Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/820 E. 2021/559 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/820
KARAR NO : 2021/559

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 07/08/2019
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 07/08/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde;… Beton Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile …. Yapı İnşaat Malzemeleri ve İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi birlikte Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasıyla iflas erteleme talebinde bulunulduğunu, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi, …Esas, … Karar sayılı 01/06/2017 tarihli kararıyla, her iki şirketin 01/06/2017 tarihi itibariyle iflaslarının açılmasına karar verdiğini ve kararın kesinleştiğini, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin her iki şirket açısından iflas kararı vermesi sonrasında, …. Yapı için Bakırköy …. İcra ve İflas Müdürlüğünün …, … için ise aynı Müdürlüğün … İflas sayılı dosyaları oluşturulduğunu, müvekkili , …. Yapı’ dan olan alacakları için Küçükçekmece … İcra Dairesinin … , … ve … Esas sayılı dosyalarıyla icra takibi yapmışsa da borçlu şirketin iflasına karar verilmesi nedeniyle, bu üç icra dosyasından kaynaklanan toplamda ¨404.678,86’lik alacağın …. Yapı’ nın iflas işlemlerini yürüten Bakırköy … İcra ve İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasına kaydı talep edildiğini, Bakırköy … İcra ve İflas Müdürlüğü … İflas sayılı dosyasından 22/01/2018 tarihinde düzenlediği sıra cetveli ve aynı tarihli kararıyla ¨404.678,86’lik alacağın tamamının kabulüne karar verildiğini, sıra cetvelinin kesinleştiğini, dolayısıyla, müvekkili …. Yapı’ dan kesinleşmiş ¨404.678,86 alacağının bulunduğunu, müvekkilinin bu kere de …. Yapı’ dan olan alacaklarından, şirket ortakları, faaliyet konusu, adresi gibi hususlarda organik bağı bulunan …’ ın da sorumlu olması nedeniyle, ¨404.678,86’lik alacağının …’ ın iflas işlemlerini yürüten Bakırköy … İcra ve İflas Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyasına kaydını talep ettiğini, Bakırköy …. İcra ve İflas Müdürlüğü … İflas sayılı dosyasından 17/04/2019 tarihinde düzenlediği sıra cetveli ve aynı tarihli kararıyla, alacağın dayanağı olan belgelerin müflis şirketle ilgisi olmaması nedeniyle, alacak kayıt talebinin reddine karar verildiğini, müvekkili 06/05/2019 tarihinde Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile kayıt kabul davası açtığını ancak mahkeme 04/07/2019 tarihli kararıyla arabulucuya başvurulmamış olması sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verdiğini, bunun üzerine müvekkilinin 09/07/2019 tarihinde arabulucuya başvurduğunu, Bakırköy …. İcra İflas Müdürlüğü … İflas sayılı dosyaya ¨404.678,86 alacağın iflas masasına kaydedilmesi talebinde bulunduğunu, ancak karşı tarafın toplantıya gelmemesi nedeniyle 07/08/2019 tarihinde toplantı anlaşamama ile sonuçlandığını, bunun üzerine işbu davayı açtıklarını, sonuç olarak … ile …. Yapı arasındaki organik bağın ve …. Yapı’ nın borçlarından … ‘ın sorumlu olduğunun tespitini, müvekkilinin, ¨404.678,86 alacağının Bakırköy …. İcra ve İflas Müdürlüğü’nün … İflas sayılı dosyasına kabulünü, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı İflas Müdürlüğünün huzurda görülmekte olan davaya karşılık yazılı olarak herhangi bir savunmada bulunmamış oldukları görülmektedir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 235’nci maddesi uyarınca, iflas idaresince kabul edilmeyen alacağın müflisin iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesi istemine ilişkindir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … nci Hukuk Dairesinin 07/10/2020 gün ve … esas,… karar sayılı ilamı uyarınca davanın 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kabul edildiğinden ve ilgili istinaf kararı dava şartına ilişkin olup Mahkememizi bağladığından davacı tarafından açılan davanın 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kabul edilmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler Dr. … ve … tarafından mahkememize sunulan 27/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Dava dışı borçlu şirketin borcundan dolayı davalı şirketin sorumlu tutulabilmesi için gerekli şartların oluşmadığını bildirmiştir.
Blirkişi,Prof. Dr. .. ,Mahkememize sunduğu aynı tarihli ayrık raporunda ;Dava dışı borçlu şirketin borcundan dolayı davalı şirketin sorumlu tutulabilmesi için gerekli şartların oluştuğunu bildirmiştir.
Kayıt kabul davası bilindiği üzere alacağı kısmen veya tamamen red edilen alacaklı tarafından iflas idaresine karşı açılır. Davada husumet iflas masasına yöneltilmelidir. İflas masasının temsilcisi adi tasfiyede iflas idaresi, basit tasfiyede ise iflas dairesidir. İspat yükü kural olarak masaya yazdırılması gereken alacağı olduğunu iddia eden davacı alacaklı üzerindedir. Sadece alacak belgesinin bulunması alacağın gerçek varlığı yönünde yeterli olmayıp alacaklı-borçlu arasındaki temel ilişkilere inilip sair belge ve bilgilerle gerçek alacağın tespit edilmesi gerekli olup ispat hususuda alacaklıya aittir.
Davacının huzurdaki dava ile … Beton İle …. Yapı arasında organik bağ olduğu vc tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasını talep ederek, Bakırköy …. İcra İflas müdürlüğü … iflas dosyasında kabul edilen ¨404,678.86 alacağının, müflis … Beton’nun … sayılı dosyasında da kayıt kabulünü talep etmektedir.
Taraflar arasında ihtilaf konusu davacının dava dışı …. Yapıdan olan dava konusu alacağından dolayı davalı … Betommın sorumlu tutulmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır,
Öncelikle hileye ilişkin TBK. m. 36 hükmüne göre: “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa hile, sözleşmeyle bağlı değildir,üçüncü hir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir “,
Yine tasarrufun iptaline İlişkin İİK. m. 280/1 hükmüne göre: “Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastinin, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş ytl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır “
Süzkonusu hükümler uyarınca hile ile yapılan sözleşmeler ile yine hileli şekilde mal kaçırmak amacıyla yapılan sözleşmelerin geçersiz olacağı açıktır. Taraflar arasında akrabalık bağının bulunması ve malın kısa sürede elden çıkarılması ya da üst üste devirler yapılması, mal kaçırmaya karine teşkil eder.
Tüzel kişiliğin, sözleşmeden ya da kanundan doğan her türlü yüküm ve borçlardan ve kaynağı ne olursa olsun sorumluluklardan kurtulmak için bir araç olarak kullanılmasını engellemek amacıyla, …. ve Kara Avrupası hukuk sistemlerinde “‘perdeyi kaldırma teorisi” olarak anılan hukuk ilkesi geliştirilmiş bulunmaktadır. Söz konusu teori, tüzel kişiliğin ayrı vc bağımsız bir varlığının bulunması olgusunu sorgulayarak hakkın ve hukuk düzeninin kötüye kullanıldığı durumlarda tüzel kişiliğin varlığı ile onu oluşturan kimselerin varlığının kesin hatlarla ayrılmaması gerekebileceğini ortaya koymaktadır (Lerzaıı Yılmaz, Anonim Şirketlerde Tü/el Kişilik Perdesinin Kaldırılması Meselesi Hakkında İsviçre Federal Mahkemesi Kararlan İşığında Düşünceler. Sempozyum No: I, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması, Konuşmalar-Tartışmalar-Bildiriler, İstanbul 2008. s. 235-236, s. 254: Ünal Tekinalp, Tek Kişilik Ortaklık I, Tek Pavsahipli Anonim Ortaklık, İstanbul 2011, s. 333- 334). Zira ‘‘tüzel kişilik perdesini aralama” kavramı, bir hukuk kişisinin (tüzel kişinin) varlığını yok saymayı gerektirmektedir (Erol Ulusoy, Şirketler ve Bankacılık Hukukunda Kapsama Alma ve Sorumlu Kılma Amacıyla Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması. Sempozyum No: I, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması. Konuşmalar-Tartışmaİar-Bildirilcr, İstanbul 2008, s. 352),
Perdeyi kaldırma teorisi ile tiizel kişiliklerin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda, tüzel kişilik dikkate alınmamakta, yani yokmuş gibi hareket edilmekte vc ayrı tüzel kişilik savunmasından yararlanmak isteyenlere izin verilmemektedir. Teoriye bu ismin verilmesinin sebebi, hukuki sorumluluktan kaçınmak amacıyla farkh tüzel kişilik savunması yapan kişilerin ’”tüzel kişilik” perdesi arkasına saklanmaya çalışmaları; teorinin müdahalesi ile tüzel kişiliğin yok sayılmasıyla veya bu perdenin aralanması suretiyle perdenin arkasındaki gerçek yükümlünün borçtan sorumlu tutulabilmesidir. Perdeyi kaldırma teorisi vasıtasıyla, tüzel kişinin borçlarının, üyelerine izafesi mümkün olduğu gibi üyelerin borçlarından dolayı, tüzel kişinin sorumlu tutulması da olanak dahilindedir. Bir diğer ifadeyle alacaklılarına karşı sadece kendi malvarlığı ile sorumlu olan tüzel kişiye ilişkin bir borçtan dolayı sorumluluk alanının, tüzel kişinin üyelerini de içine alacak şekilde genişletilmesi söz konusudur. Burada tüzel kişi ile üyelerinin malvarlıklarının ayrılığı prensibi kaldıramamakta; sadece somut olaya özgü olarak ayrılık ilkesinin uygulanmasından vazgeçilmektedir (Veliye Yanlı, Anonim Ortaklıklarda Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Vc Pay Sahiplerinin Ortaklık Alacaklılarına Karşı Sorumlu Kılınması, İstanbul 2000. s, 37).
Tüze! kişilik perdesinin çapraz olarak aralanması da mümkündür. Tüzel kişilik perdesinin çapraz kaldırılması durumu, kardeş ortaklıklar açısından ele alınmıştır. Buna göre yavru ortaklığa ilişkin bir durumdan dolayı tüzel kişilik perdesi kaldırılarak ana ortaklık devreye sokulmakta, daha sonra ise ana ortaklık ve diğer bir yavru ortaklık arasındaki perde kaldırılarak diğer yavru ortaklığa ulaşılmakladır (Yanlı, s. 40), Dolayısıyla perdenin “çapraz” kaldırılması halinde sadece ana vc yavru ortaklık arasında değil; aynı konzem veya holding sisteminde yer alan ortaklıklar arasında da perdeyi kaldırma söz konusu olmaktadır (Gülören Tekinalp/Ünal Tekinalp, “Perdeyi Kaldırma Teorisi”, Reha Poroy’a Annağan. İstanbul 1995, s. 399).
Tiizel kişilik perdesinin aralanarak şirketlerin sorumluluğuna gidilebilmesi için yerleşik Yargıtay kararında da ifade edildiği üzere, alacaklıların alacaklarını semeresiz bırakmak amacıyla borçlu şirketin malvarlığının usulsuz işlemler ile başka şirketlere aktarılmış olması gerekir. Tüzel kişilik perdesinin aralanması, perdesi kaldırılacak olan şirketin tüzel kişiliğin hukuken kötüye kullanılması amacıyla kurulmuş olması, yani mezkur şirketin kuruluşunun hile veya bir kanun veya sözleşme hükmünü yahut bir mahkeme kararını dolanmak kastı taşıdığı hallerde sözkoııusu olabilir.
Somut olayda, alacaklıların alacaklarını semeresiz bırakmak amacıyla dava dışı borçlu şirketin malvarlığının usulsüz işlemler ile müflis şirkete aktarılmış olduğuna, müflis şirketin tüzel kişiliğinin hukuken kötüye kullanılması amacıyla kurulmuş olduğuna, yani mezkur şirketin kuruluşunun hile veya bir kanun veya sözleşme hükmünü yahut bir mahkeme kararını dolanmak kastı taşıdığına ilişkin somut bir delile rastlanmamıştır. Tam aksine, bilirkişi raporunun mali inceleme kısmında ifade edildiği üzere, …. Yapı’mn aktifinin … Betonca aktarıldığından söz edebilmek için, … Beton’un değil. …. Yapı’nın … Beton’dan alacaklı olması gerekmektedir. Ancak yanlar arasındaki ticari ilişki … Beton’un …. Yapı’ya sipariş avansı olarak çekler vermesi ve sonrasında hizmet/mal alınmayınca çeklerin iade alınması şeklinde gerçekleşmiştir. Bütün bu hususlar birlikte dikkate alındığında; dava dışı borçlu şirkettin borcundan dolayı müflis şirketin sorumlu tutulabilmesi için gerekli şartların oluşmadığı anlaşıldığından davacının,tüzel kişilik perdesinin aralanarak kayıt kabul isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli ¨59,30 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨44,40 harcın mahsubu ile bakiye ¨4,80 harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨662,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı iflas idaresinin yokluğunda oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.24/06/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.