Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/136 E. 2022/303 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/136
KARAR NO : 2022/303

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2021
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile Davalı …’ün, müvekkili şirkette 18.08.2014 tarihinde satış uzmanı olarak çalışmaya başladığını, 01.01.2016 tarihinde Satış Şefi, 11.12.2017 tarihinde Satış ve Pazarlama Yöneticisi ve nihayet 01.03.2019 tarihinde ise Satış ve Pazarlama Müdürü olarak hizmet verdiğini, 27.02.2020 tarihinde kendi isteği ile işyerinden ayrıldığını, Davalının çalıştığı süre içerisinde müvekkili şirketin neredeyse tüm müşterileriyle doğrudan iletişime geçtiğini, müvekkilinin ticari ilişkide olduğu şirketlere ilişkin bilgi ve belgelere erişim sağladığını, şirketin fiyat konusundaki tüm stratejisine hakim olduğunu, davalının, 28.01.2020 tarihinde şirket müdürü …’e işten ayrılmak istediğini, bunun sebebi olarak da müvekkilinin sektörde en önemli rakiplerinden birisi olan … Grafik Ticaret Servis Ltd. Şti.’den iş teklifi almasını ve kabul etmesini gösterdiğini, müvekkili şirketten ayrılmasının akabinde … Ticaret Servis Ltd.Şti’de “Sarf Malzemeleri Satış Müdürü” olarak çalışmaya başladığını, müvekkili şirketin uzun zamandır bayisi olarak faaliyet gösteren … Matbaa Malzemeleri Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti. yetkililerinin davalının kendileriyle iletişime geçip … Ltd.Şti’nin sarf malzemelerini satmak için teklif vermek istediğini bildirdiklerini, Sözleşmeden doğan cezai şartın ödenmesi için davalıya, öncelikle 18.03.2020 tarihinde Beşiktaş …. Noterliği’nce tanzim edilen … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edildiğini, 27.03.2020 tarihli cevabi ihtarname ile tazminat ödemesini reddettiğini, alacağın tahsili için Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkilinin davacı şirkette 2014-2020 yılları arasında değişik pozisyonlarda çalıştığını, 28/01/2020 tarihinde davacı şirketin müdürüne …nde çalışmaya başlayacağını bildirerek bir ay sonra 27/02/2020 tarihinde işten ayrıldığını, müvekkilinin … firmasında işe başlayacağı için ayrılacağını bildirdiği halde davacı şirket tarafından … firmasının rakip firma olduğu ve bu durumun sözleşmenin ihlali sayılacağı yönünde bir ikazda bulunmadığını, davacı şirketten ayrıldığında kendisine veda partisi düzenlendiğini, davacının Matbaa Mürekkepleri alanında ihtisaslaşmış olup cirosunun neredeyse tamamının matbaa mürekkeplerinden oluştuğunu, Müvekkilinin yeni şirketi olan …’in ana faaliyet alanının ise matbaa makinesi ve servis olduğunu, Söz konusu şirket incelendiğinde matbaa makineleri alanında dünya markası olduğu ve tüm dünyada matbaa alanında kullanılan makinelerin çoğunun bu firmanın satışını yaptığı makineler olduğunun görüleceğini, … firmasının yıllık cirosunun yaklaşık %1’inin mürekkep satışını kapsadığını, müvekkilimin ne mürekkep satışı ile alakalı bir bilgi kullandırması ne de Borçlar Kanunu’nda da belirtildiği üzere davacıyı önemli bir zarara uğratmadığını, matbaa sektörünün çok büyük bir kısmının İstanbul başta olmak üzere Marmara bölgesinde olduğunu, davacı şirketin sektördeki büyüklüğü ve Müvekkilinin yeni şirketinin mürekkep satışı alanındaki cirosunun boyutu göz önüne alındığında ve farklı sektörler olduğu da bu duruma eklendiğinde davacı şirketin önemli bir zarara uğradığından bahsedilemeyeceğini, Mürekkep sektörünün ülkemizde Marmara bölgesinde yoğunlaştığı ele alındığında 1 yıl gibi uzun bir sürede Marmara bölgesinde müvekkilinin çalışamayacak olmasının müvekkilinin iktisadi geleceğini önemli ölçüde tehlikeye düşüreceğini, davacı şirketin herhangi bir zararı oluşmadığı gibi davalı ile davacının iş alanlarının da farklı olduğunu, her iki firmanın da cirolarını oluşturan satışlarının farklı olduğunu ve müvekkil tarafından davacının zararına sebep verecek bir eylemde bulunulmadığını, neticede; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı ve Bağcılar Sosyal Güvenlik Merkezi, Beşiktaş … Noterliği, Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü müzekkere cevapları dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Dosyaya sunulan 21/09/2021 tarihli Bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen raporda Taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün, TBK. m. 445/1 hükmünde yer alan “yer, zaman ve işlerin türü bakımından” uygun sınırlamalar içeren geçerli bir sözleşme olduğu, Taahhütnamenin, TBK. m. 444/2 hükmünde öngörülen “müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde idilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması” şartını da taşıdığı, dolayısıyla sözleşmede kararlaştırılan son brüt maaşının 5 katı olan cezai şart tazminatının ödenmesi Gerektiği, Bağcılar SGK Müdürlüğünden dosyaya celp edilen davalıya ait hizmet dökümlerinin incelenmesinde, davalının, davacı şirkette 18.08.2014-27.02.2020 tarihleri arasında çalıştığı, en son brüt maaşının 22.072,50 TL olduğu, oysa davacının icra takibinde brüt maaşı aylık 19.088,00 TL olarak dikkate aldığı, taleple bağlılık ilkesi gereği 19.088,00 TL x 5 = 95.440,00 TL talep edilen alacağın uygun olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut 10/01/2021 tarihli ek raporda Davacı şirket ile Dava dışı şirketin faaliyetleri matbaa sektörüne hizmet etmektedir. İki şirketin faaliyet alanları birbirinden farklı olmasına rağmen iki şirket benzer sarf malzemeleri, farklı markalarla pazarlamaktadır. Davacı şirketin pazar alanının tamamen kendi ürettiği mürekkep ve yardımcı malzemeler, Dava dışı şirketin pazar alanının makine satışı ve servis dışında müşteri taleplerine göre üretimini yapmayıp tedarik ettiği baskı makinalarında kullanılan sarf malzemeleri içinde benzer sarf malzemelerinden olan mürekkep ve yardımcı maddeleri de bulunmaktadır.Davacı şirketin ana faaliyet matbaa mürekkepleridir. Sektöre pazarladığı mürekkep ve yardımcı maddelerinin üretimini ve satış faaliyetini yürütmektedir. Sektöre pazarladığı sarf malzemesi portföyünde en büyük payı % 95 in üzerinde üretimini yaptığı mürekkep ve yardımcı maddeler almaktadır. Dava dışı şirketin ana faaliyet alanının büyük bir bölümü, yaklaşık % 95 kadarı matbaa makinası ve servistir. Sektör pazarında mevcut makinaları için sarf malzemesi tedariki de yapmaktadır. Sektöre pazarladığı sarf malzemelerini kendisi üretmeyip talebe göre tedarikini yapıp pazarlamaktadır. Bu sarf malzemeleri içinde, davacı şirketle benzer sarf malzemelerinden mürekkep ve yardımcı maddelerinin payı % 1-2 arasındadır. Davalının önceki iş yerinde Satış ve Pazarlama Müdürü olarak çalışmış olması nedeniyle; davalı işin yapılma tekniğini iyi tanıyan ve dolayısıyla da davacı firmanın iş sırlarını öğrenen bir kişi konumunda olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava, işçinin rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasına dayalı ceza koşulu (cezai şart) alacağı ve zararın nedeni ile başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK’nın 445. maddesi “(1)Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. (2)Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmünü haiz olup, anılan madde hükmü ile 6098 sayılı Kanun 818 sayılı Kanun’dan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. Ayrıca aynı Kanun’un 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.”
“… rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır.Bu durumda TBK 444/2 hükmü uyarınca öncelikle, rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli olup olmadığının veya aşırı nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir…”Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10.04.2019 tarihli 2018/1393 E., 2019/2838 K.
“…Ancak;6098 sayılı TBK.’nın 182/ son maddesi gözönünde bulundurularak; kararlaştırılan cezai şartı fahiş olup olmadığı hususunda re’sen araştırma yapılarak bir değerlendirme yapılması, fahiş olduğu takdirde cezai şartta indirim yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu hususda hiç değerlendirme yapılamadan eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamış bununla birlikte dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf bu yönden kabulü ile HMK 353(1)b-2 uyarınca hükmün kaldırılmasına tek geçim kaynağı emeği ve bunun karşılığında aldığı maaşı olan işçinin rekabet etmeme taahhüdüne aykırı davranması karşılığında öngörülen 12 aylık brüt maaşına denk gelen cezai şartın fahiş olduğu ,hakkaniyet gereği, cezai şart takdiren % 60 oranında tenkis edilmesi hak ve nesafet kurallarına daha uygun olacağından, 7.290-TL nin cezai şart olarak davalıdan ihtarnamenin tebliği tarihi 22.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline ,fazla istemin tenkis nedeniyle reddine ,fazla istem tenkis nedeniyle reddolunduğundan davalı yararına vekalet ücreti ve yargı giderine hükmolunmamasına karar verilmiştir…” T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, 2018/962 Esas, 2019/1439 Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Davalının davacı ile olan iş akdini istifa ile sona ermiş olduğu sabittir. Dolayısıyla davalının sözleşme kapsamındaki rekabet etmeme yükümlülüğü devam etmektedir, iş akdi sona erdikten sonra çalışmaya başladığı dava dışı şirketin faaliyet ve iş konularının davacı şirket ile aynı olması davalı işçinin davacı şirkette çalışırken sahip olduğu iş sırları, davacı şirketin tescilli tasarımlarına ilişkin bilgileri kullanabilme ihtimali mevcut olup bu durum davacı aleyhine zarara yolabilecektir. Davacının bu şekilde çalışması taraflar arasında düzenlenen rekabet yasağı ve gizlilik taahhüdüne aykırıdır. Taraflar arasında imzalanan rekabet etmeme yasağını içeren sözleşmenin 2. Maddesinde ” …her ne nedenle olursa olsun feshedilmesi halinde dahi bir yıl boyunca Marmara Bölgesi sınırları içerisinde … ile aynı faaliyet alanında olan başka bir firmada veya …’nin bayilerinde distribütörlerinde, müşterilerinde veya geçmişte ya da güncel olarak herhangi bir suretle ticari ilişkide bulunduğu firmalarda çalışmayacağını kabul ve beyan eder. Bu beyanına aykırı davranması ve işverenin de uygun görmesi halinde 2 yıllık kıdeme kadar işten ayrıldığı tarihten hemen önce aldığı brüt maaşın 2 katını; 2 yıllık kıdem ile 5 yıllık kıdem süresine kadar, tamamlamış olduğu her yıl sayısının işten ayrıldığı tarihten hemen önce aldığı Sözleşmenin herhangi bir brüt maaşı ile çarpımını; 5 yıllık kıdem ve üzerinde ise işten ayrıldığı tarihten hemen önce aldığı brüt maaşın 5 katını işverene, kendisine yapılan yazılı bildirimden itibaren 15 (onbeş) gün içerisinde ödeyeceğini bilir ve kabul eder. Ödeme yapmaması halinde dava ve takip açılması için yapılan masraflar, avukatlık ücretleri dahil olmak üzere tüm zarar ve ziyanı, yazılı bildirimden ödeme tarihine kadar işleyen ticari faiz ile beraber ödemekle yükümlü olacaktır.” şeklinde düzenlenmiştir. TBK. m. 445/1 hükmünde yer alan “yer, zaman ve işlerin türü bakımından” uygun sınırlamalar içeren geçerli bir sözleşme olduğu, Taahhütnamenin, TBK. m. 444/2 hükmünde öngörülen “müşteri çevresi veya üretim sırları ile ilgili elde idilen bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması” şartını da taşıdığı, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları ve yukarıda bahsi geçen emsal 11. Hukuk Dairesinin kararında da açıkça bahsedildiği gibi rekabet yasağına ilişkin hüküm nedeni ile zarar görme zorunluğu bulunmamakta olup zarar göreme olasılığı yeterli olduğu dosyaya sunulam tüm deliller ve bilirkişi kök ve ek raporu dikkate alındığında davacının davasını ispat ettiği, Davalının hem davacı şirkette hem de yeni çalıştığı şirkette aldığı ücret düşünüldüğünde 6098 sayılı TBK.’nın 182/ son maddesi gözönünde bulundurularak kararlaştırılan cezai şartı fahiş olduğunun kabulü gerekmekte olup T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, 2018/962 Esas, 2019/1439 Karar ilam da dikkate alınarak hakkaniyet gereği, cezai şart takdiren % 60 oranında tenkis edilmesi hak ve nesafet kurallarına daha uygun olacağından itirazın 38.176,00-TL bakımından iptaline alacağın likit olmaması nedeni ile de icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davalının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 38.176,00-TL bakımından İPTALİNE, takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere yasal faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Alacağın likit olmaması nedeni ile icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 2.607,80 TL harçtan peşin alınan 1.152,68 TL peşin harcın mahsubu ile 1.455,12 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4- Davacı tarafından yatırılan 59,30- TL başvuru harcı, 1.152,68 TL peşin nispi harç, 8,50-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.220,48- TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince 5.726,40 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacının fazla istem tenkis nedeniyle reddolunduğundan bu nedenle bu miktar bakımından davalı yararına vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan 72,35 TL tebligat müzekkere gideri, 3.400 TL bilirkişi ücreti toplamı 3.472,35- TL’nin kabul ve red oranı göz önüne alındığında 1.388,94 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye 2.083,41-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-6235 sayılı Hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13 maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri olarak) kabul-red oranına göre 528-TL’nin davalıdan, 792-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılıp harcanmayan masrafın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/03/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”