Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/678 E. 2022/1008 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/678 Esas
KARAR NO : 2022/1008

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2020
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
K.YAZIM TARİHİ : 09/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının alacaklı olduğu iddiasıyla 31/08/2020 keşide tarihli, 35.000,00-TL bedelli .. … Şubesi …. seri no’lu, lehtarının …. San. Tic. Ltd. Şti, keşidecisinin ise müvekkil şirket … olarak gözüktüğü, işbu çeke dayalı olarak Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile haksız bir şekilde kambiyo senetlerine dayalı icra takibi başlattığı; davacının, alacaklı olduğunu iddia eden şirkete bahsi geçen icra dosyasına konu çeke dayalı borcu bulunmadığı gibi davacı şirkete atfen takip konusu çeke atılan imza da, davacı şirket yetkilisine ait olmaması nedeni ile davanın kabulü ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra takip dosya dayanağı olan 31/08/2020 keşide tarihli 35.000,00-TL bedelli …. … seri no’lu çekten dolayı davacı şirketin borçlu olmadığının tespiti ile takibin davacı şirket yönünden iptaline, davacı aleyhinde başlatılan kötüniyetli takip nedeniyle, davacı lehine davalı aleyhine icra takip dosyasındaki asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket keşideci olarak, davalı müvekkil şirketin lehtar olduğu 31.08.2020 keşide tarihli, 35.000,00 TL bedelli .. Bankası … şubesi … seri no’lu çeki keşide etmiş olup çekte yer alan imza da davacı şirket yetkilisine ait olduğu; çeklerin keşide edilmesi aşamasında, davalı şirketin çalışanı …’ın davacı şirketin yetkilisinden şirketlerin imza sirkülerini istediği; davacı şirket yetkilisi de yine yetkilisi olduğu … Gıda Ltd. Şti.’nin imza sirkülerini gösterdiği; davalı şirket çalışanı …’ın imza sirkülerlerinin çek keşide edilen şirketlere ait olmadığını belirttiği; şüpheli şirket yetkilisi de, 3 şirketin de yetkilisi olduğunu aynı imzaları kullandığını ifade etmiş olup davacı şirket yetkilisi …, hem 35.000,00 TL değerindeki hem 17.000,00 TL değerindeki çekleri, davalı şirketin çalışanı …’ın yanında yazıp imzalamış olduğundan davacı şirketin haksız ve mesnetsiz davasının ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine, davasında kötü niyetli olan davacının %20 kötü niyet tazminatı ile cezalandırılmasına karar verilmesini saygıyla vekaleten dilerim.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Dosyaya sunulan 24/05/2022 tarihli bilirkişi Adli Tıp Uzmanı & Adli Bilimler Uzmanı Belge İnceleme Uzmanı …. tarafından düzenlenen raporda; inceleme konusu çekteki keşideci imzası ile …’ın karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan yüksek derecedeki uyumsuzluk ve benzemezlikler nedeni ile … Bankası … Şubesine ait, keşidecisi …. San. Dış Tic. Ltd. Şti., alacaklısı .. San. Tic. Ltd. Şti., keşide yeri ve tarihi İstanbul 31.08.2020 olan, 35.000 TL bedelli, … nolu çekteki keşideci imzasının, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan 05/11/2022 tarihli Belge İnceleme Uzmanı bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen raporda; inceleme konusu … … Şubesine ait, keşide tarihi 31.08.2026 keşide yeri İstanbul, …. çek seri nolu, 35.000-Otuzbeşbin TL’lik çekin ön yüzünde keşideci …San.Dış Tic.Ltd.Şti. ne atfen atılmış imzanın mevcut mukayese imzalara kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Huzurda görülen dava menfi tespit ve tespit davasıdır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer, fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer. (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372)
Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce (alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması şartı ile) ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik unsurlar da vardır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar.
Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafında Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosya dayanağı olan 31/08/2020 keşide tarihli 35.000,00-TL bedelli … … seri nolu çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmaması nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemli olarak huzurda görülen dava açılmıştır. Mahkememizce davacı şirket yetkilisine ait ıslak imzalı evrak asılları celp edilerek takip dayanağı çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup yapılan inceleme sonunda düzenlenen 24/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda çekteki keşideci imzasının, karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davaya konu çek ile ilgili olarak icra hukuk mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile mahkememizce alınan bilirkişi raporundaki çelişkinin giderilmesi için mahkememizce üçlü bir bilirkişi heyeti oluşturularak yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. İnceleme sonunda düzenlenen 05/11/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda da dava konusu çek üzerindeki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmiştir. Mahkememizce denetime elverişli ve tekniğine uygun olarak düzenlendiği kabul edilen 05/11/2022 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Her ne kadar davalı vekili tarafından …’ın yetkilisi olduğu farklı bir şirket olan … Gıda Ltd. Şti.’nin 2019 ve 2020 yıllarında ödenmiş çek asıllarının celp edilerek söz konusu çekler üzerinde de bilirkişi incelemesi yapılması talep edilmiş ise de dava konusu edilen çek keşidecisi ile incelenmesi istenilen çek keşidecilerinin farklı şirketler olması ve incelenmesi istenilen söz konusu çeklerin aynı ticari ilişki kapsamında davalıya verilmemiş olması nedenleri ile davacının bu yöndeki talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir. Her ne kadar mahkememizce davanın kabulüne karar verilmiş ise de menfi tespit davalarında arabuluculuğa başvuru şartı zorunlu olmadığından arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsline karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle açılan davanın kabulü ile davacının dava konusu çek nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespiti ile keşideci imzasının şirket yetkilisine ait olmaması nedeni ile davacının kötü niyet tazminatı talebinin kabulüne; şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN KABULÜ ile davacının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına dayanak yapılan … Bankası … Şubesi’ne ait … seri numaralı 31/08/2020 keşide tarihli 35.000,00 bedelli çek nedeni ile davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2- Davacının kötü niyet tazminatı talebinin KABULÜ ile çek tutarının %20’si oranında takdir edilen 7.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin REDDİNE,
4- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 2.390,85 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 597,72 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 1.793,13 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5- Davacı tarafından sarf olunan (4.700,00 TL bilirkişi ücreti + 124,80 TL posta ücreti tebligat, müzekkere masrafından ibaret) 4.824,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yatırılan 7,80 TL vekalet harcı, 54,40 TL başvurma harcı ve 597,72 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 7.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸