Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/66 E. 2020/69 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/66 Esas
KARAR NO : 2020/69

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2020
KARAR TARİHİ : 27/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 23/01/2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı …’in, müvekkili tarafından imzalandığını iddia ettiği 18/10/2017 tanzim ve 18/11/2017 vade tarihli 100.000,00 USD bedelli bono ile 24/09/2018 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü …. Esas numaralı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkilline alakası olmayan bir adrese posta memurunun kanunu bilmeyişinden yararlanarak usulsüz şekilde ödeme emrini 28/09/2018 tarihinde tebliğ ettiğini ve dosya kesinleştirilerek müvekkili aleyhine cebri işlemlere başlandığını ve malvarlığına haciz konulduğunu, müvekkili icra dosyasından 17/01/2020 tarihinde tesadüfen haberdar olduğunu, davalı ile müvekkilinin arasında senet düzenlenmesini gerektirecek bir iş ilişkisi mevcut olmadığını, takibe konu kambiyo senedi ile hiçbir ilgisi bulunmayan, karşı taraf ile de herhangi bir ticari münasebeti de olmayan müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, icra takibine dayanak gösterilen 18/10/2017 düzenleme tarihli 18/11/2017 ödeme tarihli 100.000,00 USD bedelli bonodaki imza müvekkiline ait olmadığı gibi, müvekkilin davalı ile senet düzenlenmesini gerektirecek bir iş ilişkisinin de mevcut olmadığını, müvekkilinin daha önceki imza örnekleriyle kıyaslandığında görüleceği üzere kambiyo senedi üzerindeki imza ile müvekkilinin imzasının tamamen farklı olup birbirine dahi benzemediğini, bu nedenle bildirdikleri yerlerden imza örneklerinin celbini talep ettiklerini, aynı zamanda müvekkilden imza örneklerinin alınmasını talep ettiklerini, Adli Grafoloji analizi yapılması sonucunda imzanın müvekkiline ait olmadığı ortaya çıkacağını, bu nedenlerle müvekkiline ait olduğu iddia edilen ve karşı tarafça icraya konulan kambiyo senedinin müvekkilinin rızası hilafına düzenlendiği ve imza kendisinden sadır olmadığının tespitini ,müvekkilinin mağdur olması sebebiyle teminatsız olarak takibin durdurulmasına karar verilmesini, davalı tarafa müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, dava konusu (100.000,00 USD ) senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, davalı ile müvekkilinin arasında senet düzenlenmesini gerektirecek bir iş ilişkisi mevcut olmadığını, icra takibine esas bono üzerindeki imza müvekkile ait olmadığı halde ve taraflar arasında yüzyüzelik bulunması sebebiyle davalı kötü niyetli olduğunu, davalı senedi icraya koyarken senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını bildiğini ve aleyhine %20den aşağı olmak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini ,yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava,menfi tespit istemine ilişkindir.
HMK’nın 114/1 nci maddesinde dava şartları tahdidi olarak sayıldıktan sonra anılan maddenin ikinci fıkrasında da “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü ile diğer kanunlarda dava şartlarına ilişkin düzenlemelerinde dikkate alınması gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
Sözü geçen Kanun’un 115 nci maddesi hükmü de “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde olup buna göre Mahkeme’nin dava şartı noksanlığı hâlinde yapacağı işlemler düzenlenmiştir.
7155 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklene 5/A maddesinde ise “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülecek olan bazı davalarda,dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı hâline getirilmiştir.
Yine 7155 sayılı Yasa ile değişik 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi hukmü ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde olup madde ile arabulucuya başvuruyu dava şartı olarak kabul edilen davalarda, arabulucuya başvurmadan dava açılması hâlinde yapılacak işlem düzenlenmiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacılar vekili, müvekkillerinin davalılara borçlu olmadığının tespiti istemiyle huzurdaki davayı açmış ise de; dava konusunun, bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olduğu ve davacı vekilinin dava açmadan önce arabulucuya başvurduğuna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı gibi böyle bir iddiasının da bulunmadığı anlaşıldığından davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19 ncu Hukuk Dairesi’nin 28/06/2019 gün ve 2019/1734 esas,2019/1521 karar,İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12 nci Hukuk Dairesi’nin 20/06/2019 gün ve 2019/1121 esas,2019/836 karar,Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9 ncu Hukuk Dairesi’nin 17/05/2019 gün ve 2019/274 esas,2019/605 karar ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3 ncü Hukuk Dairesi’nin 27/03/2019 gün ve 2019/531 esas,2019/549 karar sayılı ilamları), karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1-7155 Sayılı Kanun ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanuna eklenen 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak hüküm altına alınmış olup davacının arabulucuğa başvurduğuna dair herhangi bir belge sunmadığı gibi bu yönde de bir iddiası bulunmadığından davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken ¨ 54,40 peşin harcın davacı tarafından yatırılan ¨10.144,04 ‘den mahsubu ile fazla yatırılan ¨10.089,64 harcın karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨250,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi. 27/01/2020

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”