Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/836 E. 2021/60 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/836
KARAR NO : 2021/60

DAVA : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
DAVA TARİHİ : 19/11/2020
KARAR TARİHİ : 22/01/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 19/11/2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirket maketten konut satışında bulunmuş, taşınmazı tamamlayıp teslim etmediği gibi tapu da vermediğini, bunun üzerine ödenen bedelin iadesi için Bakırköy … Tüketici Mahkemesi … Esas sayılı dosyasından açılan dava karara bağlanarak kesinleştiğini, bu kararın Bakırköy … İcra … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, davalı şirkete icra emri tebliğ edildiğini ancak bugüne kadar hiçbir ödeme yapılmadığını, davalı adına taşınmazlar bulunmakla birlikte, üzerinde yüklü ipotekler ve yüzlerce hacizler bulunduğunu, davalı şirket batık durumda olduğunu, bu halde iken bazı taşınmazları hileli bir şekilde devirlere konu edildiğini, bu itibarla İİK. m. 177/4 hükümleri gereğince borcunu ödemeyen davalı şirketin iflasına karar verilmesi amacıyla iş bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu bu nedenle davalının icra emrini tebellüğ etmesine rağmen borcunu ödemediği ve herhangi bir itirazda da bulunmadığı anlaşıldığından İİK. m. 177/4 hükümleri gereğince iflas taleplerinin kabulü ile davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekilinin 09/12/2020 tarihli dilekçesini özetle; Davacı tarafından Arabuluculuğa Başvuru Yapılmadığından davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı yan delillerini tebliğ etmemiş olup, davacı yana delillerini göndermesi için kesin süre verilmesini, müvekkili şirket aciz durumunda olmayıp iflas koşulları oluşmadığından davanın reddi gerektiğini, ülkemiz hiçbir şekilde istenmeyen ve öngörülemeyen büyük bir olağan dışı ekonomik krizi ile karşı karşıya geldiğini, davalı müvekkili …, halka açık bir firma olup kuruluşlarından günümüze kadar gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında yirmibin adetten fazla konut ve ticari alan üretip teslim etmiş bir kuruluş olduğunu, bu teslim edilen konutların dokuzbinaltıyüz adeti Innovıa markalı konut projeleri olduğunu, Innovıa Ispartakule ve Innovıa Terrace İzmit projeleri). Innovıa markalı projelerin inşaatına 2007 yılında başlandığın, çok Avantajlı Fiyatlarla, 60 ay Sıfır Faiz, Senetle Ödeme şartları, 5 yıldızlı otel standartlarında havuzlar, spalar, geniş sosyal imkânlar sunan bu projelerin imalatına 2007 yılında başlanmış ve 2011 yılı sonu itibari ile Innovıa 1-2-3 etaplarda toplamda 9.100 adet daire teslim edildiğini; yani yılda ortalama 1.800 adet daire teslim edildiğini, bu etapların satışı ve tesliminde davalı şirket tarafından ulaşılan başarı ile Türkiye nin yükselen ekonomik ivmesine de inanarak ve güvenerek, 4 üncü ve son etabını müvekkili şirket daha büyük (6.500 konut), daha fazla peyzaj alanları olan bir yaşam alanı olarak planladığını, 2011 Haziran ayında projede imalata başlandığını ancak 2012 yılında …. Büyükşehir Belediyesi (İ.B.B ) ile …. Belediyesi arasında ihtilaf çıktığını, İ.B.B, Esenyurt bölge imar planlarını ve verilmiş inşaat ruhsatlarını iptal etmiş davalı müvekkili şirket dahil bölgede birçok inşaat firmasının şantiyelerini mühürlediğini, bu ihtilaf 2 yıla yakın devam ettiğini ve sonunda planlar mevcut şekli ile onaylandığını, bu imar sorunu birçok inşaat firmasını etkilediği gibi müvekkili şirketide etkilediğini,
Ülkemizde yaşanan bu olaylarda en derin yarayı ise inşaat sektörünün aldığını, bu hal ve şartlar içinde müvekkili şirketin tüm asli sorumluluğu ve önceliği inşaatları bitirmek ve müşterilere yani tüketicilere teslim etmek olduğunu, müvekkili şirket bu özen ve bilinç ile inşaatlarını tamamlamak için olağanüstü bir çaba gösterdiğini, ancak buna rağmen piyasanın bu durumundan müvekkili şirket de yoğun bir şekilde etkilendiğini; hem inşaatların yürütülmesi hemde satış ve tahsilatta büyük sıkıntı yaşanırken bazı ödemelerin yapılması ile ilgili konularda müvekkili finansal olarak oldukça zorlamaya başladığını, müvekkili şirketin malvarlığı borçlarından çok daha fazla olmasına rağmen mallarını satamıyor olması müvekkili nakit akışında sıkıntıya soktuğunu, ekte sundukları Bağımsız Denetim Raporları, Faaliyet Raporları ve Gayrimenkul değerleme raporları da müvekkili şirketin aciz halinde olmadığını açıkça ortaya koyduğunu, anılan nedenlerle müvekkili şirket aciz halinde olmadığından davanın reddi gerektiğini, her ne kadar nakit akışında sıkıntı yaşasa da nakit akışı sağladıkça ödemelerini yaptığını ve dosyaları kapattığını ,bu nedenle nakit akışında sıkıntı yaşaması müvekkilinin aciz halinde olduğu anlamına gelmediğini, bu nedenlerle müvekkilin aciz halinde olmadığının da dikkate alınarak haksız ve mesnetsiz davanın reddine, müvekkili şirket dava açılmasına sebebiyet vermediğini ve davanın reddi gerektiğinden her halükarda yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 177/4 ncü maddesine dayalı olarak açılmış iflâs istemine ilişkindir.
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu 21/01/2021 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini beyan etmiştir.
Davadan feragat,davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.Davadan feragat,davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı veya mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur.Somut olayda, davacı vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince,davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Feragat yargılamanın ilk celsesinden sonra vuku bulduğundan Harçlar Kanunun 22. maddesi gereğince ¨59,30 karar ve ilam harcının 2/3’üne tekabül eden ¨39,53’nin peşin yatırılan ¨54,40 peşin harçtan mahsubuna, fazla yatan ¨14,87 ‘nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı vekilinin, davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirdiğinden, davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨250,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davalı vekillerinin yüzlerine karşı,davacı vekilinin yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.21/01/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.