Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/616 E. 2021/1121 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/616 Esas
KARAR NO : 2021/1121

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2020
KARAR TARİHİ : 29/11/2021
K. YAZIM TARİHİ : 19/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili şirketin tekstil sektöründe faaliyet gösteren ve yaptığı işlerle de geniş bir ticaret hacmine sahip olduğunu, davalı şirketin ise yine tekstil sektöründe çalışan ve baskı yapan bir şirket olduğunu, davalının işi ise üretilen ürünler üzerine gerek şekil veya gerekse ürünün markasının baskısının yapılması olduğunu, davalı ile müvekkili şirket arasında aynı şekilde çok fazla çalışma olduğunu, davaya konu olan üretim dışında hiçbir problem yaşanmadığını, müvekkili şirketin … şirketi tarafından fason üretilmek üzere siparişini aldığını, alınan sipariş üzerine ürünlerin üretildiğini, davalıya baskı yapması için gönderildiğini, davalı tarafından da ürünler üzerine baskı yapıldığını, davalı tarafından tişört ve sweatshirt’ler üzerine yapılan baskılardın yapılması sırasında ve her bir üretimden sonra test yapılması gerekmekte olduğunu, üretimin her aşamasında ve her bir parti üretimde, test yapılması, yapılan test sonucunda boya akması, boya taşması ve diğer problemlerin olup, olmadığının kontrol edilmesinin gerektiği, davalının basiretli tacir gibi davranarak her bir parti üretimde bu testlerin yapılmasını sağlamak ve yapmakla, test sonucu olumlu olduğu takdirde de üretime devam etmek ve test sonucu olumsuz ise hemen üretimi durdurmakla yükümlü bulunduğunu, davalı ise bu kurala riayet etmeden üretim yaptığını, netice olarak ortaya hatalı ve yıkama sonrası renk değiştiren boya salan ürünler çıktığını, müvekkilinin bu durumdan İtalya’dan gelen mail üzerine haberdar olduğunu, durumun hemen davalıya iletildiğini, davalıda yapmış olduğu inceleme sonrasında hatasını kabul ettiğini, hatası sonrasında meydana gelen hasarı telafi edeceğini beyan ettiğini, aradan geçen sürede ise bu hasar miktarını telafi etmediğini, hatalı olan ürünler İtalya’ya gitmiş olduğundan, o ürünlerin geri getirtilmesi ve yenisinin üretilerek gönderilmesi daha pahalı bir maliyet getirdiğinden, müvekkili İtalya şirketi ile görüşmeler yaptığını, İtalya şirketi bu ürünlerin bu hali ile satışının mümkün olmadığını ve ancak iade kabul edilmeyecek şekilde, defolu ürün olarak satılmasının sağlanmasının mümkün olduğunu belirttiğini ve müvekkili şirketten ürün bedeli olan 130.000 Euro bedeli talep ettiğini, müvekkili şirket zararı minimuma indirmek amacı ile görüşmeler yaptığını, 3-4 kez İtalya’ya temsilci göndermek zorunda kaldığını, netice olarak ürünlerin defolu olarak satılması konusunda İtalyan şirketi razı edebildiğini, İtalyan şirketi Markasının itibarının zedelenmesi sebebi ile bu duruma önce razı olmamış ise de, müvekkilinin uzun çabaları sonucunda razı olmduğunu, bunun karşılığında ise müvekkili şirket İtalyan şirketine … numaralı fatura ile göndermiş olduğu ürünler toplamından %50 oranında (17.335,50 Euro) indirim yapmak zorunda kaldığını, …. numaralı fatura ile sattığı ürünlerden bir tanesinde %100 olmak ve diğerlerinde %50 olmak üzere (41.724,00 Euro) indirim yaptığını, …. numaralı fatura ile sattığı ürünlerden de %50 oranında ( 13.677,00 Euro) indirim yaptığını, bu indirimler müvekkilinin maddi zararını oluşturduğunu, bunun dışında müvekkilinin ticari itibarını zedelendiğini, manevi olarak da zarar görmüş bulunduğunu, müvekkilinin uzun süre zararın giderilmesi için davalı şirket yetkilisinin sözünde durmasını beklemiş ise de zarar giderilmediğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalının kusuru neticesinde meydana gelen zarar sebebi işe şimdilik 10.000 Euro’nun (Dava değeri 89.000-TL), TCMB’nın yabancı paraya uyguladığı en yüksek avans faizi ile tahsiline, masraf ve ücreti vekaletin davalı uhdesine yazılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; davacı dava dilekçesinde ayıp iddiasında bulunuşsa da müvekkili ile yaklaşık 5 yıl çalışan davacının hangi sevk tarihli , hangi üretimi için ayıp iddiasında bulunduğu dava dilekçesinde açıklanmadığını, davacı yanın ayıp ihbarı olmadığını, davacı teslim aldığı günleri 8 gün içinde muayene etme ve varsa ayıp ihbar etme edimlerini yerine getirmediğini, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin üretimlerinde hiç bir zaman ayıp söz konusu olmadığını, davacının 24.08.2019 tarihine kadar müvekkili ile çalışmaya devam ettiğini, müvekkili üretiminde bir ayıp olmadığı çalışmaya devam edilmiş olması ile de ispatlı olduğunu, MüvekkilinİN tüm numune üretimlerine davacının onay verdiğini, müvekkilinin her üretimden önce numune baskı yaptığını, numune baskıları müvekkili kendi iş yerinde kalite kontrole tabi tuttuğu gibi davacı yanda ayrıca kalite kontrol yaptırmak amacı ile numune ürün alıp götürdüğünü, davacı kendi iş yerinde yada 3. Kişi test firmalarında kalite kontrolleri yapmakta ve sonuç olarak numuneye onay vermekte ve onay sonrası üretim başladığını, müvekkili numuneleri ile ilgili davacıdan hiç bir zaman olumsuz kalite kontrol test dönüşü yapılmadığını, müvekkilinin hiç bir zaman onay verilmeden kendiliğinden bir üretim yapmadığını, …’ ün işten ayrılması sonrası bu kere davacı çalışanı …müvekkili şirkette görevlendirildiğini, aynı çalışmayı …. yürüttüğünü, davacı çalışanı … ‘ü işten çıkartmış olup Bakırköy …. İş Mah. … E. Sayılı dosya ile huzurdaki davaya konu aynı zararının tazmini için tazminat davası açtığını ,işbu davanın mükerer dava niteliğinde olduğunu, ayıp olduğuna dair davacı yanca hiç bir delil/ test sonucu-mahkeme kararı /tespiti sunulmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava; ticari satımdan kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlık davacı şirkete ait tekstil ürünleri üzerinde baskı işlemi yapan davalının hatalı işlemleri nedeniyle davacının zarara uğrayıp uğramadığı ve bu zararın davalı tarafından giderilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
SMMM … ile Tekstil Mühendisi … tarafından hazırlanan tarihli raporda ; “” Davacı tarafın dava konusu döneme ait 2018-( 2019 yılı beratları görülmemiştir) hesap yılı defterlerinin e- defter olarak usulüne uygun tutulduğu, Envanter defterinin noter açılış onayının
süresinde yapıldığı, Beratlarının, mali mühürlerinin tamamının süresinde alındığı, davalı tarafın incelenen 2018 ve 2019 hesap yılı defter ve belgelerinin usulüne uygun
tutulduğu, (2019 yılı yevmiye kapanış noter onayı görülmediği) noter açılış ve kapanış
onaylarının süresi içinde yapıldığı, incelenen taraf defter ve belgelerindeki muhasebe kayıtlarının örtüştüğü, 2019/8 dönem
itibarı ile tarafların cari hesaplarının 0 (sıfır) olduğu,( her ne kadar davalı tarafın; cevap
dilekçesinde 208.659,09 Tl çekin bankada, çekilmiş gibi yapılarak davacı hesaplarına
yatırıldığı iddiasının bulunmasına karşılık, iş bu çekin kendi kayıtlarında da mevcut olduğu,
taraflar arasında müphem kalan hususların bulunduğunun düşünüldüğü) ancak; taraflar
arasında ticari temel ilişkinin ikrar edildiği, davalı tarafın faturalara süresinde itirazının bulunmadığı, tarafların Ba/ Bs formlarını süresinde Vergi Daireleri’ne verdiği, bilirkişi incelemesine ayıplı olduğu iddia edilen ürünler sunulmadığından, ayıplı olduğu iddia olunan ürünlerin ayıplı olduğunu gösteren tarafsız kişi veya kurumlarca düzenlenmiş tespit raporu da dosyaya sunulmadığından davacının ayıp iddiasının ispata muhtaç olduğu” hususu belirtilmiştir.

Davacı tarafın söz konusu ayıp iddiasına ilişkin somut delil sunmaması, bilirkişiye ayıplı ürün numunesi sunmaması, ayıp iddiasına ilişkin tespit olmaması, davacının ürünü sattığı dava dışı şirketin davalıdan gelen ürünlerde ayıp olduğuna dair resmi bir tespitinin olmaması karşısında ve bilirkişi raporu düzenlendikten sonra ürün sunmak istemesinin de önceden verilen süreye rağmen süresinde sunulmaması davalının muvafakatinin olmaması karşısında numune sunulmasının kabul edilmemesi nedeniyle davacını ayıp iddiasını ispat edemediği kabul edilmiş bu nedenle davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekildeü hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,

1-Davanın reddine ,

2-Harçlar Kanunu’na göre hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.519,90 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına, bakiye 1.460,60 TL harcın karar kesin- leştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

3- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Sarf olunmayan gider/delil avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine ,

4-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine red olunan dava değerine göre hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Av. Kan. ve AAÜT gereğince takdir olunan 12.370,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa ödenmesine dair,

Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı 5235 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341 ila 360. madde hükümleri gereğince mahkememize veya aynı sıfatta başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır