Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/990 E. 2021/446 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/990
KARAR NO : 2021/446

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 29/12/2020
KARAR TARİHİ : 25/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 29/12/2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; İstanbul Ticaret sicilinin ….. sicil numarasında kayıtlı ….. Elektrik İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. 24.02.1997 tarihinde ….. ilinde kurulduğunu, kuruluş tescil kararı 13.03.1997 tarih ve 4248 sayılı Türkiye Ticaret Sicil gazetesinde yayımlandığını, kuruluş adresi ….. Mah. .. Sokak No … Daire … ….. ….. adresi olduğunu, şirket daha sonra 06.07.2005 tarihinde ….. Mah. … Sitesi No … …- …. adresinde şube açtığını, bu açılışın 13.07.2005 tarih ve 6345 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, daha sonra şirket ….. Merkezini 23.12.2020 tarihinde mevcut adresine taşımış aynı zamanda … Şubesini de kapattığını, söz konusu tescil işlemi 23.12.2020 tarih ve 10230 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, şirket son durum itibanyla tek ortaklı sermaye şirketi mahiyetinde olup ¨ 2.400.000,00 sermayeye sahip olduğunu, şirketin tek ortağı olan ….. TC kimlik numaralı ….. 29.01.2007 tarihinden başlamak üzere aksi yönde karar alınancaya kadar şirket Müdürü olarak şirketin tek kanuni temsilcisi durumunda olduğunu, şirketin hali hazırda toplam çalışan sayısının 218 kişi olup son 12 aylık ortalaması ise 258 kişi olduğunu, şirketin ihtiyaç duyduğu finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere aldığı Banka Kredilerinde döviz cinsi kredilerin ağırlıklı olmasından dolayı, son zamanlarda meydana gelen anormal artışlar sonrasında kur farkı giderleri dayanılmaz noktalara geldiğini, şirket yıllara sari inşaat ve onarma işlerinde alt taşeron olarak ana müteahhit firmalara taşeron hizmet sunduğunu, 25 yıllık tecrübesi ve elektrik tesisatı ile bilgi işlem altyapısına yönelik sistem kurmaya yönelik knoe how, iş bitirme ve tecrübesi uyarınca oldukça fazla projede hizmet üretmiş halen …. Limanı ihale üstlenicisi ve İşleticisi …..’ya, … Merkezi üstlenicisi ….. İnşaat A.Ş’ye, …bank … Merkez üstlenicisi yine ….. İnşaata, değişik toplu konut yapı projeleri üstlenicilere karşı taahhüt işlerinde bulunduğunu, hali hazırda devam eden projeler içinde katlanılan maliyetler, tamamlanma yüzdesi itibarıyla işveren firmaların özellikle devlet tarafında alamadıkları hakkedişler sebebiyle müvekkili şirketin de hakkediş düzenlenmesine izin verilmediği için avans hesaplarının kapatılması veya para tahsil edilebilmesine yönelik yaklaşık ¨ 15.000.000,00 dolayında hakkediş eksiği ortaya çıktığını, kısa vadeli yükümlülüklerin yerine getirilmesini zorlaştıran önemli sebeplerden biri yaklaşık 1.500.000,00-USD avans verilen ….. Teknik Plastik Boru Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin konkordato ilan etmesi neticesinde avansın verilmesine sebep olan alımın mükerrer başka firmadan tedarik edilmek zorunda kalması, çalışma sermayesinin kaybına sebep olduğunu, ilgili şirketin alacaklılar genel toplantısında sunulan projeye olumsuz oy verilmesine rağmen proje kabul edildiği için söz konusu alacak hem kur sabitlemesi hem de bazı hukuki anlaşmazlıklar sebebiyle yaklaşık ¨ 7.000.000,00 seviyesine indirildiğini ve 10 yılda ödenebilir alacak haline dönüştüğünü, bunun dışında hali hazırda sürdürülen projeler kapsamında fiilen yapılan ve hakkediş belgesi düzenlendiğini ve geçici kabulü yapılmış karşı tarafın imzasını da taşıyan teknik raporlamalar vücuda getirilmesine rağmen idari olarak sözleşme kapsamında olmadığı iddiasıyla muhatap firmaların ödeme yapmayı reddettikleri bazı işler içinde yargı yoluna başvurulmuş ya da başvurulacak olup bu kapsamda da yaklaşık ¨ 20.000.000,00 dolayında işletme sermayesi kaybı meydana geldiğini, bunun yanı sıra yaşanan ekonomik darboğaz ve Pandemi sebebiyle her sektör gibi inşaat sektörü de küçüldüğünü ve özellikle iç piyasada yeni işlerin açılması mümkün olmadığını, satınalma alışkanlıklarında kişisel tercihlerle talebin yavaşlaması ciroların düşmesine, sabit giderlerin aynı kalmasına rağmen hasılat ve gelir tarafında ki küçülme tüm karlılıkları ortadan kalkmasına yol açtığını, finansal tabloların yeterli olmasına, öncesinde yapılan çalışmalarla kredi limiti ve teminatı açılmasına ve istenildiğinde kullanılabileceği bilgisine rağmen ihtiyaç anında bankalar değişik bahane ve finansal krizden dolayı bu limitleri kullandırmadıklarını, bu durumda likidite sıkıntısına yol açtığını, istisnai kredi açan bankaların ise kredi kullanımlarını hem kısa vade hem de yüksek faiz karşılığı kullandırmaları ayrı bir sıkıntı yaşanmasına yol açtığını bu nedenlerle şirket net çalışma sermayesinin hemen hemen tamamını açıklanan sebeplerden dolayı kaybettiğini ve mevcut sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerinin devamını sağlamak için ihtiyaç duyduğu tüm kaynakları tamamen yabancı kaynaklardan sağlamak durumunda kaldığını, keşide ettiği çekleri ödeyemez duruma geldiğini, özsermaye yetersizliği anlaşılmasına rağmen ortaklar tarafından nakit kaynak olmaması sebebiyle sermaye artışının şahsi malvarlıklanndan karşılanması yoluna gidilemediğini, şirket 2019 yılında söz konusu likidite sıkıntısını bankalardan yeni krediler kullanmak suretiyle aşmaya çalıştığını, ancak cironun artınlamamasına bağlı olarak likidite sıkıntı 2020 yılında da devam ettiğini; Ekim-Kasım Aralık 2020 ayları itibanyla gelinen noktada sıkıntılar had safhaya ulaşıldığını ve tedbir alınmazsa muhtemel iflas tehlikesi ile karşı karşıya bulunulduğu anlaşıldığını , bu tespit üzerine şirket müdürünün 25.11.2020 tarihinde mali durumun iyileştirilebilmesi ve faaliyete devam edilebilmesi için İİK m.285 vd. uyannca konkordato talebinde bulunulmasına karar verildiğini , konkordato teklifinin tasdik koşulu olarak, alacaklıların eline iflasta geçebilecek tutar tahmin edildiğini ve konkordato projesinde imtiyazsız alacaklılara bu tutardan fazla ödeme teklifinde bulunulduğunu, derhal vuku bulacak bir iflas halinde masa mallarının satışında, İİK hükümlerine göre rayiç değerin (muhammen bedelin) %50’sine satılması mümkün olacağı varsayımından hareket edildiğini ve bu durumda ipotekli taşınmazlar dışında kalan masa mallarının satışından elde edileceği varsayılan hasılat dikkate alındığında; bu miktarın, iflas masasına kaydedilecek adi alacaklıların alacaklarını karşılama oranı % 35,29 olarak belirlendiğini, konkordato projesine göre ise alacakların tahsili ve elde edilecek faaliyet kârları ile ödenmesi teklif olunan tutar, adi alacaklıların alacaklarının % 100’ünü karşıladığını, konkordato ön projesine göre, alacaklıların tahsilinden vazgeçmesi teklif olunan herhangi bir tutarın olmadığını, dolayısıyla, alacaklıların eline geçmesi muhtemel iflas garame payından daha fazla miktarda ödeme teklifinde bulunulduğunu, rehinli alacaklıların rehinlerin değeri ile karşılanabilecek kısımları için iflas halinde ve konkordato halinde bir fark oluşmadığını, konkordatoya tâbi olmayan İİK m.206 birinci sırada tanımlanan işçi alacakları bakımından alacaklıların eline geçmesi muhtemel miktarlar iflas halinde ve konkordato halinde fark oluşmadığını,
Diğer davacı ….. ‘nün pay sahibi olduğu ….. Elektrik Ltd Şti ( diğer iki şirket gayri faal olup henüz tasfiye işlemlerine başlanmamış şirketler durumundadır.) ihtiyaç duyduğu finansman ihtiyaçlarını karşılamak üzere aldığı Banka Kredilerinde döviz cinsi kredilerin ağırlıklı olmasından dolayı son zamanlarda meydana gelen anormal artışlar sonrasında kur farkı giderlerinin dayanılmaz noktalara gelmesi, yaşanan ekonomik darboğaz sebebiyle satmalma alışkanlıklarında kişisel tercihlerle talebin yavaşlaması ciroların düşmesine, sabit giderlerin aynı kalmasına rağmen hasılat ve gelir tarafında ki küçülmenin tüm karlılıklarım ortadan kaldırması, özellikle son iki yıldır süregelen ve insanların tüketim alışkanlıklarına doğrudan etki yapan kriz dedikodularından en fazla etkilenen sektörün inşaat sektörü ve özelinde de taahhüt işleri yapan şirketler olması, finansal tabloların yeterli olmasına, öncesinde yapılan çalışmalarla kredi limiti ve teminatı açılmasına ve istenildiğinde kullanılabileceği bilgisine rağmen ihtiyaç anında bankaların değişik bahane ve finansal krizden dolayı bu limitleri kullandırmaması, bu durumunda likidite sıkıntısına yol açması, istisnai kredi açan bankaların ise kredi kullanımlarını hem kısa vade hem de yüksek faiz karşılığı kullandırmaları, stok tutma maliyetlerinin finansal etkisinin tüm bu sebepler ışığında katlanılamaz noktalara gelmesi sebepleriyle konkordato başvurusunda bulunma zorunluluğu doğduğunu, müvekkilinin şirketinin banka kredi borçlarına kefil olduğunu, kefili olduğu şirketin borçlarını vadesinde ödeyememeleri sebebiyle kefalet borçlarının muaccel hale gelmesi ve kendisinden talep edilmesi kaçınılmaz olduğunu, hem kendi kredi borçlarını, hem şirketleri lehine olan kefalet borçlarım mevcut malvarlığı ve kaynaklarıyla ödemesi imkansız olduğunu, diğer taraftan, sahibi olduğu şirketler konkordato sayesinde tüm borçlarını ödeyebilecek duruma geleceğini, bunun sonucu olarak zaten kendisi de şirketleri için verdiği kefalet borcundan kurtulduğunu, şirket açısından rehinle temin edilmiş olan banka borçları şirketin konkordatosunda, rehinli alacaklar statüsünde, konkordatoya tabi olmayan alacaklar ise de, müvekkilin kefalet borcu, rehinle temin edilmemiş olduğundan, kefil olunan tüm bankalar, müvekkilin şahsi konkordatosu bakımından, konkordatoya tabi alacak statüsünde olduğunu,
HMK’un 57 ve 166. Maddesinde birden fazla kişi tarafından açılan davaların birbirine benzer olaylara ve hukuki sebeplerle dayanması halinde davaların biri hakkında verilebilecek hükmün diğerini etkileyebilecek nitelikte olması halinde aralarındaki bağlantının var sayılabileceğini, davacı şirketler ve şahıslar arasında ortaklık yapıları itibariyle organik bağ olduğundan ve bu nedenle de davaların birleştirilebileceğini kabul ettiğini, ihtiyari dava arkadaşlığı davaların birleştirilmesi yolu ile de mümkün olduğundan birbiri ile ilgisi olan davaların benzer bir sebep kavramı içerisinde değerlendirilerek bağlantının varlığı kabul edilmesi ve bu davalarla birlikte görülebileceğini, zira bu durum yargılamayı çabuklaştıracağından, yargılama giderlerini azaltacağından ve çelişkili kararların önüne geçebileceğinden usul ekonomisine de uygun düştüğünü, konkordato talebinde bulunan birden fazla borçlunun talepleri ayrı ayrı değerlendirileceğinden ve koşullarının talepte bulunan her bir borçlu için kendi şahsında gerçekleşip gerçekleşmediği aranacağından, birlikte ihtiyari dava arkadaşlığı şeklinde talepte bulunulmasının hiç bir sakıncaya yol açmayacağını, aksine atanacak komiserlerin birlikte denetim ve gözetim faaliyeti icra etmeleri bakımından ise büyük yarar sağlayacağının açık olduğunu, konkordato talep eden şirket ve kişiler, nitelikleri gereği ekonomik ve ticari bir bütünlük oluşturduklarını, birinin mali durumunun düzelmesi diğeri ile birlikte olacağını, bu kişilerin her biri diğer kişilerin bankalardan kullandıkları kredilere kefalet verdiğini, banka ve finans sisteminde tüm şirket ve kişiler birlikte grup limiti ve grup riskine tabi olarak bir bütün halinde değerlendirilmekte olduğunu,
Bu nedenlerle İİK m.287/1 çerçevesinde; müvekkili şirket ve gerçek kişiler lehine üç aylık geçici mühlet kararı verilmesini, şirkete ve gerçek kişilere birer geçici konkordato komiseri atanmasını, müvekkillerine ait malvarlıklarının muhafazası için gerekli tedbirler zımnında, şirket malvarlığının korunması amacı ile, konkordato mühletinin sonuna kadar, 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere şirkete karşı icra ve iflas yoluyla takip başlatılmasının engellenmesini, iş bu konkordato taleplerinden önce müvekkillere karşı 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere başlatılmış bulunan tüm icra takiplerinin durdurulmasını, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde malların muhafaza altına alınması ve satış işlemlerinin durdurulmasını, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasını, mühlet öncesi yapılmış müstakbel alacakların temliki sözleşmeleri kapsamında, mühlet içinde doğacak alacaklar için temlik işleminin hükümsüz sayılmasına ve mühlet içinde ödemelerin komiser denetiminde şirkete yapılmasını, şirketin keşide ettiği çeklere karşılıksız şerhi vurulmasının önlenmesini, alacaklı bankalardaki şirket hesaplarında mevcut blokajların kaldırılmasını, mühlet ve tedbir öncesinde gönderilen, müstakbel (doğacak) alacakların da haczini içeren haciz müzekkereleri ya da 89 haciz ihbarnamelerinin mühlet içinde uygulanmamasını; mühlet kararından sonra hesaplara gelecek muhtemel paraların ve şirket lehine doğacak alacakların şirkete ödenmesini, geçici mühlet karan ile birlikte, mühlet içinde alacaklılar tarafından yapılabilecek takas ve mahsup işlemlerinin engellenmesini, mühlet boyunca şirket tarafından üçüncü kişilere verilen teminat mektuplarının nakde dönüştürülmesinin engellenmesini, konkordato projesinin gerçekleştirilebilmesi için zorunluluk arz ettiğinden, şirket mallan üzerindeki mevcut muhafaza işlemlerinin, hacizler baki kalmak kaydıyla kaldırılarak şirkete yed-i emin olarak teslimini ihtiyati tedbir yoluyla karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasında düzenlenen tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin borçlu lar vekilince süresinde tamamlanması üzerine borçlular hakkında üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve geçici konkordato komiseri görevlendirilmesine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı,borçlular vekilinin talebi ve konkordato komiser heyetinin görüşü gözönüne alınarak borçlulara kesin mühlet verildiği görülmüştür.
Geçici komiser toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, şirkete ait stoklar hesabı altındaki gayrimenkullerin ve binalar hesabı altındaki gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Konkordato geçici komiserleri …, …. ve … tarafından mahkememize sunulan 02/02/2021 tarihli raporunu özetle;
Borçlu şirketin İnşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde, inşaatların tüm elektrik ve elektronik tesisatlarının malzeme + işçilik dahil bitmiş hali ile teslimi konusunda ana müteahhit firmalara taşeron hizmeti verdiğini, borçlu gerçek kişi …. ’nün huzurdaki derdest davada konkordato talep eden ….. Elektrik inşaat Taah. Tic. San. Ltd. Şti.’nin finansman müdürü ve şirket ortağı …..’nün eşi olduğunu, konkordato talep eden şirketin tüm banka borçlarına müteselsil kefil olduğunu, ancak konkordato talep eden ….. Elektrik İnşaat Taah. Tic. San. Ltd. ŞtL’nde …’nün ortaklığının bulunmadığını, şirketin mevcut devam eden 3 projesi ile çalışma düzenini koruduğunu, Eylül/2020 tarihi itibariyle şirkette 218 kişi istihdam edildiğini, borçlu şirketin 30.09.2020 tarihi itibariyle kaydi özvarlıklannın (+) ¨28.513.545,74 olarak hesaplandığını, diğer bir anlatımla, şirketin kaydi değerlere göre borca batık olmadığını, şirketin rayiç değerlere göre borca batık olup olmadığım saptamak için şirkete ait varlıkların rayiç değerlerinin bilinmesi gerektiğini, varlıkların rayiç değerinin tespiti için bilirkişi atama kararı alındığını mahkemeye uygunluk kararı için sunulduğunu, 162 milyon ¨ aktifi bulunan şirketin özkaynaklarının yalnızca 2,4 milyon ¨ olmasının, şirketin aktif varlıklarının dış kaynak kullanılarak finanse edildiğini ve işletme sermayesinin yok denecek seviyelerde olduğunu gösterdiğini, esasen her ne kadar mevcut durumda gelir tablolarına yansıtılmamış ise de, şirketin son 4 yılda almış olduğu projelerden kâr elde edemediği gibi şirketin zarar raporlamasının vadesi gelen borçlarını ödemede güçlüğe düşmesinin en büyük etkeni olduğunu, bunun yanısıra şirketin alacak tahsillerinde yaşadığı sıkıntılar, şirketin süreklilik arz eden bir müşteri portföyü olmaması nedeniyle covıd-19 salgını ile inşaat sektöründeki daralmanın da şirketin yeni projeler almasına engel olmasımn, şirketin konkordato talep etmesine neden olan etkenler olduğunu, şirketin adi alacaklılarına, tasdik kararından sonraki 60 aylık dönemde, borçlarının %100’ünü faizsiz bir şekilde ödemeyi teklif ettiğini, ön projede konkordato kaynağı olarak, 2027 yılı sonuna kadar elde edilmesi hedeflenen kâr rakamına, adi ortaklık veya konsorsiyum ile gelebilecek sermaye rakamına ve alınacak teşviklere yer verildiğini, projedeki proforma gelir tablolarında öngörülen satış ve kârlılık rakamlarının tamamen şirketin bundan sonraki süreçte alabileceği yeni projelere bağlı olduğu, çünkü şirketin sanayi kuruluşlarında olduğu gibi süreklilik arz eden bir mal/hizmet satımı ile iştigal etmediğini, mevcut durumda şirketin devam eden 3 projesi olduğu ve bu projelerden gelecek bedeller ile ancak tamamlanma maliyetlerinin karşılanacağını, bir diğer ifade ile mevcut durumda şirketin konkordato ön projesinde yer verdiği satış ve kârlılık rakamlarının elde edilebileceği yeni bir somut projesi bulunmadığını, mevcut hali ile gerek proforma gelir tablolarındaki satış ve kârlılık rakamlarının geçmiş yıllar ile mukayese edildiğine ulaşılabilir olmaması, gerek zaten şirketin bu öngörülerini gerçekleştirebileceği somut bir projenin bulunmaması, gerekse rapor içerisinde izah edilen nakit akım tablosundaki çelişkiler nedeniyle, bu aşamada konkordatonunu başarıya ulaşması ihtimalinin mümkün görülmediğini bildirmişlerdir.
Konkordato geçici komiserleri … , … ve … tarafından mahkememize sunulan 23/03/2021 tarihli raporunu özetle;
Borçlu şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde, inşaatların tüm elektrik ve elektronik tesisatlarının malzeme + işçilik dahil bitmiş hali ile teslimi konusunda ana müteahhit firmalara taşeron hizmeti verdiğini, şirketin mevcut devam eden 2 projesi ile çalışma düzenini koruduğunu, Şubat/2021 tarihi itibariyle şirkette 116 kişi istihdam edildiğini, şirkete mühlet tarihi verildikten sonraki 2 aylık dönemde kaydi olarak herhangi bir geliri gözükmediğini, bunun sebebinin yapılan işlerin henüz hak edişe bağlanmamasından kaynaklandığını, borçlu şirketin 28.02.2021 tarihi itibariyle kaydi özvarlıklannın (+) ¨ 13.990.534,94 olarak hesaplandığını, diğer bir anlatımla, şirketin kaydi değerlere göre borca batık olmadığını, teknik bilirkişilerden alınan raporlar neticesinde, şirketin 31.12.2020 tarihli rayiç özkaynaklarının ise (-) ¨ 28.526.540,09 olarak hesaplandığını, diğer bir anlatımla, şirketin rayiç değerlere göre borca batık olduğunu, ön raporlarında da belirtildiği üzere; “projede konkordato kaynağı olarak, 2027 yılı sonuna kadar elde edilmesi hedeflenen kâr rakamına, adi ortaklık veya konsorsiyum ile gelebilecek sermaye rakamına ve alınacak teşviklere yer verildiği, projedeki proforma gelir tablolarında öngörülen satış ve kârlılık rakamlarının tamamen şirketin bundan sonraki süreçte alabileceği yeni projelere bağlı olduğu, çünkü şirketin sanayi kuruluşlarında olduğu gibi süreklilik arz eden bir mal/hizmet satımı ile iştigal etmediği, mevcut durumda şirketin devam eden 3 projesi olduğu ve bu projelerden gelecek bedeller ile ancak tamamlanma maliyetlerinin karşılanacağı, bir diğer ifade ile mevcut durumda şirketin konkordato ön projesinde yer verdiği satış ve kârlılık rakamlarının elde edilebileceği yeni bir somut projesi bulunmadığı, mevcut hali ile gerek proforma gelir tablolarındaki satış ve kârlılık rakamlarının geçmiş yıllar ile mukayese edildiğine ulaşılabilir olmaması, gerek zaten şirketin bu öngörülerini gerçekleştirebileceği somut bir projenin bulunmaması, gerekse rapor içerisinde izah ettiğimiz nakit akım tablosundaki çelişkiler nedeniyle… ” bu aşamada konkordatonunu başarıya ulaşması ihtimalinin mümkün görülmediği görüşlerinin değişmediğini, ancak; Gerek, borçlu şirket yetkilileri tarafından gösterilen çabalar, gerek geçici mühlet içerisinde şirketin komiser kararlarına karşı ve dürüstlük kurallarına karşı aykırı bir tutumu olmaması, gerek ön protokolleri imzalanan bir çok yeni proje olması ve bu projelerle ilgili atılacak somut adımların görülebilmesi, gereksede şirket yetkililerinin projelerin kesin sözleşmeye bağlanması ile revize proje hazırlayıp nakit akımlarını düzenlemeleri talepleri karşısında, borçlu şirketin yönünden geçici mühletin 2 ay süreyle uzatılmasına karar verilebileceğini, borçlu gerçek kişilerin, kefaleten borçlu oldukları tutarları ödeyecek herhangi bir mal varlığı olmadığını, dolayısıyla konkordato taleplerinin ve kefaleten borçlu oldukları tutarların ödenmesinin tamamen, borçlu şirketin konkordatosunun başarıya ulaşması ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu, şirket yetkililerinin icra ve haciz baskısı altında olmasının, şirketin faaliyetlerini de sekteye uğratacağı gerçeği karşısında, gerçek kişiler içinde talep doğrultusunda geçici mühletin 2 ay süreyle uzatılmasına karar verilebileceğini bildirmişlerdir.
Konkordato geçici komiserleri … , …. ve … tarafından mahkememize sunulan 18/05/2021 tarihli raporunu özetle;
Borçlu şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösterdiğini, yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde, inşaatların tüm elektrik ve elektronik tesisatlarının malzeme + işçilik dahil bitmiş hali ile teslimi konusunda ana müteahhit firmalara taşeron hizmeti verdiğini, şirkete mühlet tarihi verildikten sonraki yaklaşık 4,5 aylık dönemde kaydi olarak herhangi bir geliri gözükmediğini, bunun sebebinin yapılan işlerin henüz hak edişe bağlanmamasından kaynaklandığını, teknik bilirkişilerden alınan raporlar neticesinde, şirketin 31.12.2020 tarihli rayiç özkaynaklarının ise (-) ¨ 28.526.540,09 olarak hesaplandığını, şirketin rayiç değerlere göre borca batık olduğunu, 30.04.2021 tarihi itibariyle borca batıklığın ¨ (-) 28.530.587.97 hesaplandığını,
26 Aralık 2020 tarih ve 31346 sayılı Resmi Cazete’de Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 net Maddesinin (borca batıldık durumu) Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” çerçevesinde yapılan hesaplama neticesinde, şirketin 30.04.2021 tarihi itibariyle rayiç değerli özkaynaklarının (-) ¨ 22,809.179,32 olacağı ve bu seçeneğe göre de şirketin borca batık durumda olduğunu,
Şirketin devam eden 3 projesi bulunduğunu, bu 3 projenin tamamlanma oranları dikkate alındığında, tamamlanmayan kısımlardan elde edilecek gelir ve projelerin tamamlanma maliyetleri nazara alındığında şirketin devam eden projelerinin tamamlanması neticesinde elde edeceği bir kâr bulunmadığını, borçlu şirket ile ilgili gerek ön raporlarında gerekse 2.raporlarında belirtildiği üzere; “projede konkordato kaynağı olarak, 2027 yılı sonuna kadar elde edilmesi hedeflenen kâr rakamına, adi ortaklık veya konsorsiyum ile gelebilecek sermaye rakamına ve alınacak teşviklere yer verildiği, projedeki proforma gelir tablolarında öngörülen satış ve kârlılık rakamlarının tamamen şirketin bundan sonraki süreçte alabileceği yeni projelere bağlı olduğu, çünkü şirketin sanayi kuruluşlarında olduğu gibi süreklilik arz eden bir mal/hizmet satımı ile iştigal etmediği, mevcut durumda şirketin devam eden 3 projesi olduğu ve bu projelerden gelecek bedeller ile ancak tamamlanma maliyetlerinin karşılanacağı, bir diğer ifade ile mevcut durumda şirketin konkordato ön projesinde yer verdiği satış ve kârlılık rakamlarının elde edilebileceği yeni bir somut projesi bulunmadığı, mevcut hali ile gerek proforma gelir tablolarındaki satış ve kârlılık rakamlarının geçmiş yıllar ile mukayese edildiğine ulaşılabilir olmaması, gerek zaten şirketin bu öngörülerini gerçekleştirebileceği somut bir projenin bulunmaması, gerekse rapor içerisinde izah ettiğimiz nakit akım tablosundaki çelişkiler nedeniyle…” bu aşamada konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin mümkün görülmediği yönündeki görüşlerinin değişmediğini,
Heyet olarak 27.01.2021 tarihinde 2. Toplantı, 25.02.2021 tarihinde 3. Toplantı, 17.03.2021 tarihinde 4. Toplantı ve 26.04.2021 tarihinde (zoom üzerinden) 5.Toplantı yapıldığını, yapılan toplantılarda şirket faaliyetleri değerlendirildiğini, konkordato projesi ile ilgili olarak görüşleri ifade edilerek, gerek şirketin hayatiyetini devam ettirebilmesi, gerekse konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin, kâr getirici yeni projeler alınması ile mümkün olduğunu ve yeni projelere ilişkin somut dayanakların, kesinleşmiş sözleşmelerin heyetlerine ibraz edilmesi gerektiği her toplantıda dile getirilmiş olduğunu, buna karşın yeni proje görüşmeleri ile ilgili sunulan (daha Önceki raporlarımızda yer alan) projelere ait (özellikle Irak devletindeki projeden) resmiyete bağlanmış bir sözleşme ve/veya ön avans vb. olumlu bir somut belgenin rapor tarihine kadar heyetlerine ibraz edilmediğini, borçlu gerçek kişilerin, kefeleten borçlu oldukları tutarları ödeyecek herhangi bir mal varlığı olmadığını, dolayısıyla konkordato taleplerinin ve kefeleten borçlu olduktan tutarların ödenmesinin tamamen, borçlu şirketin konkordatosunun başarıya ulaşması ile sıkı sıkıya bağlı olduğunu, neticelen, davacı şirket ile davacı gerçek kişilerin ön projelerinin başarıya ulaşma imkanının bulunmadığını, bu itibarla davacı şirkete ve davacı gerçek kişilere kesin mühlet verilmesinin uygun olmadığını bildirmişlerdir.
İİK’nun 285.maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir.
İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşecek durumlarda mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. “Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.
İİK m. 292’de konkordato sürecinin devam ettirilmesinin artık hukuken temelinin kalmadığı,konkordato sürecinin kesilmesi ve iflasın açılması gereken haller düzenlenmiştir. Mahkeme bu hallerden birinin gerçekleşmesi durumunda,herhangi bir talebe gerek olmaksızın,borçlu iflasa tâbi ise re’sen iflasın açılmasına;iflasa tâbi olmayan borçlu bakımından ise re’sen konkordato talebinin reddine karar verecektir.Ancak bu kararı vermeden önce bir duruşma açarak borçluyu,konkordatoyu bir alacaklı takip etmişse onu ve varsa alacaklılar kurulunu dinlemesi gerekir.Diğer alacaklıları da gerek görürse dinler.
Kanun’un 292.maddesinin 1.fıkrasında konkordato mühletinin belirli sebeplerle kaldırılması düzenlenmiştir.Maddede sayılan hallerde mahkeme daha önce konkordato mühleti vermiştir;ancak mühlet içinde ortaya çıkan haller,konkordato mühletinin amacını ortadan kaldırdığı için mahkeme kesin mühleti kaldıracaktır.
Mahkemenin mühleti kaldırması,aynı zamanda konkordato talebini de reddetmesini gerektirir.Maddede bu husus açıkça düzenlenmiştir.Mahkeme mühleti kaldırarak konkordato talebini reddedecek ve re’sen borçlunnu iflasına karar verecektir.
Konkordato mühleti verildikten sonra mühletin kaldırılması ve iflasa karar verilmesini gerektiren sebeplerden ilki,borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılmasının gerekli olmasıdır.Özellikle borçlunun işletmesinin devamı,devamlı ve hissedilir ölçüde,aktiflerinin azalması ve pasiflerinin artmasına yol açmaktaysa ve bu durumun konkordato süreci içinde geri dönüşü olmayan bir aktif-pasif dengesizliğine yol açacağı öngörülüyorsa;iflasın derhal açılması ile borçlunun malvarlığının tasfiyesi sağlanmak suretiyle daha iyi bir tatmin elde edeceği tahmin ediliyorsa;işletmenin devamı mümkün gözükmüyor yahut çok düşük bir ihtimâl ise,malvarlığının korunması için kesin mühlete geçmeden geçici mühlet kaldırılarak iflasın açılması zorunludur.
Söz konusu şartlar altında iflasın derhal açılmasının “ultima ratio-son çare” olması gerekir.Eğer malvarlığının korunması,örneğin borçlunun tasarruf yetkisinin kaldırılması ve komisere tevdi edilmesi gibi,daha yumuşak uygun tedbirlerle sağlanabilecekse mahkeme ölçülülük ilkesi çerçevesinde bu daha yumuşak tedbirleri tercih etmelidir.
Geçici konkordato mühleti verildikten sonra konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması geçici mühletin kaldırılmasını gerektiren ikinci haldir.Bu halde mahkeme,komiserin raporundaki verilerden konkordatonun başarıya ulaşma şansının kalmadığı sonucuna varmalıdır.
İİK’da iyileşmenin konkordato alacaklılar tarafından kabul edilmeden ya da mahkemece tasdik edilmeden önce gerçekleşmesi halinde,konkordatonun tasdikine kadar gidilmesine gerek kalmayacağı ve mühletin kaldırılacağı kabul edilmiştir (İİK m. 291). Mühlet içinde,iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin aşikâr olması,yani tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunnu iflasına karar verilecektir.Örneğin,komiserin raporundan borçlunun mali ve finansal verilerinin iyileşmeyi imkânsız hale geldiği anlaşılıyorsa,komiser konkordatoyu reddedeceğini açık ve kesin şekilde ortaya koyan alacaklıların sayısından ve öneminden hareketle konkordatonun tasdiki için gerekli çoğunlukların hiç birinin sağlanamayacağı sonucuna varırsa,konkordatonun başarıya ulaşmayacağı önceden anlaşılmış olur ve bu halde mahkeme geçici mühleti kaldırarak iflasa tâbi borçlunun iflasına karar verir.
Mahkememizce İİK’nun 288/1 maddesi yollamasıyla uygulanması gereken İİK’nın 292/son maddesi uyarınca borçlu şirket yetkilisinin beyanı alınmıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Borçlu şirketin inşaat sektöründe faaliyet gösterdiği yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde, inşaatların tüm elektrik ve elektronik tesisatlarının malzeme + işçilik dahil bitmiş hali ile teslimi konusunda ana müteahhit firmalara taşeron hizmeti verdiğin şirkete konkordato mühleti erildikten sonraki yaklaşık 4,5 aylık dönemde kaydi olarak herhangi bir gelirinin gözükmediği, bunun sebebinin yapılan işlerin henüz hak edişe bağlanmamasından kaynaklandığı, şirketin 31.12.2020 tarihli rayiç özkaynaklarının ise (-) ¨ 28.526.540,09 olarak hesaplandığı, şirketin rayiç değerlere göre borca batık olduğu, 30.04.2021 tarihi itibariyle borca batıklığın ¨ (-) 28.530.587.97 olduğu,26 Aralık 2020 tarih ve 31346 sayılı Resmi Cazete’de Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 net Maddesinin (borca batıldık durumu) Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” çerçevesinde yapılan hesaplama neticesinde, şirketin 30.04.2021 tarihi itibariyle rayiç değerli özkaynaklarının (-) ¨ 22,809.179,32 olacağı ve bu seçeneğe göre de şirketin borca batık durumda olduğu,şirketin devam eden 3 projesi bulunduğun bu 3 projenin tamamlanma oranları dikkate alındığında, tamamlanmayan kısımlardan elde edilecek gelir ve projelerin tamamlanma maliyetleri nazara alındığında şirketin devam eden projelerinin tamamlanması neticesinde elde edeceği bir kâr bulunmadığı, projede konkordato kaynağı olarak, 2027 yılı sonuna kadar elde edilmesi hedeflenen kâr rakamına, adi ortaklık veya konsorsiyum ile gelebilecek sermaye rakamına ve alınacak teşviklere yer verildiği, projedeki proforma gelir tablolarında öngörülen satış ve kârlılık rakamlarının tamamen şirketin bundan sonraki süreçte alabileceği yeni projelere bağlı olduğu, çünkü şirketin sanayi kuruluşlarında olduğu gibi süreklilik arz eden bir mal/hizmet satımı ile iştigal etmediği, mevcut durumda şirketin devam eden 3 projesi olduğu ve bu projelerden gelecek bedeller ile ancak tamamlanma maliyetlerinin karşılanacağı, bir diğer ifade ile mevcut durumda şirketin konkordato ön projesinde yer verdiği satış ve kârlılık rakamlarının elde edilebileceği yeni bir somut projesi bulunmadığı, mevcut hali ile gerek proforma gelir tablolarındaki satış ve kârlılık rakamlarının geçmiş yıllar ile mukayese edildiğine ulaşılabilir olmaması, gerek zaten şirketin bu öngörülerini gerçekleştirebileceği somut bir projenin bulunmaması, gerekse nakit akım tablosundaki çelişkiler nedeniyle konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin mümkün görülmediği borçlu şirketin ,hayatiyetini devam ettirebilmesi, gerekse konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin, kâr getirici yeni projeler alınması ile mümkün olduğu ve yeni projelere ilişkin somut dayanakların, kesinleşmiş sözleşmelerin bulunması gerektiği, buna karşın yeni proje görüşmeleri ile ilgili sunulan projelere ait (özellikle Irak devletindeki projeden) resmiyete bağlanmış bir sözleşme ve/veya ön avans vb. olumlu bir somut belgenin ibraz edilmediği, borçlu gerçek kişilerin, kefeleten borçlu oldukları tutarları ödeyecek herhangi bir mal varlığı olmadığı, dolayısıyla konkordato taleplerinin ve kefeleten borçlu olduktan tutarların ödenmesinin tamamen, borçlu şirketin konkordatosunun başarıya ulaşması ile sıkı sıkıya bağlı olduğu, neticelen, davacı şirket ile davacı gerçek kişilerin ön projelerinin başarıya ulaşma imkanının bulunmadığı ve borçlulara kesin mühlet kararı verilmesi şartlarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Borçluların kesin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun borçlular tarafından inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşılmıştır. İİK’nun 292.madde de, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde konkordato talebinin reddi ile iflasa karar verileceği düzenlenmiş olup,komiser heyeti raporları ve dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgelerden konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması ve iflâsın derhal açılmasının alacaklılar yönünden daha avantajlı olması karşısında mahkememizce borçlu şirkete verilen geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve borçlu şirketin iflâsına,borçlu gerçek kişi hakkında verilen geçici mühletin kaldırılarak bu kişinin konkordato talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-)Borçlular ….. (T.C. NO : …..) ve …. (T.C. NO : ….)’nün’ konkordato taleplerinin REDDİ ile bu borçlular hakkında Mahkememizce verilen geçici mühletin KALDIRILMASINA,
B)1- Borçlu şirketin konkordato talebinin REDDİ ile mahkememizce verilen geçici mühletin KALDIRILMASINA ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ….. sicil numarası ile kayıtlı ve muamele merkezi ” … Mahallesi … Caddesi No:… … / …. ” olan ….. ELEKTRİK İNŞAAT TAAHHÜT TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ’nin 25/05/2021 günü saat: 14:31 itibariyle İFLASINA,
2- İflas ile ilgili olarak Bakırköy Nöbetçi İflas Müdürlüğüne müzekkere YAZILMASINA,
3- İflas ile ilgili olarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne BİLDİRİLMDE BULUNULMASINA,
4- İflasın, iflas müdürlüğü tarafından İİK’nun 166.maddesinde yazılı usullere göre İLANINA,
5- İflas avansının Bakırköy İcra ve İflas Müdürlüğü’ne AKTARILMASINA,
6-Geçici komiser heyetinin görevine son VERİLMESİNE,
7-31/12/2020 tarihli tensip tutanağı ile verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,
8-İİK’nın 289/son maddesi uyarınca kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verildiği hususunun Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
9-Geçici komiser olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
10-Alınması gerekli ¨59,30 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨54,40 harcın mahsubu ile bakiye ¨4,90 harcın davacılardan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
14-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
15-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨345,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere borçlular vekili ile borçlu şirket yetkilisi ….. ile bir kısım müdahiller vekillerinin yüzlerine karşı bir kısım müdahiller vekillerinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.25/05/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.