Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/883 E. 2021/833 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/883
KARAR NO : 2021/833

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2019
KARAR TARİHİ : 01/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 10/12/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkili, şirketin ortaklarından …’nün ¨ 100.000,00 ödenmiş sermayesi bulunan şirkete %62,5 oranında , ¨ 62.500,00 sermaye 1.250 adet pay ile 09/08/2016 tarihinden itibaren ortak olduğunu daha sonra şirkette bulunan hisselerinin tamamını hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte Bakırköy …. Noterliğinin 17/07/2019 tarih ve … sayı ile tasdikli 16/07/2019 tarihli 01 sayılı Genel Kurul Kararı ile şirket ortaklarından …’e ¨ 62.500,00 bedelle devrederek ortaklıktan ayrıldığını, şirket hisse devir işlemi Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 26 Temmuz 2019 tarihli 9877 sayılı nüshasında tescil ve ilan edildiğini, müvekkili ortak olduğu şirkette bulunan hisselerinin tamamını hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte Bakırköy …. Noterliğinin 17/07/2019 tarihli ve … sayılı ile tasdikli 16/07/2019 tarihli 01 sayılı Genel Kurul Kararı ile şirket ortaklarından …’e ¨ 62.500,00 bedelle devrederek ortaklıktan ayrıldığını, şirkette bulunan hisselerinin nominal değerine karşılık gelen bedelleri almasına rağmen şirkete ortak olduğu tarihten itibaren şirkete vermiş olduğunu ve şirket kayıtlarında yer alan alacaklarını şirketten alamadığını, şirket tarafından da müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, devamında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından ilamsız takibe geçildiğini, davalı şirket tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına itiraz edildiğini, arabuluculuk görüşmesinde ise davalı şirket yetkilisi şirketin müvekkiline herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek uzlaşmadığını, müvekkilinin Bakırköy …. Noterliğinin 17/07/2019 tarih ve … sayı ile tasdikli hisse devir sözleşmesi ile Türk Ticaret Kanununda belirtilen hak ve yükümlülüklerini devrettiğini ancak şirkette bulunan alacaklarını devretmediğini, müvekkili ile hissesini devir alan … arasında yapılan devir sözleşmesinde müvekkilinin şirkette bulunan ve kayıt altına alınan alacakların devrettiğine yada alacaklarından feragat ettiğine ilişkin herhangi bir beyan da bulunmadığını, müvekkilinin ortaklık paylarını devretmiş olduğu şirketin “Düzeltilmiş(net aktif) Özvarlık Değeri” + “Şerefiye Değeri” yaklaşık olarak ¨ 3.000.000,00 olduğunu, müvekkilinin ortak olduğu şirketteki payların şirket kayıtlarında yer alan ¨902.576,20′ lik alacağı ile birlikte şirket ortaklarından …’e ¨62.500,00 bedelle devrederek ortaklıktan ayrıldığının düşünülmesi hayatın olağan akışına aykırı düşeceği gibi aynı zamanda edimler arasında açık bir oransızlık meydana gelmesi sonucunu da doğuracağını, müvekkilinin pay sahibi olduğu şirketten olan alacağının varlığı şirket kayıtlarına ve müvekkili tarafından şirketin banka hesaplarına yatırılan ve şirker kasasına verilen nakit , borç verilmesi ve şirket tarafından geri ödenen nakit işlemlerine dayanmakta olup, mali tablolar, şirket ve müvekkili banka hesapları, banka dekontları, tahsil ve tediye makbuzları ile şirket defter kayıt ve belgeleri sonucu ispat altında olduğunu,
Davalı şirketin TTK madde 68/1’de belirtildiği şekilde , pay sahibi müvekkiline olan borçlarının çıkarttığını ve beyan ettiğini, davalı şirketin 2016,2017,2018 takvim yıllarında yapımış olduğu beyanlarına göre şirketin 2017 takvim yılı yevmiye defteri açılış maddesinde yer alan 01/01/2017 tarihli .. sıra numaralı açılış maddesine göre 2016 takvim yılı dönem sonu ve 2017 takvim yılı dönem başı 331-Ortaklara Borçlar Hesabının bakiyesinin ¨ 195.750,00 olduğunu , ¨331.01 Alt Hesapta ortak …’ nün ¨ 195.750,00 alacaklı olduğu kayıtlarda mevcut olup, defter kayıtlarının şirketin beyanını doğrulamadığını, şirketin 2017 takvim yılı yevmiye defteri kapanış maddesinde yer alan 31/12/2018 tarih ve 3539 madde numaralı kapanış maddesine göre 2017 takvim yılı dönem sonunda 331-Ortaklara Borçlar Hesabında yer alan ¨ 1.221.299,00 tutarın ¨ 1.046.299,00 ‘lik kısmının 331.01 Alt Hesapta ortak …’ ye , ¨ 175.000,00 ‘lik kısmının ise 331.02 hesapta ortak …’ e ait olduğu kayıt altına alındığını, şirket tarafından 20/04/2019 tarih ve … sayılı tahakkuk fişi ile Gelir İdaresi Başkanlığı, Davutpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne beyan edilen 01/2018-12/2018 dönemi Kurumlar Vergisi Beyannamesi ekinde yer alan Tek Düzen Hesap Planı Ayrıntılı Bilançosuna göre ortakların kısa vadeli alacaklarının takip edildiği C-Diğer Borçlar, 331-Ortaklara Borçlar Hesabının alacak bakiyesinin 2018 yılı dönem sonunda ¨1.279.977,00 olarak beyan edildiğini, şirketin 2018 takvim yılı yevmiye defteri kapanış maddesinde yer alan 31/12/2018 tarih ve 2985 madde numaralı kapanış maddesine göre 2018 takvim yılı dönem sonunda 331-Ortaklara Borçlar Hesabının bakiyesinin ¨ 1.279.977,00 olduğunu, bu tutarın ¨ 1.016.299,00 ‘lik kısmının 331.01 Alt Hesapta ortak …’ ye, ¨263.678,00′ lik kısmının ise 331.02 Alt Hesapta …’e ait olduğu kayıt altına alındığını, şirketin 2019 takvim yılı yevmiye defterinde yer alan 01/01/2019 tarih ve 01 madde numaralı açılış Fişine göre 2019 takvim yılı dönem başmda 331-Ortaklara Borçlar Hesabının bakiyesinin ¨ 1.279.977,00 olduğunu, bu tutarın ¨ 1.016.299,00′ lık kısmının 331.01 Alt Hesapta ortak …’ ye ¨ 263.678,00′ lik kısmının ise 331 02 Alt Hesapta ortak …’ e ait olduğu kayıt altına alındığını, müvekkili tarafından şirkete verilen borç tutarları ve şirket tarafından geri ödenen tutarlara ilişkin cari hesap sonucunda müvekkilim şirketten ¨ 902.576,20 alacağı kaldığını bu nedenlerle borçlunun itiraz etmiş olduğu ancak mevcut olup , ödeme emrine yapmışı olduğu itirazın iptalini ve icra takibinin devamını, yargılama sonuna kadar alacak haklarının zayi olmaması zımnında gerekli ve yeterli teminatın ibrazı ile şirketin menkul mallarına şirket ortaklarının şirket hisselerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, kötü niyetli olarak itirazda bulunan borçlu aleynine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ,mahkeme masrafları ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekilinin 10/07/2019 havale tarihli cevap dilekçesini özetle;Davacı tarafın davalı müvekkili şirkette hisse sahibi olduğu dönemde şirkete borç verdiğini, şirket hisselerini devretmesinin akabinde müvekkili şirketten alacağı olduğunu beyan ederek öncelikle haksız icra takibini ikmal ettiğini, akabinde de işbu davayı ikame ettiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 158. Maddesi gereği şirket ortağı şirketteki hissesini devretse dahi borçlardan devrettiği hissesi oranında şahsi sorumluluğu bulunduğunu, bu sorumluğun kanunda belirtilen yasal süre boyunca devam ettiğini, alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide birleşmesinin TBK gereğince mümkün olmadığını, davacı tarafın iddialarını kabul etmemekle birlikte bir an için böyle bir borcun varlığı kabul edilse dahi muhtemel şirket borçlarından davacı tarafın sorumluluğunun da devam ettiğini, davacının bizzat tek başına gerçekleştirdiği kişisel işlemler kapsamında vaki borcun meydana geldiğini , iddia eden davacı tarafın söz konusu borçlardan devrettiği hissesi oranında sorumluluğu bulunduğunu, Bir başka dikkat edilmesi gereken hususun davacı tarafın, müvekkili şirket bünyesinde tek başına borçlanmaya yetkili olmadığını, talep edilen borcu kabul etmediklerini, davalı müvekkili şirketin davacı dışındaki diğer ortağının dava konusu muvazaalı borçlanma işlemlerine onay vermemesi nedeniyle davacı taraf yetkisiz temsil hükümlerince şirket borçlarından şahsi olarak bizzat sorumlu olacağını, TTK’nın çift imza kuralına istisna olarak tek imza ile işlem yapma ve borçlanabilme hakkını şirket ana sözleşmesinde veya yönetim kurulunda kararlaştırılması halinde mümkün olabileceğini düzenlendiğini, şirket ana sözleşmesi ve yönetim kurulu kararları incelendiğinde davacı tarafa şirket uhdesinde tek başına borçlanma yetkisi verilen bir kararın mevcut olmadığını, ayrıca borç olarak verilen paranın borç olduğu hususunun açıkça belirtilmesi ve şirket hakkında borçlanmaya yetkili kişiler tarafından bu hususun kabul edilmesi gerektiğini, gelinen nokta itibariyle her iki yetkili temsilciden alınan usulüne uygun bir borç bildirimi ve şirket borçlanma kabul kararı bulunmadığını, davacı tarafın şirket muhasebecisi ile muvazaalı işlemler yaparak şirket defterlerini gerçeğe aykırı bir şekilde tanzim ederek müvekkilini kasıtlı olarak zarara uğratmak istediğini, bu hususta gerçekleştirilen dolandırıcılık işlemleri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturma işlemlerinin devam ettiğini, davacı tarafın hisse devri ile dava dilekçesinde sadece şirketin borçlarını devrettiğini, alacaklarını devretmediğini bildiren bir beyanda bulunduğunu, beyandan anlaşılacağı üzere davacı tarafın, TTK’ya aykırı şekilde gerçekleştirdiği hukuksuz borçlanma işlemleri ile kötü niyetli olarak haksız kazanç elde etme peşinde olduğunu, davacı tarafın ¨902.576,20 alacağı olduğu şirket hisselerini ¨62.500,00 gibi izahı komik bir tutara devrettiğinin iddia ederek kabul edilmesi hayatın olağan akışı içinde mümkün olmayan açıklamalarda bulunduğunu, davacı tarafın şirket muhasebecisi ile birlikte usulsüz olarak şirket ticari defterlerine veri girişi sağlayarak müvekkilini zarara uğratmayı amaçladığını, bu husus hakkında şirket muhasebecisi … ile diğer ilgililer hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde soruşturma açılmış olup halen devam ettiğini, ayrıca davacı tarafın şirket hesabını şahsi hesabı gibi kullanmak suretiyle birçok kişisel harcama yaparak müvekkili şirketi zarara uğrattığını, davacı tarafın şahsi işleri için gerekli olan paraları yönetim kurulu kararı olmaksızın şirket hesaplarından kullandığını ve geri iade etmediğini, dava dilekçesini kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafın şirkete TTK da belirtilen yasal usule uygun şekilde borç verdiği hususunun bir an için kabul edilse dahi mezkur kanun hükmü gereğince şirkete örtülü sermaye artışı sağlamış olduğunu, akabinde ise davacı tarafın şirket hisselerini devrederek şirket üzerindeki hak ve alacaklarını şirket hisselerini devralan kişiye tamamen devrettiğini, dolayısıyla davacı tarafın borç olarak verdiğini iddia ettiği takip konusu alacakların müvekkili şirketin ortağı olarak sermaye artırımı yaptığı anlamına geldiğini, sermaye artırımı yapan davacının tüm hisselerinin şirketin mevcut tek ortağı …’e devredildiğinden dolayı bahse konu sermayeye bağlantılı olarak olası borçlu ve alacaklı sıfatlarının …’de birleştiğini, bu durumun davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanları ile de tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıkça tespit edildiğini, hal böyle olunca sermaye koyma borcu nedeniyle dava açma hakkının şirket hisselerini devir alan hisse sahibine ait olduğunu, şirket hisselerinin davacı tarafından devredilmesi nedeniyle bir an için şirkete borç verildiğinin veya diğer bir deyişle şirkette sermaye artırımında bulunduğunun kabul edilmesi halinde dahi sermaye koyma borcunun diğer pay sahiplerince de ifa edilmesini talep etme hakkı şirket hissesini devralan kişi …’e ait olduğunu, tüm bunlarla beraber şirketin eski ortağı davacının hisse devri yapmadan evvel müvekkili şirkete “tek taraflı” işlemleri ile borç verdiği ve bu suretle müvekkili şirketten alacaklı olduğunu belirterek ihdas ettiği dava konusu icra takibi karşısında davacının kötüniyetli olduğunun aşikar olduğunu, zira çift imza ile temsil yetkisini de kullanmamak suretiyle müvekkili şirketin diğer ortağı …’ün bilgisi ve rızasına muhalif olarak gizli bir şekilde muhasebeci …’ın da yardımıyla gerçekleştirdiğini, sözde borç işlemleri nedeniyle davacı tarafın kötüniyetli olduğundan dolayı işbu davanın reddi ile akabinde de davacının dava konusu alacağın yüzde 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasını, yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini davalı müvekkili adına talep etmiştir.
Bilirkişiler … ve … tarafından mahkememize sunulan 11/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;Davacının davalı şirkete, sermaye ödemesi haricinde banka aracılığıyla fiktif olmayan ¨616.826,20 ödeme yaptığını, hisse devir sözleşmesine davalı şirketin taraf olmamasını, sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereği bu sözleşmenin, sözleşmenin tarafı olmayan şirket tarafından ileri sürülmesinin olanaklı olmaması, yapılan sözleşmenin hisse devrine ilişkin olması, devredilen hisseye bağlı hak ve borçların devrini öngörmesi, bu hususun sözleşmede açıkça “şirketteki ¨62.500,00 payımı şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte” şeklinde ifade edilmesinin, sözleşmede davacının şirketten olan şahsi alacaklarından da feragat ettiğine ilişkin herhangi bir ibareye yer verilmemesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı şirketteki hisselerini devretmesinin davalı şirketteki alacağını da devrettiği anlamına gelmediğini, dolayısıyla sermaye ödemesi karşılığı yapılmayan ve banka makbuzları ve davalı şirketin ticari defterlerinden tespit edilen ¨616.826,20’lik davacının alacağının ödenmesi gerektiğinin, sonucuna varıldığını belirtmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava,alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 30/09/2021 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davadan feragat ,davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.Davadan feragat,davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı veya mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur.Somut olayda,davacı vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince,davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Feragat yargılamanın ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan Harçlar Kanunun 22. maddesi gereğince alınması gereken ¨59,30 karar ve ilam harcının 2/3’üne tekabül eden ¨39,53’nin peşin yatırılan ¨10.900,87 harçtan mahsubuna, fazla yatan ¨10.861,34’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekilinin, davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirdiğinden, davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨768,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 01/10/2021

Başkan …
E-İmzalı
Üye …
E-İmzalı
Üye …
E-İmzalı
Katip …
E-İmzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”