Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/226 E. 2022/1028 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/226
KARAR NO : 2022/1028

DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ : 09/03/2021
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunmuş olduğu 12/09/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle ; Müvekkilinin davalı … İnşaat San.ve Tic.A.Ş. ile yaptığı sözlü anlaşma gereği, davalı firmanın inşaat faaliyetinde ihtiyacı olan akaryakıtı tedarik ettiğini, satışı yapılan akaryakıtın bedelleri ile ilgili olarak taraflar arasında Cari Hesap oluşturulduğunu, davalıya faturalar kesildiğini ve ödemelerin Cari Hesap üzerinden takip edildiğini, davalı firmanın ekonomik sıkıntıya girmesi üzerine ödemelerini aksattığını, bir süre sonra ise ödemelerini kestiğini, davalının 31/12/2018 tarihi itibariyle müvekkiline 1.125.637,12 TL borcu olduğunu, müvekkilinin alacağının tahsilini için Büyükçekmece … İcra Dairesinin … Es. sayılı dosyasından, 12.10.2020 tarihinde 1.333.085,94-TL.’nin ödenmesi istemi ile Genel Haciz yolu ile icra takibi başlattığını, yetki itirazı üzerine, dosyanın Bakırköy İcra Dairesine gönderildiğini, Bakırköy … İcra Dairesinin … E. sayılı numarasına kaydedildiğini, 14/12/2020 tarihinde İİK 43/2.maddesi gereği, takip yolunun İflas olarak değiştirilerek borçluya iflas yoluna ilişkin ödeme emri gönderildiğini, 23/12/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının itiraz ettiğini, müvekkilinin alacağının ödenmesi için gerekli iyi niyet ve tüm kolaylıkların gösterildiğini, son ödeme tarihinden 2 yıl geçmesine rağmen bakiye alacağının ödenmemesi üzerine yukarıda anılan işbu iflas takibini başlatmak mecburiyetinde kaldığını, neticede davalının itirazının kaldırılmasını ve “iflasına karar verilmesini”, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı İflas masası vekili sunmuş olduğu 26/05/2022 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin iflasına karar verildiğinden huzurdaki davada yargılama devam olunmaması gerekmekte ve de yargılamanın İ.İ.K. 194. Madde hükmü gereği durdurulmasına dair karar verilmesi gerektiğini, dava dosyasında davalı sıfatı ile yer alan …. İnşaat Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi hakkında Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından 30/03/2021 tarihinde iflas kararı verildiğini, tasfiye işlemlerine Bakırköy … . İflas Dairesi’nin … İflas dosyasından başlanıldığını, tasfiye işlemlerinin İİK 222. Maddesi gereğince ikinci alacaklılar toplantısına kadar iflas müdürlüğü’nce yürütüldüğünü, müflis şirket hakkında verilen iflas kararının henüz kesinleşmediğini, davacının iflas masasına kayıt yaptırmadığını, İİK m. 194’e aykırı olarak işbu davayı ikame ettiğini, itiraz hakları saklı kalmak kaydı ile işbu taleplerinin kabul görmemesi halinde müflis şirket hakkında verilen iflas kararının kesinleşmemesi nedeniyle İİK 194. Madde gereğince huzurdaki davanın 2. alacaklılar toplantısından 10 gün sonraya bırakılmasını, zira İİK m. 164. Maddesi gereğince iflas kararı kesinleşmeden 2. Alacaklılar toplantısının yapılamadığını, İİK m. 194 gereği işbu hukuk davasının 2. alacaklılar toplantısından 10 gün sonraya bırakılması gerektiğinden bu hususun davalardaki yasal süreler bakımından da geçerli olduğunu, bu nedenle dava dilekçesinin iflas kararı kesinleşmeden kendilerine tebliği ile yargılamaya devam edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, iflas kararının kesinleşmemesi ile iflas tasfiyesindeki eksikliklerin tamamlanması için zamana ihtiyaç bulunduğundan bu halin mücbir sebep sayılması nedeniyle masa yönünden hak kaybına sebebiyet vermemek adına İİK m. 194 gereği dava dilekçesine dair tebligatın geçersiz sayılarak 2. alacaklılar toplantısından 10 gün sonra davaya devam olunarak ilgili tebligatların yapılmasını, her türlü yasal delil ve itiraz haklarının saklı tutulmasını, davacının açtığı bu dava ile haksız talepte bulunduğunu, davacının bu talebinin külli bir tasfiye olan iflas tasfiyelerinde güdülen amaca aykırı sonuç doğuracağını, davacının alacaklı olduğu varsayımında dahi iş bu davanın görülmesinin mümkün olmadığını, zira davacının iş bu talepleri ve alacak iddiasını iflas müdürlüğüne bildirmesi ve alacak kaydını yaptırması gerektiğini, iflas müdürlüğünün alacak kaydına yönelik talepleri karara bağlaması ve akabinde iflas müdürlüğü kararına göre işbu davanın görülüp görülmeyeceğinin, görülecekse de kayıt kabul davası niteliğinde olup olmayacağının değerlendirilmesi gerekmektiğini, bu yönde araştırma ve inceleme yapılmaksızın yargılamaya devam olunmasının hukuken hatalı olduğunu, mahkemece bu beyanları kapsamında da ara karar oluşturulmasını, yokluklarında gerçekleştirilen tüm işlemler ve de ara kararlardan sarfınazar edilmesi gerektiğini, yargılamanın durdurulması gerektiğinin açık olduğunu, iflas kararı sonrasında gerçekleştirilen tüm bu iş ve işlemlerin mevzuatın açık hükümlerine aykırı olacağını, tüm bu hususlar dikkate alındığında, dava dilekçesinde iflas masası aleyhine olan hususları kabul etmediklerini, huzurdaki haksız, kötü niyetle açılmış ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 156 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılmış itirazın kaldırılması suretiyle takip borçlusu davalı şirketin iflâsı istemine ilişkindir.
Bilirkişi …. tarafından mahkememize sunulan 03/01/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yanlar arasında davacı tarafından davalıya akaryakıt satışı yapılması şeklinde ticari ilişki kurulduğu, Davacı ticari defterlerinde 2018 yılı sonunda ve icra takip tarihinde davacının davalıdan 1.125.637,12 TL alacaklı olduğu, davalıya ait Ba formlarının celbi için davalı vergi dairesine müzekkere yazıldığı, ancak gelen cevap ekinde davalının Ba formlarının bulunmadığı, bu nedenle davalı Ba formları yönünden bir değerlendirme yapılamadığı, davacı tarafından sunulan, davalı tarafından davacıya gönderilen mutabakat formlarının incelenmesinde, yanların 2018 yılı açılışında ve 2018 yılında davacının davalıya düzenlediği faturalar konusunda mutabık olduğunun gözüktüğü, sadece Aralık/2018 döneminde davacının davalıya düzenlediği 1 ad. 18.468,00 TL’lik faturaya ilişkin mutabakat formunun bulunmadığı, davacı – tarafından takip öncesi işlemiş faiz talep edilmekle birlikte, dosya münderecatında davacının davalıyı takip öncesi temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir delil vasıtası görülmediği yönünde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi …. tarafından mahkememize sunulan 16/02/2022 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davacı ticari defterlerinde davacının davalıdan 1.125.637,12 TL alacaklı olduğu, Bakırköy …. İflas Müd. .. nolu iflas dosyası üzerinde yapılan incelemelerde, iflas tarihinde davalı müflisin davacıya İ.125.636,19 TL borçiu olduğunun görüldüğü, davacının iflas tarihi itibariyle, asıl alacak + işlemiş faiz + vekalet ücreti olmak üzere toplam alacağının 1.245.889,20 TL hesaplandığı yönünde görüş bildirmiştir.
Davalı şirket hakkında Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile iflâs kararı verildiğinin tespit edilmesi nedeniyle bu dosyanın kesinleşmesinin beklenilmesine karar verilmiştir.
Davalı şirketin iflâsına dair verilen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2021 gün ve … esas, … karar sayılı ilamının İstinaf denetiminden geçerek 22/06/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İflasta yurt içinde birlik ( vahdet) ilkesi geçerlidir. Bu nedenle borçlu hakkında muhtelif iflas davalarının açılması eşyanın tabiatı icabı ise de, ancak tek iflas kararı verilebilir. İflasın tekliği prensibi sadece yurt içinde geçerli olup, borçlunun muamele merkezindeki ticaret mahkemesinde birden fazla iflas davasının derdest bulunması durumunda, bu davalardan birisi hakkında iflası kararı verildiği takdirde, diğer iflas davalarının iflas kararının kesinleşmesini bekletici sorun yapmaları zorunluluğu vardır. Bu zorunluluğun nedeni, bir borçlu hakkında birden fazla iflas kararı verilemeyeceği ve mameleki hakkında birden fazla iflas tasfiyesi açılamayacağı esasına dayanmaktadır. Bu durum birlik ( vahdet ) ilkesinden kaynaklanmakta ve iflasın inşai karakterinin doğal sonucunu oluşturmaktadır. Bununla birlikte borçlu hakkında verilen iflas kararı Yargıtayca bozulduktan sonra, daha önce iflas kararının kesinleşmesini bekletici sorun yapan diğer iflas davalarına bakan mahkemelerin artık bekletici sorun hakkındaki ara kararlarını kaldırırak, yargılamayı sürdürmeleri gerekir. Şu kadar ki; iflasa daha önce karar veren ve kararı Yargıtayca bozulan hüküm mahkemesinin direnme kararı vermesi de ihtimal dahilinde olduğundan bozma hakkında yerel mahkemece verilecek karara kadar, diğer mahkemeler bekletici sorun hakkındaki ara kararını sürdürmeli, bozmaya uyulması halinde kendi mahkemelerindeki iflas davasına ilişkin yargılmayı devam ettirmelidirler. Direnme kararı doğrultusunda yeniden iflasa kadar verilmesi durumunda ise , daha önce oluşturulan bekletici soruna dair kararın sürdürülmesi gerektiğinde kuşku yoktur.(Türk İflas Hukuku, Sümer Altay, Sayfa 132)
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacı vekili,davalı hakkında giriştikleri icra takibine davalının itiraz ettiğini,itirazın kaldırılarak davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiş ise de; davalı şirket hakkında daha önce verilen iflas kararının kesinleştiği ve bir şirket hakkında bir kez iflas kararı verilebileceğinden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporlarına göre davalının borcu bulunduğu tespit edildiğinden ve davalının dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı müflis hakkında daha önce iflas kararı verilip bu kararın kesinleştiği ve müflis hakkında ikinci kez karar verilemeyeceğinden iflas talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen 59,30 TL Başvurma Harcı ile 59,30 TL Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 17 adet posta+tebligat ücreti 264,60 TL ,bir bilirkişi inceleme ücreti 2.000,00 TL olmak üzere toplam 2.264,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan iflas avansının davacıya İADESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 250,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.20/10/2022

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”