Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1074 E. 2022/365 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1074
KARAR NO : 2022/365

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 15/08/2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili şirketin sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı …..’e ait ….. plaka nolu araç 14/01/2018 tarihinde davalının işletmeciliğini yaptığı istasyonda gerçekleştirilen araç yıkama işlemi sırasında hasara uğradığını, davaya konu olay nedeniyle sigortalı araçta meydana gelen hasar miktarının KDV dahil 3.375,96 TL olduğunu, davalı şirket yetkilisinin de olayın akabinde davalı şirketin kusurlu olduğunu tuttuğu tutanak ile ikrar ettiğini, bu nedenlerle ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 3.375,96 TL sigorta tazminatının sigortalıya ödeme tarihi olan 05/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkili şirket ile davacı şirketin birer ticari kuruluş olduğunu, bu nedenle davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, meydana gelen zarar ile davalı firmanın bir ilgisinin bulunmadığını, dava dışı sigortalı ….’ in bila tarihli dilekçesi davalı firmayı bağlayacak bir beyan olmadığını, ….’ ün istasyon müdürü olmadığını istasyon müdürü olmasının beyanının yasal bir beyan olduğunu göstermeyeceğini, bu nedenlerle davanın öncelikle görev yönünden, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü, Fatih Vergi Dairesi Müdürlüğü, İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Küçükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğü, İstanbul İnternet Kafeciler Esnaf Odası müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
“…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez. Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararında;
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; avacının sigortalısının tacir olmadığı mahkememizce yapılan tacir araştırmasına ilişkin yazı cevaplarından sabit olup, davacı ona halef olarak iş bu davayı açmış olup davalı taraf zarara sebebiyet veren ile sigorta sözleşmesi bulunmamakta, davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta olduğundan yukarıda bahsi geçen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, …Esas, … Karar, 26/11/2018 Tarihli kararı da dikkate alınarak, davanın mutlak/nispi ticari dava olmaması nedeni ile mahkememizin karşı görevsizliğine, Küçükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın mahkememizin görevsizlik sebebiyle usulden REDDİNE, görevli mahkemenin Küçükçekmece .. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-Mahkememiz tarafından karşı görevsizlik kararı verilmiş olduğundan,
a) Mahkememiz kararının süresinde ve usulüne uygun şekilde istinaf yoluna başvurulması durumunda dosyanın istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
b) Mahkememiz kararının istinaf yoluna gidilmeden kesinleşmesi durumunda HMK 22. madde hükmünde öngörüldüğü şekilde iki mahkeme arasındaki olumsuz görev uyuşmazlığını gidermek ve yargı yerininin (görevli mahkemenin) belirlenmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3- Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin HMK.323 ve 331. maddeleri uyarınca görevli ve yetkili mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Mahkememize sunulacak istinaf başvuru dilekçesi veya zabıt kâtibine yazdırılacak talep ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/04/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”