Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/278 E. 2021/1251 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/278
KARAR NO : 2021/1251

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/03/2021
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu 24/03/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı takip dosyası ile aleyhinde başlatılan icra takibine borcu kabul etmediğini beyan ederek itirazda bulunduğunu ve takibin durduğunu, davalı şirketin vaki itirazı kötü niyetli olduğunu, davalı şirket ile müvekkili ….. Tekstil San. ve Dış Tic. Ltd. Şti arasında mal ve/veya hizmet satışından kaynaklanan ve uzun yıllara dayanan ticari bir ilişki bulunduğunu, taraflar arasında 2016 ydında üretimi kararlaştırılan, müvekkili şirketin imal ettiği tekstil ürünleri davalı şirket tarafından satın ve teslim alındığını, müvekkili şirket tarafından bahse konu satış işlemlerine ilişkin muhtelif tarih ve tutarlarda 9 (dokuz) adet fatura düzenlendiğini ve davalı şirkete gönderilmişse de bahse konu fatura bedelleri ödenmediğini, davalı şirket tarafından faturaların muhteviyatına ve TTK 94. Maddesi kapsamında gönderilen hesap mutabakatına itiraz edilmemesine rağmen bahse konu borcun ödenmediğini, müvekkili şirket kayıtları üzerinde yapılan incelemeler neticesinde, cari hesap dökümü üzerinden davalı şirketin bakiye borcunun hesaplandığını ve noter vasıtası ile borcun ödenmesi hususunda ihtarname gönderildiğini, ihtarnamede belirtilen sürede ödeme yapılmadığı gibi, ihtarnameye cevap dahi verilmeyince son çare olarak davalı şirket hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket, basiretli tacir sıfatının tezahürü olarak, yaptığı her işi usulüne ve kanuna uygun olarak kayıtlarına işlediğini, bahse konu borcun ödenmesi hususunda ise davalı şirkete gerek sözlü gerekse yazılı olarak defaatle uyarılarda bulunulduğunu, bu doğrultuda, taraflar arasında ticari faaliyeti gösteren belgeler ile şirket defterleri üzerinde yapılacak incelemeler neticesinde borcun mevcudiyeti anlaşılacağını, bu itibarla, Bakırköy ….. İcra Müd.’nün ….. Esas Sayılı takip dosyasına vaki itirazların haksız, yersiz ve alacaklarının sürüncemede bırakma amaçlı olduğunu bu nedenlerle müvekkili şirketin davalı firmadan alacağının miktarın işin sonunda sonuçsuz kalma ihtimali bulunduğundan öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulünü, davalı/borçlu şirketin Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü.’nün ….. Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamını, %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahkûmiyetini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat çıkarıldığı ancak süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,kur farkından kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ….. icra Müdürlüğünün ….. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Takibe konu cari hesap ekstresinden dolayı TL ve döviz cinsi alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi ….. tarafından mahkememize sunulan 26/11/2021 havale tarihli bilirkişi raporunu özetle; Yanlar tarafından ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, ticari defterlerinin yanların lehine delil niteliğinin sayın mahkemenizin takdirlerinde olduğu, yanlar arasında davacı tarafından davalıya Tekstil ürünleri satışı yapılması şeklinde ticari ilişki kurulduğu, davacının ticari defterlerinde davalıya ait 3 ayrı hesabın olduğu, icra takip tarihinde TL hesapta davalıdan 5.381,20 TL, USD hesapta davalıdan 83.482,32 TL (14.053,79 USD), EURO hesapta davalıdan 334.796,52 TL (50.340,80 EURO) alacaklı gözüktüğü, davalının ticari defterlerinde icra takip tarihinde davalının davacıya 153.707,37 TL borçlu gözüktüğü, yanlar arasındaki ihtilafın, yanların kur farklı çalışıp çalışmadığında toplandığı, yapılan incelemelerde, yanlar arasında faturaların bedelinin dövizli ödeneceğine dair yazılı bir sözleşme olmadığı, ancak; davacının davalıya düzenlediği faturalarının tamamının üzerinde dövizli karşılığının yazılı olduğu, davalının davacıya yaptığı ödemelerin döviz olarak yapıldığı ve hatta bir kısım dövizli dekontların üzerinde hangi faturaya istinaden ödendiğinin dahi yazılı olduğu, davacının davalıya 30.09.2016 tarihine kadar 2 adet kur farkı faturası düzenlediği ve davalının da kabul edip kayıtlarına aldığı, 30/09/2016 tarihinden sonra yanların mal alım/satım ilişkisinin sona erdiği, bu tarihten sonrada davacının davalıya kur farkı faturası kesmeyip, kur farklarına değerleme yaparak kendi ticari defterlerinde davalı borcuna işlediği, dolayısıyla tarafımdan yanların kur farklı çalıştığına kanaat edildiği, nihai takdirin ise sayın mahkemenizde olduğu, mahkemece yanların kur farklı çalışmadığına takdir edilmesi halinde davacının davalıdan 153.707,37 TL alacaklı olduğu, takip tarihine kadar 405,32 TL işlemiş faiz hesaplandığı, mahkemece yanların kur farklı çalıştığına takdir edilmesi halinde, 3 ayrı hesapta davacının davalıdan 5.381,20 TL alacaklı olduğu takip tarihine kadar 14,19 TL işlemiş faiz hesaplandığı, davacının davalıdan 14.053,79 USD alacaklı olduğu takip tarihine kadar 5,74 USD işlemiş faiz hesaplandığı, davacının davalıdan 50.340,80 EURO alacaklı olduğu takip tarihine kadar 7,65 EURO faiz hesaplandığı, takip tarihinde toplam alacaklarının TL karşılığının 422.485,43 TL olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Somut olayda; yanlar arasında davacı tarafından davalıya tekstil irünleri satışı yapılması şeklinde ticari ilişki kurulduğu, işbu ticari ilişki neticesinde davacının davalıdan 50.340,80 EURO asıl alacak + 246,53 EURO işlemiş faiz, 14.053,79 USD asıl alacak + 68,83 USD işlemiş faiz, 5.381,20 TL asıl alacak + 26,35 TL işlemiş faiz alacağı olduğunu iddia ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının takip konusu borca ve tüm ferilerine itirazı neticesinde huzurdaki itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir.
Bilirkişi raporuna göre,, yanlar arasında 19.07.2016 tarihinde başlayan 20.03.2017 tarihine kadar devam eden bir ticari ilişki olduğu, davacının lavalıya ait işlemleri 3 ayrı hesapta takip ettiği, TL olarak takip edilen hesapta davacının davalıdan 5.381,20 TL alacaklı olduğu, USD olarak takip edilen cari hesapta davacının davalıdan 83.482,32 TL (14.053,79 USD) alacaklı olduğu, EURO olarak takip edilen cari hesapta ise davacının davalıdan 334.796,52 TL (50.340,80 EURO) alacaklı olduğu gözükmektedir.
Belirtmek gerekirse VUK hükümleri gereği ticari defterlere kayıtlar TL olarak işlenmektedir.Yanların kur farklı çalışmaları halinde, yanlar dövizli borç/alacaklarına kur değerlemesi yaparak, ticari defterlerinde dövizli alacaklarını TL karşılığına getirmektedirler. Davacı da dövizli alacaklarındaki TL değişimi 2016 yılında kur farkı faturası keserek davalıya yansıtmışken, ticari ilişkinin sona ermesi ile fatura kesmemiş, kur farklarını yıl sonlarında kur değerlemesi yaparak TL karşılığına getirmiştir. Yine kur farklı çalışan firmaların her ne kadar ticari defterlerinde TL olarak borç/alacak bakiyesi gözükse de, bilgisayar ortamında tutulan sari hesap ekstrelerinde dövizli işlemlerin döviz karşılığını da yazmakta ve böylece dövizli borç/alacak tespit edilmektedir. Davacı yanda hem cari hesap ekstrelerini dövizli olarak tutuşturmuş, hem de ticari defterlerinde TL ve dövizli hesaplarını ayrı ayrı takip etmiştir.
Davalı ticari defterlerinin incelenmesinde ise, davacıya ait işlemlerin tamamının
TL olarak takip edildiği ve 2017 yılı sonu ve icra takip tarihinde davalının davacıya
153.707,37 TL borçlu gözüktüğü, herhangi bir kur değerlemesi yapmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı ve davalı ticari defterlerine göre ,taraflar arasında faturalar ve ödemeler yönünden herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık,davacının kur farkından kaynaklanan alacağını davalıdan talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı ticari defterlerine göre, davalıya ait işlemlerin TL, USD ve EURO olarak 3
ayrı hesapta takip edildiği, dövizli alacaklarına 2016 yılında kur farkı faturası kestiği,
30.09.2016 tarihine kadar mal alım/satım ilişkisinin ve 2017 yılında (30.09.2016 tarihinden
sonra ödemeler var) ticari ilişkinin sona ermesi ile dövizli alacaklarına kur farkı faturası
kesmeyip, kur değerlemesi yaparak davalı borcuna işlediği anlaşılmıştır. Davalı ticari
defterlerinde ise davacıya ait işlemler TL olarak takip edilmiş, ayrıca bir dövizli cari hesap
tutulmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişki de yazılı bir sözleşme veya dövizli faturaların karşılığının da
döviz olarak ödeneceğine dair bir sözleşme bulunmamaktadır.
Davacı tarafından davalıya kesilen faturaların incelenmesinde, faturaların tamamının üzerinde, dövizli olarak fatura matrahı, KDV’si ve fatura toplamının belirtilmiş olduğu
görülmektedir.
Davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin 20.09.2016 tarihindeki 178.200,00 TL’lik
(USD hesabına işlenen) ödeme haricinde, diğer ödemelerin tamamının EURO olarak
yapıldığı, hatta ödeme dekontlarının büyük bir kısmında EURO olarak hangi
faturaya istinaden gönderildiğinin dahi yazılı olduğu görülmektedir.
Davacı tarafından davalıya 19.08.2016 tarih …. nolu 1.202,89 TL bedelli, 30.09.2016
tarih … nolu 20.132,42 TL bedelli kur farkı faturaları kesilmiştir. Davalı bu kur farkı
faturalarını kabul ederek ticari defterlerine işlemiştir. Ancak 30.09.2016 tarihinden sonra
yanlar mal alım/satımı yapmamış, davacı bu tarihten sonra kur farklarına fatura kesmemiş, kendi ticari defterlerinde kur değerlemesi yaparak davalı borcuna işlemiştir. Yani
davacının en son 30.09.2016 tarihinde kestiği ve davalının da kabul ettiği kur farkı
faturası, davacının dövizli düzenlediği faturalara ilişkin kur farkı faturasıdır. Dolayısıyla
yanlar arasında kur farklı çalışılmasının teamül haline gelmiştir.Yanlar arasındaki ticari ilişkide TL olan hesap, para alışverişi ve masraf faturasına
ilişkindir.
Yukarıda yapılan tespitler ve kur farkına esas olan faturalar incelendiğinde, satılan malların döviz karşılığının gösterildiği ve bu nedenle ödeme tarihlerine göre,davacının kur farkı isteyebileceği anlaşılmaktadır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında, tekstil ürünleri alım satımı şeklinde ticari ilişkinin olduğu, ancak taraflar arasında akdedilmiş yazılı bir anlaşma ve/veya cari hesap sözleşmesi olmadığı,her iki tarafın ticari defterlerine göre faturalar ve ödemeler konusunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı,taraflar arasındaki uyuşmazlığın kur farkı alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı,ur farkına esas olan faturalar incelendiğinde, satılan malların döviz karşılığının gösterildiği ve bu nedenle ödeme tarihlerine göre,davacının kur farkı isteyebileceği,davalı tarafından yapılan ödemelerin bir ödeme dışında banka havalesi ile TL cinsinden yapıldığı,bir ödemenin döviz cinsinden çek keşide edilerek yapıldığı,ileri tarihli TL cinsinden çek ile ödeme yapılmadığından,davacının TL olarak yapılan ödeme günündeki T.C. Merkez Bankası döviz satış kuru esas alınarak kur farkı alacağını talep edebileceği,davalının icra takibinden önce temerrüde düştüğünden davacının işlemiş faiz talebinde bulunabileceği anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin devamına,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 5.381,20 TL asıl alacak ve 14,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.395,39 TL,14.053,79 USD asıl alacak ve 5,74 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.559,53 USD ve 50.340,80 € asıl alacak ve 7,65 € işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.348,45 € yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi (TL cinsinden takip için) yine takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarıca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden bir yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizin uygulanması suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,(Yabancı para cinsinden takip için)
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Toplam alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen 85.133,88 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gerekli 39.948,81.-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 6994,86.- TL harç, 913,84.-TL tamamlama harcı ile 2.125.42.-TL icra takibi sırasında yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 29.914,69.-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından ödenen 59,30.-TL Başvurma Harcı,6.994,86.-TL peşin harç,2.125.42.-TL icra takibi sırasında yatırılan harç ile 913,84.-TL tamamlama harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

6-Davacı tarafından yapılan 9 tebligat + posta ücreti 102,00 TL , bir bilirkişi ücreti 1.500,00 TL olmak üzere toplam 1.602,00 TL olan yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.594,51.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına 330,00.-TL x 2 saat= 660,00.-TL) X 2 = 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 1.313,83.-TL’sinin davalıdan, 06,17 TL’sinin ise davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,

8-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 46.290,82.- TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 2.747,18.-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
10-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 250,00.-TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı vekilinin yokluğunda oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.30/12/2021

Başkan ….. Üye ….. Üye ….. Katip …..
☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪
HMK’NIN 304’NCÜ MADDESİ UYARINCA TASHİH ŞERHİ
“1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 5.381,20 TL asıl alacak ve 14,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.395,39 TL,14.053,79 USD asıl alacak ve 5,74 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.559,53 USD ve 50.340,80 € asıl alacak ve 7,65 € işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.348,45 € yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi (TL cinsinden takip için) yine takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarıca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden bir yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizin uygulanması suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,(Yabancı para cinsinden takip için),” şeklinde karar verilmiş ise de;
Mahkememizce verilen hükmün 1 nolu bendinde ;”14.053,79 USD asıl alacak ve 5,74 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.559,53 USD” şeklinde yazılarak asıl alacak ve işlemiş faiz toplamının yanlış yazıldığı anlaşılmıştır.
Belirtilen durumun HMK’nın 304’ncü maddesinde yer alan “…diğer benzeri açık hatalardan” olduğu ve madde kapsamında kalıp Mahkemece re’sen düzeltilebileceği anlaşıldığından,
Mahkememizce verilen hükmün 1 nolu bendinin ;
“1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 5.381,20 TL asıl alacak ve 14,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.395,39 TL,14.053,79 USD asıl alacak ve 5,74 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.059,53 USD ve 50.340,80 € asıl alacak ve 7,65 € işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.348,45 € yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi (TL cinsinden takip için) yine takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarıca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden bir yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizin uygulanması suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,(Yabancı para cinsinden takip için),” şeklinde düzeltilmesine dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.28/01/2022

Başkan …. Üye … Üye …. Katip ….
☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪ İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”