Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/232 E. 2021/906 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/232
KARAR NO : 2021/906

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2021
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile Müvekkili Şirket ile davalı şirket arasındaki 11.11.2019 tarihli Katılım Sözleşmesi uyarınca davalı şirketin 2-4 Nisan 2020 tarihinde yapılması planlanan …. Fuarı’nın gerçekleştirilmesini üstlendiğini, buna karşın müvekkili şirketin de Fuara katılım bedeli olarak 9.817,60 Euro tutarındaki parayı ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, müvekkili Şirketin söz konusu bedeli ödeyerek Sözleşme kapsamında üstlenen yükümlülükleri eksiksiz bir biçimde yerine getirdiğini, davalının edimini Covid-19 pandemi sürecini gerekçe göstererek yerine getirmediğini, Fuar tarihinin öncelikle 2020 yılının Kasım ayına ertelendiğini, ancak daha sonra Fuarın bu tarihte de yapılmayacağından bahisle Fuarın belirsiz olarak ileri bir tarihe ertelendiğini, bu nedenle de Müvekkili Şirket tarafından Kartal …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ve 7 Ekim 2020 tarihli İhtarnamesi ile Sözleşmenin feshedildiğini ve ödenen bedelin iadesinin talep edildiğini, Müvekkili Şirket’in ödemiş olduğu Fuar katılım bedelinin iadesi için 9.817,60 Euro asıl alacak ve 18,36 Euro gecikme faizi borcu için Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin davalı borçlunun ödeme emrine itiraz etmesiyle durduğunu, davanın kabulü ile davalı Borçlunun itirazının iptali ile icra takibinin devamına, davalı aleyhine % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile …. Fuarına sayılı günler kala T.C. Ticaret Bakanlığı genelgesi ile 16 Mart – 30 Nisan arasında düzenlenmesi planlanan ulusal ve uluslararası bütün fuarların 1 Mayıs sonrası döneme ertelendiğini, söz konusu salgın hastalık nedeniyle son bir yıllık periyotta Türkiye’de yaklaşık 300 adet fuarın ertelendiğini, aynı şekilde müvekkili şirketin organize etmekte olduğu fuarın da iptal edilmediğini, sadece ertelendiğini, katılımcılara gönderilen bildirilerde; “mücbir sebep nedeniyle fuarın ertelendiği, katılım sözleşmesindeki hakların ve sorumlulukların, yeni fuar tarihinde aynı şekli ve aynı haliyle geçerliliğini koruyacağının bildirildiğini, müvekkili şirketin bu fuarı hiç yapmamak gibi bir seçeneği ya da böyle bir ihtimalin kesinlikte bulunmadığını, Müvekkili şirket ile katılım sözleşmesi imzalamış ancak henüz ödeme yapmamış firmalardan herhangi bir ödeme talebinde bulunulmadığını, ancak fuarın gerçekleştiği tarihteki vade veya kur farkıyla ödeme yapmaları gerektiğinin bildirildiğini, müvekkili şirketin kastı ya da kusuru olmaksızın ortaya çıkmış olan mücbir sebeple fuarın düzenlenemediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …Esas Sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Dava Fuar katılım sözleşmesi nedeni ile ödenen katılım ücretini iadesine ilişkin İtirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
Davacı ve davalı tacir olup TTK 18/2 maddesi uyarınca her iki tarafın da ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli olma yükümlülüğü bulunmaktadır.
6098 sayılı TBK m. 26’da bir sözleşmenin içeriğinin, bu sözleşmenin taraflarınca kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirlenebileceği düzenlemesi yer almaktadır. Bu temel kuralın istisnası ise 20. maddede (TBK m. 27) ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu açıklanmıştır. Sözleşme serbestisi kavramının temeli irade özgürlüğüne dayalıdır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın irade özgürlüğüne ilişkin hükümleri (m. 12/1, 13, 17/1, 19, 35/1, 48/1, vb.) göstermektedir ki; hukuk sistemimiz kişilerin irade özgürlüğüne sahip olduğunu temel bir ilke olarak benimsemiştir.
Genel işlem koşulları 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’dan önce 818 sayılı BK düzenlemesi içerisinde yer almasa da kamu düzeni, ahlâka aykırılık, kişiliğin korunması, sosyal adalet gibi farklı hukuki dayanaklarla bu husus pek çok yargı kararı ile (örneğin; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli, 1996/3-717 E., 1996/850 K. sayılı kararı) kabul görmüştür. Yine TBK’nın yürürlüğünden önce mevzuatımızda, oldukça sınırlı sayıda ve dar kapsamda da olsa, genel işlem koşullarına ilişkin bazı hükümler yer almıştır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 766, 1266; 5464 sayılı Banka ve Kredi Kartları Kanunu m. 24; Sermaye Piyasası Kurulunun Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Tebliği m. 47/3 gibi). Bu düzenlemelerden biri de tüketici hukukunda mevcuttur.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; taraflara arasında 11.11.2019 tarihli fuar katılım sözleşmesi bulunduğuna ilişkin herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı bu sözleşme kapsamında fuara katılma bedelinin 9817,60-EURO davalı şirkete banka havalesi suretiyle ödediğini, koronavirüs nedeniyle alınan tedbir sonucu fuarın iptal edilmesi üzerine ödemediğini, fuarın iptal edilmiş olmasına rağmen davalının ödedikleri bedeli iade etmediğinden bahisle bu bedelin iadesine ilişkin icra takibi başlatmış davalının itirazı ile iş bu itirazın iptali davasını açmış olup davalı Fuarın iptal edilmediğini ertelendiğini, kaldı ki sözleşmenin 19. Maddesinde fuar tarihinin değiştirilmesi hususunun davacı tarafça kabul edildiğini bu nedenle bedelin iadesini talep edemeyeceği yönünde savunmada bulunmuştur. Burada irdelenmesi gereken taraflar arasındaki sözleşmenin 19. Maddesinin geçerli olup olmadığı, haksız şart niteliğinde olup olmadığı, ertelenen fuar nedeni ile ödediği fuar katılım bedelinin iadesinin mümkün olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Yukarıda bahsedildiği gibi sözleşme özgürlüğü, bir akdi yapıp yapmama, içeriğini belirleme, akdin karşı tarafını seçme, akde son verebilme ve akdin şeklini belirleyebilme serbestîsi anlamına gelmekte olup, kimse bir akdi yapmaya zorlanamayacağı gibi istediği bir akdi yapmaktan da alıkonulamayacaktır. Taraflar arasında özel hukuk hükümlerine tabi geçerli bir sözleşme (Fuar Katılım Sözleşemesi) mevcut olup, davacının ve davalının basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğüne sahip oldukları hususu ise izahtan varestedir. Bu nedenle de “Fuar Katılım Sözleşmesi” nin 19. Maddesi tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırdıkları hüküm olup geçerli olup, haksız şart olarak kabulü mümkün olmayıp tarafları bağlayıcı olduğundan ve madde metin içeriğinden davalının gerekli görmesi halinde fuar tarihini değiştirme hakkı olduğu, bu durumun katılımcıya fesih hakkı vermeyeceğinin açıkça düzenlendiği, kaldı ki gelen yazı cevaplarından Fuar tarihinin mücbir sebep ile ertelendiği ve ertelenme ve yeni tarih ile ilgili gerekli bilgilendirmelerin hem internet sitesinden ilan edildiği hem de davacı tarafa mail yolu ile bilgilendirme yapıldığı, basiretli tacir gibi davranması gereken davacı tarafın sözleşmenin imzalanması sırasında sözleşmenin 19. maddesini bildiği, bu hükme göre de ödenen bedelin iadesini talep hakkının olmadığı, ödeme yükümlülüğünün devam ettiği ve ertelemenin taraflara sözleşmenin feshi hakkı da tanımayacağı düzenlenmiş olup açıklanan gerekçelerle açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.084,90 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına, bakiye 1.025,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 12.437,86 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
5- Davalı tarafından sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
6-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/10/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”