Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/790 E. 2022/12 K. 13.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/790
KARAR NO : 2022/12

DAVA : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ : 13/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunduğu 05/11/2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkili …..’ın 11/01/2011 tarihinde kurulan, davalı ….. Elektrik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin, kuruluş tarihi itibariyle ortaklarından olduğunu, 16/10/2016 tarihinde şirket bünyesinde bulunan 4875 adet payını Kadıköy …. Noterliği’nin ….. Yevmiye Numaralı Pay Devri Sözleşmesi neticesinde …..’na devrederek davalı şirket ortaklığından ayrıldığını, ancak, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılmadan önce, şirket esas sermayesine mahsup edilen tutarlar haricinde, davalı şirkete vermiş olduğu borçların baki olduğunu, Türk Borçlar Kanunu ile tüketim ödüncü iadesinde öngörülen “istem” şartının yerine getirildiğini, davalıya Beyoğlu …. Noterliği’nin 16/09/2020 tarih ve … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi ile borç olarak verilen tutarların ödenmesinin istendiğini, davalı şirket vekili tarafından, Kadıköy …. Noterliği’nin 21/09/2020 tarih ve …. Yevmiye Numaralı İhtarnamesi aracılığı ile davalı şirketin, müvekkiline herhangi bir borcu bulunmadığının ihtar edildiğini, …. Bankası ve … Bankası’na müzekkere yazılarak müvekkili tarafından, ….. Elektrik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ait … Bankası … Şubesi’ne ait … numaralı EURO, …. numaralı TL ve … Bankası …. Şubesi’ne ait …. numaralı EURO, …. numaralı TL hesaplarına ait 2011 – 2016 tarihleri arasında gönderilen tüm tutarlara ilişkin hesap hareketlerinin celbini talep ettiklerini, müvekkili tarafından, davalı şirkete, toplam 772.650,00.-TL ve 50.575,00 EURO tutarlarında nakit desteği sağlandığını, müvekkili tarafından gönderilen 487.500,00 TL’nin şirket sermayesine mahsup edildiğini, esas sermayeye mahsup edilen tutar haricinde, 285.150,00-TL ve 50.575,00.EURO ticari tüketim ödüncünün müvekkiline geri ödenmediğini, müvekkili tarafından, davalı şirkete gönderilen ve esas sermaye dışında kalan, 285.150,00 TL ve 50.575,00 EURO, hukuki olarak ticari tüketim ödüncü olarak değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin davalı şirkete bağış yaptığı ve yahut müvekkilinin şirkete borcu olduğu noktasında herhangi bir emare bulunmadığını, müvekkilinin bu tutarları, ortağı olduğu davalı şirketin ticari faaliyetlerini yürütebilmesi için ödünç/borç olarak verdiğini, müvekkilinin, davalı şirketin borcunu ödemeyeceği yönündeki ihtarına rağmen Kanunda öngörülen 6 haftalık süreyi beklediğini, TL Borcu Bakımından; kanuni faiz talep ettiklerini, yabancı para borcu bakımından devlet bankalarının 1 yıl vadeli dövizli hesaba uyguladıkları faiz oranını talep ettiklerini, faiz başlangıcı olarak ihtarnamenin tebliğinin dikkate alınması gerektiğini, neticede; davanın kabulüne, davalıya verilen ticari ödünçlerin faizi ile birlikte davacıya ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili 22/12/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının Kadıköy …. Noterliği’nin 11 Ekim 2016 tarihli …. yevmiye sayılı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile davalı şirketteki 4875 (hisselerinin tamamı) payını şirketteki aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla …..’na devrettiğini, davacının iddia ettiği hak ve alacakların TBK 389. Madde kapsamında zamanaşımına uğradığını, ….. lehine pay devrinin gerçekleşmesiyle (tescil tarihi 22.11.2016) birlikte müvekkili şirketin temerrüde düşürüldüğünü ve davacının iddia ettiği alacaklarının istenebilmesinin zamanaşımına uğraması nedeniyle istenemez hale geldiğini, Türk Borçlar Kanunu madde 389- “Ödünç alanın, ödünç konusunun teslimine ve ödünç verenin de bu şeyin teslim alınmasına ilişkin istemleri, diğer tarafın bu konuda temerrüde düşmesinden başlayarak altı ayın geçmesiyle zamanaşımına uğrar” şeklinde olduğunu, hisse devrinin tescili 22.11.2016 tarihi olup, kanunda öngörülen temerrüt süresinin dolduğunu Limited şirket pay devri sözleşmesi incelendiğinde; “… ben devreden ….. adı geçen şirketteki 4875 payımın tamamını şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte ….. isimli kişiye 487.500,00 TL bedel karşılığında devir ettim…” denildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, …..’ın talep ettiği ödünç sözleşmesine konu borcun şirket pasifi olduğunu, …..’na devredildiğini, bu yönüyle husumet itirazları olduğunu, davacının müvekkili şirkete borç yahut ödünç vermediğini, davacı yanın iddia ettiği olası ödemelerin, diğer şirket ortaklarıyla birlikte aynı anda yapılan şirket esas sermayesine yönelik yapılmış olan ödemeler olduğunu, müvekkili şirkete gönderilen Beyoğlu ….. Noterliği’nin 16.09.2020 tarihli …. yevmiye sayılı ihtarnamesine cevaben Kadıköy ….. Noterliği’nin 21.09.2020 tarihli …. yevmiye sayılı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, ihtarnamede talep edilen hususlara karşı itiraz edildiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında iddia olunan davaya konu borç/alacak nin TBK 386. madde ve devamı maddeleri kapsamında bir Tüketim Ödüncü Sözleşmesi olmadığını, neticede; zamanaşımı ve husumet itirazlarının kabulü ile davanın reddine, aksi halde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuç- landırılmıştır.
Bilirkişiler …. ve … tarafından mahkememize sunulan kök ve ek bilirkişi raporunda özetle; ”Davacının davalı şirkete, sermaye ödemesi haricinde 419.287,31-TL ödeme yaptığı, hisse devir sözleşmesine davalı şirketin taraf olmaması, sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereği bu sözleşmenin, sözleşmenin tarafı olmayan şirket tarafından ileri sürülmesinin olanaklı olmaması, yapılan sözleşmenin hisse devrine ilişkin olması, devredilen hisseye bağlı hak ve borçların devrini öngörmesi, bu hususun sözleşmede açıkça “şirketteki 4875 payının tamamını şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte” şeklinde ifade edilmesi, sözleşmede davacının şirketten olan şahsi alacaklarından da feragat ettiğine ilişkin herhangi bir ibareye yer verilmemesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı şirketteki hisselerini devretmesinin davalı şirket ticari defterlerinde gözüken alacağını da devrettiği anlamına gelmediği, dolayısıyla sermaye ödemesi karşılığı yapılmayan ve davalı şirketin ticari defterlerinden tespit edilen 419.287,31-TL’lik davacının alacağının ödenmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Davacı, alacak iddiasını ödünç sözleşmesine dayandırmış olup uyuşmazlıkta ödünç verilen paraların verilme tarihleri esas alındığında mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun uygulanması gerekmektedir.Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda “karz” olarak adlandırılan bu sözleşmeler 306. maddede “Karz, bir akittir ki onunla ödünç veren, bir miktar paranın yahut diğer bir misli şeyin mülkiyetini ödünç alan kimseye nakil ve bu kimse dahi buna karşı miktar ve vasıfta müsavi aynı neviden şeyleri geri vermekle mükellef olur.” şeklinde tanımlanmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ise “tüketim ödüncü” olarak adlandırdığı bu sözleşmeyi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşme olarak ifade etmiştir (m.386).
Bir şeyin ödünç olarak verildiğini iddia eden taraf bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dava konusu somut olayda; Davacının 11.10.2016 tarihine kadar davalı şirketin
ortağı olduğu, davalı şirketteki hisselerini Kadıköy …. Noterliği’nin 11 Ekim 2016 tarihli
…. yevmiye sayılı Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile dava dışı …..’na
devrettiği, davacının, davalı şirketteki hisselerini devretmekle birlikte, davalı şirket ticari
defterlerinde kayıtlı alacağını devretmediği ve davalı şirketten 285.150,00 TL ve 50.575,00
EURO alacaklı olduğu iddiası ile huzurdaki alacak davasını açtığı görülmektedir.
Uyuşmazlık konusu; davacının davalı şirketteki
hisselerini devretmesi ile birlikte davalı şirket ticari defterlerinde gözüken alacağını da
devredip devretmediği, davacının hisselerini devretmesine rağmen davalı şirketteki alacağını
devretmediğinin tespiti halinde, davacının davalı şirketten ne miktarda alacaklı olduğu
noktasında toplanmaktadır.
Davacının davalı şirketin ortağı olduğu dönemde davalı şirkete bir takım
ödemelerde bulunduğu, daha sonra şirketteki payını devrederek ortaklıktan ayrıldığı
noktalarında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacının iddiası, davalı şirkete, toplam 772.650,00.-TL ve 50.575,00.-EURO tutarlarında
nakit desteği sağlandığı, gönderilen 487.500,00.-TL’nin şirket sermayesine mahsup edildiği,
esas sermayeye mahsup edilen tutar haricinde, 285.150,00.-TL ve 50.575,00.-EURO
alacağının bulunduğu yönündedir.
Davalının iddiası ise, davacının herhangi bir borç vermediği, davacı yanın iddia ettiği olası
ödemelerin, diğer şirket ortaklarıyla birlikte aynı anda yapılan şirket esas sermayesine yönelik
yapılmış olan ödemeler olduğu, hisse devir sözleşmesiyle davacının tüm hak ve alacaklarını
devrettiği yönündedir.
Uyuşmazlıkta açığa kavuşturulması gereken husus; davacının davalı şirketteki hisselerini devretmesi ile
birlikte davalı şirket ticari defterlerinde gözüken alacağını da devredip devretmediği,
davacının hisselerini devretmesine rağmen davalı şirketteki alacağını devretmediğinin tespiti
halinde, davacının davalı şirketten ne miktarda alacaklı olduğu hususudur.
Davacı ile dava dışı ….. arasında yapılan 11.10.2016 tarihli hisse devir sözleşmesinde “…….. Elektrik… ünvanlı şirket ortaklarından ben devreden
…. adı geçen şirketteki 4875 payımın tamamını şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm
hak ve borçlarıyla birlikte ….. isimli kişiye 487.500,00 TL bedel karşılığında
devir ettim…” denildiği görülmektedir. Hisse devir sözleşmesine davalı şirketin taraf
olmaması, sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereği bu sözleşmenin, sözleşmenin tarafı olmayan
şirket tarafından ileri sürülmesinin olanaklı olmaması, yapılan sözleşmenin hisse devrine
ilişkin olması, devredilen hisseye bağlı hak ve borçların devrini öngörmesi, bu hususun
sözleşmede açıkça “şirketteki 4875 payımın tamamını şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm
hak ve borçlarıyla birlikte” şeklinde ifade edilmesi, sözleşmede davacının şirketten olan şahsi
alacaklarından da feragat ettiğine ilişkin herhangi bir ibareye yer verilmemesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı şirketteki hisselerini devretmesinin davalı şirket
ticari defterlerinde gözüken alacağını da devrettiği anlamına gelmediği, dolayısıyla sermaye ödemesi karşılığı yapılmayan ve bilirkişi raporunda, davalı şirketin ticari defterlerinden tespit edilen 419.287,31-TL’lik davacının alacağının,tüketim ödüncü (karz) sözleşmesi uyarınca davacının davalı şirkete verdiği ve ödünç verdiği parayı davalının temerrüdünden itibaren 6 aylık zamanaşımı süresi içerisinde istediği anlaşıldığından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 419.287,31 TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile; 419.287,31.-TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,

2-Davacının, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,

3- Alınması gerekli 28.641,51-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 13.491,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.150.28-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,

4-Davacı tarafından ödenen 54,40 TL Başvurma Harcı, 15.150,28 TL Peşin harç ve 7,80 TL vekalet harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 37.800,11.- TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,

6-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre reddedilen miktar üzerinden hesap edilen 34.399,89. -TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan 16 tebligat + posta ücreti 125,30 TL, bilirkişi inceleme ücreti 5.000,00.-TL olmak üzere toplam 5.125,30.- TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 2.720,22.-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına 330,00 TL x 2 saat= 660,00 TL ) X 2 = 1.320,00 TL arabulucuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 700,58.- TL’sinin davalıdan, 619,42.-TL’sinin ise davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,

9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 250,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 13/01/2022

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪