Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/559 E. 2020/787 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/559
KARAR NO : 2020/787

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 25/08/2020
KARAR TARİHİ : 26/11/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 25/08/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi ….. E. Sayılı dosyası ile müflis …… Entegre Ağaç Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi hakkında 28/08/2018 tarihinde geçici mühlet verildiğini, 19/12/2019 tarihinde ise iflas kararı verildiğini, konkordato mühletinin başlangıcından itibaren müflis ile müvekkili arasında; müvekkilinin müflisin finansmanına katkıda bulunacağını, fabrikanın çalışması için gerekli hammadde, yardımcı madde, elektrik bedelleri, personel ücret giderleri gibi mal ve hizmetler için gerekli giderleri karşılayarak finansman sağlayacağını, müvekkili firma tarafından yüklenilen finansman giderlerinin müflise fatura edilerek yansıtılacağını, buna karşılık olarak müflisin ise ürettiği ürünleri piyasa fiyatlarına uygun şekilde müvekkile satacağını, müflisin müvekkile borcunun bitmediği bir esnada müflisin ürettiği ürünler için başkaca alıcılar olması halinde aynı fiyat üzerinden alım talebinde bulunduğu takdirde müvekkilin diğer alıcılara öncelikli olarak tercih edileceği gibi hususlar sözlü olarak anlaşıldığını, işbu sözlü anlaşma 17/01/2019 tarihli Mali Alım Taahüdü başlıklı sözleşmeyle ve konkordato komiser heyetinin onayı ile yazılı hale getirildiğini, müvekkili sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirerek davalının elektrik faturalarını, personel maaşlarını, nakliye ücretlerini, forklift kiralarını, hammadde ve yardımcı maddelerin temini için gerekli ücretleri, Orman işletme müdürlüklerinden kesim izni almak üzere ödenecek ücret ve gerekli teminatları, teminat mektubu almak ve süresini uzatmak için bankalara ödenmesi gereken masraflarla fabrikanın üretime devam etmesi için gerekli diğer tüm giderleri karşıladığını, müvekkilinin yapmış olduğu finansman desteği müflisin konkordato dosyasında konkordato komiserlerine ait raporlarda da çok kez tespit ve tasdik edildiğini, müvekkilinin edimlerini eksiksiz yerine getirmesine karşın, müflis şirket kendisine düşen edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini müvekkilin sağladığı finansmanın karşılığı miktarda mal verememiş veya yapılan finansman karşılığı bedeller de müvekkili şirkete ödenmediğini, bunun üzerine bakiye alacağın tahsili maksadıyla Devrek İcra Müdürlüğünün …… Esas sayılı dosyası ile 30/09/2019 tarihinde takip açıldığını, başlattıkları takip 24/10/2019 tarihi itibari ile müflis şirketin yetkilisi tarafından verilen borcu kabul beyanı ile kesinleştiğini, takip kapsamında haciz dahi yapıldığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında üretimin sürekliliği ve devamlılığı için kağıt, tutkal, personel ücreti, ağaç satın alımı için Orman İşletmesine verilen teminat mektubu masrafları, nakliye ücretleri, elektrik tüketim bedelleri ve ekteki faturalarda kayıtlı sair giderler için için müflise ve müflis namına üçüncü kişilere yaptığı ödemelerden kaynaklı takipten iflas tarihi itibari ile kesinleştiğini ¨ 9.125.653,22 alacağı bulunduğunu, müvekkili davacı cari hesap ekstrelerinden de görüleceği üzere yapılmış olan tüm işlemleri faturalandırıldığını, cari hesap hareketlerinde görünen iflas tarihinden sonraki faturalandırma işlemleri iflas tarihinden önceki yapılan iş ve işlemlere karşılık olarak düzenlendiğini,
bu nedenler ile davanın kabulüne, ¨ 9.125.653,22 alacağın sıra cetveline masa borcu olarak öncelikli ve imtiyazlı olarak kaydına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 235’nci maddesine istinaden açılmış olup, iflas idaresince kabul edilmeyen alacağın müflisin’in iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesi istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK’nun 235 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir.” şeklinde olup madde de yazılı süre hak düşürücü süredir.
Yukarıda anılan Kanun’un 234/1. maddesi, “iflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166. maddenin 2. fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.” hükmünü, İİK’nın 235/1. maddesinin ilk iki cümlesi “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur.” hükmünü içermektedir. İİK’nın 234/2. madde hükmü uyarınca yapılan tebligat bilgi verme mahiyetinde olup, dava açma süresi bu tebligat ile başlamaz. Bu madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, iflas, sıra cetveline itiraz davaları süreye tabi olup, bu süre kural olarak sıra cetvelinin İcra ve İflas Kanunu’nun 166. maddesinde gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlar. Eğer davacı aynı Kanun’un 223. maddesine göre tebliğe elverişli adres gösterir ve gerekli masrafı avans olarak yatırırsa, süre kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanır.
Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521).
Kayıt kabul davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içermediğinden, kayıt kabul davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulması yönünde bir dava şartı bulunmadığı gibi iflas idaresinin de arabuluculuk görüşmesine katılma yetkisi de bulunmamaktadır.Buna rağmen davacı vekili,arabulucuya başvurup anlaşmama tutanağı düzenlendikten sonra huzurdaki davayı açmıştır.Davacı vekilinin bu yanlışlığı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 07/10/2020 gün ve …… esas,……. karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi düzeltilebilecek bir yanlışlık kabul edilip TBK’nın 158 nci maddesi uyarınca kendisine ek süre tanınması gerekmekte ise de, davacı vekilinin arabulucuya süresinde yani dava açma süresi olan 15 gün içinde başvurup başvurmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Müflis şirketin iflas işlemlerinin yürütüldüğü iflas masası sıra cetveline ilişkin ilanları 08/07/2020 tarihinde …… Gazetesinde ve 10/07/2020 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yaptırmış,sıra cetveli ilanı ile iflas idaresi tarafından verilen red kararı ise 14/07/2020 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş,davacı vekilinin tebliğ masrafı adı altında bir ücreti iflas masasına yatırmadığı anlaşılmıştır.
Sıra cetveli en son son 10/07/2020 tarihinde yapılmış davacı vekili ise 04/08/2020 tarihinde hak düşürücü süre geçtikten sonra başvurmuştur.Ancak sürenin davacı vekiline yapılan tebligattan itibaren başlatılması halinde araya kurban bayramı tatilinin girdiği gözetildiğinde arabulucuya başvurunun hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Arabulucuya süresi içerisinde başvurulup başvurulmadığının tespiti için,davacının iflas idaresine tebligat masrafı yatırmamasına rağmen iflas idaresinin sıra cetveli ve red kararının tebliğini resen yapmasının sonucu değiştirip değiştirmeyeceğinin tartışılması gerekmektedir.
Sıra cetvelinin 08/07/2020 tarihinde …… Gazetesinde, 10/07/2020 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davacı vekiline 14/07/2020 tarihinde tebliğ olduğu anlaşılmıştır. İflas İdaresi tarafından verilen cevapta davacı tarafından tebligat için gerekli giderlerin yatırılmadığı görülmüştür.Tebligat için gerekli giderler yatırılmamışsa dava açma süresi ilânla başlar. İİK’nın 223. maddesine göre tebliğe elverişli adres gösterilir ve gerekli masrafı avans olarak yatırılırsa, süre itiraz edene yapılan tebliğden itibaren hesaplanır. Masraf yatırılmadığı halde tebligat yapılmış olsa bile bu kural yine geçerlidir.(Yüksek Yargıtay 23 ncü Hukuk Dairesinin 05/02/2020 gün ve 2016/7675 esas,2020/704 karar sayılı ilamı) Kanunda öngörülen 15 günlük süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re’sen dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya döndüğümüzde,davacı vekili tarafından tebligat giderleri ile ilgili herhangi bir masraf yatırılmadığı,yine de iflas idaresi tarafından tebligatın yapıldığı,ancak bunun süreyi başlatmakta bir öneminin bulunmadığı,sürenin en son ilan tarihinden itibaren başlatılması gerektiği,buna göre davacı vekilinin 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde yanlışta olsa arabulucuya başvurmadığı,arabulucuya başvurmaması sebebiyle hak düşürücü sürenin işlemesinin durmadığı, davacının hak düşürücü süre geçtikten sonra arabulucuya başvurup sonucunda dava açtığı anlaşıldığından davanın hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası kurulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın İİK’nın 235/1 nci maddesinde belirtilen 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı anlaşıldığından HMK’nın 114/2 ve 115/2 nci maddeleri uyarınca hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨250,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.26/11/2020

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip ……
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.