Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/749 E. 2022/104 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/749 Esas
KARAR NO : 2022/104

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen), Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2022
K.YAZIM TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen), Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesi özetle; Müvekkilinin dava dışı … Sanayi ve Ticaret A.Ş’de 01/08/2017 tarihinde çalışmaya başladığını, dava dışı … çalışanlarına iş yerinin sağladığı bir özlük hakkı olarak davalı …’den hayat sigortası yaptırdığını, müvekkilinin bu haktan faydalandığını, ve … tarafından lehtar gösterilmek suretiyle grup hayat sigorta poliçesi yaptırıldığını, müvekkilinin işe başladıktan yaklaşık 8 ay sonrasında beyninde tümör olduğunun anlaşıldığını, …. Hastanesi’nde ameliyat olduğun ve ameliyat sonrasında %90 oranında malul kaldığını, müvekkili davalı … şirketine tazminatların ödenmesi talebiyle başvurduğunu, sigorta şirketi talebi e-posta olarak istediğini, bunun üzerine talebini e-posta olarak atan müvekkiline herhangi bir dönüş yapılmadığını, bunun üzerine vekil sıfatıyla sigorta şirketine başvuru yapıldığını, başvuru neticesinde yeri olmayan gerekçelerle talebin reddedildiğini belirterek davanın kabulünü, hastalık neticesinde malullük tazminatı olarak şimdilik 1.000 TL’lik kısmının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, hastalık tedavi masrafları için şimdilik 100 TL’lik kısmın davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; İşbu davada görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, müvekkilinin … Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından …. numaralı poliçeyle vefat, hastane masrafları, maluliyet gibi risklere karşı sigortalı bulunduğunu, ve …. Hastanesi’nin engelli sağlık kurulundan müvekkilinin geçirdiği ameliyat sonucunda %90 oranında engelli hale geldiğine ilişkin rapor aldığını ve hastalık sonucu malul kaldığı için hastane masraflarının müvekkilinin sorumluluğunda olduğunu beyan ettiğini, bu talepleri kabul etmediklerini, davacının ilk aldığı 14/01/2019 tarihli raporda maluliyet oranı %33 olup raporun sürekli olduğunun görüldüğünü, davacının aldığı ikinci 25/02/2019 tarihli raporda ise maluliyet oranının %90 olup geçerlilik süresinin 2 yıl olduğunun görüldüğünü, davacının hastaneden aldığı iki raporun birbirinden çok farklı ve alınan raporların hakem hastane statüsünde bulunan bir hastaneden alınmaması sonucunda talep edilen maluliyet tazminatının poliçe kapsamı dahilinde teminat dışında kaldığını belirterek davanın reddini talep ettikleri anlaşıldı.
BİRLEŞEN DAVADA
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; lehtarı olduğu hayat sigortası poliçesi kapsamında meydana gelen risklere ilişkin malulluk tazminatı alacağı bakımından 500-TL ve yapılan hastane masraflarına ilişkin ödenecek hastane masrafları bakımından 500-TL olmak üzere şimdilik toplam 1.000-TL tutarındaki mevduata uygulanan en yüksek banka faiz oranı ile temerrüte düşülen tarih olan 30.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek olan faiz alacağının davalı şirketten tahsiline, işbu davanın daha önce aynı konuda ve aynı davalıya ilişkin olarak asıl alacaklar bakımından açılmış ve henüz sözlü yargılama aşamasında geçilmemiş, tahkikat aşamasında olan Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. Dosyası ile birleştirilmesine, yargılama başlangıcından oluşmuş ve daha sonra oluşacak bütün harç, masraf, vekaletname ücreti, sair giderler ve Avukatlık Ücretinin karşı tarafa tahmil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava hayat sigorta poliçesine dayalı tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3’ncü maddesinin (l) bendinde “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” ifade edeceği belirtilmiş, yine anılan kanunun 83’ncü maddesinin ikinci fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” denilmek suretiyle tüketici işlemi ile ilgili her türlü olayda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un uygulanacağı, aynı kanunun 73’ncü maddesinin birinci fıkrasında ise “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilerek tüketici işlemlerinde tüketici mahkemelerinin görevli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı … tarafından 20/12/2018-20/12/2019 tarihlerini kapsar biçimde hayat sigortası poliçesi ile sigortalandığı, söz konusu poliçenin maluliyeti de kapsadığı; müvekkilinin beynindeki tümör nedeniyle yapılan ameliyat sonrasında %90 oranında malul olduğu iddia edilerek huzurda görülen maddi tazminat davası açılmıştır. Taraflar arasında akdi bir ilişki olup davalının sorumluluğunun kaynağı davacı ile davalı arasında yapılan hayat sigorta sözleşmesine aykırılık olup davacı ile davalı arasındaki ilişki 6502 sayılı Kanunu’nun 3/1. maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. (İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi’nin Esas No: 2021/746, Karar No: 2021/1059; İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesi’nin Dosya No: 2020/1467, Karar No: 2021/382) Bu kapsamda davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketici olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun çerçevesinde Tüketici Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA:
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; miktar itibari ile kesin olmak üzere asıl ve birleşen davada davacı vekilinin yüzüne karşı asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı