Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/948 E. 2021/469 K. 28.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/948 Esas
KARAR NO : 2021/469

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/09/2014
KARAR TARİHİ : 28/05/2021
K. YAZIM TARİHİ : 28/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili firmanın 2006 yılında … Konut alanında … ada … parselde bulunan …, …, …,…. Villaları No: … numaralı villayı konforu,manzarası ve bu yerlerin şehir gürültüsünden uzak ve rahat olması vb unsurlar gözetilerek,şirket yetkililerinin özel işlerinde kulla- nılmak üzere 1.803.040,00 TL’ye satın aldığını, satın alma tarihinde villanın hemen önünde bulunan ..,..,… parsellerdeki imar durumu emsalinin 0.8 olduğunu, satın alma sırasında davalı … tarafından “bu bölgedeki imar durumunun yıllarca değişmeyeceği, müvekkilinin villasının da önünün kapanmayacağı, güneşinin kesilmeyeceği ve imar durumunun emsal 0,8 olarak kalacağı”nın sifahi olarak bildirildiğini , nitekim dava konusu villanın de önü açık ve güneş görür şekilde müvek- kiline satılıp teslim edildiğini, satın alma tarihinden çok kısa bir süre sonra esasen satın alma sırasında mevcut olduğu halde müvekkilinden gizlenmiş olan 20/04/2006 tarihli İmar Kanunu değişikliğinin hazırlanarak 2007 yılında İBBB onayı ve dağıtım ile yürürlüğe girdiğini, bu değişiklik ile müvek- kilinin villasının önündeki parsellerdeki imar durumu emsalinin 0,8 den 1.20 ‘ye çıkartıldığını ve dev bir alışveriş merkezi, iş merkezi ve gökdelen inşaatı başladığını, 2008 yılı Temmuz ayında bu imar planı değişikliğinden ilgili parselde yapılmaya başlayan dev inşaatlarla durumdan haberdar olan müvekkilinin gerek davalı idareye, gerek belediyeye gerekse çeşitli kurumlara yaptığı itirazların sonuçsuz kaldığını, imar planının iptaline dair idare mahkemesinde açtığı davanın halen devam ettiğini, müvekkili dışında daha pek çok çevre sakini tarafından açılmış idari davalar bulunduğunu, müvekkilinin inşaatın durdurulması talebinin sonuçsuz kaldığını,inşaatın tamamlandığını,panaromik görüntünün tamamen kapandığını, güneşin hiç girmediğini,müvekkilinin kafa dinlemek ve huzur bulmak için burayı satın almasına rağmen …’nin satış sonrası diğer belediyelerle birlikte yaptığı uygulamalar sonucu trafik sıkışıklığı ve yoğunlukta artış olduğunu, yapılan inşaat ve gökdelenler nedeniyle manzaranın ve güneşin kapandığını, yeşil alanların azaldığını, villa havuzunun açıkça görü- nür hale gelmesi nedeniyle havuzdan yararlanılamadığını, Büyükçekmece …. AHM’ne yaptıkları başvuru sonucu … D. İş sayılı dosya üzerinden bilirkişi raporu ile mevcut uygulamalar nede- niyle villanın % 10 oranında değer kaybına uğradığının tespit edildiğini beyanla müvekkilinin uğra- mış olduğu 180.304,00 TL tutarındaki maddi zararının fazlaya ilişkin kısmı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL lik kısmının villanını satın alındığı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ,ayrıca 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini ,yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında özetle; … Projesinin …. Bankası AŞ., …. İnşaat ve Taah. AŞ, … İnşaat ve Tic. AŞ ve … Sanayi AŞ arasında düzenlenen 06/11/1989 tarihli ” … Adi Ortaklığı Sözleşmesi ” ile başladığını, 03/ 12/1991 tarihli “Düzenleme Şeklinde Arsa Payı Karşılığı Bina Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi “ne göre başlangıçta bölgede 6 etap ve 15.000 konut yapılmasının planlandığını, daha sonra 5 etaba düşürülerek inşaata başlandığını, ancak inşaata başlamadan önce İlçe Belediyesi tarafından imar planı yapıldığını ve bu plan doğrultusunda … Belediye Encümeni’nin 14/08/1990 tarih ve 1068 sayılı kararı ile imar uygulamasının yapıldığını,21/10/1990 tarih ve … yevmiye nosu ile tapuya tescil edildiğini, daha sonra 03/04/2001 tarih ve 24362 sayılı RG’de yayınlanan .. sayılı Bakanlar Kurulu kararı gereğince … Bankası hissesinin müvekkili idareye geçtiğini, gerek davacının sahip olduğu villanın gerekse villanın önünde üzerinde inşaat yapılan parsellerin bu kapsamda … Bankası tarafından müvekkili idareye intikal ettiğini, 25/12/2010 tarihinde TBMM ‘de kabul edilen 5953 sayılı Arsa Üretimi ve Değerlendirilmesi Hakkındakİ Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun İle 2/3/1984 Tarihli Ve 2985 Sayılı Toplu Konut Kanunu’na Eklenen Ek-1 Madde 14 gereğince ,Tasfiye Halinde T. Emlak Bankası Şti. tarafından müvekkiline devredilen varlıklardan ve bu varlıklar ile ilgili devirden önce yapılmış akitlerden kay- naklanan yükümlülükler nedeniyle müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davanın talebinin açıklatılması ve tazminat isteminin gizli ayıba dayanması halinde davanın Tüketici Mahke- mesi’nde, idari işlem ve eyleme dayanması halinde İdare Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, müvekkili idarenin villayı satarken gelecekteki imar planı ve uygulamasına dair taahhütte bulunmasının mümkün olmadığını, villaların mer’i imar planlarına uygun olarak ve ilçe belediyesinin verdiği inşaat ruhsatına istinaden inşa olunduğunu ve davacının bu imar planları hakkında askı süresi içinde açılmış bur davası bulunmadığını, Büyükçekmece … AHM vasıtasıyla yapılan delil tespitini kabul etmediklerini, talep edilen tazminat miktarının fahiş maddi ve manevi zararın ispata muhtaç olduğunu, ispat külfetinin ise davacıya düştüğünü,açılan davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Her ne kadar iş bu alacak davası mahkememizde ikame olunmuş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Ticaret mahkemelerinde her iki tarafın tacir olduğu ve ticari işletmeden kaynaklı davalar veya TTK da düzenlenen hususlardan kaynaklı davalar görülmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının davalıdan satın aldığı villanın imar durumuna ilişkin yanlış bilgilendirilmesi sonucu uğranılan zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinden ibarettir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen bir husustan kaynaklanmaması ve davalının tacir olmaması karşısında davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2- Taraflardan birinin, 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince ,
-Bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden ,
-Görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten,
-Kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiği, aksi taktirde mahkememizce dosyanın re’sen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-HMK’nun 20 md gereğince, kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlen- dirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,
5- Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçların nihai karar ile birlikte değer- lendirilmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda karar verildi. 28/05/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır