Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/65 E. 2020/383 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/65
KARAR NO : 2020/383

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2020
KARAR TARİHİ : 08/07/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki içerisinde fatura ve cari hesaptan kaynaklı alacağı sebebiyle İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasından açılan takibe borçlunun haksız ve kötüniyetli itiraz sonrası açılan itirazın iptali davası neticesinde davalı şirkete karşı mükerrer icra takibi yapıldığından bahisle Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, 20/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda; müvekkili şirketin davalı şirketten 6.195,42 TL asıl alacağının olduğunu, davalı şirketin ödeme emrinin gönderildiği 20/06/2011 tarihi itibariyle mütemerrit olduğu ve temerrüt tarihinden itibaren asıl alacağa faiz işletilmesi gerektiğinin tespit edildiğini, davanın kabulüne, 6.195,00 TL’nin 20/06/2011 tarihinden itibaren işlemiş ticari davalara işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, davacının 07/04/2011 tarihli fatura cari hesap alacağı olduğunu belirterek davayı açtığını, ancak müvekkilinin belirtilen tarihli alacağı bulunmadığı gibi herhangi bir borcunun da bulunmadığını, ayrıca davanın konusu oluşturan aynı alacak için davacı tarafça daha önceden Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas, …. Karar sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açılmış ve davanın reddedilerek kesinleştiğini, bu nedenle huzurdaki davanın kesin hüküm itirazı sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Bakırköy İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin …. Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır
İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin birinci fıkrasında; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” hükmü yer almaktadır.
Bir yıllık süre içinde açılan dava, teknik anlamda bir itirazın iptali davasıdır ve ancak bir yıl içinde açılan davanın kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine, alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini (yani haciz) isteyebilir. İcra inkâr tazminatına da, yalnız bir yıl içinde açılmış olan itirazın iptali davasında hükmedilebilir.
Alacaklı bir yıl içinde itirazın iptali davası açmazsa, yaptığı ilamsız takip düşer. Fakat bir yıllık süreyi geçiren alacaklının, genel hükümlere göre alacağını dava etmek hakkı saklıdır. Yani alacaklı, alacağı zamanaşımına uğramadığı sürece, genel mahkemelerde bir alacak (tahsil) davası açabilir. Ancak, alacaklı böyle bir dava sonucunda alacağı ilam ile eski (düşmüş olan) ilamsız icra takibine devam edilmesini isteyemez; yalnız ilamlı icra takibi yapabilir.
Bir yıl içinde itirazın iptali davası açılması ile derdest olan ve itiraz ile durmuş bulunan icra takibi iptal edilmiş olmaz; bilâkis, takip durmakta devam eder. Davayı kazanan alacaklı, mahkemeden alacağı ilâm ile itiraz üzerine durmuş olan ilamsız takibe devam edilmesini (haciz) isteyebilir. Dava devam ettiği sürece, bir yıllık haciz isteme süresi işlemez (Kuru, s. 255).
Alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de, itirazın iptali davası açabilir. Gerçekten de alacaklı, itirazın iptali (İİK, m. 67) veya kaldırılması (İİK, m. 68-68a) yoluna başvurabilmek için, ödeme emrine itiraz edildiğinin kendisine tebliğ edilmesini beklemek zorunda değildir.
İİK’nın 67. maddesinde gösterilmiş olan süre hak düşürücü süredir. Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında bu sürenin hak düşürücü süre olup olmadığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.
Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.
Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur.
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; itirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup her ne kadar takibin durduğu davacıya tebliğ edilmemiş ise de; Mahkememizin …. Esas Sayılı dosyasında davacının davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas Sayılı icra dosyasındaki fatura ve cari alacak kalemlerinin aynısını Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğünün …. Esas Sayılı dosyası üzerinden de takibe başlattığı, yapılan itiraz üzerine mahkememizce 14.02.2018 tarihinde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiği, her ne kadar “Davacının yaptığı icra takibine itiraz edildiğini öğrenmesi itirazın içeriğini tam olarak öğrendiğini göstermez. Bu nedenle sürenin başlaması için itiraz edildiğini öğrenme yeterli değildir.” gerekçesi ile bir yıllık hak düşürücü sürenin tebliğ ile başlaması gerektiği yönünde İstinaf ve Yargıtay kararları bulunuyor ise de, Mahkememizin …. Esas Sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davalının mükerrer takip yaptığı ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas Sayılı dosyasına itiraz ettiklerini cevap dilekçesinde açıkça belirttikleri, bu dilekçesinin davacıya 08.10.2015 tarihinde tebliğ olduğu, cevaba cevap dilekçesinde de İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas Sayılı dosyasının işlemden kaldırıldığı yönünde savunma yapıldığı ancak İİK’nun 66. maddesi gereğince itiraz sonucunda takibin duracağından, durma kararı sonrası itirazın iptali veya itirazın kaldırılmasına karar verilmeden takip dosyasında hiçbir işlem yapılamayacağının açık olduğu, kaldı ki İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas Sayılı dosyasının 30.03.2016 tarihi itibari ile iş bu dosya arasına alındığı ve davalının borca itiraz dilekçesinin ve takibin durmasına ilişkin icra müdürlüğü kararı ve dosyanın işlemden kaldırılmadığının sabit olduğu ve davacı vekilinin de bu duruma vakıf olduğu, 20.09.2016 tarihli bilirkişi raporu ile de İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün ….Esas Sayılı dosyası incelendiği ve davalının bu dosyaya itirazı ile takibin durduğunun tespit edildiği bu raporun davacıya usulüne uygun tebliğ edildiği ve bu yönü ile de davacı vekilinin davalının itiraz dilekçesine vakıf olduğu, yine yargılamanın devamında 20.02.2018 tarihli gerekçeli kararda İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …. Esas Sayılı dosyada süresi içerisinde itiraz ile takibin durduğundan ve Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün ….Esas Sayılı dosyası ile yapılan takibin mükerrer nitelikte olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği dolayısıya davacı vekilinin takibin durduğunu ve itiraz dilekçesinin içeriğini en geç bu tarihlerde öğrendiğinin kabulü gerektiği kanaatiyle itirazın iptali davaları için öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin davanın açıldığı 23.01.2020 tarihi itibari ile geçirildiği anlaşılmakla hak düşürücü süre gözetilerek davanının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE YÖNÜNDEN REDDİNE,
1-Alınması gerekli 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 105,81 TL harcın mahsubu ile bakiye 54,41 TL harcın talep halinda davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
4-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/07/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”