Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/198 E. 2021/1165 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/198 Esas
KARAR NO : 2021/1165

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2015
KARAR TARİHİ : 13/12/2021
K. YAZIM TARİHİ : 19/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin … sayılı elektrik abonesi olduğunu, gelen faturalarda, hizmet bedeli karşılığı olmayan “K/K bedeli” adı altında kayıp, kaçak bedeli alındığının tespit edildiğini, 15/02/2012, 15/03/2012, 15/04/2012 … 15/06/2015 tarihine kadar düzenli olarak davalı tarafça müvekkili firmaya gönderilen faturalara yansıyan kayıp bedellerinin toplamının 31.769,88-TL olduğunu, bu bedelin sadece 2012/2015 yıllarına ait belirtilen faturalara yansıtılan kayıp bedellerini kapsadığını, son 10 yılda müvekkilinden büyük meblağda kayıp kaçak bedeli tahsil edildiğini belirterek, müvekkiline ait 10 yıllık süreç boyunca kesilen kayıp kaçak elektrik bedellerinin tespiti ve tanzimiyle birlikte bedel olarak ödenen 31.769,88-TL nin işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, görevli mahkemenin, gerek tarafların tacir olması, gerekse uyuşmazlığın davacının ticari işletmesiyle ilgili olması nedeniyle ticaret mahkemesi olduğunu, müvekkili ile davacı arasında yapılan yetki sözleşmesi uyarınca, uyuşmazlıkların çözümünde yetkili mahkemelerin Ankara mahkemeleri olduğunu, bu nedenle, huzurdaki davanın yetkili mahkemede açılmamış olup davanın yetki yönünden reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da, elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’da olup EPDK’nın kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağladığını, kayıp – kaçak bedelinin de EPDK tarafından onaylanan tarifeler içerisinde yer aldığını, Müvekkilinin bir aracı olup bu bedelden bir kazancı bulunmadığını, Ayrıca müvekkilinin bu bedeli tahsil etmemesi halinde, Elektrik Piyasası Kanunu’nun 16. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un 11. maddesinde öngörülen yaptırımlara maruz kalacağını, davacının, dava konusu faturalara Türk Ticaret Kanunu’nun 21/2 maddesinde belirlenen süre içerisinde itiraz etmediğinden fatura içeriğini kabul etmiş sayılması gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmemiş olup davacının belirttiği faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini ve vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nun 320/2. maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları; dava dilekçesinde sunulan davalı kurum tarafından düzenlenen faturalardaki davacıdan tahsil edilen kayıp kaçak bedeline ilişkin ücretin tespiti ve davalıdan alınarak davacıya verilmesi talebi hususunda toplanmaktadır.
Mahkememizce atanan Elektrik Elektronik Mühendisi …. tara- fından düzenlenen ve itibara layık bulunan 04/10/2021 tarihli rapora göre;
”Dosya kapsamına sunulan sözleşme örneğinden; Davacı ………. ile davalı tedarikçi şirket arasında 25/10/2013 tarihinde Türk Kızılayı elektrik abonelerinin ihtiyacı olan elektrik enerjisi gereksinimi için imzalanmış Elektrik Enerjisi satış sözleşmesi bulunduğu anlaşıldığı, dosya kapsamına sunulan fatura kayıtları doğrultusunda; davalı tedarikçi şirketçe davacı kuruma tahakkuk ettirilen faturalarda talep edilen tutarların (kayıp kaçak) tek tek hesaplandığı, dava konusu dönemde davalı kurum adına toplam 31.760,08 TL. tutarında kayıp/kaçak bedeli tahakkuk ettiriltiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun konuya ilişkin 21/05/2014 günlü ve 2013/7- 2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı emsal ilamındaki “kayıp-kaçak bedelinin tüketiciye iadesine” yönelik kararı bulunduğu, Ayrıca Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ nin, 30/09/2014, 2014/6150, 2014/12754 sayılı emsal ilamında “dağıtım — iletim — PSH bedellerinin de tüketiciye iadesine” yönelik kararlarının bulunduğu, sncak, 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile kayıp-kaçak elektrik bedeline açıkça yasal dayanak sağlandığı, mevcut düzenlemeler kapsamında; 6719 sayılı Kanun ile 17 nci maddeye 10.) bent eklendiği, açılan davalarda; mahkemelerin yetkisinin, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandırıldığı, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi için yapılan incelemelerde; her bir fatura için yapılan birim fiyat analizlerinde davalı tedarikçi şirket tarafından davacı şirkete tahakkuk ettirilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, PSH Bedellerinin. EPDK tarafından belirlenen sınırları geçmediği, dava konusu yapılan hizmet bedellerinin EPDK’ nun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, faturalara yansıtılan kayıp/kaçak, birim fiyatların, ……. nolu abonelik kapsamında ticarethane tarifesinde fatura dönemleri itibariyle yürürlükte olan EPDK ca belirlenen (onaylı) …… birim fiyatları ile bire bir uyuştuğu, faturalarda davacı tarafça ödenmiş dava konusu edilen kalemler için fazladan tahakkuk ödemesi bulunmadığı, EPDK nin 07.12.2011 tarihli Kayıp/Kaçak bedeline ilişkin duyurusunda 2011 /04 dönemi itibariyle kayıp-kaçak bedelinin ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiği açıkça belirtilmiş davalı tarafça da bu doğrultuda davacı adına faturalar tahakkuk ettirildiği, Elektrik Piyasası Kanununa eklenen Geçici 20. madde nedeniyle kanunda yapılan değişikliğin derdest davalara da uygulanacağı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 3. Dairesi’nin kayıp-kaçak bedellerinin tüketicilerden tahsili uygulamasını hukuka aykırı bulduğu kararlarından sonra Elektrik Piyasası Kanununda yapılan değişiklikler sonucu kayıp/kaçak, dağıtım , iletim maliyetlerini tarifeler üzerinden tüketicilere yansıtmasının mevcut mevzuata uygun olduğu, 6719 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesine götürüldüğü, Anayasa Mahkemesi’nin -E.2016/150 ; K.2017/179 ; 28.12.2017 Tarihli Kararı ile yapılan itirazların Anayasa aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle İPTAL talebin rEDDİNE karar verildiği” hususu belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlıkla ilgili yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş olup, eldeki davada dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nın kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Tüm bu açıklamalar ve yukarıda açıklanan yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve mahkememizde de dava konusu yapılan bedellere ilişkin olarak açılan ve halen derdest olan davaların, açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kaldığı anlaşıldığından, asıl ve birleşen davalar yönünden, konusuz kalan davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ayrıca somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. HD.’nin yerleşik içtihatları gereği davacının dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı anlaşıldığından, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,

2-Harçlar kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcın davalıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,

3- a.) Davacı tarafından sarf olunan (800,00 TL bilirkişi ücreti + 418,00 TL posta/tebligat/ müzekkereden ibaret) 1.218,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
b.) Davalı tarafça sarf olunan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
c.) Sarf olunmayan gider/delil avansının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,

4-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine hüküm altına alınan dava değerine göre yü- rürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine dair,

Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 5235 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341 ila 360. md hükümleri gereğince mahkememize veya aynı sıfatta başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2021

Katip ……
e-imzalıdır

Hakim ……..
e-imzalıdır