Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/652 E. 2021/757 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/652 Esas
KARAR NO : 2021/757

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2020
KARAR TARİHİ : 21/09/2021
K.YAZIM TARİHİ : 19/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın dava dışı kredi lehtarı … TİC. VE TURZ.A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, davalıya taksitli ticari kredi kullandırıldığı, İşbu kredi borcunun ödenmemesi üzerine Gaziosmanpaşa …. Noterliğinin 01.11.2019 tarih ve … yevmiye no.lu ihtamamesi ile hesabın kesilip kat edildiği, borcun verilen süre içinde ödenmemesi üzerine bu kez Bakırköy … İcra Md. …E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi açıldığı, ayrıca ipotek borçlusu … ile dava dışı kredi borçlusu aleyhinde tahsilde tekerrür etmemek üzere ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip açıldığı, davalıların, asıl borca, işlemiş faize ve faiz oranına itiraz ettiği ve takibin durduğu beyan edilerek, Hesap kat ihtarından sonra teminat mektubu 18.11.2019 tarihi itibariyle tazmin edildiği, bu bedelin bir kısmı tahsil edilip bakiye 445,70 TL kaldığı, Neticeten 483.925,63 TL alacak üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekilinin 15.10.2020 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi ile İstanbul İcra Müdürlükleri ve Mahkemelerinin yetkili kılındığı, davacı bankanın keşide ettiği hesap kat ihtarına Beyoğlu …. Noterliğinin 06.11.2019 tarih ve .. yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz edildiği, eş zamanlı olarak hem ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ve hem de ilamsız icra takibi açıldığı için takiplerin mükerrer oldukları, faizin TBK’nın 88. ve 120. maddelerine göre belirlenmesi gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE:
Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Dosyaya sunulan 05/07/2021 tarihli bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda; davacı banka ile dava dışı kredi borçlusu şirket arasında genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, anılan sözleşmeyi davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, dosyadaki bilgi ve belgeler doğrultusunda davacının takip ve dava hakkının bulunduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan toplam asıl alacak tutarının 457.572,05 TL olduğu nazara alındığında hesaplanan asıl alacağın, kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle davalı kefillerin hem kendi ve hem de dava dışı şirketin (asıl borçlu) temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceği, 4.428,37 TL’nin reddi durumunda, takip tarihinden itibaren 457.126,35 TL’sı asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık %48 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği, fazlaya ilişkin talebin reddi durumunda, takip tarihinden itibaren 445,70 TL’sı asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık %48 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği hususları tespit edilmiştir.
Huzurda görülen dava itirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Kefalet akdi, asıl borç akdinden ayrı ikinci derecede ve bağımsız bir sözleşmedir. Davalı kefillerin davacı ile dava dışı şirket arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunmaktadır.
Bilindiği üzere kefaletin şartları TBK’nın 583. maddesinde düzenlenmiş olup bir kefaletin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın açıkça gösterilmesi, kefalet edilen borcun geçerli bir borç olması, kefilin medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunması ve kefalet tarihi, kefalet türü ve kefalet miktarının kefilin kendi el yazıları ile yazılması gerekir.
TBK’nın 584. maddesinde ise eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabileceği düzenlenmiş olup aynı maddeye eklenen bir fıkra ile ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler için eşin rızasının aranmayacağı hükmü getirilmiştir.
TBK’nın 589. ve 590. maddesi hükmü; “Kefil her durumda, kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar sorumludur.” şeklinde olup kefilin temerrüdü, kredi hesabını kat eden bankanın, müteselsil kefile TBK’nın 117. maddesi hükmünce temerrüt ihtarında bulunması ile gerçekleşir. Görülebileceği üzere kefilin temerrüdü, cari hesabın kesilmesi ve kat edilecek ihtarnamenin kefile tebliği ile doğabileceği hem yasa ve hem de emsal Yargıtay Kararları ile sabittir. Bu durumda davalı/kefil, sözleşmede gösterilen azami kefalet limiti aşılmamak üzere, temerrüt tarihine kadar işlemiş olan akdi faiz ve fer’ilerinden dolayı da ayrıca sorumlu olacaklardır.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı banka ile dava dışı şirket arasında 21/08/2019 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalıların tacir olmaması nedeniyle imzaladıkları genel kredi sözleşmesinde belirlenen yerin HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerli olmadığı, davalıların … İlinde ikamet etmelerine karşın yetkili mahkemeyi doğru göstermemeleri ve kredinin kullandırıldığı banka şubesinin Mahkememiz yetki sınırları içerisinde bulunması nedenleriyle davalılar vekilinin Mahkememizin yetkisine yaptığı itirazın reddine karar verilmiştir.
Genel Kredi Sözleşmesinin imza tarihi dikkate alındığında Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu bağlamda sözleşme imza tarihi itibariyle davalı kefillerin asıl borçlu şirketin ortağı ve/veya yöneticisi olduğu anlaşıldığından eş muvafakati belgesine gerek bulunmadığı açıktır. Yine taraflar arasında imzalanan sözleşmenin TBK’nın 582., 583. ve 584. maddelerinde öngörülen “Muayyen bir limit şartı” ile yasadan doğan “diğer şekli şartları” taşıdığı tespit edilmiştir. Mahkememizce hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu kabul edilen bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere; temerrüt tarihi itibariyle davacı bankanın talep edebileceği asıl alacak tutarının 457.572,05 TL olduğu, davacının takip talebi ile 4.428,37 TL fazla talepte bulunduğu; bilirkişi tarafından hesaplanan asıl alacağın, kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle davalı kefillerin hem kendi ve hem de dava dışı şirketin (asıl borçlu) temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın müteselsilen sorumlu oldukları; kefillerin taksitli ticari kredi yönünden takip tarihinden itibaren 457.126,35 TL’si asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık %48 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği; teminat mektubu tazmin bedeli kredisi yönünden ise takip tarihinden itibaren 445,70 TL’si asıl alacak tutarı tamamen ödeninceye kadar yıllık %48 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceği kanaati ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜ ile davalıların Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 457.126,35 TL asıl alacak, 20.074,47 TL işlemiş faiz, 1.003,72 TL %5 BSMV, 833,92 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 479.038,46 TL ve 445,70 TL asıl alacak, 12,31 TL işlemiş faiz, 0,62 TL %5 BMSV olmak üzere toplam 458,63 TL üzerinden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere %48 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
3-Toplam alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen 95.807,69 TL icra inkâr tazminatının davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalıların şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 32.754,45 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 5.844,61 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 29.909,84 TL eksik harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
6- Davacı tarafından sarf olunan (1.000,00 TL bilirkişi ücreti + 72,50 TL posta/tebligat/müzekkereden ibaret) 1.072,50 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%99,08 kabul oranı) hesaplanan 1.062,63 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine; bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
7- Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 5.844,61 TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8- Davalılar tarafından sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
9- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
10- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 41.024,85 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
11- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin kabul ve red oranına göre hesap edilen 12,08 TL’sinin davacıdan; 1.307,92 TL’sinin ise davalılardan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalılar vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı