Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/771 E. 2022/270 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/771 Esas
KARAR NO : 2022/270

DAVA :Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 28/10/2020
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
K.YAZIM TARİHİ :18/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı … Zücaciye İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmelerine istinaden lehine kredi açılarak kullandırıldığı; diğer davalı …’ın ise müşterek kefil ve müteselsil borçlu sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığı; davalılar tarafından kredi borçlarının ödenmemesi üzerine açılan ve kullandırılan kredi hesaplarının Gebze …. Noterliği’nin 25 Kasım 2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtaramesi ile kat edildiği; ihtarname ve eki hesap özetlerinin davalı kredi borçlusu ve kefillere tebliğ edildiği; müvekkili alacağının tüm bu gelişmeler karşısında ödenmemesi üzerine davalılar hakkında … iera Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzcrinden takibe geçildiği; davalı borçluların yasal sürede takibe itiraz ettikleri; yapılan itirazın haksız ve dayanaksız olduğundan iptalinin gerektiği; Yukarıda açıklanan ve Sayın Mahkemece dikkate alınacak gerekçelerle; Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, Davalıların %20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum cdilmesinc, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesi talebinde bulunulmuştur.
CEVAP:
Davalılar vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin alacaklı olduğunu iddia eden tarafa herhangi bir borcunun olmadığı; icra müdürlüğü ve mahkemenin yetkisiz olduğu; işbu sebebe binaen davanın usulen reddinin gerektiği; gönderilen ödeme emrindeki miktarın doğru olmadığı; taraflar arasında imzalanan kefalet sözleşmesinin geçerli şartları taşımadığı; bu nedenle de müvekkilinin borcunun bulunmadığı; açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Dosyamız arasına celp edilen Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının 243.517,51 TL nakit toplamı, 5.230,00 TL gayrinakit toplamı olmak üzere toplam 248.747,51 TL takip çıkışı üzerinden davalılar aleyhine icra takibi yaptığı, ödeme emrinin borçlulara 21.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların vekili aracılığıyla verdiği 21/08/2020 tarihli itiraz dilekçesinde icra müdürlüğünün yetkisine, borca, faize ve tüm ferilerine borçlu olmadığı gerekçesiyle itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu görüldü.
Dosyaya sunulan 29/03/2021 tarihli bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda; Davacı banka ile muhataplardan asıl borçlu … Zücaciye İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti. arasında dava dosyasına sureti sunulan 04.11.2015 tanzim tarihli 500.000,00 TL limitli ve 09.01.2019 tarihinde 300,000,00 TL limitli iki ayrı GENEL KREDİ ve TEMİNAT SÖZLEŞMESİ imzalandığı, diğer davalı borçlu …’nın söz konusu sözleşmelerde müteselsil kefil olarak 500.000,00 TL ve 300.000,00 TL kefalet limitiyle sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzasının bulunduğu, söz konusu sözleşme kapsamında davalı asıl borçluya Taksitli Ticari Krediler ve Çek Karnesi kredisi kullandırıldığı; Dava konusu banka alacağının; vadesinde ödenmeyen ticari kredi taksitleri ve 5941 sayılı Çek Yasası gereğince bankaca verilen ve halen iade edilmeyen 26 adet çek yaprağının garanti bedeli toplamı olan 5.230,00 TL’nin nakdi teminat olarak depo edilmemesi sonucu davaya konu banka alacağının oluştuğu, sözleşmelerin geçerli olduğu nazarı dikkate alındığında, Davacı bankanın davalıları dava ve takip hakkının bulunduğu, 28.11.2019 Temerrüt/Takip tarihi itibariyle; Davacı bankanın davalıdan 241.248,62 TL Asıl Alacak (205.733,69 + 35,508,99 = 241.248,62), 1.227,01 TL İşlemiş Akdi Faiz (1.002,30 + 223.71 = 1.227,01), 61,34 TL Faizlerin %5 Gider Vergisi (50.16 + 11,18 = 61,34) ve 628,35 TL Masraf olmak üzere toplam 243.159,38 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, Davacı bankanın ise tespitlerimizden daha fazla olmak üzere 241.248,62 TL Asıl Alacak, 1.568,08 TL Temerüt Faizi, 78,40 TL Faizin % 5 Gider Vergisi ve 628,35 TL Masraf olmak üzerc toplam 243.517,51 TL alacak talebinde bulunduğu, talebin tespitlerimizi aşan 358,13 TL’ lık kısmının yerinde olmadığı, Takip talebi ile bilirkişiliğimizce hesaplanan faiz tutarı arasındaki uyumsuzluk, davacı bankanın 22.11.2019 hesap kat tarıhinden 28.11.2019 takip tarihine kadar akdi faiz oranı yerine temerrüt faizi oranı uygulanmasından ileri geldiği, davacı Bankanın 28.11.2019 Takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar 241.242,68 TL matrah (asıl alacak) üzerinden takip talebinde belirtilen yıllık %46,80 (Sözleşmeye göre davacı bankanın davalıdan azami %48,60 oranında tcmermüt faizi talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak davacı banka takip talebinde yıllık %46,80 oranında Temerrüt faizi talebinde bulunduğu görülmüş olup, davacı banka talebi uygun bulunmuştur.), Ayrıca bankaca kredi sözleşmesine istinaden verilen ve 28.11.2019 takip tarihi itibariyle iade edilmeyen 3 adet çekin 5941 sayılı Çek Yasası gereğince yasal garanti tutarları toplamı olan 5.230.00 TL gayri nakdi alacağı bulunduğu, söz konusu tutarın nakdi teminat olarak depo cdilmesini Davacı Bankanın Davalıdan talep edebileceği, Borçlu/Davalıların davaya cevap dilekçesinde eş rızasına ilişkin iddialar ile ilgili; 4098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesinde kefalette eş rızasına ilişkin düzenleme yer almakla olup, davalı her ne kadar anılan maddenin ikinci fıkrasına değinmişse de, somut olay için uygulanan hüküm aynı maddenin üçüncü gereği davalı müteselsil kefil …’nın asıl borçlu firmanın ortağı ve yetkilisi olduğu Sayın mahkemenin talebine binaen dava dosyasına sunulan İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısından anlaşıldığı, açıklanan nedenlerle …’ın müteselesil kefil sıfatıyla borçlu olduğu kanaatine varıldığı velirtilmiştir.
Dosyaya sunulan 10/12/2021 tarihli bilirkişi …. tarafından düzenlenen ek raporda; Davalı taraf ek raporun gerekçesi olan “Şirket ticari defterlerinin incelenmediği, tek taraflı banka kayıtlarına dayanarak rapor tanzim edilmesinin son derece eksik ve hatalı olduğu” şeklindeki beyanına karşın inceleme günü herhangi bir defter veya belgeyi inceleme için duruşma salonuna getirmediği, incelemeye davalı taraftan kimsenin iştirak etmediği gibi iştirak edip etmeme ile ilgili kabul edilebilir bir mazeret de göstermediği; davacı banka vekilinin varılan mutabakat sonucu krediyi kullandıran …. Bankası A.Ş.’nin … Şubesi’ne yerinde incelemeye gidildiği, bilgisayar kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde bankaca benzer nitelikteki kredilere uygulanan fiili temerrüt faiz oranının dava konusu krediye de uygulanan temerrüt faiz oranı gibi %46,80 olduğunun görüldüğü belirtilmiştir.
Huzurda görülen dava itirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Kefalet akdi, asıl borç akdinden ayrı ikinci derecede ve bağımsız bir sözleşmedir. Davalı kefillerin davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunmaktadır.
Bilindiği üzere kefaletin şartları TBK’nın 583. maddesinde düzenlenmiş olup bir kefaletin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın açıkça gösterilmesi, kefalet edilen borcun geçerli bir borç olması, kefilin medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunması ve kefalet tarihi, kefalet türü ve kefalet miktarının kefilin kendi el yazıları ile yazılması gerekir.
TBK’nın 584. maddesinde ise eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceği düzenlenmiş olup aynı maddeye eklenen bir fıkra ile ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler için eşin rızasının aranmayacağı hükmü getirilmiştir.
TBK’nın 589. ve 590. maddesi hükmü; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.” şeklinde olup kefilin temerrüdü, kredi hesabını kat eden bankanın, müteselsil kefile TBK’nın 117. maddesi hükmünce temerrüt ihtarında bulunması ile gerçekleşir. Görülebileceği üzere kefilin temerrüdü, cari hesabın kesilmesi ve kat edilecek ihtarnamenin kefile tebliği ile doğabileceği hem yasa ve hem de emsal Yargıtay Kararları ile sabittir. Bu durumda davalı/kefil, sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve fer’ilerinden dolayı da ayrıca sorumlu olacaklardır.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dosya kapsamında davacı banka ile davalı şirket arasında 04.11.2015 tanzim tarihli 500.000,00 TL limitli ve 09.01.2019 tarihinde 300,000,00 TL limitli iki ayrı Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi’nin imzalandığı, diğer davalı …’nın ise söz konusu sözleşmelerde müteselsil kefil olarak 500.000,00 TL ve 300.000,00 TL kefalet limitiyle sorumlu olmak kaydıyla imzasının bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Davalıların icra müdürlüğünün ve mahkememizin yetkisine ilişkin itirazlarının dava konusu kredinin kullandırıldığı şubenin …. Şubesi olması, söz konusu şubenin mahkememiz yetki sınırlarında olması nedeni ile HMK’nın 14. maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Genel Kredi Sözleşmesinin imza tarihi dikkate alındığında Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu bağlamda sözleşme imza tarihi itibariyle davalı kefillerin asıl borçlu şirketin ortağı ve/veya yöneticisi olduğu anlaşıldığından eş muvafakati belgesine gerek bulunmadığı açıktır. Yine taraflar arasında imzalanan sözleşmenin TBK’nın 582., 583. ve 584. maddelerinde öngörülen “Muayyen bir limit şartı” ile yasadan doğan “diğer şekli şartlarını” taşıdığı tespit edilmiştir. Mahkememizce hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu kabul edilen bilirkişi kök ve ek raporlarında da belirtildiği üzere; 28.11.2019 Temerrüt/Takip tarihi itibariyle; Davacı bankanın davalıdan 241.248,62 TL Asıl Alacak (205.733,69 + 35,508,99 = 241.248,62), 1.227,01 TL İşlemiş Akdi Faiz (1.002,30 + 223.71 = 1.227,01), 61,34 TL Faizlerin %5 Gider Vergisi (50.16 + 11,18 = 61,34) ve 628,35 TL Masraf olmak üzere toplam 243.159,38 TL alacaklı olduğunun hesaplandığı, talebin tespitleri aşan 358,13 TL’lik kısmının yerinde olmadığı, ayrıca davacı bankanın, kullandırılan kredi sözleşmesine istinaden verilen ve 28.11.2019 takip tarihi itibariyle iade edilmeyen 3 adet çekin 5941 sayılı Çek Yasası gereğince yasal garanti tutarları toplamı olan 5.230.00 TL gayri nakdi alacağı bulunduğu, söz konusu tutarın nakdi teminat olarak depo cdilmesini davacı bankanın davalıdan talep edebileceği; bilirkişi tarafından hesaplanan asıl alacağın, kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle davalı kefilin asıl borçlu ile birlikten dava konusu borçtan müteselsilen sorumlu olduğu; davacı bankanın bilgisayar kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde bankaca benzer nitelikteki kredilere uygulanan fiili temerrüt faiz oranının dava konusu krediye de uygulanan temerrüt faiz oranı gibi %46,80 olduğunun görüldüğü belirtilmiş olup davacı bankanın davalılardan 241.248,62 TL Asıl Alacak (205.733,69 + 35,508,99 = 241.248,62), 1.227,01 TL İşlemiş Akdi Faiz (1.002,30 + 223.71 = 1.227,01), 61,34 TL Faizlerin %5 Gider Vergisi (50.16 + 11,18 = 61,34) ve 628,35 TL Masraf olmak üzere toplam 243.159,38 TL alacaklı olduğu ve iade edilmeyen 3 adet çekin 5941 sayılı Çek Yasası gereğince yasal garanti tutarları toplamı olan 5.230.00 TL gayri nakdi alacağının varlığı kabul edilerek takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık %46,80 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği kanaati davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜ ile davalıların Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın;
A) NAKİT ALACAKLAR YÖNÜNDEN; 241.248,62 TL Asıl Alacak, 1.227,01 TL İşlemiş Akdi Faiz, işlemiş faizin %5 Gider Vergisi olan 61,34 TL ve 628,35 TL masraf olmak üzere toplam 243.159,38 TL alacak üzerinden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacak olan 241.248,62 TL’ye davacının talebi aşılmamak üzere işeyecek yıllık %46,80 temerrüt faizi ve faizin %5 oranında BSMV uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
B) GAYRİNAKDİ ALACAKLAR YÖNÜNDEN; davacı bankaya iade edilmeyen 3 adet çek yaprağından kaynaklanan 5.230,00 TL gayri nakit alacağın davacı banka nezdindeki faizsiz bir hesaba davalıca depo edilmek suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2- Alacağın likit olması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ ile kabul edilen nakit alacaklar üzerinden %20 oranında hesaplanan 48.631,87 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 16.610,22 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 4.158,68 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 12.451,54 TL eksik harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4- Davacı tarafından sarf olunan (1.300,00 TL bilirkişi ücreti + 200 TL bilirkişiye yol masrafı+ 220 TL posta/tebligat/müzekkereden ibaret) 1.720,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%85 kabul oranı) hesaplanan 1.462,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine; bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
5- Davacı tarafından yatırılan 7,80 TL vekalet harcı, 54,40 TL başvurma harcı ve 4.158,68 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalılar tarafından sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
7- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
8- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 25.471,16 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 358,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
10-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin kabul ve red oranına göre hesap edilen 1,94 TL’sinin davacıdan; 1.318,06 TL’sinin ise davalılardan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
15/03/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı