Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1058 E. 2022/325 K. 28.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1058 Esas
KARAR NO : 2022/325

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 14/12/2021
KARAR TARİHİ : 28/03/2022
K. YAZIM TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 11.04.2019 yılında ….. plakalı, ….. şasi numaralı aracı noter yolu ile satın aldığını, müvekkili bahse konu aracın 25.03.2019 tarihinde …. Merkezi (TRAMER) ‘e başvurusu ile araç hakkındaki hasar bilgisini temin ettiğini, bu bilgi doğrultusunda araç üzerinde toplamda 6 adet kaza ile 5.348 TL hasar kaydının mevut olduğunu öğrendiğini, müvekkilinin satmak istediği aracının 11.08.2020 tarihinde yine …Merkezi (TRAMER) ‘e başvurusu ile araç hakkındaki hasar bilgisini temin ettiğinde ise ; müvekkilinin ilk başvurusunda öğrendiği bilgiden farklı olarak 02.04.2018 yılına ait çalınma sebepli 34.295 TL hasar kaydının olduğunu öğrendiğini, müvekkilinin 24.08.2020 tarihinde davalılara yapmış olduğu …. numaralı yazılı şikayetine hiçbir cevap verilmediğini, aynı zamanda müvekkilinin konu ile ilgili hiçbir muhatap bulamadığını ve bu durumdan dolayı aracını satamadığı gibi telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi zararlara uğradığını,

beyanla fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 maddi zararın araca hasar kaydı verildiği tarihten işleyecek yasal faiziyle tüm zararının davalılardan tahsilini, kayıtlardaki hatanın düzeltilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ….Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilek- çesinde bahsi geçen Tramer kaydına konu araç müvekkili şirket nezdinde ….. plaka kaydı ve …. numaralı ve 28/04/2017 – 28/04/2018 vade tarihli Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile … adına sigortalandığını, müvekkili şirkete yapılan hasar ihbarı neticesinde yapılan araştırma ve inceleme sonucunda sigortalı aracın camının kırılarak içerisinden bazı aksamın hırsızlık suretiyle çalındığının tespit edildiğini, aracı satanın müvekkili şirket olmadığını, aracı satın alırken hasar kaydının olmadığından bahisle müvekkili aleyhine işbu başvuruyu başlatıldı ise, işbu hasar dosyası 02.04.2018 tarihinde açılarak 04.05.2018 tarihinde ödeme ile kapatıldığını, her işlem ve detay kayıtlar ile sabit olup, hasar kaydının görünmemesinin mümkün olmadığını, ayrıca, tüm kurallara uygun şekilde tramer ve …. Merkezi’ne de gerekli bilgilendirme yapıldğını, sigortalı araçla ilgili gerekli onarım işlemleri ve ödeme yapılarak hasar dosyasının kapatıldığını, bundan sonra araç sahibinin tasarrufu ile yapılan işlemlerden müvekkili şirketin mesul olmadığını, davacının, iddaları yerinde olmayıp, müvekkili şirket aracı satan taraf olmadığı için müvekkili şirketin ilgisinin de bulunmadığını beyanla dava konusu tramer kaydı işlemi ile müvekkili şirketin ilgisi ve sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Merkezi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun işbu davada taraf ehliyeti bulunmadığını, müvekkili şirket görevi gereği sigorta şirketlerince girilen hasar ve diğer hasara iilişkin eksper raporu vb kaytlarını bünyeside sakladığını, dava konusu olayda da müvekkili şirketçe girilen bir hasar kaydı söz konusu olmayıp, ilgili sigorta şirketince girilen hasar bilgisi ve eksper raporu kayıtlarda yer aldığını, müvekkili şirket sadece kendisine sigorta şirketi tarafından girilen bilgileri talep edenlere verdiğini, 11.08.2020 tarihli sorgulama sonucunda ise; “Kayıtlarımıza göre …. şasi nolu …. markalı araç 7 adet kazaya karışmıştır. KZ1: 02/04/2018 ERP-Çalinma 34295TL KZ2: 30/11/2015 Çarpma 3079TL KZ3: 25/11/2015 Çarpma 1416TL KZ4: 01/04/2015 Çarpma 1663TL KZ5: 20/12/2014 Park Halinde Çarpilma 188TL KZ6: 01/07/2014 Çarpma 354TL KZ7: 14/04/2014 Park Halinde Çarpilma 896TL” şeklinde yanıt verilmiş olduğu görüldüğünü, yazıya konu 02.04.2018 tarihli hasar bilgisi olduğunu, sistemden inceleme yapıldığında, …. Sigorta Şirketi’ne ait 02.04.2018 tarih ve …. dosya numaralı hasar bilgisi ve 9902191 numaralı Eksper Raporu bulunduğunu, hasar dosyasının merkezlerine aktarılma tarihinin 26.06.2020 olduğunu, bu nedenle 25.02.2019 tarihinde yapılan sorgulama sonucunda, 02.04.2018 tarihli hasar bilgisi dönülmediğini beyanla haksız ve mesnetsiz açılmış iş bu davanın öncelikle husumet ve müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığından esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. duruşmadaki beyanlarında davanın reddini savunmuştur.
Her ne kadar iş bu dava ticari dava niteliği taşıdığından bahisle mahkememizde ikame olunmuş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yargılamaya konu somut olaya gelince ; satma konu aracın hususi nitelikte araç olması davalı gerçek şahsın mesleği amacıyla veya ticari amaçla satış yapmaması nedeniyle gerçek şahıslar arasındaki davanın asliye hukuk mahkemesinin görevinde olması diğer davalılara karşı davalının haksız fiile dayanması karşısında eldeki uyuşmazlığın da yukarıda tanımlanan “ticari dava ” nitelik arz etmediği , uyuşmazlığın çözümünde mahkememizin değil Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevi hususunun HMK 114/1-c md de dava şartları arasında düzenlendiği , taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak görevi ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden redde dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,

2- Taraflardan birinin,6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince ,
-Bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden ,
-Görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten,
-Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren
2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiği, aksi taktirde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,

3-HMK’nun 20 md gereğince, kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,

4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlen- dirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,

5- Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçların nihai karar ile birlikte değer- lendirilmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davalı …’IN yüzüne karşı davacı vekili ile diğer davalı vekillerinin yokluğunda karar verildi. 28/03/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır