Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/119 E. 2021/1231 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/119
KARAR NO : 2021/1231

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/02/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı dava dilekçesi ile ….. Turizm şirketi ile davalı şirket arasında Davalı tarafça hazırlanan hizmet sözleşmesinin karşılıklı güvene dayalı olarak okutmadan eşi …..’e imzalatıldığını, davalı tarafın sözleşmenin süresini iki yıllık olarak belirlediğini, sözleşmenin 01/02/2018 – 01/02/2020 tarihleri arasında geçerli olduğunu, sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren bir ay önce yazılı olarak haber verilmediği takdirde sözleşmenin otomatik olarak bir yıl daha uzayacağının kararlaştırıldığını, ….. Turizm şirketinin sözleşmeden doğan sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiği halde davalı tarafın hiçbir sebep göstermeden 01/10/2019 tarihinde art niyetli olarak tek taraflı sözleşmeyi feshettiklerini eşinin telefonuna mesaj atarak bildirdiklerini, şirketinin haksız fesih nedeniyle hem iki yüz bin lira zarara uğramış hem de beş aylık kar kaybına uğradığını, davanın kabulü ile davalı tarafça haksız olarak fesih nedeni ile zararının ve yoksun kaldığı kârın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkili şirketin haksız olarak sözleşmenin bitimine beş ay kala sözleşmeyi feshettiğine ilişkin iddianın gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin sözleşmede yer alan hususların gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı olarak sözleşmeyi feshettiğini, müvekkili şirket yetkilisinin gerekli bildirimi davacı tarafa usule uygun olarak yaptığını, davacının 200.000 TL’lik zarara uğramasının müvekkili şirketin değil davacının kusurundan kaynaklanmakta olup onun sorumluluğunda olduğunu, davacının uğramış olduğu 200.000 TL’lik zararın tamamen kendi kusurundan kaynaklandığını, dava dilekçesinden de anlaşılmaktadır ki davacı tarafın müvekkili şirketin adresini yanlış bildirerek birçok kez usulsüz tebligatlarda bulunduğunu, bu sebeplerden ötürü davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Dava, haksız fesih iddiasına nedeni ile tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; dava haksız feshe ilişkin tazminat davası olup dava konusu itibari ile mutlak ticari davalar arasında olmayıp, mahkememizin görevli olması için her iki tarafında tacir ve dava konusunun tarafların ticari işinden kaynaklanıyor olması gerekmektedir. Davalı tüzel kişiliğe haiz şirkettir, davacı bakımından ise tacir araştırması yapılmış, İstanbul Ticaret Odası yazı cevabından davacının tacir kaydının olmadığı bildirilmiştir, davacının tacir olup olmadığının tespiti İçin Avcılar Vergi Dairesine yazılmış, yazı cevabından davacının gelir vergisi beyanının bulunduğu, ve buna ait beyannameleri gönderilmiştir, davacının bilonça veya işletme usulüne göre defter tutmadığı, davacının tacir bulunmaması nedeniyle asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeni ile mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı asilin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip ….
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”