Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/548 E. 2023/469 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/548 Esas
KARAR NO : 2023/469

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 20/08/2020
KARAR TARİHİ : 16/05/2023
K.YAZIM TARİHİ : 22/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi nezdinde 15.06.2016/03.02.2019 vadeli …. nolu İnşaat Tüm Riskler Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan …. İş Adi Ortaklığı tarafından inşaatı üstlenilen İstanbul ili …. ilçesindeki konut projesi işindeki inşaat işleri, şantiye tesisleri, iş makineleri poliçede tanımlanan bedellerle poliçede düzenlenen rizikolara karşı yine poliçede açıklanan kloz ve şartlarla teminat altına alındığını, 04.09.2018 tarihinde B1 B2 bloklarda iç tesisat kablolarının sökülerek çalınması sebebiyle hırsızlık rizikosu gerçekleştiğini, Riziko mahallinde yapılan ekspertizde 141.375,94 TL hasar tespit edildiğini ve muafiyet tenzili sonrası kdv ilavesiyle 139.085,61 TL. nin 21.11.2018 tarihinde sigortalıya ödendiğini, dava ve talep haklarına halef olunduğunu, konu inşaat alanının güvenlik hizmetlerinin sigortalı firma ile yapılan sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından üstlenildiğini, hizmet sözleşmesinin yüklenicinin taahhütleri ile ilgili düzenlemesinin 4.20 maddesinde hizmet alanında hırsızlık olaylarından dolayı oluşacak her türlü zarar ve ziyanın yüklenici tarafından karşılanacağı kabul ve taahhüt edildiğini, davalının güvenliğini taahhüt ettiği işyeride meydana gelen hırsızlıktan kaynaklanan zarardan bu nedenle hukuki ve sözleşmeden kaynaklı sorumluluğu bulunduğunu, ödenen tazminatın rücuen tahsilini teminen davalı hakkında ilamsız icra takibi
başlatılmış ise de takibe itiraz edilmiş ve arabuluculuk sürecinden de olumlu netice alınamadığını, bu nedenle sigorta tazminatının davalıdan rücuen tahsilini teminen iş bu davanın açılması gereği doğduğunu, açıklanan sebeplerle davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 139.085,61TL tazminatın 21.11.2018 ödeme tarihinden işleyen kısa vadeli kredilere uygulanan avans faizi ile davalıdan rücuen tahsiline karar verilerek yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesini müvekkili şirket adına arz ve talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu yerde müvekkili şirketin güvenlik sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili şirketin şantiye güvenliğine bakmadığını, zararla müvekkili arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, davacının da dayanağı olan ve delil listesinin 5 numarasında belirtilen danışmanlık sözleşmesi ek 6 da belirtilen görev noktaları ile sınırlı olarak 2 personel ile danışmanlık ve gözetim hizmeti verilmesi kararlaştırıldığını. bu 5188 sayılı kanun ile çerçevesi belirlenen bir özel güvenlik hizmet sözleşmesi olmadığını, müvekkili şirketin danışmanlık hizmeti vermekte olduğunu. exper raporunda 3.sf da yazdığı üzere Şantiyenin 115 dönüm arazi üzerinde kurulu olduğu 8 blok 586 bölüm ve ticari alanın yapıldığı 115 dönüm arazinin büyüklüğü düşünüldüğünde, koruma ve güvenlik görevi ve yükümlülüğü olmayan silahsız olan ve sadece belirtilen noktada beklemesi sözleşme ile kararlaştırılan 2 personelle ve koskoca şantiye alanında 2 kamera ile zaten güvenlik sağlanamayacağının açık olduğu gibi asaf ış ortaklıgı bâsiretli tâcir olarak davranmadığını güvenlik hizmetini bu konu ile iştigal eden profesyonel firmadan almamakla ve/veya danışmanlık sözleşmesinin 4. 18. m gereği güvenlik zaafiyetlerini gidermemekle bizzat sigortalı olarak kendisinin kusurlu olduğunu, müvekkili danışmanlık sözleşmesi gereği üstlenmiş olduğu “tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini. risk analizlerini ve raporlamalarını tam yaptığını aynı sözleşmenin 4.20 md gereği işveren asaf iş ortaklığı nın sorumluluğundaki konulardan Müvekkili Şirketin sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, …. İş Ortaklığı elektrik işlerini işi … Grup a taşere ettiğini, çalınan kabloların da bu Şirkete ait olduğunu, Danışmanlık Sözleşmesinin 4.21. Md sinde işi alan taşeronların kablo gibi maddi değeri yüksek emtiayı kapalı kilitli depolarda tutması zorunlu olduğunu, kapalı alanda tutulamayacak emtianın ise tutanakla müvekkili şirketin gözetimine teslim edilmesi zorunluluğu bulunduğunu, müvekkili şirkete teslim edilmiş bir emtia bulunmadığını, bu işin kontrolü ve organizasyonu da Ana İş veren …. İş Ortaklığı’nda olduğunu, malı çalınan …. Grup kendi malını gereği gibi koruma altına almadığını, işi veren /asaf iş ort) de bunu kontrol ve organize etmediğini, yönetemediğini, sigorta Firmasının da faturayı danışmana (müvekkile) kesmekte olduğunu, …. İş Ort ile …. Grup arasındaki sözleşme incelendiğinde görüleceği üzere exper raporuna göre sf 4 de “yol tarafına bakan duvardan hırsızların atlayarak girdiğinin düşünüldüğü, konumu itibarıyla buranın iç tarafa bakan kameraların görüş alanının dışında kaldığı ve konuşlandırılmış personelin de görüş alanı dışında kaldığı” yazılı olduğunu, duvarların yüksekliğinin yeterli tutulmayısı, kameraların yetersizliği, tam yetkili ve ehliyetli yerde bu hizmetlerin alınmamış olması vs nedenlere davacı kendi sigortalısına yöneltmesi gereken davasını müvekkile yöneltmekle ve müvekkile kusur atfetmekle hataya düştüğünü, kabul etmediklerini, exper raporundaki / fotoğraflardan anlaşıldığı kadarıyla dış duvarların yüksekliği yeterli olmadığını ana iş verenin güvenlik önlemlerini almada çok eksiklikleri olduğu sabit olduğunu, zayi olduğu belirtilen iç tesisat malzemelerinin hacmi, kapladığı alan, büyüklüğü, ağırlığı vs düşünüldüğünde bu malzemelerin o şantiye alanından nasıl çıkarılmış olduğunun da düşünülmesi gereken bir husus olduğunu. çok yaşanan ve duyulan sigortadan para alma senaryoları akla geldiğini, tek yanlı hazırlanan ve hatalarla dolu exper raporunun aleyhe tespitlerini kesinlikle kabul etmediklerini. müvekkiline atfedilecek kusur bulunmadığını. müvekkilinin koruma ve güvenlik taşeronu değil danışmanlık firması olduğunu. bu rapora istinaden açılan davanın temelden yoksun olduğunu, reddi gerektiğini, hiçbir. ikrar ve kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili şirketin zararın tamamından sorumlu tutulması hukuka aykırı olduğunu, kusur oranı tespiti yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin kusurlu olduğunu kabul etmemekle birlikte; davacı taraf sanki bütün kusurun müvekkili şirkete ait olduğunu ve müvekkili şirketin sözleşmesel sorumluluğu kapsamında meydana gelen yerle alakalı bir zarar doğmuş gibi, bütün kusurun müvekkili şirkette olduğundan bahisle mevcut zararın tamamının tazmini için müvekkil şirkete karşı huzurdaki davayı açtığını, yine müvekkili şirketin kusurlu olduğunu kabul etmemekle birlikte, müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunması halinde bu kusurun ne kadar olduğunun belirlenmesi için (kısacası kusur ve sorumluluğa İlişkin) bilirkişiden rapor aldırıması ve bu kapsamda müvekkili şirketin kusuru nispetince müvekkil şirkete rücu edilmesi gerektiğini, oysaki huzurdaki davada davacı taraf, zararın tamamının müvekkili şirketin kusuru sebebi ile doğduğundan bahisle zararın toplamını müvekkili şirketten tazmin yoluna gitmekte olduğunu, bu hususun açık bir şekilde hukuka aykırı olduğunu, dolayısıyla; Müvekkili şirketin kusurlu olmadığını ve aslında hiçbir sorumluluğunu bulunmadığını belirtmekle birlikte şayet mahkemenin müvekkili şirketin kusurlu ve sorumlu olduğu yönünde kanaat getirmesi halinde müvekkili şirketin zararın ne kadarından sorumlu olduğunun bilirkişi vasıtasıyla hesaplanmasına karar verilmesini bil vekale arz ve talep ettiklerini belirterek haksız mesnetsiz ve yasal dayanaktan yoksun davanın evvelemirde usulden, husumetten, reddine karar verilmesi esasa ilişkin olarak ise ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılmasını ve davanın esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava sigorta ödemesine dayalı rücuen tazminat davasıdır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler …., …., Doç.Dr. …. tarafından mahkememize sunulan bilirkişi heyet raporunda özetle; Yukarıdaki tespitler ışığında, bu hırsızlık olayının meydana gelmesinde; Davalı … San.ve Tic. Ltd. Şti. nin Y50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, davacının sigortaladığı dava dışı …. İş Adi Ortaklığı Ticari işletmesinin de 450 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, taraflarca ihlal edilen kuralların ve gösterilen özensizliklerin önem derecesi itibarıyla birbirlerine üstünlüğünün bulunmadığı değerlendirildiğinden, meydana gelen hırsızlık olayının gerçekleşmesinde eşit derecede kusurlu oldukları, ekspertiz raporunda olay tarihi itibariyle ki piyasa rayiçlerine uygun değerlendirme yapıldığı, yukarıda çizelge 1 içeriğinde detayı verilen muafiyet öncesinde belirlenen 141.375,94 TL hasar tazmin bedelinin kabul edilebilir olduğu, fazladan talep edilmiş herhangi bir imalat kalemi bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır ,verilen ifadelerden, hırsızlık olayının yaklaşık 21 günlük bir bayram tatil sürecini kapsayan döneme tekabül ettiği anlaşılmaktadır, hasar bedeli dolayısıyla çalınan emtia bedeline konu bu sürecin, hırsızlık eyleminin gerçekleştiği B1 ve B2 blok katlarındaki kablo kesme demonte etme, daire panolarından kablo sökülmesi ve anahtar priz kasa hırsızlık eylemi için yeterli bir süreç olduğu değerlendirilmektedir, çalınan iç tesisat malzemelerinin (2,5 mm2 kesitli kablo, anahtar priz kasaları) hacmi, kapladığı alan, büyüklüğü, ağırlığı vs düşünüldüğünde bu malzemelerin hırsızlık eylemine esas 21 günlük sürede gerçekleştirilmiş olabileceği, davacının, dava dışı sigortalıya halef olabilmesi için gerekli şartları taşıdığı; TTK m. 1472/.1 hükmü uyarınca, davacı sigortacının, davalı …. San.ve Tic. Ltd. Şti.’ye kusuru oranında rücu edebileceği kanaati ile rapor sunulmuştur.
Bilirkişiler …., …., Doç.Dr. …. tarafından mahkememize sunulan ek bilirkişi heyet raporunda özetle; İtirazlar dikkate alınarak dosya yeniden değerlendirildiğinde, bu hırsızlık olayının meydana gelmesinde; tarafların kusurlarına ilişkin olarak yapılan tespit ve değerlendirmelerin kök raporda ayrıntılı biçimde, hükme esas alınabilecek mahiyette, doyurucu, denetime elverişli olarak gerekçeleriyle birlikte belirtildiği, raporun hazırlanmasında taraflarca sunulan belgelerle, sözleşme hükümlerinin, ekspertiz raporunun, adli safahatta düzenlenen belgelerin, duruşma tutanaklarının (beyanların) esas alındığı, dava ve cevap dilek, le öne sürülen iddia ve itirazlardan kusura etkisi olduğu değerlendirilenlerin tamamının kök raporda karşılığının bulunduğu, rapora yönelik itirazlarda yeni delil ve gerekçe sunulmadığı, dava/cevap dilekçelerinde öne sürülen iddia/beyan/itirazların tekrarlandığı, tüm tarafların kendi kusuruna itiraz ettiği, her bir taraf itirazlarının diğer tarafa yönelik kusur gerekçelerini oluşturduğu, itirazların tarafların kendi güvenlik mülahazat ve yaklaşımlarına dayalı sübjektif değerlendirmeler olduğu, güvenlik değerlendirme ve uygulamalarına dair tarafımızdan yapılan açıklamaların ise objektif, genel kabul gören, kolluk tecrübeleri ile uyumlu standartlara dayandığı; bu sebeplerle kusur paylaşımlarına – ilişkin itirazların önceki kanaatimizi değiştirecek mahiyette olmadığı değerlendirilmekle; Davalı … San.ve Tic. Ltd. Şti. nin %50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, davacının sigortaladığı dava dışı …. İş Adi Ortaklığı Ticari İşletm de %50 (yüzde elli) oranında kusurlu olduğu, taraflarca ihlal edilen kuralların ve gösterilen özensizliklerin önem derecesi itibarıyla birbirlerine üstünlüğünün bulunmadığı değerlendirildiğinden, meydana gelen hırsızlık olayının gerçekleşmesinde eşit derecede kusurlu oldukları, davacının, dava dışı sigortalıya halef olabilmesi için gerekli şartları taşıdığı; TTK m.1472/.1 hükmü uyarınca, davacı sigortacının, davalı …. Grup Organizasyon San.ve Tic. Ltd. Şti.’ye kusuru oranında rücu edebileceği kanaati ile ek heyet raporu sunulmuştur.
TTK’nın 1472. maddesi; “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklindedir.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı sigorta şirketine İnşaat Tüm Riskler Sigorta Poliçesi ile sigortalı emtianın davalının gözetimi sırasında oluştuğu iddia edilen hırsızlık nedeni ile davacının sigortalısına ödediği hasar bedelinin TTK m. 1472 maddesi gereği davalıdan rücuen tahsili istemiyle huzurda görülen dava açılmıştır. Sigorta şirketi tarafından sigortalının şantiyesinde meydana gelen hırsızlık nedeni ile sigortalısına çalınan emtiaların bedelinin ödendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sigorta şirketinin TTK’nın 1472. maddesi uyarınca halefiyete dayalı rücu hakkının doğması için teminat kapsamında olan hasar için sigortalısına ödeme yapması gerekmekte olup hatır ödemesi mahiyetindeki ödemelere dayalı olarak sigorta şirketi tarafından talepte bulunulamaz. İnşaat Tüm Riskler Sigorta Poliçesi’sinin “Özel Şartlar” başlıklı kısmında sigortalı tarafından alınması gereken güvenlik önlemleri sıralanarak söz konusu önlemlerin hiç alınmadığı ya da tamamen değil de kısmen alındığı hallerde vaki hırsızlığın poliçe kapsamında olmadığı düzenlenmiştir. Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi kök ve ek raporunda meydana gelen hırsızlık olayının gerçekleşmesinde davacı sigorta şirketinin sigortalısı ile davalı şirketin eşit derecede kusurlu oldukları tespit edilmiştir. Bilirkişi kök ve ek raporunda belirtildiği üzere sigortalı şirket tarafından hırsızlığa karşı alınması gereken önlemlerin bir kısmının alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle de hırsızlık olayı neticesinde meydana gelen zararın poliçe kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına yapılan ödemenin hatır ödemesi olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 2.375,24 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 2.194,34 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/05/2023

Katip ….
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪