Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/332 E. 2023/142 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/332 Esas
KARAR NO : 2023/142

ASIL DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım), İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
ASIL DAVA TARİHİ : 08/04/2021

BİRLEŞEN DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 01/06/2021

KARAR TARİHİ : 14/02/2023
K.YAZIM TARİHİ : 10/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım), İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA:
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından müvekkili … Sanayi İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi aleyhine Büyükçekmece … İcra Dairesi … Esas sayılı dosya ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibinde faturanın 111.780,00 TL” yazdığını, takibin konusunun 94.000 TL fatura alacağı olduğu iddia edildiğini, takip dayanağı belgenin ise “103.500 TL değerinde 46 adet yatak odası” satışına dair bir fatura bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirketten böyle bir mal alınmadığını, davalı şirketin takibe konu faturayı müvekkiline gönderdiğine dair bir delilin bulunmadığını, şirketin ticari defterlerinde de dava konusu faturanın işlenmediğini, davalı tarafın bir satış sözleşmesinin mevcut olduğunu, bir teslimatın yapıldığını ve taraflar arasında bir alım-satım olduğuna dair hiçbir tevsik edici belge sunmadığını, hiçbir ticari ilişkileri olmamasına rağmen müvekkili hakkında icra takibinde bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından dava konusu borç iddiasını içerir icra takibine karşı itirazda bulunulduğunu ve takibin durdurulduğunu, davalı tarafın ticari arabuluculuğa başvurduğunu, taraflarında toplantılara icabet edildiğini, ancak anlaşamama tutanağı imzalandığını, davacı şirketin dava baskısında olmayan borcu sebebiyle tehdit altında olduğunu, sonuç olarak davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının kabulüne, davalı tarafa Büyükçekmece …. İcra Dairesi … E. esas sayılı icra dosyasında sözü edilen borcu olmadığının tespit edilmesine davalının/alacaklının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile takip konusu alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde; HMK 222/3 İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekeceğini, diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağını, (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamayacağını, dosyada ticari defterler arasındaki farklılık nedeniyle ticari defterlerin davacı-karşı davalı lehine delil olmayacağı HMK’nın amir hükmü olduğunu, bu itibarla aradaki ticaretin varlığını ispat bakımından yemin deliline başvurmakla, karşı tarafa yemin metni sunması için süre verilmesini ve yemine ilişkin usulün ihtar edilmesini beyan etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA:
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki neticesinde müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunu, alacağın tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla davalının itirazının iptaline, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı şirket ile herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, buna rağmen davacı tarafça müvekkili aleyhine icra takibini başlatıldığını, icra takibi üzerine Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLER VE GEREKÇE:
Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında birleştirme kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 15/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; İnegöl …. Asliye Hukuk Mahkemesi 29.09.202) Tarih ve … Talimat yazısı ile; …. Mahallesi …. Sokak No: … İnegöl / BURSA Adresinde faaliyet gösteren …. Vergi Kimlik numaralı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adresinde defler ve kayıtların incelenmesi hususunda görevlendirme yapıldığını, Yapılan incelemede; İlgili dönemlerde 4 Ayrı Fatura ile satış yapıldığı, Satışlar karşısında herhangi bir ödeme alınmadığı ve dönem sonu KDV Dahil 209.894,40 TL alacak bakiyesinin oluştuğu; 2019 Dönem Sonu 31.12.2019 Tarih ve …. Yevmiye numarası ile Kapanışının yapıldığı ve 209.894,40 TL Bakiyenin 2020 takvim yılına aktarıldığı, 2020 Döneminde de herhangi bir ödemenin işlenmediği 2020 Dönem Sonu 31.12.2020 Tarih ve …. Yevmiye numarası ile Kapanışının yapıldığı ve 209.894,40 TI Bakiyenin 2021 Takvim yılına aktarıldığının tespit edildiğine dair rapor sunmuştur.
Bilirkişi Dr. …. tarafından mahkememize sunulan 10/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı şirkete ait 2019-2020 yılı ticari defterlerinin TTK’ya göre, açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığı, 2019-2020 yılı yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin TTK Madde 69-70/son 72/3 ve V.U.K. madde 220-226 uyarınca yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı ve belirli kanuni şartları taşıdığı, sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varılmış ise de nihai takdirin mahkemeye ait olduğu, 2021 yılı ticari defterlerinin davacı tarafından ibraz edilmediği, davalı şirketin ticari defterlerinin talimat yolu ile incelenmiş olduğu, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından takip konusu 04.01.2019 tarihli .. nolu KDV dahil 111.780,00 TL tutarlı faturadan bakiye 94.000,00 TL davacı şirketin davalı şirkete borçlu olduğu yönünde bir tespit yapılamadığı, uyuşmazlığa konu fatura ve/veya içeriği malzemelerin davacı şirkete teslimi belgelenemediğinden, davacı şirketin davalı şirkete borçlu olmayacağı hesap ve mütalaa edilmekte ise de nihai takdir ve değerlendirmenin mahkemenin kanaatinde olduğu, birleşen dava yönünden; davacı/alacaklı …. Ltd. şti. nin davalı / borçlu … Şti. Den Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından takip 15.02.2021 tarihi itibarı ile alacaklı olmayacağı hesap ve mütalaa edildiğini, nihai takdir ve değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğu, icra inkar tazminat talebinin değerlendirmesinin mahkemenin takdir ve değerlendirmesinde olacağı görüş ve kanaati ile rapor sunmuştur.
Huzurda görülen asıl dava menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer, fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer. (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372)
Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce (alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması şartı ile) ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Birleşen dava itirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; asıl davada davacı tarafından Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile fatura alacağı dayanak gösterilerek aleyhine başlatılan icra takibinde asıl davada davalıya borçlu olmadığının tespiti istemli olarak huzurda görülen dava açılmıştır. Birleşen davada davacı tarafından ise davalının yaptığı itirazın iptali istemli olarak Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmış olup mahkemece söz konusu davanın mahkememiz dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu birleşen dava dilekçesinde açıkça belirtilen 04/01/2019 tarih ve 111.780,00 TL bedelli takibe dayanak yapılan faturaya konu malın davacıya teslim edilip edilmediği konusunda toplanmaktadır. Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup talimat mahkemesi aracılığıyla davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda; ilgili dönemlerde davalı tarafından davacıya 4 ayrı fatura ile satış yapıldığı; yapılan satışlar karşısında herhangi bir ödeme alınmadığı; toplam fatura bedellerinin 209.894,40 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonunda düzenlenen bilirkişi raporunda; davacı ile davalı arasında herhangi bir cari hesap ilişkisinin bulunmadığı; dosyada mübrez irsaliyeli faturalarda davacı şirket kaşesi ve imzasının yer almadığı; faturalar konu malların tesliminin ispata muhtaç olduğu belirtilmiştir. Dosyamız arasında davacı ve davalının BA ve BS formları celp edilmiş olup yapılan incelemede davacı tarafından vergi dairesine ilgili faturalara yönelik herhangi bir bildirim yapılmadığı tespit edilmiştir. Davacı tarafından adına düzenlenen faturaların ticari defterlerine kaydedilmemiş ve BA formunda ilgili vergi dairesine bildirilmemiş olması karşısında malların davacıya teslim edildiği iddiasının davalı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Davalı vekili tarafından 15/03/2022 tarihli duruşmada açıkça yemin deliline dayandığını belirtmesi üzerine mahkememizce davalı vekiline yemin metnini hazırlayıp mahkememize sunmak üzere süre verilmiştir. HMK’nın 227/2. maddesi ile yemin teklif eden tarafın, kendisine yemin teklif edilen karşı taraf yemini edaya hazır olduğunu mahkemeye bildirinceye kadar yemin teklifinden vazgeçebileceği ve başka delil gösterebileceğinin düzenlenmiş olması ve davalı vekili tarafından mahkememize ibraz edilen 04/10/2022 tarihli dilekçe içeriği ile yemin deliline dayanmaktan vazgeçtiği anlaşıldığından mahkememizin 28/07/2022 tarihli 2 ve 3 numaralı ara kararından rücu edilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından uyuşmazlık konusu faturaya konu malların ihraç kaydı ile satıldığının iddia edilmesi üzerine ilgili gümrük müdürlüğünden ihraç işlemine ilişkin bilgi ve belgeler celp edilmiştir. İlgili gümrük beyannamesinin incelenmesinden ihraca konu mallar ile takibe dayanak yapılan 04/01/2019 tarihli fatura ile uyumlu olması; gümrük beyanname tarihi olan 07/01/2019 tarihinden önce davalı tarafından davacı adına düzenlenen 04/01/2019 tarihli iki faturadan başka faturanın olmaması nedenleri ile davalı tarafından uyuşmazlık konusu malların davacıya teslim edildiği mahkememizce kabul edilmiştir. Her ne kadar davacı tarafından söz konusu gümrük işleminin farklı bir satış işlemine dair olduğu iddia edilmiş ise de davacı tarafından bu iddiasının ispatına yarar herhangi bir delil sunulmadığından davacının bu yöndeki iddiasına mahkememizce itibar edilmemiştir. Faturaya konu malın teslim edilmediği iddiasının yemin delili ile ispatlanması mümkün olduğundan davacıya yemin delili hatırlatılmış olup davacı tarafından verilen kesin süre içerisinde yemin deliline dayanılmadığından davacının faturaya konu malların teslim edilmediği yönündeki iddiasına mahkememizce itibar edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle asıl davada davasının reddi ile birleşen davanın kabulüne, alacağın likit olması nedeniyle birleşen dava davacısının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile takdiren kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının birleşen dava davalısından alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-ASIL DAVA BAKIMINDAN:
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.605,29 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.425,39 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine burakılmasına,
4- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
5- Davalı tarafından sarf olunan bilirkişi masrafından ibaret 800 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 15.040,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
II-BİRLEŞEN DAVA BAKIMINDAN:
1-AÇILAN DAVANIN KABULÜ ile davalının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 94.000,00 TL asıl alacak üzerinden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere yasal faiz uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2- Alacağın likit olması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ ile takdiren kabul edilen asıl alacak tutarının %20’si oranında hesaplanan 18.800,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 6.421,14 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.089,40 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 5.331,34 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından sarf olunan (700 TL bilirkişi ücreti + 164,25 TL posta ücreti tebligat, müzekkere masrafından ibaret) 864,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 8,50 TL vekalet harcı, 59,30 TL başvurma harcı ve 1.089,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
8-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 15.040,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl dava davacı vekili birleşen davada davalı vekili ile asıl davada davalı vekili birleşen davada davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/02/2023

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim ….
☪e-imzalıdır.☪