Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/810 E. 2021/348 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/810
KARAR NO : 2021/348

DAVA : Konkordatonun Feshi
DAVA TARİHİ : 11/11/2020
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Konkordatonun Feshi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 11/11/2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Davalı şirket tarafından Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ikame edilmiş olan konkordatonun tasdiki davasından yapılan yargılama neticesinde, davalının teklif etmiş olduğu konkordato Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/02/2020 tarihli, … Esas … Karar sayılı kararı ile tasdik edildiğini, anılan karar ile borçlu şirket tarafından borçların konkordatonun tasdik tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde 3’er aylık eşit taksitlerle borçlu tarafından sunulan ödeme takvimi uyarınca ödenmesini, borçlu şirket tarafından dosyaya sunulan ödeme takviminin kararın eki olduğunun bildirilmesine hükmedildiğini, borçlu tarafından bildirilen ödeme planına göre müvekkili şirkete ödenmesi gerekli olan taksitler davalı tarafından işbu davanın ikame edildiği tarihe kadar müvekkili şirkete herhangi bir ödemede bulunulmadığını, davalı tarafından konkordato şartları ihlal edildiğini, davalı yanca müvekkili şirkete konkordato projesi uyarınca ödenmesi gereken taksitler ödenmediği gibi, davalı şirket konkordato talebinde kötü niyetli olduğunu, bu nedenle Mahkemeye başvurarak öncelikle İİK 308/e maddesi gereğince konkordatonun müvekkili şirket yönünden feshine; bunun mümkün olmaması halinde ise terditli olarak, konkordatonun 308/f maddesi uyarınca davalının kötü niyetle sakatlanmış olan konkordatonun tamamen feshine karar verilmesi için dava açılması zorunluluğu hasıl olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin her türlü dava, takip ve şikayet haklarının saklı kalmak kaydı ile; terditli olarak öncelikle davanın kabulü ile konkordatonun İİK 308/E maddesi gereğince müvekkil şirket yönünden feshini, 1 no.lu taleplerinin kabul edilmemesi halinde davalının kötü niyetle sakatlanmış olan konkordatonun İİK 308/F maddesi gereğince tamamen feshini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
SAVUNMA;
Davalı vekilinin 31/12/2020 havale tarihli dilekçesini özetle; Müvekkili şirket hakkında Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile konkordato davası ikame edilmiş olup iş bu dosyadan 04/02/2020 tarihinde konkordatonun tasdikine dair karar verildiğini, mahkeme nezdinde verilen konkordato kararına karşı da müdahil … bank A.Ş. tarafından istinaf kanun yoluna gidilmesi nedeniyle konkordato dosyalarının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile istinaf incelemesinden geçtiğini ve ….bank A.Ş.’nin istinaf başvurusunun reddine karar verildiğini, ancak iş bu karara karşı da temyiz yolu açık olduğundan tasdik kararının henüz kesinleşmediğini, kaldı ki tasdik edilen müvekkili şirkete ait konkordato ön projesinde alacaklılara ödemelerin açıkça “mahkemece tasdik kararının onanmasından sonra” yapılacağı da belirtildiğini, tasdik edilen konkordatonun İİK Madde 308/Esas ve 308/F maddeleri uyarınca “kısmen” veya “tamamen” feshine karar verilebilmesi için konkordato tasdik kararının kesinleşmiş olmasının şart olduğunu, ancak müvekkili şirket hakkında verilen konkordatonun tasdik kararının henüz kesinleşmediğini, bu nedenle davacı yanın huzurdaki davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, henüz tasdik kararı kesinleşmemiş bir konkordato alacaklısı, mahkemenin hükmünde ödemelere kararın kesinleşmesinden önce başlanacağı açıkça karara bağlanmış olsa bile, ödemenin zamanında ve gereği gibi yapılmadığından bahisle konkordatonun feshi için başvuramayacağını, zira kesinleşmemiş bir konkordatonun tasdiki kararının kanun yolu aşamasında ortadan kalkma ihtimali bulunduğundan alacaklının bu şekilde konkordatonun feshi talebinde bulunmasında hukuki menfaati olmadığını, iş bu davanın bu sebep dolayısı ile usulden reddine karar verilmesini, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasından verilen konkordato tasdik kararı uyarınca müvekkili şirket tarafından ilgili alacaklılara ödeme yapılacak zamanlarda tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının ülkemizde de etkilerini sürdürmesi, bu etkilerin özellikle ekonomik yönden sıkıntılara sebep olduğunu , ancak bütün bu olumsuz sonuçlara rağmen müvekkili şirket davacı gibi Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası tasdik kararı uyarınca kendisinden alacaklı olan ve alacağı tasdik edilmiş olan alacaklı kişilere alacaklılar arasındaki eşitlik dengesini de bozmayacak şekilde ödemelerini zamanında yapmak konusunda gerekli gayret ve çabayı da gösterdiğini, öncelikle davacı yana ödemenin yapılacağı hesap numarası bilgisi defaten sorulmuş olmasına rağmen bu hususta ne davacı vekilinden ne de davacı şirketten herhangi bir dönüş yapılmadığını, nihayetinde de davacı yanın gecikmeli de olsa kendilerine ulaştırdığı hesap numarası bilgisi doğrultusunda Mayıs 2020, Ağustos 2020, Kasım 2020 taksitleri ödendiğini, devam eden ayların vadesi de geldikçe ödemeler yapılmaya devam edileceğini, bu bakımdan zaten davacı şirkete konkordato projeleri kapsamında diğer alacaklılara yapıldığı gibi vadesi gelen taksitler ödendiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerek ,yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,İİK’nın 308/e maddesi uyarınca konkordatonun kısmen feshi istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler …ve Prof. Dr. … tarafından mahkememize sunulan 15/03/2021 tarihli raporunda; Taraflarca ibraz edilen ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun şekilde yaptırıldığını, ticari defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, davalı tarafça, mahkemece tasdik edilen konkordato projesine göre Mayıs 2020 ve Ağustos 2020 dönemlerinde gerçekleştirilmesi gereken ödemelerin, huzurdaki davarın açılmasından sonra sırasıyla 30.11/2020 ve 29.12.2020 tarihlerinde gerçekleştirildiğini, doktrinde ittifakla kabul olunduğu üzere, tasdik edilen konkordato projesine uygun olarak borçlarını ödemeyen borçlunun, konkordatonun feshi davasının açılmasından sonra borcunu konkordato şartlarına göre ödeyerek davanın reddini sağlayamayacağı, borçlunun ancak tüm borcunu konkordatodan bağımsız olarak ödeyerek konkordatonun fesin istemini konusuz bırakabileceğini, zira ancak bu halde alacaklının, fesih davasıyla varmayı amaçladığı sonuca ulaşabileceğini, bir önceki bentte yapılan açıklamalara göre, somut olayda davalının, konkordatonun feshi davasının açıldığı tarihten sonra konkordato projesi gereğince Mayıs 2020 ve Ağustos 2020 dönemlerinde gerçekleştirmesi gereken ödemeleri sırasıyla 30.11.2020 ve 29.12.2020 tarihlerinde gerçekleştirmesinin, huzurdaki konkordatonun feshi davasının konusuz kalınasını sağlamayacağını, diğer bir anlatımla, davacı yönünden İİK m.308/e hükmüne göre konkordatonun kısmen feshi koşullarının oluştuğunu, somut olayda davacının asli talebi olan konkordatonun kısmen feshine karar verilmesinin koşulları oluştuğundan, davacının fer’i talebi olan, konkordatonun tamamen feshine karar verilebılmesinin koşullarının incelenmesine gerek bulunmadığını, Yargıtay kararlarına göre, konkordatonun feshi davalarında maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirketin tasdik edilen konkordato projesi gereğince borçlarım ödemediğini belirterek konkordatonun İtK 308/e maddesi uyarınca müvekkili şirket yönünden kısmen feshine, bu talebin kabul edilmemesi halinde İse, davalının konkordatosunun 1İK m.308/f uyarınca tamamen feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Konkordatonun, konkordatoya tabi tüm alacaklar için mutlak bağlayıcı nitelikte etki ve güce sahip olması, borçlu açısından fevkalade önemli bir avantaj teşkil eder. Bu sayede borçlu, kazandığı zamanı İyi bir biçimde değerlendirip işletmesini yeniden yapılandırabildiği takdirde, içine düştüğü ekonomik krizin çıkmazından kendisini kurtarıp borçlarını konkordato projesinin sağladığı elverişli imkanlar çerçevesinde ödeyebilme şansına kavuşabilecektir. Bu şansını iyi kullanarak konkordato projesi doğrultusunda borcunu ifa eden borçlu bakiye borcundan da kanunun sağladığı atıfetten yararlanarak kurtulacak ve ticari itibarını ve ekonomik şahsiyetini korumayı başaracaktır.
Konkordatonun borçluya sağladığı bu avantajlar karşılığında alacaklılara büyük külfet yüklenmektedir. Gerçekten, konkordatoya kabul oyu veren alacaklılar bile, başka çareleri olmadığı için, diğer bir deyişle konkordatoyu iflasa göre kendileri ve borçlu için daha yararlı bulmalarından ötürü, borçlunun teklifine karşı olumlu bir tavır takınmayı “ehveni şer” görmüşlerdir. Ancak borçlunun içine düştüğü ekonomik zorlukların ve borçlarının tümünü ödeme yeteneksizliğinin ortaya çıktığı konkordatoya katlanma yükümlülüğünün de bir sınırı olduğunu kabul etmek gerektiğinde kuşku yoktur. İşte bu sınır, borçlu tarafından konkordato koşullarına göre dahi borçlann ödenmemesi suretiyle tecavüz edilmiş olacaktır. Artık bu noktadan sonra borçlunun alacaklılardan ve kanundan bekleyebileceği hiçbir şefaat kalmamıştır. Alacaklılar için -tabiri caiz ise- bıçağın kemiğe dayanmış olduğu bu noktada, onları artık konkordato ile bağlı tutmaya devam etmenin hiçbir anlamı yoktur.
Bu düşüncelerin sonucu olarak kanunkoyucu kendisine karşı konkordato koşullarını yerine getirilmeyen herhangi bir alacaklıya, alacağı bakımından konkordatonun feshini talep ve dava etme hakkım tanımıştır. Bu durumdaki bir alacaklı, konkordatonun alacağı yününden feshini sağlayarak, kendisini bağlayan bu zorunlu özveri zincirini koparmak olanağına kavuşur. Bu sonuç doğaldır; çünkü mahkeme anlamlı konkordato projesinin ödeme koşullarını yerine getireceğine inanarak borçluya kanunun öngördüğü bu önemli atıfeti sağlamıştır. Borçlu, konkordatoyu ifa etmemek suretiyle, kendisi lehine olan ve mahkemece de onaylanan bu karineyi de çürüterek onama kararının dayandığı temelin çökmesine yol açtığı gibi, konkordatoya kabul oyu veren alacaklıların da güvenlerini boşa çıkarmıştır. Bu yüzden borçlunun mali durumunu düzelterek ödeme yapabileceğine inanan alacaklılar boşuna zaman kaybederek, mağdur duruma düşmüşlerdir. Bu dunundaki borçlu konkordatonun sağladığı himayeyi, alacaklılar aleyhine istismar ettiğinden, herhangi bir alacaktı kendi alacağı açısından konkordatonun feshini isteyerek, alacağının tümünü konkordato hiç akdedilmemişçesine borçludan isteyebilir .
Hukukumuzda iki çeşit konkordatonun feshi türü kabul edilmiştir. Burada yapılan ayrıma temel teşkil eden kriterler de fesih nedenleridir. En temel şekliyle ifade etmek gerekirse, fesih türleri, kendisine karşı konkordato şartlarını ifa edilmeyen alacaklının başvurabileceği kısmen fesih ile (İtK m. 308/e) ile konkordatonun kötüniyetle sakatlanmasından dolayı tüm alacaklılar için konkordatonun tamamen feshinden (İİK m. 308/f) ibarettir .
Yukarıda belirtildiği gibi, konkordatonun kısmen feshi Kanunun 308/e maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin ilk fıkrasına göre, kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir. Konkordatonun kısmen feshiyle birlikte fesih talebinde bulunan alacaklı, projenin mecburiliğinden kurtulacaktır. Fakat konkordatonun kısmen feshi, yalnızca fesih talebinde bulunan alacaklı açısından sonuç doğurmakta olup konkordatonun etkileri diğer alacaklılar açısından aynen devam edecektir.
Konkordatonun kısmen feshi hakkında yapılan bu açıklamalardan sonra bu noktada, davacı yönünden konkordatonun kısmen feshinin koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davalı tarafça tasdik edilen konkordato projesine göre Mayıs 2020 döneminde yapılması gereken ödeme 30.11.2020 tarihinde,Ağustos 2020 döneminde yapılması gereken ödeme 29.12.2020 tarihinde yapılmıştır. Huzurdaki konkordatonun feshi davası ise 11.11.2020 tarihinde açılmıştır. Yani davalı taraf, konkordatonun feshi davasının açılmasından sonra, fesih davasından ünce konkordato projesi gereğince gerçekleştirmesi gereken ödemeleri gerçekleştirmiştir. Doktrinde ittifakla kabul olunduğu üzere, tasdik edilen konkordato projesine uygun olarak borçlarını ödemeyen borçlu, konkordatonun feshi davasının açılmasından sonra borcunu konkordato şartlarına göre ödeyerek davanın reddini sağlayamaz. Fakat borçlu, tasdik edilen konkordato projesinden bağımsız olarak tüm borcunu ödemek suretiyle davayı konusuz bırakabilir. Zira ancak bu halde alacaklı, fesih davasıyla varmayı amaçladığı sonuca ulaşmış olur. Bu nedenle somut olayda davalının, konkordatonun feshi davasının açıldığı 11.11.2020 tarihinden sonra konkordato projesi gereğince Mayıs 2020 ve Ağustos 2020 dönemlerinde gerçekleştirmesi gereken ödemeleri 11.11.2020 ve 29.12.2020 tarihlerinde gerçekleştirmesi, huzurdaki konkordatonun feshi davasını konusuz bırakmamıştır. Diğer bir anlatımla, somut olayda davacı yönünden İİK m.308/e hükmüne göre konkordatonun kısmen feshi koşulları oluştuğundan davanın kabulü ile konkordatonun davacı yönünden kısmen feshine karar verilmesi gerekmektedir. Her ne kadar davalı taraf, konkordatonun tasdikine ilişkin kararın henüz kesinleşmediğini, bu nedenle de konkordatonun feshi isteminde bulunulamayacağını öne sürmüşse de, konkordatonun feshi davası açılabilmesi için, konkordatonun tasdiki kararının kesinleşmesi gibi bir şart bulunmamaktadır.
Somut olayda davacının asli talebi olan konkordatonun kısmen feshine karar verilmesinin koşullan oluştuğundan, davacının fer’i talebi olan, konkordatonun tamamen feshine karar verilebilmesinin koşullarının incelenmesine gerek görülmediği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile mahkememizin 04/02/2020 gün ve …. Esas, … Karar Sayılı ilamı ile, davalı şirket hakkında verilen konkordatonun davacı … Grafik Malzemeleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. yönünden İİK’nun 308/(e) maddesinin 1. Fıkrası uyarınca KISMEN FESHİNE,
2-Alınması gerekli ¨59,30 karar ve ilam harcın peşin alınan ¨54,40 harçtan mahsubu ile bakiye ¨ 4,90 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,

3-Davacı tarafından ödenen ¨54,40 Başvurma Harcı, ¨54,40 Peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 6 tebligat + posta ücreti ¨29,00, bir bilirkişi ücreti ¨2.000,00 olmak üzere toplam ¨ 2.029,00 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨4.080,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨250,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 308/(e) maddesinin ikinci fıkrasıs hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.08/04/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪
“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.