Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/542 E. 2021/165 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/542
KARAR NO : 2021/165

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2020
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne vermiş olduğu 19/08/2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkilin davalıdan olan cari hesap alacaklarının tahsili hususunda Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatıldığını, davalının hiçbir somut gerekçe ileri sürmeksizin borca itiraz ederek takibin durmasına neden olduğunu, müvekkilin, davalı ile imzalanan 10/12/2018 tarihli ciro taahhüt sözleşmesi kapsamında davalı şirketin uçak biletlerinin satışını gerçekleştirdiğini ve gerçekleştirdiği satışlara istinaden hak kazandığı alacakların davalı tarafından müvekkile ödenmediğini, taraflar arasında imzalanan 03.01.2020 tarihli son cari hesap mutabakatı uyarınca müvekkilin davalıdan 31.12.2019 tarihi itibariyle ¨ 3.230.651,53 alacaklı olduğu konusunda taraflar arasında mutabakata varıldığını, taraflar arasında yazılı mutabakat bulunmasına ve bu belgenin taraflar arasındaki sözleşmenin 11. Maddesi uyarınca kesin delil teşkil ettiği kabul edilerek alacağa likit nitelik kazandırılmış olmasına rağmen davalının borca itiraz etmekte kötü niyetli olduğunu, sonuç olarak davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,fturaya dayalı olarak başlatılan icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bakırköy …. icra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Takibe konu cari hesap ekstresinden dolayı ¨3.163.680,52 cari hesap alacağının icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi …’ın 19/01/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; davacının (talep ile bağlı olarak) takip tarihi itibariyle davalıdan ¨ 3.163.680,52 alacaklı olduğunun kabulünün gerekeceğini, mahkemece mutabakat metninin yeterli görülmemesi halinde: (davalı ticari defterleri incelenemediğinden) davalının 2019 yılı Ba formu ve/veya fatura içeriğindeki hizmetin davacı yanca sunulduğunun incelenmesi için konusunda uzman bir bilirkişi incelemesi ile davacının alacaklı olup olmadığının değerlendirilebileceğini bildirmiştir.
Davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine yazılan müzekkereye verilen cevapta,davacı şirket tarafından düzenlenen 6.910 adet ve ¨5.320.302,00 bedelli faturaların davalı şirket tarafından BA formları ile mal ve hizmet alımı olarak ilgili vergi dairesine bildirildiği görülmüştür.
Ayrıca,davalı tarafından reddilmeyen e-posta içeriklerine göre,davalı şirket,davacıya gönderdiği 02/01/2020 tarihli e-postada ¨3.230.651,53 borçlu olduğunu kabul etmektedir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için teslime dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği toplam ¨3.163.680,52 cari hesap alacağından dolayı icra takibine girişmiş, davalı adına düzenlenen faturalardan, davalının ödemediği kısım olan ¨3.163.680,52 kısımı belirterek takibe girişmiştir.Taraflar arasında 10/12/2018 tarihli ciro taahhüt sözleşmesi bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı yan ise davaya cevap vermeyerek tüm iddiaları reddetmiştir.Kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altındadır.
Dosyada bulunan BA formları incelendiğinde davacı tarafça davalı adına kesilen ve huzurdaki davanın dayanağını teşkil eden faturaların davalı tarafça alındığı anlaşıldığı, dosyada bulunan Ba formları incelendiğinde davacı tarafça davalı adına kesilen faturalarda belirtilen hizmetin davalı tarafından alındığı,yine fatura içeriğindeki hizmetin verildiği ve davalı tarafça ilgili bağlı bulunduğu vergi dairesine Ba formu ile beyan edildiği açıktır.
Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gönderilen yazı ekindeki ve davalı tarafından Vergi Dairesine sunulan Ba formlarına göre davalının davacıdan fatura konusu olan hizmet alımında bulunduğu belirlenmiş olup, bu durumda mahkememizce Ba formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır.
Esasen VUK nun .. seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına ve hizmetin kendisine verildiğine yönelik beyanı kendisini bağlayacaktır.
Her ne kadar davalı şirket inceleme günü yasal ticari defterlerini incelemeye sunmamış ise de,Vergi Dairesinden gelen cevap incelendiğinde,davalının,davacı tarafından düzenlenen toplam 6.910 adet faturayı beyan ettiği,yani bu faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu bildirdiği görülmektedir. Davalı, yasal defterlerine kaydettiği(BA formu ile beyanda bulunması nedeniyle) faturalar nedeniyle fatura içeriğindeki hizmeti aldığına ilişkin karinenin aksini yazılı delil ile ispat etmesi gerekli olup davalı bu konuda Mahkememize ikna edici bir delil sunamamıştır.
Kaldıki davalı tarafından inkâr edilmeyen e-posta yazışmalarına göre davalı şirket,31/12/2019 tarihi itibariyle ¨3.230.651,53 borçlu olduğunu beyan etmektedir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda bir adet faturadan bahsedilmiş ise de,davacının icra takibinde sadece bu faturaya dayanmadığı,cari hesabı dayanak göstererek icra takibinde bulunduğu anlaşıldığından bilirkişi raporunda belirtilen tespite katılmak mümkün olmayıp taraflar arasındaki tüm ticari ilişkinin irdelenmesi gereklidir.Bu ilişki çerçevesinde de davalı şirketin icra takibine konu miktardan çok daha fazla miktardaki faturayı BA formu ile bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan ettiği,buna göre de fatura içeriğindeki hizmeti aldığını kabul ettiği anlaşılmıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında, davacının,davalıya ait uçak biletlerinin satışını gerçekleştirdiği,buna ilişkin taraflar arasında sözleşme bulunduğu,davacının faturadan kaynaklı bakiye cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine cari hesap alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı,davalının inceleme gün ve saatinde yasal ticari defterlerini incelemeye sunmadığı,hizmet alımına ilişkin olarak;davalı tarafından takibe konu faturaların BA Formu ile bağlı bulunulan Vergi Dairesi’ne bildirildiği,buna göre davalının davacı tarafından tanzim edilen faturaların yasal ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu kabul ettiği,hizmetin davalıya verilmesi olgusunun da ihtilafsız olduğu,davalı tarafından davacıya gönderilen ve davalı tarafından itiraz edilmeyen e-posta içeriklerine göre,davalının icra takibine konu miktardan fazlasını borçlu olduğunu kabul ettiği,eticeten davacının davacıya ait bilet satışı amacıyla imzalanan sözleşmeden ve bu sözleşmeye uygun olarak düzenlenen faturalardan kaynaklı olarak davalıdan olan bakiye cari hesap alacağının takip ve dava tarihi itibariyle ¨3.163.680,52 olduğu belirlendiğinden davanın kabulüne,davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği,sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın ¨ 3.163.680,52 asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen ¨ 632.736,10 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gerekli ¨ 216.111,02 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨ 38.209,36 harcın mahsubu ile bakiye ¨177.901,66 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen ¨54,40 başvurma Harcı ile ¨38.209,36 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan 10 adet tebligat+posta ücreti ¨78,50 bir bilirkişi inceleme ücreti ¨1.000,00 olmak üzere toplam ¨1.078,50 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨ 120.261,81 ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına ¨330,00 x 2 saat= ¨660,00) X 2 = ¨1.320,00 arabulucuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨525,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı vekilinin yokluğunda oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.18/02/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.