Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/879 E. 2022/346 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/879 Esas
KARAR NO : 2022/346

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2020
KARAR TARİHİ : 04/04/2022
K. YAZIM TARİHİ : 07/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin Afganistan uyruklu olup Türkiye Cumhuriyeti’nde istisnai vatandaşlıktan faydalanmak maksadıyla taşınmaz alarak TC vatandaşı olduğunu, davalı adına tapuda kayıtlı …. İli, … İlçesi, … (Eski ….) Mahallesi, … Ada, … Parsel, …, A3 Blok, 36 nolu bağımsız bölümün 1.550.000,00 TL bedelle satışı konusunda davalı ile anlaştıklarını, taraflarca satışa dair Tapu evrakları dışında herhangi harici bir anlaşma bulunmadığını, müvekkilinin tapuyu aldığını, satış bedelinin tamamını da banka üzerinden davalı şirket hesabına gönderdiğini, davalı taraf ilk anlaşmaları esnasında müvekkiline satış konusunda anlaşmaya ilişkin olduğunu söyleyerek bir takım belgeler imzalattığını, müvekkilinin Afganistan uyruklu olup türkçe okuyup yazmayı bilmediği gibi türkçe konuşmayı dahi bilmemediğini, gerek tapu işlemleri ve gerekse çıkartılan vekaletnamede dahi tercüman vasıtasıyla işlemlerini yaptığını, taraflar arasında taşınmaz satış işlemi 31/05/2019 tarihinde yapıldığını, satış için 29/05/2019 tarihinde anlaşıldığını, bir takım belgeler TÜRKÇE bilmeyen müvekkiline imzalatıldığını, satış bedeli olan 1.550.000 TL de yine müvekkili tarafından 29/05/2019 tarihinde 650.000-TL ve 900.000-TL olmak üzere toplamda 1.550.000-TL’lik iki ayrı EFT işlemi ile davalı hesabına yatırıldığını, müvekkili tarafından senetlere imza atıldığı bilinmemekte olup kendisine iki ayrı icra takibi yapılmasıyla davalı tarafından kendisine boş senet imzalattırıldığının anlaşıldığını, senetlerden birine 700.000 TL, iş bu davaya konu senede ise 75.000 TL bedel yazıldığını, davalı tarafın elinde başkaca senet olup olmadığı ise müvekkili tarafından bilinmediğini, 700.000 TL bedelli senetle ilgili olarak davalı tarafça Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile İcra takibi başlatıldığını, bu takibe ilişkin olarak taraflarınca menfi tespit davası açıldığını, İş bu dava Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayılı dosyasında yargılama devam ettiğini, iş bu dosya ile ilgili taraflarınca hem %15 teminat (114.706,02 TL) yatırıldığını, hem de 946.000 TL Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında icra veznesine depo edildiğini, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E dosyasında müvekkilinin taşınmazlarına ve banka hesaplarına da haciz işlemi yapıldığını, müvekkilinin mağdur edildiğini, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığını beyanla davalı tarafından müvekkiline gayrimenkul alımı yapılması esnasında imzalattırılmış 1 adet ve toplam 75.000 TL Bedelli bono ile davalı tarafından müvekkili aleyhine başlatılmış olan Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosya borcunun menfi tespiti ile takibin iptaline; icra dosya borcunun müvekkil tarafından ödenmek zorunda kalınması halinde istirdadına, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyası ile ilgili İİK 72/3 maddesine göre takdir edilecek teminat karşılığında icra veznesine yatan veya yatacak paranın alacaklıya verilmemesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine, İİK madde 72 hükümleri gereğince %20′ den az olmayan tazminatın kötüniyetli davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; davaya konu bono üzerinde bulunan “nakden” şeklindeki bedel kaydı itibariyle işbu hususun aksinin ve ayrıca bononun boş olarak imzalandığı ve fakat anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönündeki iddialar yönünden ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, buna göre, davacı tarafça, davacı taraf ve müvekkili arasında yapılan bir satış sözleşmesi bulunmadığından bahsedilmişse de bu hususun gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili ile davacı asil arasında 29.05.2019 tarihli satış sözleşmesi akdedilmiş olup, davacının imzasını içerir işbu sözleşme tüm temel hukuki ilişkiyi ve verilen senetleri açıklar niteliktedir olduğunu, davacı tarafla müvekkili şirketin ilk ilişkisi, davacı tarafın müvekkili şirketten daire niteliğindeki taşınmazı satın alması üzerine ortaya çıktığını, davacı taraf müvekkili şirketten aralarında kurulan 28.07.2018 tarihli satış sözleşmesi kapsamında “…. Mahallesi … Cad. .. … Blok D:27 Beylikdüzü/İSTANBUL” adresinde kain konut niteliğindeki taşınmazı 1.050.000,00 TL (Bir Milyon Elli Bin Türk Lirası) bedel karşılığında satın aldığını, bu tutarın 900.000,00 TL’lik kısmı davacı tarafça müvekkili şirkete 15.08.2018 tarihli 900.000,00 TL tutarlı çek ile ödendiğini, 25.000 TL nakit olarak verildiğini, müvekkili şirketçe keşide edilen daire faturası ile de belirlenen toplam 1.050.000,00 TL miktarındaki tutardan bakiye 125.000,00 TL ise müvekkili şirkete ödenmediğini, bahse konu 125.000,00 TL ödenmediği için bu tutara ilişkin olarak müvekkili şirket tarafından davacı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü …. Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, aradan bir süre geçtikten sonra Türk vatandaşlığı için başvuru yapmak isteyen davacı taraf, müvekkilimiz şirket ile bir başka taşınmaza ilişkin yeni bir sözleşme yapmak ve bu kapsamda müvekkilimiz şirketten yeni bir taşınmaz satın almak istediğini, zira, Türk vatandaşlığı başvurusuna dayanak olarak da ilgili mevzuat hükümleri uyarınca 250.000,00 Amerikan Doları (o dönem TL karşılığı 1.550.000,00 TL -birmilyon beşyüzelli bin Türk Lirası) değerinde bir taşınmaz aldığını/yatırım yaptığını ilgili makamlar nezdinde ortaya koymak durumunda olan davacı taraf, bu yöndeki ihtiyacı kapsamında müvekkili şirkete aynı konut sitesi içerisinde bu bedeli karşılayacak yeni bir taşınmaz satın almak isteğini ilettiğini, ilk aldığı taşınmaza ilişkin ödemediği bakiye tutarı da kapsayacak şekilde yeni bir anlaşma yoluna gitmek istediğini, davacının bu teklifi üzerine müvekkili şirket kendisine ait yeni bir taşınmazın davacıya satılması hususunda mutabık kalmış ve taraflar bu çerçevede aralarında 29.05.2019 tarihli satış sözleşmesini imzaladığını, işbu satış sözleşmesine göre davacı daha büyük ve iyi konumda olan ve ayrıca gayrimenkul iktisabı ile vatandaşlık alabilme imkanından faydalanabilmesi için gerekli şartları haiz “….Mahallesi … Cad. … … Blok D:36 Beylikdüzü/İSTANBUL” adresinde bulunan dubleks daireyi toplamda “2.650.000,00 TL” (ikimilyon altıyüz elli bin Türk lirası) bedelle müvekkili şirketten satın aldığını, Davacı tarafın talebi üzerine, aralarındaki hukuki ilişkiyi 29.05.2019 tarihli sözleşme ile güvence altına alan müvekkili şirket, tüm bu hususlara aynı sözleşme kapsamında yer vermekle ve ayrıca söz konusu sözleşmede de belirtildiği üzere davacıdan toplamda 775.000,00 TL tutarında iki bono da alıp davacı tarafın bu yöndeki talebini kendisine yardımcı olmak amacıyla kabul ettiğini, bunun üzerine müvekkili şirket, bahsi geçen 36 no’lu taşınmazın satışı kapsamında davacı tarafça kendisine 29.05.2019 tarihinde ödenen 900.000,00 TL’nin 650.000,00 TL’sini yine geri almak üzere 29.05.2019 tarihinde davacının hesabına gönderdiğini, davacı taraf da bu 650.000,00 TL’yi müvekkili şirkete tekrar 29.05.2019 tarihinde göndererek iade ettiğini, tüm bu işlemlerin aynı gün gerçekleştirildiğini, böylece davacı tarafın elinde bir adet 900.000,00 TL tutarında ödeme belgesi, bir adet de bu 900.000,00 TL’nin içerisinden iade alınmak üzere kendisine geri gönderilen 650.000,00 TL’yi müvekkili şirkete iade etmesi kapsamında bu tutarda ikinci bir ödeme belgesi ile toplamda Türk vatandaşlığı başvurusu için ihtiyacı olan 1.550.000,00 TL tutarında ödeme belgesinin mevcut olduğunu beyanla öncelikle davacı tarafın müvekkili şirketin haklı alacağını tahsil etmek imkanını ortadan kaldırmak yahut geciktirmek amacıyla ikame ettiği anlaşılan işbu dava kapsamında ihtiyati tedbir müessesesi için yasal hükümler ile belirlendiği üzere yaklaşık ispat kuralını yerine getiremediği dikkate alınarak ihtiyati tedbir kararına karşı itirazlarını kabul edilerek; bahse konu ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, bunun kabul edilmemesi halinde HMK md. 395/1 ve ve md. 395/2 atfıyla md. 87 hükmü uyarınca ihtiyati tedbir kararının mahkemece belirlenecek uygun bir teminat karşılığında (nakit, teminat mektubu, taşınır yahut taşınmaz mal vb) kaldırılmasına yahut değiştirilmesine, davacı tarafın dava dilekçesinde yer verdiği iddiaların tamamının gerçek dışı ve mesnetsiz olduğu ile davacının müvekkili şirkete olan borcuna dair bazı hususları kötü niyetli olarak mahkemeye farklı şekilde yansıtmaya gayret ettiği dikkate alınarak haksız ve ispat olunamayan davanın reddine, kötü niyetli olarak huzurdaki davayı ikame eden davacıdan alınarak haklı alacağını derhal tahsil etmek kabiliyeti ortadan kalkan müvekkili şirkete ödenmek üzere alacağın %20’sinden az olmayacak bir tutara hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekalet tutarının karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) ’nun 72.maddesine dayalı icra takibinden sonra açılmış borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizin … esas sayılı davasındaki taraflar ile bu davadaki tarafların aynı olması aynı hukuki ilişkiye dayanılarak davacı tarafından menfi tespit davası açılması karşısında yeniden rapor alınmamış ve …. esas nolu davada alınan rapor bu davada da delil olarak kabul edilmiştir.
Bilirkişi ….’ın 08/06/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; Dava konusunun, icra takibine konu 29/05/2019 tanzim, 15/08/2019 vade tarihli 700.000,00 TL bedelli bono kapsamında davacının borçlu olmadığının tespiti talebinden ibaret olduğu, davalının 2018, 2019 ve 2020 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre; ticari ilişkinin Mayıs/2019 tarihinde sonlandırıldığı, 31.05.2019 tarihi itibariyle davalının davacıdan alacağının bulunmadığı, takip konusu 29/05/2019 düzenleme tarihli 15/08/2019 vadeli 700.000,00 TL bedelli bononun davalı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının davalıdan 1 adet toplamda 1.550.000,00 TL tutarında daire satın almış olduğunu, mezkur daireye karşılık davalıya 29.05.2019 tarihinde 900.000,00 TL ve 650.000,00 TL olmak üzere toplamda 1.550.,000,00 TL ödeme yapmış olduğu ve davalıya herhangi bir borcunun kalmadığını ve dava konusu 700.000,00 TL tutarlı senedi boş olarak verdiğini beyan ettiği, davalının cevap dilekçesinde ise taraflar arasındaki akdi ilişkiyi kabul ettiğini, dairenin satışının yapıldığını, ancak davacının davalıya göndermiş olduğu 650.000,00 TL’lik ödemenin davalı tarafından davacının parasının bulunmadığından ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak için bu satışın yapılmasının gerekeceğinden 900.000,00 TL’lik ödeme tahsilatının yapıldıktan sonra 649.750,00 TL’nin davacıya fade edilmiş olduğu ve iade edilen 650.000,00 TL tekrar davalı hesaplarına havale edilmiş olduğu bu itibarla sadece 900.000,00 TL ödeme alınmış olduğunun beyarı edildiği ve dosyaya celp edilen davalının …. hesap ekstresinde 900.,000,00 TL’nin gönderildiği ve 647.500,00 TL’nin iade edildiği ve daha sonra 650.000,00 TL’nin tekrar davalıya gönderildiği, davacının davalıdan (1.050.000 TL * 1.550.000 TL) 2.600.000 TL bedelli 2 daire satın almış olduğu, buna karşılık davacının davalıya 1.825.000 TL ödeme yapmış olduğu, davacının 2 daireden (2.600.000 TL – 1.825.000 TL) bakiye borcunun (ilk daireden 125.000 TL ve ikinci daireden 650.000 TL olmak üzere) 775.000 TL olduğu, dosyaya mübrez bilgi, belge ve ticari defterler çerçevesinde davacının borcunun dava konusu 700.000 TL bedelli senet ile dava dışı 75.000 TL bedelli senetlerden müteşekkil olduğu, bu itibarla takip ve dava konusu 700,000 TL senet bedelinden dolayı davacının davalıya borçlu olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Davacı vekili her ne kadar müvekkilinin,davalıdan bir adet taşınmaz satın aldığını ve bunun karşılığında boş bono verdiğini,davalıya taşınmaz bedelinin banka havalesi ile ödenmesine rağmen davalının aldığı bonoyu icra takibine konu ettiğini,bononun bedelsiz kalması nedeniyle davalı tarafından girişilen icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemi ile huzurdaki davayı açmış ise de,davacı tarafından da inkar edilmeyen 29/05/2019 tarihli sözleşmeye göre,davacının davalıdan iki adet taşınmaz satın aldığı,ilk taşınmaz satışından kaynaklı olarak 125.000,00.- TL borcunun kaldığı,davacının Türk vatandaşlığını almak için 250.000,00 USD karşılığı 1.550.000,00-TL tutarında taşınmaz satın alması gerekmesi nedeniyle tarafların anlaşarak davacı tarafından davalıya gönderilen 900.000,00.-TL tutarlı paranın 650.000,00.-TL’sinin davalı tarafından aynı gün davacıya iade edildiği ve davalı tarafından aynı gün bu paranın tekrar davacıya geri gönderildiği,davacının kalan toplam borcu için 75.000,00.-TL ve 700.000,00.-TL tutarlı iki adet bononun düzenlendiği ve davacıya verildiği,buna göre davacının,davalıdan satın aldığı iki adet taşınmazın bedelini tam olarak ödemediği,dava konusu bononun bedelsiz kalmadığı,davacı tarafından yapılan sözleşmenin davacının Türkçe bilmediği için kabul edilmediği ancak sözleşmenin tercüman huzurunda okunarak imzalandığı,bu nedenle sözleşmenin davacı tarafından bağlayıcı olduğu,bononun mal karşılığı verildiğinin her iki tarafçada kabul edilmesi nedeniyle nakden kaydının geçersiz olduğu, davacının, bononun bedelsiz kaldığını usuli deliller ile ispat edemdiği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-DAVANIN REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.468,12 TL nispi harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına , bakiye 1.387,42‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

4-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine red olunan dava değerine göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 11.975,84 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere temlik eden ve temlik eden davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/04/2022

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır