Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/310 E. 2021/611 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/310 Esas
KARAR NO : 2021/611

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2021
K.YAZIM TARİHİ : 29/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkiline ait olan … plakalı aracın garanti kapsamında motorunun ücretsiz olarak değiştirildiği; motor değişikliği nedeni ile araçta meydana gelen değer kaybının fazlaya ilişkin hakları saklı olmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL’lik kısmının olayın meydana geldiği 16.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalılardan .. Otomotiv Ticaret ve Hizmetleri A.Ş. tarafından verilen cevap dilekçesi ile; davacının 2. El araç olmasından dolayı davacı ile müvekkili arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadığından müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığı, davacı tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, dava konusu araçta motor değişimi nedeniyle herhangi bir değer kaybının meydana gelmediğini aksine aracın değerinin arttığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılardan … Ticaret Türk A.Ş. tarafından verilen cevap dilekçesi ile; davanın yetkili mahkemede açılmadığı, davacının aracı dava dışı bir şahıstan satın almış olduğu, müvekkili şirketin aracın satıcısı olmadığı, müvekkili şirket tarafından davacıya verilen herhangi bir servis hizmeti de bulunmadığından müvekkilinin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığı, davacı tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, dava konusu araçta üretimden ya da servis hizmetinden kaynaklı herhangi bir ayıbın bulunmadığı, dava konusu araçta motor değişimi nedeniyle herhangi bir değer kaybının meydana gelmediğini aksine aracın değerinin arttığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, ikinci el satışı nedeniyle dava konusu araçta meydana gelen değer kaybı talebidir.
Tensip tutanağı uyarınca dava konusu aracın trafik tescil kaydı celp edilmiş; davacı tacir araştırması için Bakırköy Vergi Dairesine, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne, İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığına ve … Ticaret Türk A.Ş.’ye yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3’ncü maddesinin (l) bendinde “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” ifade edeceği belirtilmiş, yine anılan kanunun 83’ncü maddesinin ikinci fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” denilmek suretiyle tüketici işlemi ile ilgili her türlü olayda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanacağı, aynı kanunun 73’ncü maddesinin birinci fıkrasında ise “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilerek tüketici işlemlerinde tüketici mahkemelerinin görevli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu ikinci el araç satışından kaynaklanan tazminat davası olup işbu davaya dayanak yapılan sözleşme ilişkisinin TTK’da düzenlenmediği ve TTK’nın 4. maddesi ile 6098 sayılı TBK’ya atıf yapan sözleşmelerden biri de olmadığı gözetilerek huzurda görülen davanın mutlak ticari dava olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle mahkememizce davacının gerçek kişi olması nedeniyle tacir araştırması yapılmasına karar verilmiş; gelen müzekkere cevapları doğrultusunda davacının tacir sıfatını haiz olmadığı ve dava konusu aracın trafik tescil kaydında kullanım amacının hususi olarak tescil edildiği tespit edilmiştir. Her ne kadar davacı vekili tarafından aracın ilk sahibinin tacir olduğu belirtilerek müvekkilinin tacir olup olmadığına bakılmaksızın söz konusu davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği iddia edilmiş ise de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin Dosya No: 2020/1440, Karar No: 2021/261 ve Karar tarihi: 05/02/2021tarihli kararına göre;
“6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda, tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında, Kanunun 83. maddesinde de, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda davacı, dava dışı üçüncü kişiden aldığı ikinci el araçtaki gizli ayıp nedeni ile tazminat talebinde bulunmuş olup, davalı şirketin garanti sözleşmesi kapsamında 6502 sayılı yasa uyarınca satıcı/sağlayıcı olduğu, aracın hususi nitelikte bulunduğu anlaşılmakla davanın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.”
Dava konusu aracın motor değişiminin garanti kapsamında ücretsiz olarak değiştirildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosya kapsamında davacının dava konusu aracı ticari veya mesleki bir amaçla edinmediği, aracın trafik tescil kaydında hususi olarak tescil edildiği ve aracın ikinci el olarak satın alınmış olmasına karşın davacı adına tescil tarihinde “garanti süresinin dolmamış olduğu”, otomobillerin garanti belgeleri ile devralınması zorunlu olan mallardan olduğu, bu nedenle aracın salt ikinci el olarak devralınmasının davacının tüketici sıfatını kaldırmayacağı nazara alınmalıdır. Aksinin kabulü ile davaya bakma görevinin aracın ilk el sahibi olan ticari şirkete göre belirlenmesi durumunda tacir sıfatına sahip olmayan ikinci el araç sahibinin dezavantajlı konuma düşeceği açıktır. Davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketici olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun çerçevesinde Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2021

Katip ….
E-İmzalı

Hakim …
E-İmzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”