettiklerini ancak herhangi bir olumlu netice alınamadığını, Büyükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesinde … D. İş nolu dosya ile delil tespiti davası açıldığını, aracın gizli ayıp olduğu kanaatine varıldığını bu nedenle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, bunun mümkün olmaması halinde taraflar arasındaki satış sözleşmesinin iptali ile ödenen 180.000,00 TL bedelin harcanan servis bedelleri ve masraflarının ve aracın serviste kaldığı süre boyunca kullanılamaması nedeniyle uğranılan zararın temerrüd tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı ….. A.Ş vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; aracın satış bedelinin 150.000,00 TL olduğunu, davacının aracı halihazır durumunu görüp beğenerek aldığını, bunun satış sözleşmesinde de belirtildiğini, aracın davacının yetkilendirdiği vekili tarafından ekspertiz raporu temin edilerek aracın satış tarihindeki durum ve gerçek bilgileri kontrol edilerek satın alındığını, araç üzerindeki motorun müvekkili tarafından projelendirildiğin, TSE tarafından Orjinal Motor Bloğu Değişikliği’ne ait kontrollerinin yapıldığını, … muayenesi 20.03.2020 tarihinde …. ARAÇ MUAYENE İSTASYONU AŞ tarafından yapıldığını, aracın satış tarihindeki piyasa ve kasko değeri ile satış bedeli arasındaki farkın tutarı da araçtaki motorun değişmiş olduğunun davacı tarafça bilindiğinin ispatı olduğunu, araç üzerindeki motor numarasının ruhsattaki motor numarası ile aynı olduğunu, davacıya satılan araç üzerinde motor numarasının olmadığının varsayılması halinde dahi motor numarasının olup olmadığı özellikle tacirler bakımından basit bir inceleme ile anlaşılabileceği, gizli ayıp olması söz halinde iki gün içinde müvekkil şirkete ihbarda bulunması gerektiğini, motor numarasının olmamasının ayıp olduğunun açıkça belli olmadığı varsayılsa bile davacının motoru teslim aldığı yani satış sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren en geç sekiz gün içinde incelemesi veya incelettirmesi ve müvekkiline ihtar etmesi gerektiğini, Davacının müvekkile gönderdiği ihtarnamenin tarihinin tanzim tarihinin süreleri çok aşmış olduğunu, iddia edilen masrafların araca yeni motor takılmasından değil kullanım hatasından kaynaklı olduğunu, bu masraflardan müvekkilinin sorumlu olmadığını ve kiralama bedelinin de müvekkilinin sorumlu olmadığını davacının kiralama bedelini gösteren fatura da sunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili dilekçesinde özetle; dava konusu aracın diğer davalı tarafından müvekkiline satılması amacıyla verildiğini, davacının yetkilisi tarafından araç mevcut durum bilgileri incelenerek satın alındığını, aracın satış bedelinin 150.000,00 TL olduğunu, davacının aracı halihazır durumunu görüp beğenerek aldığını, bunun satış sözleşmesinde de belirtildiğini, aracın davacının yetkilendirdiği vekili tarafından ekspertiz raporu temin edilerek aracın satış tarihindeki durum ve gerçek bilgileri kontrol edilerek satın alındığını, araç üzerindeki motorun müvekkili tarafından projelendirildiğin, TSE tarafından Orjinal Motor Bloğu Değişikliği’ne ait kontrollerinin yapıldığını, … muayenesi 20.03.2020 tarihinde … ARAÇ MUAYENE İSTASYONU AŞ tarafından yapıldığını, aracın satış tarihindeki piyasa ve kasko değeri ile satış bedeli arasındaki farkın tutarı da araçtaki motorun değişmiş olduğunun davacı tarafça bilindiğinin ispatı olduğunu, araç üzerindeki motor numarasının ruhsattaki motor numarası ile aynı olduğunu, davacıya satılan araç üzerinde motor numarasının olmadığının varsayılması halinde dahi motor numarasının olup olmadığı özellikle tacirler bakımından basit bir inceleme ile anlaşılabileceği, gizli ayıp olması söz halinde iki gün içinde müvekkil şirkete ihbarda bulunması gerektiğini, motor numarasının olmamasının ayıp olduğunun açıkça belli olmadığı varsayılsa bile davacının motoru teslim aldığı yani satış sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren en geç sekiz gün içinde incelemesi veya incelettirmesi ve müvekkiline ihtar etmesi gerektiğini, Davacının müvekkile gönderdiği ihtarnamenin tarihinin tanzim tarihinin süreleri çok aşmış olduğunu, iddia edilen masrafların araca yeni motor takılmasından değil kullanım hatasından kaynaklı olduğunu, bu masraflardan müvekkilinin sorumlu olmadığını ve kiralama bedelinin de müvekkilinin sorumlu olmadığını davacının kiralama bedelini gösteren fatura da sunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava, 6098 sayılı TBK’nın 227 maddesine dayalı ticari araç satışına dayalı alıcının ayıba karşı seçimlik haklarının kulanılması talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları, davacının davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise söz konusu ayıbın gizli olup olmadığı, aracın ayıpsız misli ile değişim koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasındaki satış sözleşmesinin iptali ile ödenen 180.000,00 TL bedelin iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı ile davacı tarafından harcanan servis bedelleri ve masraflarının ve aracın serviste kaldığı süre boyunca kullanılamaması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın miktarı, bu tutarın davalılardan talep edilip edilmeyeceği ile davacının hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı ve davacının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı noktalarındadır.
HMK’nın 116. maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı, ilk itiraz olup ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde HMK’nın 117/1. maddesi uyarınca dinlenemez. Bunun yanı sıra dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler ve tarafların dinlenmesine gerek görmezse dosya üzerinden karar verir. (HMK m. 137/1 ve m. 138).
HMK’nın 6. maddesi, genel yetkili mahkemeyi düzenlemiştir. Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Sözleşmeden doğan davalarda ise yetki HMK’nın 10. maddesinde düzenlenmiş olup genel yetkili mahkemeye ek olarak sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de dava açılabileceği belirlenmiştir.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki araç satışına dair sözleşmenin 21/04/2020 tarihinde Antalya …. Noterliği’nde davacı ve davalılardan … tarafından imzalandığı; araç bedelinin nakit olarak alındığı ve aracın da teslim edildiğinin yazılı olduğu görülmüştür. Dolayısıyla HMK’nın 10. maddesi gereği sözleşmenin ifa edildiği yerin … olduğu; ayrıca davalıların adreslerinin de … olduğu ve davalıların ayrı ayrı süresi içerisinde usulüne uygun yetki itirazında bulundukları nazara alındığında, Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunun kabulü (aynı yönde karar için; İstanbul BAM 19. HD’nin 2021/335 E., 2021/544 K. Ve 12.03.2021 tarihli kararı) ile mahkememizin yetkisizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalıların usulüne uygun yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkili olmaması nedeni ile dava dilekçesinin yetki yönünden REDDİ ile mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE, uyuşmazlığın çözümünde Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Antalya Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya yetkili mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı …. vekilinin yüzüne karşı davalı ….. vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip …

e-imzalı

Hakim … e-imzalı