Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/808 E. 2022/617 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/808
KARAR NO : 2022/617

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 11/11/2020
KARAR TARİHİ : 01/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile Davalı tarafından müvekkili aleyhine Adalar İcra Dairesinin …. Esas Sayılı dosyası ile haciz başlatıldığını, takip talebinde borcun sebebi olarak vasıta satışından kaynaklı alacak gösterildiğini, Müvekkilinin, alacaklı gözüken davalıya her hangi bir borcunun bulunmadığını, Mülkiyeti müvekkiline ait …. plaka sayılı araç ile …. plaka sayılı araçların takas edilerek satışı konusunda taraflar arasında sözleşme imzalandığını, Bahse konu sözleşmede, müvekkilinin … plaka sayılı aracının değeri 43.000,00 TL, buna karşılık davalı tarafça satışı vaad edilen … plaka sayılı aracın değeri 68.000,00 TL olarak kabul edildiğini, takas sonucunda vekil edenin 25.000,00 TL ödeme yapmasına karar verildiğini, Müvekkiline ait aracın …’a satılmış ise de davalı tarafın satmayı vaad ettiği aracın davalı dışında dava dışı … Turizm Tic. Ltd. Ştı,’ ne ait olması ve araç üzerinde hacizler bulunması nedeni ile müvekkiline satışının verilemediğini ve araç üzerindeki hacizler nedeni ile bağlanarak yediemin otoparkına çekildiğini, davaya konu icra dosyasından müvekkilinin bütün araçları üzerine haciz konulduğunu, müvekkiline araçlarına alıcı bulmasına rağmen davalı tarafın koymuş olduğu bu hacizler nedeni ile aracını değerinde satamadığını, bu nedenle nakit sıkıntısını aşamadığını ve araçlarını başkaca hacizler nedeni ile yarı fiyatına sattığını belirterek; ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile Adalar İcra Dairesinde … Esas Sayılı dosyasından başlatılan icra takibinin tedbir yoluyla durdurulmasına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Adalar İcra Dairesinin … Esas Sayılı dosyası İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi, Ordu Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Dosyada mevcut 17/03/2022 tarihli Bilirkişi …. tarafından sunulan raporda taraflarca incelemeye yasal defter ve kayıtları ibraz edilmediğinden dava konusu olaylar yönünden taraf yasal defter kayıtları üzerinden herhangi bir inceleme yapılamadığı, Davacı tarafça dosyaya sunulan “… Sözleşmesi’ne göre davacının satın alması gereken … Plakalı …. markalı aracın davacıya satış ve devrinin hiç yapılmadığının …. İlçe Emniyet Müdürlüğünce dosyaya gönderilen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, buna karşılık söz konusu araca karşılık davacı tarafça takas yapılacağı kararlaştırılan … Model … Plakalı … Marka aracın satışının da davacı tarafça dava dışı …’a 41.000 TL’sına satışının yapıldığının görüldüğü, sözleşmeye taraf olan dava dışı …’e veya davalı Şirkete satışının yapılmadığı, huzurdaki dava dayanağı icra takip dayanağının ise hangi araç satışına istinaden yapıldığının takip dosyası kapsamından anlaşılamadığı, davalı tarafça takip konusu alacağın dayanağının ne olduğuna dair dosyaya ve incelemeye herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, takip konusu alacak dayanağı olarak “Vasıta Satışından Doğan Alacak” gösterildiğinden ve davacıya herhangi bir vasıta devri olduğuna yönelik olarak dosya münderecatı çerçevesinde bir tespit yapılamadığından menfi tespit talebine konu takip talebinde yer alan borç tutarı yönünden davacının borçlu olduğu yönünde herhangi bir tespitin yapılamadığı anlaşılmıştır.
Dava, menfi tespit davasıdır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukukî ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
Başka bir deyişle hukukî bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukukî ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir.
İİK’nın 72. maddesinin 5. fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir (Çavdar, S.: İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara 2007, s. 803). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 18.12.2018 tarihli ve 2017/3-1526 E., 2018/1948 K., sayılı kararında da benimsenmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için ispatın hukukî niteliği üzerinde de durmakta fayda bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir.
Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Menfi tespit davasında kural olarak, hukukî ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukukî ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Keza açılan menfi tespit davasında alacaklı (davalı) nın senedin ihdas (veriliş) nedenini değiştirmesi (tâlil etmesi) hâlinde de kanıt yükü alacaklı davalıya düşer (Çavdar, 755).
Bir başka deyişle; menfi tespit davasında deliller normal bir hukuk davasındaki gibidir: Menfî tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır: Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü, hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (HMK m. 190; MK m.6). Fakat, senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. – Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru, s:143).
Dosya tüm deliler ile birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu davacının takip ve dava tarihi itibariyle Adalar İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyada takip konusu araç satış alacağına neden ile davalıya borçlu olup olmadığı hususunda toplanmış olup bu kapsamda yapılan bilirkişi incelemesinde davacı tarafça dosyaya sunulan “… Sözleşmesi’ne göre davacının satın alması gereken … Plakalı Mercedes markalı aracın davacıya satış ve devrinin hiç yapılmadığının …. İlçe Emniyet Müdürlüğünce dosyaya gönderilen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, buna karşılık söz konusu araca karşılık davacı tarafça takas yapılacağı kararlaştırılan 2011 Model … Plakalı …. Marka aracın satışının da davacı tarafça dava dışı …’a 41.000 TL’sına satışının yapıldığının görüldüğü, sözleşmeye taraf olan dava dışı …’e veya davalı Şirkete satışının yapılmadığı, huzurdaki dava dayanağı icra takip dayanağının ise hangi araç satışına istinaden yapıldığının takip dosyası kapsamından anlaşılamadığı tespit edilmiş olup davacının davasını ispatladığı anlaşılmakla açılan davanın kabulü ile Davacının Adalar İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyada davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE,
1-Davacının Adalar İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyada davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının kötü niyet tazminat talebinin şartlar oluşmadığından REDDİNE,
3-Alınması gerekli 2.732,40 TL harçtan peşin alınan 683,10 TL peşin harcın mahsubu ile 2.049,30 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4- Davacı tarafından yatırılan 54,40- TL başvuru harcı, 683,10-TL peşin nispi harç, 7,80-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 745,30- TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 6.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 125,50 TL tebligat müzekkere gideri, 800 TL Bilirkişi ücreti toplamı 925,50 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılıp harcanmayan masrafın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/06/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”