Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/319 E. 2022/1072 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/319
KARAR NO : 2022/1072

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2021
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu 06/04/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı ile açık hesap şeklinde mal alım satımı yaptığını, davalının 570.606,96 TL borcunun tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, müvekkilinin alacağının cari hesap ekstreleri ile sabit olduğunu, davacının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı …. yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili tarafından 24/01/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davada cari hesap ekstresi ve fatura üzerinden takip başlatıldığını, müvekkilinin davacı tarafın bahsettiği gibi bir borcu olmadığını, bunun ticari defterlerle de sabit olduğunu, cari hesap kesilmeden önce taraflardan hiç birinin alacaklı ya da borçlu sayılmayacağını, muaccel bir alacaktan bahsedilebilmesi için faturaların tebliği gerektiğini, faturanın soyut olarak düzenlenmesinin yeterli olmadığını, davacının başlattığı takipteki alacak konusuna ilişkin faturaların müvekkili tarafından kabul edilmediğini, davacının kesmiş olduğu … numaralı faturanın müvekkili tarafından kabul edilmediğini, müvvekkili firma tarafından kesilen ….. numaralı faturayı bertaraf ermek amacıyla kesildiğini, ….. numaralı faturanın müvekkiline elektronik fatura olarak gönderildiğini, müvekkili tarafından kesilen …. numaralı fatura ile iade edildiğini, … numaralı fatura müvekkiline elektronik fatura olarak gönderildiğini müvekkili tarafından kesilen … numaralı fatura ile iade edildiğini, … numaralı faturanın elektronik fatura olarak gönderildiğini, müvekkili tarafından kesilen … numaralı fatura ile iade edildiğini, … numaralı faturanın elektronik fatura olarak gönderildiğini, müvekkili tarafından … numaralı fatura ile iade edildiğini, …. numaralı faturanın elektronik fatura olarak gönderildiğini, müvekkili tarafından kesilen … numaralı fatura ile iade edildiğini, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, takibe konu faturaların yukarıda da açıklandığı üzere müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkili şirketin Avrupa markalarından olan …. grubuyla anlaşmalı olup ürünleri Türkiye pazarında tedarik eden şirketler arasında olduğunu, Tedarikçi firmalar kendi bünyelerinde veya alt firmalarında kumaş üretimi, aksesuar üretimi ,kesim, dikim, ütü-paket işlemlerini gerçekleştirip ürünü ihracata hazır bir şekilde müvekkili şirkete teslim ettiklerini, gümrük işlemlerini müvekkili şirket tamamlayıp ihracatın yapılmasını sağladığını, müvekkili şirketin tedarikçisi olan firmaların ürünlerin yüklenmesinden sonra 3065 sayılı kanuna göre faturalarını müvekkili şirkete kestiklerini, çalışmalarda yaşanan aksaklıklar olması durumunda ( gecikme, hatalı ürün v.b) müşterilerin direkt olarak fiyatlara indirim yansıttığını, indirimlerin kusurlu olan üretim yönetimi yapan tedarikçi (imalatçı ) firmalara yansıtıldığını, müvekkili tarafından tedarik edilen ürünler için firmalarla sipariş formu imzalanmakta olduğunu, davacı tarafla da bu şekilde bir sipariş formu düzenlenerek bu şartların hüküm altına alındığını, 19.12.2020 tarihinde oluşturulan sipariş formundaki ürünleri davacının teslim etmediğini, ayrıca … ve … numaralı faturalara istinaden müvekkiline gönderilmeyen ve eksik olarak gönderilen ürünler anlaşılan kalitede gönderilmemiş olup, bu ürünlerden oluşan zararların tazmin edileceği ve siparişi verilen ürünlerden vazgeçildiği de 15/03/2021 tarihli Bakırköy … Noterliğinin …. yevmiye numaralı ihtarnamesiyle de ihtar edildiğini, davacının göndermediği, eksik olarak gönderdiği ve istenilen kalitede gönderilmeyen ürünleri fatura etmesinin kötü niyetli ve ticari örf ve adet kurallarına aykırı davrandığını ispatladığını,   davacının müvekkili şirket ile çalışılan dönem boyunca ayıplı ürün teslim etmeye ve ürünleri geciktirmeye devam ettiğini, yapılan görüşmelerde de ayıplı ürünleri kabul ettiklerini, davacının kötü niyetle hareket ederek kendileriyle yapılan anlaşma gereğince yansıtılan bedelleri kabul etmediğini, davanın reddine, davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı … yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,davacının, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67. Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının istemine ilişkindir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde;…. Tekstil tarafından, 03.03.2021 tarihinde Bakırköy …İcra Müd.’nün …. E. Sayılı dosyası ile davalı …. Tekstil’e ödeme emri gönderilmiş, 10 adet faturadan kaynaklı 561.106,96 TL asıl alacak + 9.500,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 570.606,96 TL’nin yıllık %16,75 avans faizi ile tahsili, TBK 100 mad. gereği kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve ferilerine mahsubu talep edilmiştir. Davalı ödeme emrini 11.03.2021 tarihinde tebliğ almış, davalı vekilinin bila tarihinde takip konusu borca ve tüm ferilerine itirazı neticesinde takip durduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi SMMM … ile Tekstil Mühendisi …. tarafından mahkememize sunulan 31/03/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ve davalı tarafından ibraz edilen ticari defter ve belgeler ile dosya münderecatının incelenmesi neticesinde; Davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, rapor içeriğinde izah edildiği üzere davalı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin ise yargı denetimine elverişli olmayacak kadar usulsüz bir şekilde tutulduğu, yapılan incelemelerde davalı ticari defterlerinde itibar edilmesini mümkün olmadığı, Davacı ticari defterlerinde icra takip tarihinde davacının davalıdan 561.106,82 TL alacaklı olduğu, Davalı ticari defterlerine itibar edilmesi mümkün olmamakla birlikte, yanlış kayıtların düzeltilmesi ile davalının davacıdan 214.816,48 TL alacaklı gözüktüğü, …. arasında 775.923,30 TL ihtilaf olduğu, ihtilafın 396.407,75 TL’sinin davalının kabul edip ticari defterlerine işlediği davacı faturalarını, usulsüz bir şekilde kayıtlarından çıkarmasından ve davacıya ait bir kısım faturaları kayıtlarından çıkarmamakla birlikte dayanaksız olarak direk davacı borcuna işlemesinden kaynaklandığı, 380.443,56 TL ihtilafın ise davalının davacıya 15.02.2021 tarihinde kestiği 380.443,56 TL’lik reklamasyon faturasından kaynaklandığı, Davacının davalıya satmış olduğu kumaşların ayıplı olduğunu gösteren tarafsız kişi veya kurumlarca düzenlenmiş herhangi bir tespit raporu sunulmadığı gibi ayıplı olduğu iddia edilen kumaşlar bilirkişi incelemesine de sunulmadığından davalının ayıp iddiasının ispata muhtaç olduğu ve 380.443,56 TL reklamasyon faturasının uygun olmadığı, Davalının dosyaya sunmuş olduğu sipariş formları üzerinde “Bu sipariş formu firma yetkilisi tarafından onaylanıp kaşeli ve imzalı olarak iletilmelidir” yazdığı, sunulan sipariş formlarında davacının imza ve kaşesi bulunmadığından, sunulan sipariş formlarındaki termin tarihlerine bakılarak davacının geç teslim ettiği sonucuna varılamayacağı, kumaşların davacı tarafından geç teslim edildiği iddiasının ispata muhtaç olduğu, 6. Davacı ticari defterlerinde davalıdan 561.106,82 TL alacaklı gözükmekle birlikte, icra takibinde cari hesap alacağına değil, 10 adet faturaya dayandığı, takip dayanağı 9 adet 495.484,91 TL bedelli faturalarının uygun olduğunun tespit edildiği, Davacı ticari defterlerinde davalıdan 561.106,82 TL alacaklı gözükmekle birlikte, icra takibinde cari hesap alacağına değil, 10 adet faturaya dayandığı, takip dayanağı 9 adet 495.484,91 TL bedelli faturalarının uygun olduğunun tespit edildiği, takip dayanağı 30.01.2021 tarihli 65.622,05 TL bedelli fatura yönünden; davacının takip dayanağı 12.01.2021 tarihli 65.622,05 TL bedelli faturasına karşılık, davalının 26.01.2021 tarihinde 65.622,05 TL iade faturası düzenlediği, davacı tarafından da tekrar 30.01.2021 tarihli 65.622,05 TL bedelli faturanın düzenlendiği, yani takip dayanağı 12.01.2021 ve 30.01.2021 tarihli 65.622,05 TL bedelli faturanın aynı fatura olduğu, bir diğer ifade ile içeriklerinin aynı malı ihtiva ettiği, yapılan tespit karşısında davacının 561.106,82 TL veya 495.484,91 TL alacaklı olup olmadığının takdirinin sayın mahkemenizde olduğu, Davacı alacağının kabulü halinde, icra takibinde takip öncesi işlemiş faiz talep edilmekle birlikte, dosya münderecatından davalının takip öncesi temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir delil vasıtasına rastlanmadığı, izan edilen nedenle takip öncesi işlemiş faiz hesabı yapılamadığı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Bilirkişi SMMM …. ile Tekstil Mühendisi … tarafından mahkememize sunulan 20/06/2022 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Sayın Mahkemenizce görevlendirildiğimiz çerçevede, davacı ve davalı vekilinin kök rapora vaki itirazları rapor içerisinde ayrıntılı cevaplanmış olup, kök raporda yapılan tespitleri değiştirecek yeni bir bilgi ve belge sunulmadığından, kök raporda yapılan tespit ve varılan görüşümüzde bir değişiklik olmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarih ve …. E., …. K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere;
Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte …, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının mal satmadığını savunmakta ise, faturaya konu malın teslim edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve mal teslim edilmediğini savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde malın teslim edildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (mal satmış olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Bu çerçevede somut olay değerlendirildiğinde,davalı,davacının satış sözleşmesi kapsamında sattığı mallar karşılığı düzenlenen faturaları defterine kaydettiği,ancak usulsüz olarak dava tarihinden sonra verdiği düzeltme beyannamesi ile kayıtlarından çıkardığı anlaşıldığından davacının teslim olgusunu 9 adet fatura yönünden ispat ettiğini ispat etmiştir.Ancak ,30/01/2021 tarihli 65.622,05.-TL bedelli fatura aslında 12/01/2021 tarihli faturaya karşılık kesilen iade faturasının tekrar düzenlenmesi olduğu,bir diğer ifade ile 12/01/2021 ve 30/01/2021 tarihli 65.622,05.-TL bedelli faturaların aynı faturalar olduğu,mükerrer olarak düzenlendiği belirlendiğinden bu faturanın cari hesapta davacı alacağı olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir.
Diğer …,davalı,davacının satmış olduğu kumaşların ayıplı olduğunu savunmuş ise de,satılan kumaşların ayıplı olduğunu gösteren tarafsız kişi veya kurumlarca düzenlenmiş herhangi bir tespit raporu sunulmadığı gibi ayıplı olduğu iddia edilen kumaşlar bilirkişi incelemesine de sunulmadığı,davalının yemin deliline de dayanmadığı gözönüne alındığında davalının ayıp savunmasını usulüne uygun deliller ile ispat edemediğinden ayıp savunmasına itibar edilmemiştir.Ayrıca itirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olması nedeniyle icra takibine konu edilen faturalar ile sınırlı olarak inceleme yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında, davacı tarafından,satış sözleşmesi kapsamında kumaş satıldığı,,davacının satıcı davalının alıcı olduğu ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı,davacının takip konusu edilen fatura alacağını tahsil edememesi üzerine ödenmeyen faturaları dayanak göstererek, davalı aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davalarının açıldığı,davacının dava konusu alacağını teşkil eden davalı … tanzim etmiş olduğu faturaları yasal ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği ,ancak sonradan düzeltme beyannamesi ile kayıtlarından çıkarttığı,bu işlemin usulsüz olduğu ,davacının yasal ticari defterlerine göre, takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davalıdan 561.106,82 TL cari hesap alacağının olduğu,ancak 65.622,05.-TL bedelli faturanın mükerrer olması nedeniyle bu faturaya ilişkin alacak talebinin yerinde olmadığı, davacı tarafından düzenlenen v icra takibine konu edilen 9 adet faturanın davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defterlerinde kayıtlı olduğu,buna göre satılan malların davalıya teslim edildiği hususunun sabit olduğu,davalının ayıp savunmasını usulüne uygun deliller ile ispat edemediği,neticeten davacının takibe konu faturalardan kaynaklı olarak davalıdan olan bakiye alacağının takip ve dava tarihi itibariyle 495.484,91 TL olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin devamına,fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğü ispat edilemediğinden davacı vekilinin işlemiş faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olması gerekli olup davacı alacağının faturaya dayalı olması nedeniyle likit olduğuı anlaşıldığından davacının icra inkâr tazminatı talebinin kabulüne,davacının icra takibine girişmekte haksız ve kötüniyetli olduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden davalı vekilinin koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 495.484,91.-TL asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen 99.096,98.-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,
5-Alınması gerekli 33.846,57-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 6.891,92.- TL harcın mahsubu ile bakiye 26.955,05.-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
6-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL Başvurma Harcı, 6.891,92-TL peşin harç, ile 8,50-TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan 16 adet tebligat + posta ücreti 120,50 TL ile bir bilirkişi inceleme ücreti 3.000,00-TL, olmak üzere toplam 3.120,50- TL olan yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.709,68.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına 330,00 TL x 2 saat= 660,00 TL ) X 2 = 1.320,00 TL arabulucuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 1.146,22-TL’sinin davalıdan, 173,78 TL’sinin ise davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
9-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 72.367,89-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
10-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 12.019,53-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 250,00-TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.
27/10/2022

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪