Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/307 E. 2021/608 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/307 Esas
KARAR NO : 2021/608

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 02/04/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2021
K.YAZIM TARİHİ : 29/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile, müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalanan dava dışı şirketin işyerinde meydana gelen su sızıntısı nedeni ile meydana gelen hasar nedeni ile sigortalısına ödenen 42.212,44 TL tazminatın ödeme tarihi olan 30/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili talep ve dava edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; davacı sigorta şirketinin sigortalısının müvekkili şirketin kiracısı olduğu, taraflar arasındaki temel uyuşmazlığın kira ilişkisinden kaynaklandığı bu nedenle de dava konusu uyuşmazlığın çözüm merciinin Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, dava konusu zararın meydana gelmesinde müvekkilinin kusuru bulunmadığı, zararın bizzat dava dışı sigortalı kiracının ağır kusurlu davranışlarından kaynaklandığı, rücu şartlarının oluşmadığı, ayrıca talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğu, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, TTK.m.1472’ye dayalı sigorta ödemesine dayanan rücuen tazminat istemidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın meydana gelen yağış nedeni ile sızan suların davacı sigorta şirketinin sigortalısının uğradığı zarar nedeni ile yapmış olduğu ödemenin davalı yapı malikinden rücu koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
TTK.m.1472 hükmü; “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklindedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. Ve 3.7.1944 tarihli kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Sulh hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 4/(1-a) hükmü; “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E. 2016/19349, K. 2019/10027 ve 31/10/2019 tarihli kararına göre;
“Somut olayda; davacının sigortalısı ile davalı arasında, kira sözleşmesi mevcut olup, olay tarihi itibariyle de sigortalının taşınmazı kiracı olarak kullandığı anlaşılmaktadır. Davacı sigorta şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişki kira sözleşmesidir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davalıya husumet yöneltilmesine neden olan davacıya sigortalı işyerinin bulunduğu binada davaya konu hasar tarihi itibariyle kat mülkiyetine geçildiğinden, uyuşmazlığın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklandığının gözetilmesi; uyuşmazlığa yine kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanacağının dikkate alınması; ayrıca, davacı sigortalısı ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olması nedeniyle de uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkemece görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının sigortalısı ile davalı arasında kira sözleşmesinin mevcut olduğu, olay tarihi itibariyle de sigortalının taşınmazı kiracı olarak kullandığı sabittir. Davacı sigorta şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olmasından dolayı 6100 sayılı HMK’nın 4. maddesi uyarınca uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2021

Katip ….
E-İmzalı

Hakim …
E-İmzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”