Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/705 E. 2022/272 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/705
KARAR NO : 2022/272

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili ile davalı arasında alım satımdan kaynaklı ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin davalı firmaya satmış olduğu ürünlere karşılık 07/12/2018 tarih ve …. numaralı ve 31.864,04 TL tutarlı fatura düzenlediğini, davalının fatura alacağına karşılık bir kısım ödemeler yaptığını ancak takip talebinde talep ettikleri, 11.864,04 TL anapara ve 3.276,62 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.140,66 TL bakiye borcun ödenmediğini, davaya konu alacağın tahsili için Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, açılan icra takibine, asıl alacağa, borca, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine borçlu tarafından 19/08/2020 tarihinde haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davanın kabulü ile davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkili şirketin, tekstil sektöründe faaliyet gösteren, imalatçı bir firma olduğunu, müşterisinden almış olduğu siparişlerde, çeşitli işlemlerin yapılması amacı ile fason iş yapan firmalarla anlaşma yaptığını, davacı şahıs firması ile de, sipariş alınan ürünlerin dikim işinin yapılması amacı ile anlaşma yapıldığını ve ürünlerin davacı tarafa teslim edildiğini, dikim işini yapan davacı tarafın, ürünlerin bazılarında hatalı işlem uyguladığını ve hata nedeniyle oluşan zararın tazmini amacı ile tarafların bir araya gelerek varılan mutabakat gereğince, müvekkili tarafından davacıya reklamasyon faturaları tanzim edildiğini, davacı tarafından faturaların teslim alındığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacının hatalı dikim işi nedeniyle, kendisinin de kabul etmiş olduğu reklamasyon faturaları tanzim edildiğini, bu faturaların davacının düzenlemiş olduğu 07/12/2018 tarih ve …. numaralı, 31.864,04 TL bedelli faturadan mahsup edilerek, bakiye alacağın kendisine ödendiğini, bu nedenle, davacının asılsız iddialarla, kendisine yapılan ödeme haricinde fazladan ödeme talep ettiğini haksız davanın reddine takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyası ile Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğü, İkitelli Vergi Dairesi Müdürlüğü, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevapları dosyamız arasına alınmıştır.
Dosyada mevcut 05/07/2021 tarihli Bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda Davacı tarafından incelemeye sunulan, 2018 yılı İşletme Defteri’nin 6102 sayılı yeni TTK. Mad. 64 ve V.U.K.182 gereğince, 2018 yılı ticari defterinin usulüne uygun tutulmuş olduğu, Davalı yan 2018 ve 2019 yıllarına ait Ticari defterlerinin 6102 sayılı yeni TTK. Mad. 64 ve V.U.K.182 gereğince, usulüne uygun olarak tutulmamış, 2020 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu, Dosyaya sunulan belgeler ve işletme defteri incelendiğinde, davacının 19.06.2020 icra takip tarihi itibariyle alacağı 11.571,08 TL hesaplanmış olduğu, Davalı yanın incelenen ticari defterlerinde, davacı yan’dan 19/06/2020 takip tarihi itibariyle … No.lu Cari Hesap Kodunda; 4.045,87 TL, cari hesap bakiyesi alacağının olduğu, cari hesap farkının oluşmasına neden olan, davalı tarafından davacı yana düzenlenmiş, aşağıda detayı belirtilen faturaların davalı tarafından teslim alınıp, kabul edilmiş olduğuna ilişkin bir belge görülmediği, toplamı 15.026,95 TL olan işbu faturaların davacı tarafından kabul edildiğinin ispata muhtaç olduğu, davalı tarafından davacı yana düzenlenmiş 5.000 TL BA BS Bildirim limitinin üstünde kalan iade faturalarının 10.624,-TL olarak davalı BS Bildirimlerinde bildirilmiş olduğu, davalının bağlı olduğu İkitelli Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen cevap yazısına göre, davacının en son 2018 yılı gelir vergisi beyannamesi ve 2018/10-12-geçici vergi beyannamesi tetkikinde işletme formlarının bulunmamakta olduğunun bildirilmiş olduğu, bu nedenle taraflar arasında BA BS Karşılaştırılması yapılamamış olduğu, taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşmeye dosya içeriğinde rastlanmamış olduğu, davacı yan 19.06.2020 tarihli icra takibinde 11.864,04 TL’lik alacağına 3.276,62 TL işlemiş faiz talep etmiş olduğu, Davacının tespit edilen 11.571,08 TL alacağı için, tekrar işlemiş faiz hesabı yapılmış olup, işlemiş faiz tutarı 2.894,83 TL olarak hesaplanmış, işlemiş faiz dahil davacı alacağının 14.465.91 TL hesaplanmış olduğu, Davacı yan lehine karar alınması durumunda, Davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 19/06/2020 tarihinden itibaren asıl alacağına davacının takip talebinde belirtmiş olduğu gibi, 9013,75 ve değişen oranlarda avans faizi talep edebileceğinin tespit edildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
“…VUK 177.1.madde de (2018 yılı itibariyle ) satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 190.000-TL veya satışlarının toplamı 260.000-TL yi aşanların 1.sınıf tacir sayılacağı düzenlenmiştir. Ticari ilişkinin başladığı ve devam ettiği 2013-2014 yıllarında bu miktarlar 2013 ve 2014 yılı için yıllık alımların 150.000-TL satımlar ise 200.000-TL dir. Davanın açıldığı 2015 yılında ise Maliye Bakanlığınca belirlenen asgari had alımda 160.000-TL satımda ise 220.000-TL dir. Vergi Dairesinden davalının yıllık gelir vergisi beyannameleri getirtilmiş olup incelendiğinde 2014 yılı alımları 52.210-TL satışları 84.872-TL olduğu ,2015 yılı dava tarihi itibariyle ise alımları 39.385-TL ,satışları ise ; 48.811 -TL dir. Esnaf ve sanatkâr ile tacir ve sanayicinin ayrımına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı ile ; “5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından; Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,” karara bağlanmıştır. Anlatılanlara göre davalının faaliyetinin VUK 177.madde 1 bent dahilinde olan restoran işletmesi olduğu ve işletme defteri tuttuğu , 2.sınıf tacir sayılabilmesi için yıllık alım ve satımlarının yukarıda yazılı miktarların yarısını aşması gerektiği, ; davalının ise bu tutarların yarısını aşan ölçüde olmadığı anlaşılmakla ;esnaf ölçülerinde olan davalının tacir bulunmaması nedeniyle asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin hükme yönelik olarak ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, … Esas, …. Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; dava fatura alacağına ilişkin itirazın iptali davası olup dava konusu itibari ile mutlak ticari davalar arasında olmayıp, mahkememizin görevli olması için her iki tarafında tacir ve dava konusunun tarafların ticari işinden kaynaklanıyor olması gerekmektedir. Davalı tüzel kişiliğe haiz şirkettir, davacı bakımından ise tacir araştırması yapılmış, Ticaret Odası yazı cevabından davacının tacir kaydının olmadığı bildirilmiştir, davacının tacir olup olmadığının tespiti İçin Vergi Dairesine yazılmış, yazı cevabından davacının işletme usulüne göre defter tuttuğu yönünde tespitte bulunularak son 5 yıla ait beyannameleri gönderilmiştir, beyannameler incelendiğinde, tacir sayılabilmesi için yıllık alım ve satımlarının yukarıda yazılı miktarların yarısını aşması gerektiği, ancak davacının ise bu tutarların yarısını aşmadığı , davacının tacir bulunmaması nedeniyle asliye hukuk mahkemesinin görevli olması nedeni ile mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/03/2022

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”